Konu: | KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE VE KALICI ÇÖZÜM YOLLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, 22/11/2011 SALI GÜNÜ GENEL KURULDA OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN BU BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN MHP GRUBU ÖNERİSİ |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 21 |
Tarih: | 22.11.2011 |
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kalıcı çözüm yollarının araştırılması amacıyla verilen Meclis araştırması önergesi hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik şiddet, dünyanın her bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de varlığını sürdürüyor. Şiddet kadınları en temel haklarından mahrum etmekte ve kadınların sağlıklarını olumsuz yönde etkilemekte olan önemli bir sorundur.
Kadına yönelik şiddet, fiziksel olarak görüleceği gibi ekonomik, sosyal, sözel, psikolojik ve cinsel olarak da farklı şekillerde görülebilir. Her ne şekilde olursa olsun şiddet, cahiliye dönemlerini çağrıştıran bir kavramdır ve şiddetin her türlüsü cehalettir.
Din, kültür, coğrafya ayrımı yaparak, bazı ülkelerin, bazı halkların demokrasiyi hak etmediğini düşünenlere, bazı ülkeler için demokrasinin erken olduğunu iddia edenlere en güzel cevabı Türkiye veriyor diye düşünüyorum. Kendi iç dünyalarına kapananlara, dünyanın geri kalanını, yeryüzündeki dramları görmeyenlere, Türkiye'nin sesi, Türkiye'nin haykırışı en güzel karşılığı oluşturuyor. Özellikle Türkiye'nin kadınları, İslam ile demokrasinin, gelenek ile modernliğin bir arada var olabildiğini, güzel bir sentez oluşturabileceğini bugün tüm dünyaya somut şekilde gösteriyor.
Türkiye demokratik, laik, sosyal bir devlet olarak bölgesel etkinliğini artırırken, Türk kadınları hayatın her alanında sergiledikleri üstün performansla üstlendikleri rolleri bütün dünyaya gösteriyorlar. Bir de bu açıdan bakmak gerektiği için bu cümleleri ifade ediyorum.
Anayasanın 17'nci maddesinde belirtildiği gibi "Kimseye işkence ve zulüm yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz." Türkiye'de kadına yönelik aile içi şiddet araştırma sonuçları var elimizde ve Türkiye genelinde kadınların yüzde 39'u ne yazık ki hayatlarında en az bir kere şiddete, yüzde 15,3'ü cinsel şiddete, yüzde 43,9`u ise duygusal şiddete maruz kalmış. Araştırma sonuçlarına göre kadına yönelik şiddet eğitim düzeyi ve refah düzeyi düşük ailelerde yoğun bir şekilde? Sadece Türkiye değil dünya gerçeği bu aynı zamanda ve sadece eğitim görmemiş olan ve fakir ailelerde değil tam tersi eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde de bunun görüldüğü araştırma sonuçlarında bize ifade ediliyor. Bugün artıyormuş gibi lanse edilen, AK PARTİ'nin iktidara geldiği tarihe kadar şunu özellikle ifade etmek istiyorum ki şiddetle ilgili istatistik tutulmamıştır ve gerçek, reel ifadeler olmadığı için de bugün farklı lanse edilmektedir. Oysa bugün şiddetle ilgili tüm reel ifadeler, reel gerçekler önümüzdedir ve istatistik olarak önümüzde vardır.
Muhalefetten de medyadan da bu meseleyle ilgili olarak sorumlu yaklaşım bekliyor ve istismar değil, dayanışma ve sorumluluk duygusuyla şiddeti en aza indirebileceğimizi düşünüyorum. Nitekim Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuzda geçen hafta alt komisyon oluşturduk. Bu konuda ve bu alt komisyonda "Kadın ve Medya, Medyada Kadın" alt başlığıyla komisyon çalışmalarına devam edecek yani medya içeriğindeki kadını da araştıran bir alt komisyon çalışması yapılacak. Biliyorsunuz diğer bir alt komisyon çalışması da yine kadınla ilgili hukuksal düzenlemelerle ilgiliydi, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuyla ilgili.
Türkiye'de özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesi için tedbirlerin güçlendirilmesine çalıştığımız kamuoyunun malumudur. Acil sorunlar karşısında kadınlarımızı koruma mekanizmalarını harekete geçiriyor, onları öncelikle kendi rızaları doğrultusunda koruma altına alıyoruz.
Kadına yönelik şiddetin ülkemizin baş edilmesi gereken çok önemli bir sorunu olduğunun bütün kesimlerce fark edilmiş olması olumlu bir gelişmedir. Bu gerçekten sevindiricidir çünkü partiler üstü bütün etkinlikler o anlamda çok değerlidir.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde toplumsal duyarlılığın yaratılması için en önemli destekçimiz olan medyanın bu konuları dile getirirken daha duyarlı davranması gerektiğinin da altını bu başlıkta yeniden çizmek istiyorum. O ifade ettiğim alt komisyonda Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuzun alt komisyon başlığı da bu nedenle "Medya ve Kadın" olmuştur.
AK Parti iktidarları döneminde bu Mecliste kurulan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulması kadına verilen önemin de en önemli göstergelerindendir.
Yine partimizin kadına bakış açımızı diğer partilerden, toplumun diğer kesimlerinden çok farklı kılan kadın erkek arasında feminist düşüncenin yarattığı felsefi inancın, çatışma ortamının yaratılmasından yana değiliz. Niye? Çünkü biz kadın ve erkeğin birbirinden ayrılmaz birer parça olduğu ve birbirini tamamladığı inancındayız.
Birçok siyasi partinin tüzüğünde kadın kontenjanı vardır ama bizde yoktur AK PARTİ'de. Niye? Kadın kotasını kadına hakaret olarak addederiz.
Bilindiği gibi 5840 sayılı Kanun'la kurulmuş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de can yakıcı bir sorun olan kadına yönelik aile içi şiddet konusunu gündemine almış ve bu konuda birçok alt komisyon oluşturmuştur.
Değerli milletvekilleri, bu konu bu kürsüde yıllardır gündeme getirildi. Bu konunun gündeme getirilmesinden ziyade artık bu tartışmaların neticesi daha önemlidir diye düşünüyorum.
Bu noktada önemle ifade etmek durumundayım ki, Hükûmetimiz kadın onurunu koruyan birçok uygulama getirmiştir. Bu yüzdendir ki, on yıldan beri katlanarak kadın desteğini almaktadır.
Mesela 1 Ekim 2010 yılında yayınlanan Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması konulu Başbakanlık genelgesi, kadınların sosyoekonomik konumlarını güçlendirmiş, toplumsal yaşamda kadın erkek eşitliğinin sağlanması, sosyal kalkınma amaçlarına ulaşabilmesi için kadın istihdamının artırılmasını sağlamıştır. Sadece bu değil, kadına yönelik birçok yasal düzenlemeye imza atılmıştır gerek Türk Ceza Kanunu'nda gerek Medeni Kanun'da gerek İş Kanunu'nda ve anayasal düzenlemelerde kadınımızın daha güçlenmesi, ekonomik anlamda, bireysel anlamda güçlenebilmesi adına birçok yasal düzenleme yapılmıştır. Nitekim adı geçen önergede de bu ifade edilmektedir ama uygulamada yaşanan aksaklıklarda bundan sonraki süreçte mutlaka gereği yapılmalıdır.
Kadınlara yönelik aslında ben en son şunu ifade ederek cümlelerimi toparlamak istiyorum. Bu önergeye "Hayır" dememizin diğer bir nedeni de şudur ki: Hem şu anda İnsan Hakları Komisyonunun alt komisyonunda Ülker Güzel Hanımefendinin Başkanlığında yine kadına yönelik şiddetle ilgili bir alt komisyon çalışması vardır. Bir önceki döneme baktığımızda, 23'üncü Dönem çalışmalarına baktığımızda da Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun alt komisyonu olarak yine kadına yönelik şiddetle ilgili bir çalışma yapıldığını, bu çalışmanın raporlandırıldığını ve bu raporun da önümüze bir ışık tuttuğunu görebilmekteyiz.
Son olarak bu Mecliste kurulan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuzun ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın son derece hassas davranarak ortaya koyduğu çözüm politikalarına inandığım için bu önergeye destek vermeyeceğimizi belirtmek istiyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)