GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik öngören torba kanunun 82'nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Vicdan ki evrenin en hassas terazisidir, var olduğu yerde hakkaniyet, yok olduğu yerde de zulüm getirir. Bu meseleyi bu temelde ele almak için burada birazcık vicdanlara seslenmek ve birazcık vicdanları sızlatan, bizim duyduğumuzda yüreğimizin sızladığı ve bugün üzerinde tartıştığımız, o kaldırmadığımız özel yetkili mahkemelerin yarattığı tahribatlardan bir küçük manzarayı sayın milletvekillerinin bilgisine sunmak istiyorum.

Manisalı bir astsubay, bir teknik astsubay, ömrü gemilerde geçmiş, adı Bülent Akalın. Balyoz davasındaki tutuklu tek astsubay, kendisi teknisyen. Eşi Figen Hanım'la evleniyorlar. 1994 yılında bir ev sahibi olalım diye kredi çekiyorlar, emlakzede oluyorlar. 1999'da kendisi gemi görevindeyken Gölcük'te lojman yıkılıyor. Bir gün içinde seferden hızla dönüyorlar. Kendi elleriyle o eşini ve toprağın altında kalan çocuğunu çıkaran, çocuğunu kurtaramayan, eşini yaralı çıkaran astsubay işte o astsubay.

Eşi Figen Hanım çok ciddi bir psikolojik rahatsızlığa giriyor ve bu depremzedelikten sonra, bunu atlatması için 2001 yılında yeni bir çocuk dünya getirmeyi öneriyor doktorları ve bunun üzerine tekrar hamile kalıyor. 94'ün emlakzedesi, 99'un depremzedesinin doğan çocuğu maalesef Down sendromlu olarak doğuyor ve çocuğu doğduktan bugüne kadar o çocuğu hayata tutundurmayla ilgili bir mücadeleyi veriyor. Kendisi gemi görevlerinde ama Ankara Gülten Kösemen İlköğretim Okulu, birleştirilmiş eğitim yapan bu okul çocuğa sahip çıkıyor, birinci sınıftan itibaren alıyor o birleştirilmiş okul ve böyle gidiyor ama 2011 yılında Balyoz davasında bu sefer de Balyozzede oluyor Bülent Akalın. Bülent Akalın şununla suçlanıyor: Hani o üç ay, dört aylık bir süre 1.500 tane evde istihbarat yaptığı iddia edilen astsubaylardan bir tanesi. Ama, Bülent Akalın mahkemeye en son şu delili sunuyor: O söylenen tarih aralığında gemisi sadece on gün süreyle seferde değil. On günde 1.500 evde istihbarati çalışma yaptığı iddia ediliyor, hiç böyle bir eğitimi olmayan bir teknik astsubayın. Hâlâ daha tutuklu.

Bu bizim emlakzede, depremzede, Down sendromlu çocuğun babası ve Balyozzede astsubayımızın başına ne geliyor, biliyor musunuz? En sonunda 4+4+4'zede çünkü çocuğunun kabul edildiği okul, tamda o içerideyken, şu anda 4+4'ten dolayı onun çocuğunu gelecek sene kabul edemeyecek. Ve şunu söylüyor Bülent Astsubay: "Benim dışarıya çıkmam mesele değil. Beni burada niye tuttuklarını da bilmiyorum, ne zaman çıkaracaklarını da. Konuyla ilgim yok. Denizde olduğum sürede 1.500 tane evde istihbarat çalışması yaptığım söyleniyor. Şu çocuğumun okul bulamama meselesine bir çare bulun, bir vicdan sahibi dinlesin -hani o var olduğu yerde hakkaniyet, yok olduğu yerde zulüm getiriyor ya bu- bunu burada duyan birileri varsa bu işe bir çözüm bulsunlar. Ben bu ülke için yıllarca gemide, tabut gibi yerlerde yattım kalktım yirmi sene, gerekirse burada da bir on sene daha yatarım." diyor. Bunu sizin vicdanlarınıza söylüyorum.

İçerilerden buraya seslenmek isteyen bir diğer kişi de Mustafa Balbay. Balbay diyor ki: "Yahu, Deniz Feneri de dava, bizimki de dava. Deniz Fenerinde `Üç dört ay uzun tutukluluk süresi.' dediniz, rahatsız oldunuz, bizim davada `Üç dört yıla olağan tutukluluk süresi.' diyorsunuz. Deniz Fenerinde masumiyet karinesi var, herkes dikkat ediyor, bizimkinde mahkûmiyet karinesi var."  Balbay diyor ki: "Deniz Fenerinde savcılar yargılanmaya başladı, bizimkinde avukatları yargılıyorsunuz." Balbay diyor ki: "Deniz Fenerinde olan örgütü yok ettiniz, bizimkinde olmayan bir örgütü var ettiniz." Balbay'ın bu serzenişini, bu ifadelerini de onun adına buraya taşımış olayım.

Son olarak da Sayın Bakanın ilk kez burada kabul ettiği, defalarca yalanladığı, "Robocop A Takımı" ismini Osmaniye'deki müdürün koyduğu? Bunu ne mevzuata göre yapıyorsun? "Bu ekip firar olursa, sayım vermeyen olursa müdahale edecek." Çıplak aramada kullandırıyor. "Onları ben bizzat eğitiyorum, onlar benim A Takımım, Robocoplarım." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sayın Bakan, defalarca inkâr etti ama ilk kez "İri yarı çocuklardan seçiyoruz." dedi ya? Bakın, Sayın Bakanın iri yarı çocukları, silahsız ekip.

Saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.