| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 13.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA KORAY AYDIN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığının 2012 yılı bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime, bundan yaklaşık yüzyıl önce bu topraklarda yakılan bir türkünün sözleriyle başlamak istiyorum:
"Yemen yolu çamurdandır,
Karavanam bakırdandır,
Zenginimiz bedel verir,
Askerimiz fakirdendir."
Bu mısralar aslında fakir Anadolu çocuklarının hazin öykülerinin yüz yılı aşkın bir süredir aynen devam ettiğini gösteriyor. Çıkarılan Bedelli Yasası'nın da zaten özeti budur, toplum tarafından da böyle algılanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Bedelli Yasası'nı çok güzel ifade eden başka görüşler de var. Görüştüğüm çok sayıda genç, yirmi bir günlük temel eğitimin kaldırılmasıyla birlikte "bedelli askerlik" ibaresinden "askerlik" ibaresinin düştüğünü belirterek şöyle diyor: "Bedelli askerlik ibaresini artık kullanmamak gerekiyor. Bunun neresi askerlik? Buna olsa olsa `bedelli muafiyet' denilmesi gerekir." Daha sert görüşler de var. "Bazıları 30 bin lirası olana vicdani ret hakkı verdiler." diyorlar. Habertürk'ten Sayın Fatih Altaylı da köşesinde şöyle yazmış: "Bedelli Askerlik Yasası bu hâliyle tam olarak `Zenginler askerlik yapmasın.' eleştirilerinin haklılığını kanıtlayacak şekilde hayata geçmiştir. Toplumun alt veya orta katmanlarında bu sorunu yaşayanların sorununu çözmek gibi bir iddiası yoktur." Aynen de öyledir. Evet, alt ve orta katmanlarda bu sıkıntıları yaşayanların sorununu çözmeye yönelik bir niyet ve arzu ortaya konulmamıştır.
Değerli arkadaşlar, muhalefet tekliflerini reddettiğiniz bu Kanun'a halkımız böyle bakıyor. Bu Kanun'u daha mükemmel hâle getirmek için buradaki muhalefet grupları olarak özellikle dar gelirli insanların da bu Kanun'dan adaletli bir şekilde yararlanmasını sağlayacak muhalefet önerilerini dikkate almayarak, elinizin tersiyle iterek ve mutlak çoğunluğunuza dayanarak çıkarmış olduğunuz bu Yasa'nın halk tarafından bakıldığında görüntüsü budur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin eşit, saygın ve onurlu fertlerden oluştuğuna yürekten inanmaktadır. Vatan hizmetini ise herkesin manevi sorumluluğu olarak değerlendirmekte ve millet olmanın doğal bir sonucu olarak görmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, askerlik konusundaki dört maddelik görüşünü daha önce kamuoyuyla paylaştığından burada tekrar etmeyeceğim ancak bir hususu özellikle vurgulamakta fayda görüyorum: Her Türk vatandaşı görevi, kökeni, mesleği ve durumu ne olursa olsun tam bir eşitlik içinde, gerektiğinde silah altına alındığında askerlik hizmetinin yürütülmesini sağlayacak niteliklere kavuşacağı makul bir süre temel askerlik eğitimine tabi tutulmalıdır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu temel konuya özellikle dikkati çekerek bu konudaki yapıcı eleştirilerimizi yaptık ama iktidarın bunu yok farz ederek çıkardığı bu Kanun, bu ayıp taraflarıyla beraber iktidarın da toplum nezdindeki yeni imajının oluşmasına katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
İçinde bulunduğumuz coğrafyada Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcı vasfını kaybetmeyeceği şekilde teknolojik imkânlarla donatılması temin edilmelidir. Bu bakımdan, millî savunma alanında yerli yatırım ve teknoloji öncelikle teşvik edilmelidir. Millî savunma sanayisinin gelişmesini olumsuz etkileyen en önemli faktör ihtiyaçların ARGE'ye dayalı olarak yapılanmamasıdır. Kritik öneme sahip ama sistem ihtiyaçlarının mutlaka ARGE'ye dayalı ve millî şirketlerden karşılanması zarureti vardır. Yabancı ortakların baş çektiği bir yöntemle millî bir savunma sanayisi kurulamaz.
Bilindiği üzere, yakın bir tarihte Sayın Başbakan Heron'ların zamanında tamir edilmediğinden yakınarak İsrail tarafını suçladı. Evet, Başbakanımız İsrail'den şikâyetçi oldu. Anlaşma yapmış, karşılıklı akitleşmeler oluşmuş, her anlaşmanın karşı tarafa verdiği haklar var. Ne yaparsınız? Anlaşmayı askıya alırsınız ya da iptal edersiniz. Bu irade anlaşmalarla size verildiği hâlde bu hakkı kullanmak gibi bir niyeti ortaya sergilemeyip bundan şikâyetçi olmak bir ülkenin Başbakanına yakışmaz değerli arkadaşlar.
Bakın, Hükûmetin zaten öyle bir niyetinin olmadığını Sayın Bakanımız Plan ve Bütçe Komisyonunda bunun bilgisini veriyor. Diyor ki: "İsrail ile olan anlaşmaların hiçbirinde askıya alma ve iptal söz konusu değildir. Bu durum Heron Anlaşması için de, 2007 yılında size imzaladığımız Taktik Keşif Sensörleri Projesi için de geçerlidir." diyor. Yani söz konusu İsrail olunca, konular da ciddi olunca AKP İktidarının sesi soluğu çıkmıyor, eli kolu bağlanıyor. Çünkü sırtını dayadığı tek hegemonik gücün kendisine dayatma olarak, partner olarak AKP'nin yanına verdiği İsrail ile ancak AKP İktidarı göstermelik çıkış yapar. Konu ciddiye binerse ve Türkiye'nin menfaatiyle İsrail'in, Amerika'nın menfaatleri kesiştiğinde bu konuda tavır alan bir Hükûmeti görememek Türk milleti olarak hepimizi üzmekte, muhalefet olarak da, AKP'nin içine düştüğü bu durumu biz milletvekilleri olarak içimize sindirememekteyiz.
Değerli arkadaşlar, bu sıralarda oturan çok AKP'li milletvekili arkadaşımın da böyle düşündüğünü biliyorum. Kulislerde hepiniz bunları dile getiriyor, söylüyorsunuz ama bazen mecburiyetler insanları ister istemez böyle durumlara da düşürebiliyor.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Kendi adına konuş, bizim adımıza konuşma.
KORAY AYDIN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatya Kürecik'te kurulan radar sistemiyle ilgili de bazı şeyler söylemek istiyorum çünkü bu konu yeteri kadar kamuoyuna anlatılan bir konu değil ve bu konu da AKP tarafından tam bir karartma ve bilgi kirliliğinin hâkim sürdüğü bir alan olarak gözüküyor.
Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakanımız ne diyor Malatya Kürecik radar üssü ile ilgili olarak: "NATO'ya verilmek üzere, NATO tesisi olmak üzere Amerika'yla yapılmış bir sözleşme, o kadar." diyor. Yani, işi hafife alıyor, olduğundan küçük gösteriyor. Devam ediyor, diyor ki: "Amerika NATO ülkesi değil mi? Türkiye NATO ülkesi değil mi? Radar, aldığı bilgileri bir Türk generalin de görev alacağı NATO Hava Komutanlığına iletecek, merkezde işlenen bilgi de önce Eskişehir'e daha sonra da Doğu Akdeniz'deki gemiye iletilecek ve böylece sistem oluşmuş olacak." diyor.
Değerli arkadaşlar, bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Böyle önemli konularda, gerçekleri Türk milletiyle paylaşmak gibi bir sorumluluğumuz var. Bakın, İran Meclis Başkan Vekili Hüseyin İbrahimi, daha üç gün önce bir açıklama yaptı, tıpkı on gün önce açıklama yapan bir İran generali gibi, diyor ki: "Malatya'yı vururuz." diyor, "Malatya'yı vururuz." diyor. "Biz bu konuda Türkiye'yi uyardık." diyor. "Başından beri bu konuyu Türk yetkilileriyle müzakere ettik. Böyle yapmayın, bunu getirip burnumuzun dibine yerleştirmeyin. `Siyonizmi Koruma Projesi' olarak takdim ettiğimiz bu konuda, özellikle Türk yetkililerinin daha önceki pozisyonlarını dikkate alarak bu konuda hassas olacaklarını düşünmüştük, yanıldık." diyor, "Yanıldık." ve "Gerekirse kendi menfaatlerimizi korumak için Malatya'yı vururuz." diyor.
Değerli arkadaşlar, bir düğme var; düğme sizin elinizde, bastınız, füzeyi gönderdiniz; sistem algıladı, Sayın Bakanın söylediği merkeze iletti, karşı füze harekete geçti. Siz o ilk düğmeyi elinde tutan ülkesiniz. Allah aşkına bir düşünün, bu sistemin yok edeceği yer olan yere ilk saldırıyı yapmaz mısınız? Oraya yaparsınız. Zaten İran da onu söylüyor, diyor ki: "Affetmem, ilk saldırıyı Malatya'ya yaparım."
Değerli arkadaşlar, bu, sıfır sorunla geldiğimiz komşu ülkeler politikasında Türkiye'nin hazin durumunu gösteren enfes bir örnektir. "Ermeni meselesi" dediniz, boğuldunuz, burnumuzun dibinde Irak bataklığını oluşturdunuz; 1,5 milyon Müslüman'ın katledilmesine sesiniz sedasız çıkmadı, aynı politikayı şimdi Suriye'de yönetiyorsunuz, sanki bir Amerikan muhibbi gibi hareket ediyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar) Türkiye'nin menfaatlerini gözetmeyen böyle bir yaklaşımı, böyle bir anlayışı bizim kabul etmemiz mümkün değildir çünkü Türkiye'nin bir felakete AKP eliyle gönderildiğini görüyoruz, bundan da büyük bir üzüntü duyuyoruz.
Değerli arkadaşlar, söz konusu hegemonik güç Amerika olunca AKP'nin sesi soluğu kesiliyor, her şeyden vazgeçiyorsunuz, her şeyden.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Haksızlık yapma.
KORAY AYDIN (Devamla) - Yirmi iki tane İslam ülkesi Amerika eliyle BOP kapsamında dönüştürülüyor. Daha önce Irak'ta eli kirlenmiş olan Amerika akıllanmış, şimdi kendine yeni bir taşeron alıyor, yeni bir maşa alıyor, siz de gönüllü olarak Amerikan maşalığına imreniyorsunuz; bu millete bu yakışmıyor, bundan büyük bir üzüntü duyuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sözlerine dikkat et Sayın Konuşmacı.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Türkiye hiçbir zaman taşeron olmamıştır, olamaz da.
KORAY AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hiç bağırmayın. Hepiniz bundan rahatsızsınız biliyorum, hiçbirinizin içine sinmiyor, hiçbiriniz bunu kabul etmiyorsunuz ve size oy veren kitleler de bunu tasvip etmiyor ve bu durumunuzdan hepsi mustarip, hepsi bu yanlış politikalardan dönmenizi bekliyor. Bu kafayla giderseniz Türkiye'nin başını belaya sokarsınız. Bizim muhalefet olarak görevimiz sizi uyarmak ve sizleri bu konularda içinde bulunduğunuz yanlışlardan geri döndürmektir.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - İftira etmeyin.
KORAY AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanımız medeniyetler ittifakı toplantılarına bir mesaj gönderdi, aynen şöyle diyor: "Diktatörler yıkılmadan bölgemize huzur yok." Sayın Başbakan, onların diktatör olduğunu yeni mi anladın? Amerika sırtınızı pışpışlar, "aslanım, kaplanım" derse böyle konuşursun ama şunu unutma, gerçek şu: O bölgeden Amerika ve Amerikan muhipleri elini çekmeden o bölgede huzur olmaz, ancak bölgeye huzur o şartlar altında gelir ve bölge huzura ancak o şartlar altında kavuşur.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Türkiye orada huzuru sağlar, merak etme.
KORAY AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, her konuda sürdürdüğünüz bu aldatma ve kandırma üzerine kurulu düzen, bir gün gelip yıkılacaktır, göreceksiniz; o zaman sizin elini verip, gemisine binip yürüdüğünüz o hegemonik güç sizi böyle silkeleyip yere bırakacak.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Size öyle mi yaptı?
KORAY AYDIN (Devamla) - O zaman sırf iktidarda kalmak uğruna verdiğiniz bu tavizlerden siz de utanacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar?
KORAY AYDIN (Devamla) - Çünkü milletler tarihi yazılırken değerli arkadaşlar, tarih süreci içerisinde yaşanan bu olaylar çevremizdeki bütün Müslüman âleminde, onların tarihlerinde bir kara sayfa olarak atlattırılacak. Çünkü dönüştürülmeye çalışılan İslam dünyasında taşeronluk görevini, geçmişte İslami hassasiyetleri olan veya öyle görünerek milletin oyunu almış sizlerin yapıyor olması milletimizin geleceği açısından da bir utanç vesilesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın, teşekkür ediyorum; süreniz doldu. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)