GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, grubum adına söz almış bulunuyorum. On dakika da olsa görüşlerimizi sizlerle paylaşacağız.

Kaç gün ve kaç gecedir 3'üncü yargı paketini tartışıyoruz. Sadece bize, Türkiye kamuoyuna değil ve fakat dışarıya, Avrupa Birliğine de bu yargı paketi bir ilerleme, bir reform olarak anlatıldı, inanmaları istendi. Bizim de inanmamızı istiyor AKP ve şimdi, biraz önce zorla da olsa bilek zoruyla da olsa geçirdikleri 74'üncü maddeyle, aslında Sayın Başbakanın talimatıyla kaldırılması ilan edilen özel yetkili mahkemeler başka bir yöntemle çifte kavrulmuş, özel yetkilendirilmiş mahkemeler hâlinde sunuldu ve bizler, bundan sonra, bu özel AKP yetkili mahkemeleriyle karşı karşıya kalacağız. Türkiye'nin ezilenleri, Türkiye'nin hak talep edenleri, Türkiye'nin gerçek muhalefet odakları, muhalif dinamikleri, demokratik muhalefeti bu yargı kıskacının, çifte yargı kıskacının altında inim inim inleyecek ama şurası çok açık; bütün bu baskı mekanizmaları, bütün bu baskı girişimleri Türkiye'de ne özgürlük mücadelesini ne demokrasi mücadelesini ne de insan hakları mücadelesini durdurmaya yetmeyecek.

Bu yeni yasa, bu yeni ihdas edilen olağanüstü rejime ait bu özel yetkili mahkemeler, göreceksiniz ki Türkiye'nin muhalefet dinamiklerini, demokratik muhalefet dinamiklerini bir araya getirecek ve bu mahkemeler, belki AKP eliyle değil ama halkın gücüyle, demokrasinin gücüyle tarihin çöplüğüne gömülecekler.

Bakın, değerli arkadaşlar, KPK Başkanının ve heyetinin Sayın Cumhurbaşkanını ziyaretinde, 1 Temmuz tarihli Vatan gazetesindeki haber,

küçük bir haber, size okumak istiyorum, paylaşmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı iki ilden örnek veriyor, Van ve İzmir örneklerini söylüyor. Ve Sayın Cumhurbaşkanı şöyle söylüyor: "Yargıda uygulamalar büyük sorun. İzmir Belediyesine bakın. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ticareti, ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü, bir de terör suçu deyip ÖYM'ye sokuyorlar. Daha suçun var olup olmadığı belli olmadan her şeyi buraya sokuyorlar. Sonuç olarak bir de belediye başkanını, incelemeden, suçun vasfını belirlemeden buraya sokuyorlar, büyük bir operasyona dönüştürüyorlar. Hâlbuki burada cebir, şiddet yok. Van ÖYM'de -yani Van özel yetkilendirilmiş mahkemede, sizin kaldırdığınızı iddia ettiğiniz mahkemede- 100'ün üzerinde dosyayı inceledim -Sayın Cumhurbaşkanı bizzat incelemiş ve söylüyor ki- sadece bunların 2'si -yanlış duymadınız sadece 2'si- bu kapsama giriyor." Yani Van özel yetkili ağır ceza mahkemesinin açtığı her iki davanın, soruşturmanın, dosyanın sadece 2 tanesi kendi yetki alanına ya da kapsamına giriyor. Geri kalan 98 dosya, 98 dava, yüzlerce insanın, belki de binlerce insanın yargılandığı onca dosya hukuksuz bir şekilde, adaletsiz bir şekilde açılmış keyfî dosyalar. Ve siz şimdi burada adaletten söz ediyorsunuz, adaletin tecellisinden söz ediyorsunuz.

Devam ediyor Sayın Cumhurbaşkanım: "Baktığınız zaman 98'i görevi kötüye kullanma." Bunu biz söylemiyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı söylüyor. Yani sizin biraz önce kaldırdığınızı iddia ettiğiniz, başka bir yöntemle başka bir yerde kurdurduğunuz özel yetkili mahkemelerin 98'i görevini kötüye kullanmış değerli arkadaşlar. Adalet Bakanı burada, umarım bu kötüye kullanma konusuna bir açıklık getirir.

"Bu 3'üncü yargı paketinde nasıl değişecek bilmiyorum ama her şey yasayla değişmez. O genel çizgileri koyar. Bu zihniyet meselesi." Yani Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Zihniyet değişmeden, bu zihniyeti değiştirmeden, dönüştürmeden siz istediğiniz kadar mahkeme ilga edin, kaldırın, istediğiniz kadar yeni mahkeme kurun sonuç değişmez. Sonuç, yine aynı zihniyetle, farklı biçimlerde, farklı yöntemlerle, farklı isimler adı altında yargıyı siyasallaştırma, yargıyı siyasal iktidarların amaçları doğrultusunda kullanma anlamı çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bu 98 yani yüzde 2'lik ve yüzde 98'lik oranı gerçekten herkesin bir yere yazması lazım ve?

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Sayın Başkan, herkes uyuyor. Böyle yasama çalışması olur mu?  Uyurken mi oy kullanacaklar? Yani yazıktır yahu bu Parlamentoya!

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Dinliyoruz, dinliyoruz.

BAŞKAN - Gereği yapılıyor Sayın Köktürk, merak etmeyin.

Buyurun.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Ve gerçekten bu yüzde 2'lik ve yüzde 98'lik oranları hepimizin aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, binlerce, on binlerce oyla seçilen Van Belediye Başkanımız Sayın Bekir Kaya büyük bir operasyonla, AKP'nin büyük bir operasyonuyla, yine, Sayın Cumhurbaşkanının keyfî bir şekilde yargılama yaptığını iddia ettiği mahkemeler eliyle tutuklandılar. 10 arkadaşımız cezaevine gönderildi.

Değerli arkadaşlar, eminim ki bu dosya da, Sayın Bekir Kaya'nın dosyası da ve belediye başkanlarımızın yargılandığı, arkadaşlarımızın yargılandığı dosyaların tamamı da AKP Hükûmetinin talimatıyla, AKP Hükûmeti eliyle sürdürülen siyasi operasyonlarla?

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Herkes uyuyor Sayın Başkan.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen şeyi sağlar mısınız?

BAŞKAN - Ama lütfen? Kendi arkadaşlarınız, kendi grubunuz yani.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Benim arkadaşlarım 3 kişi ve?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

Buyurun Sayın Milletvekili.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Sizin arkadaşlarınız uyuyor.

UMUT ORAN (İstanbul) - Sayın Başkan, kimse yok burada. Niye biz toplantıya devam ediyoruz?

BAŞKAN - Lütfen Sayın Oran? Böyle bir usulümüz yok Sayın Oran.

UMUT ORAN (İstanbul) - Yani bu nedir? Bunun ne anlamı var? Bu toplantının ne anlamı var şu anda?

BAŞKAN - Sayın Milletvekilim, buyurun lütfen.

NAZMİ GÜR (Devamla) - Tabii, bu manzarayı görünce?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bence hiç konuşmayın.

NAZMİ GÜR (Devamla) - ?rahmetli Ecevit'in başkanlığındaki koalisyon hükûmeti aklıma geldi. O dönemde biliyorsunuz Türkiye IMF'nin ve Dünya Bankasının dikte ettiği yasaları gece çıkarıyordu. Gece çıkarırken de aynı manzaraları görüyorduk. Bütün milletvekilleri, sayın milletvekilleri koltuklarda uyuyordu. Böylece bu pratiği AKP şimdi sürdürüyor. Milletvekilleri uyurken yasaları geçiriyor. Bu çok iyi gerçekten. Bunu da not etmek gerekir, tarihe yazmak gerekir, tarihe geçmek lazım. Herhâlde gecenin yarısından başlayıp sabahın beşine, altısına kadar yasa yapan başka bir parlamento yoktur dünyada.

Değerli arkadaşlar, bu paket, esasında, bir taraftan Sayın Başbakan içeride şöyle diyecek: "Bakın, ben DGM'leri kaldırdım, özel yetkili mahkemeleri de ben kaldırdım." Onun bakanı da Avrupa'da şöyle diyecek muhtemelen, Egemen Bağış:"Bakın, biz özel yetkili mahkemeleri kaldırdık ey Avrupa Birliği. Bak, ne kadar büyük bir ilerleme sağladık. İşte siz de bunu not edin." Ve muhtemelen Brüksel'de şöyle bir haber duyacaksınız yarın bu çıkardığınız yasayla birlikte: İşte yetmez ama olumlu bir adım. Türkiye yavaş yavaş ilerliyor diyecek. Ama aldatmacanın büyüğünü, ama yutturmacanın büyüğünü de görmeyecekler, duymayacaklar sanıyorsunuz.

Bizim görevimiz olacak, boynumuzun borcu olacak. Bugün 74'üncü maddede ihdas ettiğiniz özel yetkilendirilmiş mahkemeleri yani AKP'nin özel yetkilendirdiği mahkemeleri anlatmak, onun hukuksuzluğunu anlatmak bizim boynumuzun borcu olacak. Sadece Brüksel'de değil, her yerde, dünyanın her yerinde bu hukuksuzluğu anlatacağız.

Siz artık cevabını nasıl verirsiniz, bilmiyorum ama sizin -biliyorsunuz- bir standart listeniz var. Şunu şunu yaptık, bunu bunu gerçekleştirdik, Kürtler için şunu yaptık, demokrasi için bunu yaptık, şu reformları gerçekleştirdik diye bunu da sonuna eklersiniz. Ama bu, sizin son yalanınız olacak, bu sizin son değişikliğiniz olacak. Bu değişiklikle sizler aslında reformu değil, büyük bir aldatmaca ve yutturmacayla şunu söylüyorsunuz topluma: "Evet, biz iktidar partisi olarak hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştiriyoruz." Bravo size! (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.