| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 11.12.2012 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Arkadaşlarımın büyük bir kısmı esasen soru sormadılar, sadece konuşmam ve üslubumla ilgili eleştirilerde bulundular. Şimdi de 2 arkadaşımızı bırakarak Genel Kurul salonunu terk ediyorlar. Ben bu konudaki eleştirileri severim yani üslubumda bir yanlışlık varsa, eleştiri hudutlarını aşmışsam, kişilikle, şahsiyetle uğraşmışsam arkadaşlar her şeyi söyleyebilirler ama yıllardır Genel Kurul çalışmalarını özellikle bu dönemde takip ediyorum. Önce bir kendilerine baksınlar, üsluplarını bir kontrol etsinler; kürsüye çıktığında ne söylediklerini, niçin söylediklerini bir düşünsünler, beni ondan sonra eleştirsinler.
Bu eleştirilere bakarak şunu söylüyorum ki bu akşam ben çok güzel ve çok doğru bir iş yapmışım. Bana yakışan şey, yirmi yıla yaklaşan parlamenterlik hayatımda Genel Kuruldaki tutanaklardır. Bu tutanaklarda benim yüzümü kızartacak hiçbir şey yok. Yaptığım yanlışlıkların çoğunu da ya kabul ederek ya özür dileyerek karşılamışımdır. Bir takım gerçeklerin ortaya çıkmasından bu kadar hiddet buyurup "Zaten soracak sorumuz yok. Biz usulen soru sormuyoruz." demenin âlemi yok. Yanlış yapmışsam yanlışlığımı söylersiniz.
Ben geleneklerine bağlı bir insanım, örf ve âdetine bağlı bir insanım, aile hayatının ne kadar kutsal olduğuna inanan bir insanım. Evli, çoluk çocuk sahibi bir kadının kendi cinsel organını söz konusu etmek suretiyle "Benim orama karışma." demesini ben bugüne kadar çok yargılamıştım.
HASAN ÖREN (Manisa) - Tekrarlamayın artık, lütfen ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Çok ayıp, çok ayıp Sayın Arınç, olmuyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Tekrarlamadım zaten, tekrarlamadım. O kelimeyi sarf etseydim o zaman tekrarlamış olacaktım ama tekrar tekrar onu kürsüye çıkarttınız ve beni eleştirmesine, yanlış söylediğimi ifade etmesine fırsat verdiniz. Deneyimli bir grup başkan vekili bunu yapmaz. Biz size her zaman güveniyoruz, sizi her zaman takdir ediyoruz. Diğer arkadaşlarınızdan farklı bir yeriniz var.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ne demek "Diğer arkadaşlarınızdan farklı bir yeriniz var?"
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Ama Kamer Genç'i buraya sürmenin, söyledikleri sözlere karşılık vermemenin elbette bir siyasi yükümlülüğü olacak, kusura bakmayın. Ne söylediğimi biliyorum, nasıl söylediğimi biliyorum şüphesiz.
HASAN ÖREN (Manisa) - Bülent Bey, buradan geliyor mu yanlış söylediğinde bir şey?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar beni üslubumdan dolayı hiç eleştirmediniz. Eleştirenler başkalarıydı, onların da ne oldukları, nasıl oldukları bir bir ortaya çıkıyor. Ben burada konuşmacıların söylediklerine "Bilimsel yönde şunları da dikkate alın, bunları da araştırın." diye cevaplar verdim. Bugüne kadarki kabullerimizden farklı şeyler olabilir ama o kürsü hür kürsü; sadece hakaret etmek için değil, söylediğimiz sözlerden, kullandığımız oylardan da sorumlu olmamak adına fikirlerimizi ifade edebileceğimiz bir kürsü. Bundan dolayı kızmaya gerek yok.
"Van Erciş'te okulun adı neden değişti?" Bilmiyorum.
"Camilerde, imamsız kalmadı, okullar ne durumda?" Onu da Millî Eğitim Bakanımızın bütçesi geldiğinde soracaksınız.
Sayın Çınar, TRT'yle ilgili ben gensoru geçirdim. Gensoruda söz konusu olanlar soru konusu olamaz İç Tüzük'ün maddesi gereğince.
"Üslubunuz doğru mu?" Bana göre doğru.
"Türk Dil Kurumunun amacı şudur: Türk dilini geliştirmektir. Siz Kürtçe lügat hazırlıyorsunuz." diyorsunuz. Evet, iftiharla söylüyorum çünkü Türk Dil Kurumu bugüne kadar İngilizce-Türkçe Sözlük, Almanca-Türkçe Sözlük, Fransızca-Türkçe Sözlük, Türkçeden Ermeniceye Ermeniceden Türkçeye Lügat, Gürcüce-Türkçe Sözlük, Hakasça-Türkçe Sözlük, Tuvaca Sözlük, Yakut Dili Sözlüğü, Çağatayca Sözlük, Moğolca-Türkçe Sözlük, Sırpça-Türkçe Sözlük, Çuvaşça Sözlük hazırlamış, Türkçe-Kürtçe sözlük hazırlamamış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Allah aşkına, Kürtçe bir sözlük hazırlamanın, "Kürtçe lügat çıkaracağız." demenin ayıp tarafı var mı, yanlış tarafı var mı, günah tarafı var mı, suç tarafı var mı?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başbakan Yardımcısı "Doğru buluyor musunuz?" dedim. Doğru buluyor musunuz, bulmuyor musunuz onu söyleyeceksiniz. Bizim sorumuza cevap verin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Türk Dil Kurumu -bugüne kadar yapmadığı bir görevi hatırlatıyorum- bu görevi yapacak, Türk Dil Kurumu Türkçe-Kürtçe bir sözlük hazırlayacak. Bunu yapmakla da görevimizi yapmış olacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başbakan Yardımcısı sorumuzu doğru okuyun. Ayıp da demedim, yanlış da demedim. Doğru mu yanlış mı dedim?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Urduca-Türkçe, Hintçe-Türkçe, Romence-Türkçe sözlük hazırlanıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - "Doğru mu?" diye sordum, bir kelime sordum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Beyefendi, bırakın bağırmayı. Bırakın bağırmayı.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Doğru buluyor musunuz?
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, lütfen dinleyelim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Polemik yapmışım. Polemik siyasette vardır, sözlerime cevap vereceksiniz.
Vicdanı yaralanmış Sayın Aslanoğlu'nun. Bugüne kadar vicdan yaralayan sözlere duyarsız kaldınız, bugün mü aklınıza geldi, bu akşam?
"On yıldır Türkiye'yi yönetiyorsunuz. Ergenekon Destanı'nı yıllardır okuduk, niye bundan rahatsızlık duyuyorsunuz?" Niye rahatsızlık duyayım? "Bir işin gerçeği şöyledir." demek, "Bu konuda bir araştırma yapalım." demek ne zaman suç oldu?
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan.