GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani insan haklarıyla ilgili bir yasa tasarısını sabahın beşinde burada konuşacağım benim aklıma gelmemişti, yani düşünmemiştim ama, evet konuşuyoruz. Gerçekten?

İSMAİL AYDIN (Bursa) - İnsan haklarının saati olmaz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Olmaz değil mi? Evet. Yani, burada yaşayanların, sizlerin falan yok. Yani, bunu, gerçekten?

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; Türkiye normalleşemiyor, maalesef normalleşemiyor. Yani, biz hiçbir meseleyi normal koşullar altında konuşma becerisi gösteremiyoruz, normal koşullar altında yapamıyoruz. Bu Meclis çatısı altında da yapmamız gereken, doğru yapmamız gereken bir yasayı da normal koşullar altında yapma becerisi gösteremiyoruz.

Şimdi, 3'üncü yargı paketi denildi, hani gerçekten de ocaktan beri Türkiye'de bir heyecan yarattı "Acaba ne olacak?" falan dendi. Dört ay, beş ay Komisyonda kaldı, tartışıldı. Ne oldu? Tam Meclis kapanacak, işte sabaha yakın saatlerde bunları görüşüyoruz.

Ya, üç gün daha çalışsak Sayın Bakan, dört gün daha çalışsak, normal koşullarda çalışsak ne olacak, dünyanın sonu mu olacak? Ne olacak, yani gerçekten ne olacak? Yani normal koşullar altında çalışsak ne olacak, bu görüntüleri yaratmasak.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Hanımefendiden korkuyorlar, bir Hanımefendi Başkandan.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Türkiye'de normalleşmeyi neden bu Meclis çatısı altında sağlayamıyoruz?

Şimdi, biz geçenlerde bir süreç başlattık, gerçekten bu tabloyu görünce -bu tabloyu görünce Sayın Bakan- umudum azaldı. Üç tane muhalefet partisi var burada, biz mutabakat arıyoruz ve Meclis odaklı süreçlerin başlatılmasını istiyoruz, açık ve net. Açık söyledik, siz doğru yaptığınız için biz size gelmedik, doğru yaptığınız için. On yılda Türkiye'nin en temel meselesini içinden çıkılmaz hâle getirdiğiniz için sizin yanınıza geldik, dedik ki: "Bu işi yapamadınız, çözemediniz, Meclisi bir çözüm meclisi hâline getiremediniz. Gelin Mecliste bir araya gelelim, Türkiye'nin en temel meselelerini burada konuşalım." Bunun için geldik sizlere, görüşlerimizi söyledik ve "Meclis odaklı dört siyasi partiden oluşan bir süreç başlatalım." dedik. Tamam, geldik. Siz de "Tamam" dediniz falan ama iki siyasi parti daha var. Şimdi, üç siyasi partinin en azından çeşitli yönleriyle veya getiriliş biçimiyle "Bu geri çekilsin." dediği bir yasa var, "Geri çekilsin." diyor üç tane siyasi parti. Ya, buna bari itibar edin yani bir süreci buradan başlatalım. Niye bu küçük jestleri yapmaktan kaçınıyorsunuz? Ne var yani sabaha ne var, yarına ne var, üç gün sonrasına ne var? Kaçan ne yani kaçan ne? Bu jestlerden kaçınıyorsunuz, büyük mutabakatlar bekliyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar, yanlış yapmaya da devam ediyorsunuz. On yılda Türkiye'nin en temel meselelerini yanlış noktaya getirdiniz, Türkiye'yi kutuplaştırdınız, Türkiye'yi ayrıştırdınız, bu mesele konusunda da gecenin bu saatinde yanlış yapıyorsunuz.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Sabah oldu, sabah.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sabahın bu saatinde yanlış yapıyorsunuz, gerçekten yanlış yapıyorsunuz. Yani özel yetkili mahkemeler bahsi bu vesileyle, bu şekilde bizim önümüze gelmemeliydi. Yani okuduğunu anlayan insanlarız, biliyoruz ve yaşadık, hepinizden çok daha yaşadık. Diyarbakır'daki bütün mahkemelerde bulundum, hangi mahkemelerin hangi zihniyetle hareket ettiğini biliyorum. Şimdi, başka bir anlaşmayla bu yasayı bizim karşımıza getiriyorsunuz, bu saatte getiriyorsunuz. Bir kısmınızın içi de razı değil, onu da biliyoruz. Ee, ne peki bu? Yani Türkiye'yi nereye götürmeye çalışıyorsunuz?

Biz Türkiye'yi bütünleştirmeye, toplumu bütünleştirmeye çalışıyoruz, "İnsanlarımız ölmesin." diyoruz, "Ölmesin." diyoruz, en azından bu noktadan sonra diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - En azından bu noktadan sonra diyoruz. Ama ne bu hâl? Bu Türkiye'nin tablosu mu gerçekten?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Yani gerçekten bu tablo Türkiye açısından üzüntü verici bir tablodur. Özel yetkili mahkemeleri başka bir adla getiriyorsunuz, kurumsallaştırıyorsunuz, yaygınlaştırıyorsunuz.

Bunda gülünecek bir şey yok, bunda gülünecek bir şey yok.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Sen kendi söylediklerine bak.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, teşekkür ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bunda gülünecek bir şey yok, hiçbir biçimde yok. Ağlanacak hâline gülüyorsun.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Benimle ilgilenme sen, mikrofonla ilgilen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.