| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 13.12.2011 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığının 2012 yılı bütçesiyle ilgili açıklamalarıma geçmeden önce şahsım ve Bakanlığım adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Huzurlarınıza getirilen 18 milyar 229 milyon Türk liralık, Millî Savunma Bakanlığının 2012 yılı bütçesi, millî güvenlik politikamız çerçevesinde üstlendiğimiz görevleri yüksek bir etkinlikle yerine getirme ve savunma gücümüzü çağın gereklerine göre artırma hedefleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Türkiye'nin millî savunma politikasını yönlendiren temel ilke, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün "Yurtta sulh cihanda sulh." ilkesidir. Bu doğrultuda, bir yandan ülkenin birliği, ulusal bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ve hayati çıkarları korunurken, diğer yandan Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Birliği öncülüğünde uluslararası ilişkiler ikili ve çok taraflı olarak sürdürülmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu küresel ve güvenlik ortamı hızlı bir değişime uğramaktadır, bu da Türkiye'nin üstlendiği sorumlulukları da artırmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de bölgesinde barış ve istikrara müspet katkı yapmaya devam eden Türkiye, dünya barışının muhafazasında önemli bir aktör durumundadır. Gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde bir yandan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin modernizasyonu için yatırım yaparken, diğer yandan millî ve uluslararası görevlerimizi etkinlikle yerine getirmek için gereken her türlü tedbirleri almaktayız.
Hâlihazırda askerî güç unsurlarımızın geniş bir yelpazede üstlendikleri sorumlulukları başlıklar hâlinde dikkatlerinize sunmak istiyorum. Denizlerimizde millî menfaatlerimizin korunması, kara ve hava unsurlarımız tarafından teknolojinin etkin kullanımıyla icra edilen terörle mücadele, bölgesel istikrarsızlıklara karşı alınan ulusal tedbirler ve uluslararası önlemlere katılım, uluslararası sorumluluk kapsamında Balkanlardan Orta Asya'ya, Orta Doğu'dan Afrika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada barışı ve güvenliği sağlamak çalışmalarına aktif katılımdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sayın milletvekillerimizin Bakanlığımız bütçesiyle ilgili görüşlerine ilave açıklamalar yapmak istiyorum bu noktada. Öncelikle, bir sayın milletvekilimiz söyledi, doğru bir söz dedi: "Siyasetçinin muhatabı siyasetçidir. Bir eleştiri de getirilecekse siyasilere getirilmelidir. Askerlikle ilgili bir eleştiri varsa o da Millî Savunma Bakanlığına yapılmalıdır."
Bu ordu "Bu ülke benim." diyen herkesin ordusudur. Bu kurumumuzu zedelemek mümkün değil ama zedelemek kimseye bir fayda sağlamaz, bunun açıkça bilinmesini isterim. Biz, her geçen gün daha da güçlenen silahlı kuvvetlerimizle gurur duyuyoruz. Bu coğrafyada güçlü olabilmek için, özgürlüklerimizi kullanabilmek için, varlığımızı devam ettirebilmemiz için güçlü bir ordumuzun olması gereklidir. Bu gerçeğin "Türkiye ortak paydamız." diyebilen herkes tarafından görülmesi gerekir. Ordumuzu yaralayacak her söz bizi yaralar, ona yapılacak her türlü haksız ve maksatlı eleştiriyi kendimize yapılmış sayarız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizim Bakanlık silahlı kuvvetlerin hak ve menfaatlerini korumak için vardır. Silahlı kuvvetlerimizi Genelkurmay Başkanlığımızın öncelikleri ve önerilerini dikkate alarak savaşa hazır tutmak bizim asli vazifemizdir. Asli vazifesi bu olan bir bakanlık, hassas bir coğrafyada yer alan ülkemizin en temel kurumlarından biri olan silahlı kuvvetlerin harp sanatının ve savunmanın uzmanı olduğu bilincinde olarak görüşü alır; Genelkurmay Başkanlığımız da kendisine bağlı ilgili birimlerden görüş alır, oluşturduktan sonra Bakanlığımıza gönderir; biz bu görüşleri Bakanlar Kurulumuzda değerlendiririz ve Meclise getiririz. Bedelli askerlikte de bunu yaptık, bu bütçede de bunu yaptık. Dolayısıyla da her ikisine de bir eleştiri varsa, bu metin Hükûmetin metnidir, bu metne yöneltilecek eleştirinin Hükûmete yapılması gereklidir.
Muhataplar siyasidir ancak bir yandan "Siyasilerin muhatabının siyasiler olması gerekir." derken ondan sonra da benim arkadaşlarıma yönelik olarak sözler söylenmesi doğru değildir, yakışık almamıştır.
Yine, bir sayın vekilimiz belirtti: "Eleştirilerimiz Hükûmete, yürütmeyedir." Çok doğru, biz de bunu bekliyoruz. Eleştirileriniz bizedir, biz buna da hazırız, bunun için huzurlarınızdayız ancak burada söz hakkı olmayan arkadaşlarıma eleştiri getirilmesi apaçık bir haksızlıktır.
Yine, birtakım ayrıcalıklardan bahsedip de onların cevap veremeyeceği görüşleri ileri sürmek de bir başka haksızlıktır. Bizim genel bir ilkemiz var "Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa ne yaparsın?" diye.
OKTAY VURAL (İzmir) - Siz cevaplayın Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bu Meclis bütün haksızlıkları giderme mercisidir, hiç kimseye haksızlık yapmaması lazımdır. Eğer bu Meclis de bir haksızlık yaparsa artık düzeltecek bir başka merci kalmamıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan, onlara siz cevap verin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bir ayrıcalık olup olmadığı hakkında farklı görüşler var ancak şunu açıkça belirteyim ki varsa bir ayrıcalık, o da yasayla verilmiştir; milletvekillerimiz vermiştir, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilmiştir, kendiliğinden bir şey alınmamıştır. Milletvekillerine imtiyaz verilmiş midir verilmemiştir, tartışmalı. Biz milletvekilleri olarak deriz ki: "Milletvekillerine bir ayrıcalık verilmemiştir." Ancak dışarıdan bakan böyle düşünmüyor, bir ayrıcalık verildiği şeklinde bir algılaması var. Bilin ki OYAK'a da bir ayrıcalık verilip verilmediği konusunda bir görüş farklılığı var. İçinde olanlar bir ayrıcalık verilmediği fikrindedir, dışarıdan bakanlar da bir ayrıcalık verildiği fikrindedir. Ancak şunu söylüyoruz: Kendilerine yasayla bir ayrıcalık verildiğinde bunu çok doğal kabul edenlerin, bir başka yasayla bir başka gruba bir ayrıcalık verildiğinde itiraz etmesi doğru bir şey değildir. Kanunu beğenmiyorsak teklif verebiliriz, kabul edilmesi için elimizden geleni yaparız, eğer kabul edilmemişse gideriz millete deriz ki: "Biz istediğimiz değişikliği yapmak için çalıştık ancak kabul ettiremedik." Halka şikâyet edebilirsiniz. Bu doğrultuda daha önce de pek çok düzenlemeler yapıldı. MEYAK, İLKSAN, Polis Sandığı, OYAK da bunlardan bazılarıdır. Diğerlerinden farkı daha iyi yönetilmiş olmasıdır. Kaldı ki her ay aylığından yüzde 10 kestirerek gönüllü, isteğe bağlı bir sigorta poliçesi alan kimseye de benzer haklar sağlanır diye düşünüyorum.
Burada söz hakkı olmayanlar aleyhinde burada konuşmak adil değildir. Yargılamada güzel bir ilke vardır, silahların eşitliği ilkesi. Silahların eşitliği ilkesini sağlayamadığınız sürece vermiş olduğunuz her karar adil değildir. Adil karar vermemek de bu Meclise yakışmaz.
Geçen gün de yine bu silahların eşitsizliği ilkesine aykırı bir uygulama yargı mensupları aleyhine yapıldı. Onların kişisel haklarını ihlal eden konuşmalar yapıldı. Hem güçler ayrılığı var diyeceksin, yasama, yargı, yürütmeden bahsedeceksin hem de burada olmayan yargıyı gıyabında eleştireceksin, onların şahsi haklarını ihlal edeceksin. Bunun adil olduğunu, bunun Meclisimize yakıştığını söyleyebilmek mümkün değildir. Yargıya varsa bir eleştiri Hükûmete yapılması lazım, Adalet Bakanına yöneltilmesi lazım.
Siyaset şikâyet etme yeri değildir, problemleri çözme yeridir. Çözemiyorsanız o zaman iktidara geleceksiniz, o zaman da yapar mısınız Allah bilir. Tabii, iktidara da gelebilir misiniz onu da Allah bilir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir başka açıklama da, bu ülkede terörle mücadeleyle ilgili olarak yapıldı. Hep şunu söylüyoruz: Bu ülkede silah taşıma yetkisi yasayla kendisine yetki verilenlere aittir, bunun dışında hiç kimsenin silah elinde bulundurma yetkisi yoktur, bulundurursa yasaya, hukuka aykırı davranmış olur, onun da müeyyidesi neyse onun karşılığını alması gerekir. Hukuk devleti bunu gerektirir. Bizim mücadelemiz, terörle mücadelemizdir ve bu terörle mücadeleyi hukuk çerçevesinde yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Burada esas eleştirilmesi gereken birileri var ise bu, insanları ölüme gönderenler, eline silah verenler, hukuka aykırı davranmasını teşvik edenler bu ölümlerden sorumludurlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bölge insanına en büyük zararı veren de onlardır.
Bakın, gazetelerde de görmüşsünüzdür, en son 10 Aralık 2011 tarihinde Cudi Dağı'nda Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığının yaptığı bir operasyonda 7 katlı bir mağarada bulunan 3 terörist, iki saatlik bir ikna çabasıyla teslim alınmışlardır. "Biz, yaşatmak için varız." diyoruz ve bu noktada diyoruz ki Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir."
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; füze kalkanıyla ilgili olarak da birçok eleştiri yapıldı. Onunla ilgili olarak da -bu konuyla- bir bilgi arz etmek isterim. Füze Kalkanı Projesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin tek başına yürüttüğü bir proje değildir ancak Amerika da bu projenin dışında değildir. NATO ittifakı çerçevesinde yürütülen savunmaya yönelik ortak bir projedir. Projeden maksat, üçüncü ülkelerin savunması değil, NATO üyesi ülkelerin savunmasıdır. Bu kapsamda Malatya Kürecik'te tesis edilen sistem de sadece radar sistemidir ve NATO'nun müşterek savunma sistemine katkı sağlaması maksadıyla tesis edilmektedir.
2002 yılında NATO Prag Zirvesi'nde başlatılan bu çalışmalar, 19-20 Kasım 2010 tarihinde icra edilen Lizbon Zirvesi'nde müttefik ülkelerin katılımıyla müşterek olarak hazırlanan füze savunma raporunun onaylanmasıyla yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu sistemin herhangi bir ülkeyi hedef almadığı, füze savunmasına ilişkin temel NATO belgelerinde açıkça belirtilmiştir. Ayrıca NATO, hâlihazırda Rusya Federasyonu ile de ortak füze savunmasıyla ilgili de çalışmalar yapmaktadır.
NATO füze savunma sistemine katkı sağlayacak erken uyarı radarının Türkiye'de konuşlandırılmasına ilişkin iki taraflı anlaşma 14 Eylül 2000 tarihinde imzalanmıştır. 244 sayılı Milletlerarası Anlaşmaların Yapılması Yürürlüğü ve Yayınlanmasıyla Bazı Anlaşmaların Yapılması İçin Bakanlar Kuruluna Yetki Verilmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesine göre NATO çerçevesindeki anlaşmaları imzalama yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Söz konusu anlaşma da bu kanun kapsamında Bakanlar Kurulu onayıyla yürürlüğe konulmuştur. Sistemle ilgili komuta merkezi Almanya'da konuşlu bulunan Ramstein NATO üssünde tesis edilmektedir. Burada tesis edilecek komuta merkezinde ittifak subaylarıyla beraber Türk subaylarımız da görev yapacaktır.
Yine bir başka sayın vekilimizin açıklamasıyla "İsrail'e Heron'ları gönderdin, niçin ilişkileri askıya almadın da motorları talep ettin?" diye bir eleştiri getirildi. İsrail'den Türk Silahlı Kuvvetlerimizin acil ihtiyaçları çerçevesinde tedarik edilen on adet Heron'un başta motor olmak üzere bazı aksamı sözleşmenin garanti hükümleri çerçevesinde süreli bakımlar için ilgili firmaya gönderilmiştir. Haziran, temmuz aylarında bakım süresi gelen beş adet motorun bakımları tamamlanarak ekim, kasım aylarında yeniden Türkiye'ye gönderilmiştir. Şimdi, ücretini verdiğiniz bir hizmeti "almayın" diyor. Bir yandan terörle mücadele vereceksiniz eğer ki o hizmeti almazsanız bu sefer de "Terörle mücadelede zafiyet oluştu." diyeceksiniz. Ne yapsak ikisi... Ancak biz iktidarız, biz böyle yaptık, siz de iktidara gelirseniz parasını ödediğiniz hizmeti satın almazsınız! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz her zaman ülkemizin zararına olacak hiçbir şeye evet demedik "Ülkemiz kazanacaksa biz de kaybetmeye razıyız." dedik.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; savunma sanayi ülkemizin yüz akı durumundadır. İleri teknoloji askerî tesisatın temini alanında Hükûmetimizin temel politika ve hedefi her türlü ihtiyacımızın ülkemizden karşılanmasıdır. Ana ilkemiz savunma sanayini her ne ihtiyacımız varsa bunun hepsini yerli olarak yüzde yüz ülkemizden sağlayalım.
Başlangıçta yerli katkıyı artırma yönünde başlattığımız çalışmalar bugün itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerini millî olarak tasarlayıp ürettiğimiz teçhizatla donatma ve bu alanda yüksek teknolojiye sahip olmaya odaklanmıştır. Geldiğimiz aşamada özel sektör üretimiyle askerî zırhlı araçlarımızın tamamı ülkemizden karşılanmaktadır. Türkiye bu alanda sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamamakta, ihracat yoluyla birçok ülkenin de ihtiyacını karşılamaktadır.Kara araçlarında, teknolojik olarak en ileri platform olan ana muharebe tankının geliştirilmesi çalışmalarına, bir diğer özel şirketimizin katkılarıyla devam edilmektedir. Altay tankımızın prototipleri de 2012 yılından itibaren üretilerek test faaliyetlerine başlanacaktır.
Deniz araçlarında, bildiğiniz gibi, yine bir başka gururumuz, MİLGEM Projesi kapsamında birinci gemi olan Heybeliada korvetimiz 27 Eylül 2011 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın katıldıkları bir törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim edilmiştir.
Bu hususta bir hususu daha açıklamak isterim. Türk dış politikasının? Yıllar öncesi, herkes, yurt dışına çıkan bunu görür, gözlerini kapatan kendisine gece yapar. Türkiye'nin itibarı geçmiş yıllardan çok daha fazladır ve bu duruma gelmişse, Türkiye'nin gücünden dolayı gelmiştir. Türkiye'yi bu güce de AK PARTİ İktidarı ve onun lideri Tayyip Erdoğan getirmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bütün dünyada kabul edilmiştir; bu Türkiye, bu Türkiye? Bunun üzerine Sayın Başbakanımızı eleştirmekle bir yere varılmaz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıdır, kendisi bir dünya lideridir.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Millî Savunma Bakanı siyaset üstüdür.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bugün savunmada da Türkiye'nin silahları tercih ediliyorsa bize sorulan husus şu: "Türk ordusu bu silahları kullanıyor mu", "Evet, kullanıyor." yeterli bir itibardır. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kullandığı silahları yabancı ülkelerin orduları da satın almaktadır.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Bakanlığınız başında "Millî kelimesi var, siyaset üstü olmalısın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Türkiye'yi güçlü yapmak bizi her alanda güçlendirmektedir.
MİLGEM'deki, ilk millî savaş gemisindeki yerlilik payı yüzde 65; 50'den fazla alt yüklenicinin katkısıyla üretilmiş ve millî savaş yönetim sistemleriyle donatılmıştır.
Bugün Tuzla'da özel sektör tersanelerinde yürütülmekte olan, toplam bedeli 2 milyar dolar tutarında hücumbotlar, çıkarma gemileri ve arama kurtarma gemileriyle birlikte su üstü askerî gemiler alanında dışa bağımlılığımız tamamen sona ermiştir. Türkiye bu alanda dünyanın ilk 10 ülkesi arasındadır.
Kompozit ve çelik tekne hücumbotlarımız birçok dünya ülkesinin donanmalarında da hizmete girmiş bulunmaktadır.
Askerî elektronik alanında uzmanlaşan ASELSAN, dünyadaki en büyük 100 savunma sanayi şirketi arasındadır. Askerî haberleşme, komuta kontrol sistemleri ve elektrooptik sistemlerin üretiminde Türkiye dünyada sayılı ülkeler arasında yer almaktadır. Üretilen haberleşme sistemleri birçok ülkeye de ihraç edilmektedir.
Bakanlığıma bağlı Makine Kimya Endüstrisi Kurumu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerinin her türlü silah, mühimmat, roket ve patlayıcı madde ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Kurum 2010 yılında gerçekleştirdiği 650 milyon Türk lirası cirosuyla İstanbul Sanayi Odasının "ISO 500 Şirket" sıralamasında 90'ıncı sırada yer almıştır. Kurumun önümüzdeki dönemdeki hedefi kendi teknolojisi ve özgün ürünlerini üreten, dünya pazarında tanınan bir şirket olmaktır. Bu çerçevede, en ileri teknolojiler kullanılarak askerimizin kullanımına tamamen bir millî silah vermek amacıyla başlattığımız millî piyade tüfeği de her türlü tasarımı ve testinden başarıyla geçmiş ve 2012 yılında millî piyade tüfeğimizin seri üretimine başlanacaktır.
Teknolojinin uç noktasını oluşturan havacılık alanında mühendislerimiz tarafından tasarlanan insansız hava aracımız Anka'nın uçuş testlerine de artan bir performans ile devam edilmektedir. Test uçuşlarının 2012 yılı ortasına kadar tamamlanmasını müteakip Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet vermesini hedefliyoruz. Anka uçaklarımızın seri üretimine geçilmesiyle birlikte ülkemiz dünyada operatif kategoride, yani yirmi dört saat süresince 30 bin fit irtifada görev yapabilecek insansız hava araçlarını üretebilen dünyadaki üç ülkeden biri olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Diğer bir stratejik havacılık projemiz olan ATAK Helikopteri Projesi çalışmaları devam etmektedir. Bu kapsamda TUSAŞ'ta üretilen ilk helikopterimizin uçuş ve silah atış testlerine devam edilmektedir. İlk ATAK helikopterimizin 2012 yılı nisan ayında silahlı kuvvetlerimize teslim edilmesini hedeflemekteyiz. ATAK Projesi kapsamında aviyonik silah sistemlerinin büyük çoğunluğu, görev bilgisayarı ve yazılımları Savunma Sanayimiizin millî, özgün teknolojileri kullanılarak geliştirilmektedir.
Bu çerçevede, uzay alanında ülkemizde üretilen ilk askerî gözlem uydumuz Göktürk'ün üretimi TUSAŞ ve TÜBİTAK iş birliğinde tamamlanmak üzere olup 2012 yılında fırlatılması da hedeflenmektedir. TUSAŞ bünyesinde Türkiye'nin ihtiyaç duyacağı tüm askerî ve sivil uyduların üretim, entegrasyon ve testlerinin yapılacağı bir merkezin inşasına da başlanılmış bulunmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son dönemde tasarım ve geliştirme çalışmalarına verilen önem çerçevesinde ARGE faaliyetlerimizde büyük bir artış ortaya çıkmıştır. 20'den fazla üniversitemizde savunma sanayisine yönelik araştırma projelerine başlanılmıştır.
Ülkemizin bilim ve teknoloji altyapısı, savunma sanayisi projeleri için yoğun olarak kullanılmaktadır. Savunma sanayisi projelerine yan sanayinin katılımı yönünde de önemli mesafe katedilmiş durumdadır. Bugün, sadece Ankara Ostim'de 70'den fazla KOBİ savunma sanayisine alt yüklenici olarak üretim yapmaktadır.
Bütün bu çalışmaların neticesinde, 2010 yılı verileriyle Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranı yüzde 52'ye, sektör cirosu 2,7 milyar dolara, ülke içinden karşılanma oranı yüzde 52'ye, savunma ve havacılık ihracatı 853 milyon dolara, ARGE harcamaları ise 666 milyon dolara çıkmıştır. Savunma sanayisi sektörü, bugün itibarıyla Türkiye'de en fazla ARGE harcaması yapan sektör konumundadır.
Hükûmetimizin 2023 vizyonu doğrultusunda savunma sanayisinde hedefimiz, savunma sanayisi gelişmiş dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer almaktır. Bu çerçevede tüm kara ve deniz araçlarıyla insansız hava araçlarının ülkemizde üretimi sağlanacak ve hâlihazırda başlatılan çalışmalara ilave olarak, havacılıkta hızla gelişen helikopter alanında hafif ve orta sınıf ulaştırma helikopterlerinin sanayimiz tarafından üretilmesine ilişkin kapsamlı bir altyapı oluşturulacaktır. Helikopter üretimlerine başlanacak olup gerek ülkemizin gerekse civar ülkelerin ihtiyaçları da karşılanacaktır.
Mevcut F-16 uçaklarımızın ömürlerini tamamlaması sonrasında kullanıma alınmak üzere hava sınıfı bir savaş uçağı ile bir jet eğitim uçağının kavramsal tasarım çalışmalarına bu yıl içinde başlanılmıştır. İki sene sürecek kavramsal tasarım çalışmaları sonucunda verilecek karara göre tasarım geliştirme ve prototip üretimine geçilecektir.
Alçak ve orta irtifa hava savunma sistemleri, ülkemiz sanayisi tarafından tasarlanarak önümüzdeki beş yıllık dönem içerisinde üretime geçilecektir. Radar teknolojilerine dayalı bir gözlem uydusunun millî teknolojilerle geliştirilmesi için çalışmalara önümüzdeki dönemde başlanılacaktır.
Millî Savunma Sanayimiz tarafından geliştirilen teknolojiler ve teçhizat, bir yandan Silahlı Kuvvetlerimize güç katarken, diğer yandan ülkemiz sanayi ve teknoloji gelişiminin itici unsurları hâline gelmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerimize ve birlikte icra edilen faaliyetlere değineceğim.
Türkiye altmış altı yıldır Birleşmiş Milletlerin, elli dokuz yıldır NATO'nun üyesidir. 2009-2010 dönemi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini yürütmüş olan Türkiye, 1-30 Eylül 2010 tarihleri arasında Güvenlik Konseyinin dönem başkanlığını yerine getirmiştir. Ülkemiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2015-2016 dönemi geçici üyeliği için de, 18 Mayıs 2011 tarihinde, üye olduğunu açıklamıştır.
Hâlen silahlı kuvvetlerimizin Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında Doğu Akdeniz'e Lübnan ve Sudan'da: NATO kapsamında Kosova'da, Afganistan'da ve Akdeniz'de; Avrupa Birliği şemsiyesi altında Bosna-Hersek'te yürütülen barışı destekleme görevlerine katkısı devam etmektedir. Ayrıca, Aden Körfezi ve Somali açıklarında yoğunlaşan deniz haydutluğu ve korsanlık faaliyetlerine karşı yürütülen deniz operasyonlarına da katkı sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye, NATO ve Avrupa Birliği çerçevesinde yürüttüğü güvenlik iş birliğine paralel olarak, Balkanlarda barış ve istikrarın sağlanması amacıyla Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları sürecine de aktif katkı sağlamaktadır. 1998 yılında kuruluşuna öncülük ettiğimiz ve 2007 yılı temmuz ayından bu yana ev sahipliğini yaptığımız SEEBRIG olarak adlandırılan Güneydoğu Avrupa Barış Tugayı'nın ev sahipliği görevini Haziran 2011 ayından itibaren dört yıllığına Yunanistan'a devretmiş bulunmaktayız. SEDM'in 2011 yılı toplantısı 2-3 Ekim tarihlerinde Antalya'da yapılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölgesel ve küresel önceliklerin yanı sıra, askerî anlamda diğer ülkelerle ikili ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermekteyiz. Bugüne kadar 62 ülkeyle askerî alanda eğitim, teknik ve bilimsel iş birliği anlaşması, 43 ülkeyle savunma sanayi iş birliği anlaşması, 47 ülkeyle de askerî eğitim iş birliği anlaşması imzalanmıştır. Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlarda çoğu ile tarih, kültür ve dil birliğimiz olan dost ve müttefik ülkelere 1992 yılından itibaren askerî yardım faaliyetlerimizi de sürdürmekteyiz.
Dış yardımlarda, 2010 yılından itibaren hibe yerine ilgili ülke tarafından alınacak malzemeye katkıda bulunulması uygulanmasına geçilmiştir. 2010 yılında 10 ülkeyle anlaşma sağlanmış ve anlaşma kapsamında ilk tedarik Moğolistan'a yapılmıştır. 2011 yılında ise 15 ülke dış askerî yardım kapsamındadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu arada, konuşmamın sonuna geliyorum. Asker alma faaliyetleri de yine Bakanlığım tarafından üstlenilmektedir, yürütülmektedir.
Huzurlarınızda Türk Hava Yollarına teşekkür etmek durumundayım çünkü askerlerimizin ulaşımını biz yapılan bir yönetmenlikle?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yönetmenlik değil, yönetmelik.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - ?askerlik şubelerinden acemi eğitim merkezlerinde sevk muhtırası verilmesine son verilerek ulaşım bedelinin otobüs rayici üzerinden nakit olarak verilmesi uygulamasına başlanmıştır.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Can güvenlikleri olmadığı için değil mi Sayın Bakan?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Türk Hava Yolları er ve erbaşlara yüzde 25 indirim uygulamasına pazartesi gününden itibaren başlamıştır.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Askerlerimizin can güvenliği olmadığı için yapıyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bundan dolayı da Türk Hava Yollarına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Can güvenliğini sağlamak sizin göreviniz Sayın Bakan. Otobüslerle gönderemiyorsunuz askerlerimizi, Mehmetçiklerimizi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında yapılan anlaşma gereği Gülhane Askerî Tıp Akademisinden de siviller faydalanabilmektedir.
2012 yılı Bakanlığımın bütçesi 18 milyar 229 milyon TL olarak huzurlarınıza getirilmiş bulunmaktadır.
Yine, Savunma Sanayii Müsteşarlığının bütçesi de 33 milyon 919 bin TL'dir. Bu, personelin giderleri ile yönetim faaliyetlerini karşılamaya yeterlidir. Hazırlanışı sırasında azami tasarruf ve kaynakların etkin kullanımını temel ilke edindik.
2012 yılı bütçemizin Bakanlığımıza, silahlı kuvvetlerimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, tüm eleştirileriniz için sonsuz teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz Sayın Bakan.