| Konu: | HAYVANSAL ÜRETİMİMİZDEKİ DÜŞÜŞÜN ASIL SEBEPLERİNİN VE UYGULAMALARIN TOPLUMUN BÜTÜNÜNÜN ÇIKARINA OLUP OLMADIĞININ ORTAYA KONMASI AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, 23/11/2011 ÇARŞAMBA GÜNÜ GENEL KURULDA OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 23.11.2011 |
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Milliyetçi Hareket Partisi önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN - Öneri Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Öneri üzerine. Önergesi değil öneri, düzeltiyorum.
Değerli arkadaşlar, 3 Kasım 2002'de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi ve dokuz yıldır iktidardasınız. Maşallah, kimsenin beceremediğini siz becerdiniz. İlk defa, cumhuriyet tarihinde, kurbanlıklar dışarıdan ithal edildi ve bu ithal edilen kurbanlıkları insanlara yedirdiniz. Siz de kestiniz mi bilemiyorum ama içinizde hoca vardır veya ilahiyatçı arkadaşlarınız da vardır, soracağım: Şimdi, Anadolu ismiyle buruk hayvan veya kısırlaştırılmış hayvan kurban olur mu, olmaz mı? Onu bana bir söyleyin bakayım.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Sizde hoca var ya bir tane, ona sorun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Olmaz değil mi? Bizim hocalarımız var, bunu da araştırdık. Olmaz değil mi?
Evet, şimdi değerli arkadaşlar? Bakın, sırayla konuşalım.
BAŞKAN - Sayın Öğüt, lütfen, karşılıklı konuşmayalım. Genel Kurula hitap edin.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - İlk defa cumhuriyet tarihinde kısırlaştırılmış hayvan kurban kestirdiniz. Kısırlaştırılmış hayvan kusurlu hayvandır. Kusurlu hayvan kurbana caiz değildir. Bütün din aydınları, fetva, herkes böyle veriyor ama ne yazık ki? Bunu, maazallah, başka bir parti yaptırsaydı yemin ediyorum kıyameti kopartacaktınız. İşte, Lüleburgaz'da hayvanlar orada. Hepsi buruk, hepsi kısırlaştırılmış ve o hayvanları satabilmek için, köprüden, Anadolu'dan gelen insanların hayvanlarını ortalıkta götürüp sattırmamak için, o hayvanlar satılsın diye orada kardeşim bir baraka koydunuz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Kredi kartıyla da caiz değil, kredi kartıyla da!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi değerli arkadaşlar, Anadolu'nun çeşitli illerinde, köylerinde, ahırlarda insanlar binbir güçlükle hayvan besliyor ve bu hayvanlarını yılda bir defa kurbana getirip kesmek için gayret gösteriyor ama Anadolu yakasından Avrupa yakasından geçirip adam hayvanını kurban edemedi. Niye? Kısırlaştırılmış, dışarıdan gelen hayvanları kessinler diye bunu yaptırmadı bu Hükûmet.
Bakın, şunu söyledim değerli arkadaşlar: Ben oraya gittim. Arabayla da geçirdim ve buna müdahale ettiler. Diyorum ki: "Kardeşim, niye göndermiyorsun Trakya'ya?" Diyor ki: "Trakya'ya göndermeyiz. Trakya'da şap yok, Anadolu'da şap var." Peki, Anadolu yakasında şap varsa hastalıklı hayvanları niçin kurban ettiriyorsunuz? Anadolu'dan gelmiş hayvan, veteriner kontrolünden geçmişse bunun belgesi var, sağlık belgesi; pasaportu var, nüfus kaydı var. Bırakın, gitsin. "Olmaz?" Yahu, nasıl olmaz? Peki, bu vatandaşa niye zulüm ediyorsunuz?
Niye olmaz biliyor musunuz arkadaşlar? Ürdünlü -bakın, bunu not alın- Hicazi firması var. Ürdünlü Hicazi firması şu anda Et ve Balık Kurumunun et ve karkas et ve hayvanlarının ithalatını yapan tek firmadır. Et ve Balık Kurumunun yüzde 90'ını bu firma yapmış. Bu firma Ürdünlü firma. Ben gözlemci olarak gittim. Nasıl yapıyorlar biliyor musunuz? Diyelim ki 8 tane firma katıldı. "Efendim, o yok, bu yok." Çekiliyorlar, 3 tane kalıyorlar. 3 tanesi de "Efendim, bir müsaade verelim." diyorlar, dışarıda anlaşıyor, geliyorlar, tek firma! Bütün ihaleleri Ürdünlü Hicazi firması aldı.
Şimdi, bakın, daha önemlisini söylüyorum arkadaşlar?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - O zaman caiz!
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Başkası alamaz zaten!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Zaten başkası alamaz dediğin gibi de. Bunlar aldılar.
Şimdi, Ürdünlü Hicazi firması getirdiği hayvanları kaç paraya getirdi, Türk köylüsü kaç paraya satıyor? Bakın, bu çok önemli, bunu not alın. Ürdünlü Hicazi firmasına ihale yaptılar, kurbanlık hayvanları 18.250 liraya Türkiye'ye karkası satıyorlar, 18.250 liraya. Peki, tamam, kurbanda bu kadar hayvan kaldı bizim kendi köylümüzün. Bu hayvanları da normalde bu fiyattan almaları lazım değil mi Et Balık Kurumunun?Adalet bu değil mi, kalkınma bu değil mi, hak bu değil mi, yetim hakkı yememek bu değil mi kardeşim? Ama almadılar. Kaç paraya aldılar? 14 lira! İnternetinde var Et Balık Kurumunun.
Değerli arkadaşlar, bizim kendi köylümüze yazık değil mi? Yani siz Ürdün'lü Hicazi firmasını zengin etmek için 18.250'den alıyorsunuz, kendi köylümüze gelince 14 lira. Yazıktır, günahtır, haramdır. Bu tamamen kul hakkı yemektir. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Başbakana buradan sesleniyorum. Böyle bir zulüm olabilir mi!
Değerli arkadaşlar, yani biz parlamenteriz, milletvekiliyiz. Bunları biz dile getirmeyeceğiz de kim dile getirecek?
Siz kusurlu hayvanı getiriyorsunuz, kısırlaştırılmış hayvanı kurban yapmak, o hayvanı Ürdünlü Hicazi firmasının malını satmak için kendi vatandaşının malını almamak için formül üretiyorsunuz ve ben bunu yakaladım. Eğer bu hayvanlarda hastalık varsa? Buradan söylüyorum şimdi. Bunu da belgeli söyleyeceğim. Adapazarı'nda, Sakarya'da, -milletvekilimiz buradaydı biraz önce- Sakarya Pamukova'da bir firma -firmanın ismini söylemeyeceğim- hayvan aldı Sayın Başkanım, ithal hayvan aldı. Hayvanların hepsi mavi dil hastalığı çıktı, mavi dil hastalığı. Bunu kim tespit etti? Yine bizim İstanbul Pendik'teki veteriner kliniğimiz tespit etti arkadaşlar. Bu hayvanlarda mavi dil hastalığı var. Bu hayvanlar üzerine ben gittim. "Bu hayvanların eğer bulaşıcı hastalığı varsa -sinekten geçiyor- diğer hayvanlara geçerse Türkiye'de hayvan hastalığı başlayacak, lütfen, derhâl bunların itlaf edilmesi lazım." dedim ama "tamam" dediler, bilmem ne dediler. Firmanın sahibi, Pamukova'daki firmanın sahibi dava açtı bunlara, protesto çekti noterden, "Benim zararımı ödeyin." dedi Tarım Bakanlığına. Tarım Bakanı dedi ki: "Aman sen sesini çıkartma, al sana paranı kardeşim bize hayvanları ver, biz itlaf edeceğiz." Yani hayvanlar imha edilecekti.
Ne oldu biliyor musunuz? O hayvanlar itlaf edilmedi, hastalıklı hayvanlar, duyumuma göre, Gaziantep'e götürülüp orada kestirildi kardeşim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Duyum mu, gerçek mi?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet, ben Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden konuşuyorum. Bunlar da doğrudur ve ispatlıdır. Kimse inkâr edemez, edemediler de.
Değerli arkadaşlar, hastalıklıysa bize mavi dil hastalıklı hayvanı niye yedirdiniz? Bizim kendi öz Türk köylüsünün malını niye sattırmıyorsunuz? Müslümanlığı kimse bırakmıyorsunuz, gâvurun malını daha pahalıya alıyorsunuz, Müslüman'ın malını daha ucuza alıyorsunuz. Böyle bir zulüm olabilir mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ensar Bey, bu işlere de mi başladın, fetva işlerine?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın -sürem bitiyor- ben bir milletvekili olarak bundan utanç duyuyorum. Mavi dil hastalıklı olan hayvanları itlaf edilmişse, buradan sesleniyorum Tarım Bakanına, nerede itlaf edilmiş, nerede gömülmüşse bize kemikleri göstersinler kardeşim. Kemiklerini göstersinler. Gösteremiyorlarsa bu Tarım Bakanı derhâl istifa etsin, derhâl. Ayıptır, yazıktır! Türk köylüsüne beş kuruş para vermiyorsun, öteki adama gelince her türlü şey serbest diyorsun. Bu ne hikmeti âlemdir ki bu Ürdünlü Hicazi firmasında ne var arkadaşlar? Hele bunu bir araştırsanıza.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - O da ihaleyle almıştır.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - İhaleyle! Bütün ihalelerin yüzde 90'ını bu adam nasıl alıyor arkadaş?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - İhalesiz olmaz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Değerli Başkanım, yapmayın! Peki, aldı, o da olabilir, diyelim ki o da doğru. 18,5 liraya ondan alıyorsun da bizim kendi köylümüzden niye almıyorsun? Onu bir sorun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Onu demiyorum, ben ihaleyi diyorum, ihaleyi.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Tamam, ihale öyle de ben de diyorum ki Türk köylüsünün elinde mal kaldı, zarar etti, millet perişan oldu, araba parası yok, kamyon parası yok, geri gidecek parası yok, satamamış, perişan durumda, Et Balık Kurumuna verecek, Et Balık Kurumu diyor ki: "14 liradan alırım." Hem de nasıl? "12, 13, 14 lira" diyor. Birinci, ikinci, üçüncü kalite. Yani 14 lira da değil, senin hayvanın biraz zayıfsa diyor ki ikinci kalitedir, hemen 13'e istiyor. Bu nedenle, değerli arkadaşlar, hayvancılığı öyle bir duruma getirdiniz ki perişan ettiniz. Bakın, kaçak hayvan nereden geldi, biliyor musunuz? Geçen dönem -resimler vardı, keşke o resimleri getirseydim- Hindistan'dan ve Afganistan'dan kaçak hayvan geldi, hörgüçlü, deve hörgücü var ya. Hindistan'ın ineklerini biliyorsunuz. Nereye geldi? Kars'a gelmiş, bizim memleketimize ya. Hayvancılık bölgesi Kars'a gelmiş.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biraz önce Bursa Milletvekili dedi ki, ya biz şunu yaptık, bunu yaptık. Bursa Milletvekili Tarım Kredi Genel Müdürüyken kendi döneminde Bursa'da Büyükorhan ve Harmancık ilçelerinin Tarım Kredi Kooperatifini kapattı. Hiç konuşmaya hakkın yok kardeşim! Bak, Büyükorhan ve Harmancık. Yalan mı? Şimdi, bunu sen kapatıyorsun, geliyorsun, burada diyorsun ki: Hayvancılık böyle, tarım böyle.
Değerli arkadaşlar, her neyse, ne olursa olsun bizim köylümüze lütfen kredide kolaylık tanıyın, teşvikte kolaylık tanıyın ve bizim köylümüz kalkınsın, Türkiye kalkınsın. Niye biz dışarı veriyoruz? Şu anda dışarıdan et aldığınız ülkelerin yüzde 30, yüzde 40 kırmızı et açığı var. O kırmızı et açığını da domuzla kapatıyorlar. Şimdi, bu hayvanlara domuz artıklarını yedirip yedirmediğini ben nereden bileyim? "Müslüman mahallesinde salyangoz satmayın." diyorum ve Türk köylüsüne sahip çıkın.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)