GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:13.12.2012

MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tarım ve gıda, insanımızın yaşamını idame ettirebilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Tarımın, gıda üretiminin nesillerin devamı için stratejik bir sektör olduğu bütün dünya tarafından kabul edilen bir gerçektir.

AKP iktidarları dönemindeki yanlış uygulamalarla tarım sektörü ihmal edilmiş, çiftçimiz, üreticimiz yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Sayın Bakanın övündüğü Toprak Koruma Kanunu'na rağmen, on yılda tarım alanlarında 2,5 milyon hektar bir azalma söz konusudur.

Sayın Bakan, tarım alanlarını azaltarak tarımda iddialı hâle gelemezsiniz. Köyler boşaldı, gençler köyleri terk etti, tarım alanları boş kaldı, üretim yapılamıyor maalesef ve bu insanlar varoşlara gidiyor, oralarda çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyor. İş bulamayanlar suça bulaşıyor. Böyle de bir sosyal sonucu olan bir durumla karşı karşıyayız.

Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı döneminde tarımsal ürün fiyatlarındaki artışlar enflasyonun altında kalırken, tarımsal girdi fiyatları enflasyonun çok çok üzerinde artış göstermiştir. AKP yönetimindeki on yılda, sadece buğday üreticisinin uğradığı kayıp 13 katrilyon liradır. Dikkatinizi çekmek istiyorum sayın milletvekilleri, sadece buğday üreticisinin enflasyon nedeniyle uğradığı kayıp 13 katrilyon liradır eski parayla yani aksini iddia eden herkese bu hesabı yapabiliriz.

Değerli milletvekilleri, çiftçinin eline geçen gelir azalırken mazot, gübre, enerji, ilaç, tohum gibi tarımsal girdilerin fiyatlarında çok yüksek oranda artışlar olmuştur. 2002 yılında iktidara geldiğinizde 1 litre mazot 1 lira, 1 kilogram buğday ise 35 kuruş ediyordu yani 3,5 kilo buğdayla 1 litre mazot alınabiliyordu. Bugün, mazot 4 lira 24 kuruş, buğday 60 kuruş; 7 kilo buğdayla ancak 1 litre mazot alınabiliyor; bu, yüzde 50 kayba işaret ediyor. Aynı şekilde, 1 kilogram buğdayla 1 kilogram DAP gübresi alınabiliyorken 2002 yılında, bugün ancak 2 kilo 700 gram buğdayla 1 kilogram DAP gübresi alınabiliyor yani bu da çiftçinin harmandan kalktığının somut bir delilidir.

Tarımda kullanılan mazot için çiftçinin ödediği ÖTV ve KDV vergisinin tutarı 7 milyar 840 milyon lira, eski parayla yaklaşık 8 katrilyon lira. Peki, buna karşılık çiftçiye ödediğiniz mazot desteği ne kadar? 600 milyon lira yani eski parayla 600 trilyon lira. 8 katrilyon lira çiftçiden para alıyorsunuz, çiftçiye mazot desteği olarak sadece 600 trilyon lira veriyorsunuz. Çiftçiden aldığınız verginin onda 1'ini bile çiftçiye çok görüyorsunuz. 2002'de işbaşına gelmeden önce Sayın Başbakan, her gittiği ilde çiftçinin kullandığı mazottaki ÖTV'yi, KDV'yi kaldırarak mazotu yarı yarıya ucuzlatacağını söyledi mi, söylemedi mi?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Söyledi, yeşil mazot.

SADİR DURMAZ (Devamla) - On yıldır çiftçi, Sayın Başbakanın ve AKP'nin sözünü tutmasını bekliyor, on yıl.

Çiftçinin borcu her geçen gün katlanmakta, çiftçi haciz ve hapis kıskacındadır. Yerköy'ün sadece bir köyünden 22 kişi şu anda haciz kıskacında ve bunların 6'sı için de hapis cezası kesinleşmiş durumda değerli milletvekilleri.

Buradan çiftçiye verilen desteklere gelmek istiyorum. Bildiğiniz üzere, Sayın Bakan ne zaman söz alsa tarıma ve hayvancılığa ayrılan desteklerden bahisle "2002'de şu kadardı, biz şu kadar artırdık." diye övünüyor.

İşin doğrusu, sayın milletvekilleri, on yıl tek başına iktidar olmuş bir Hükûmetin, bir partinin, on yıl önceye giderek hâlâ daha oraya atıflarda bulunmasını ben bir âcziyet olarak görüyorum, kimse kusura bakmasın. On yıldır işbaşındasınız. 2005 yılını baz aldığımız zaman, sizin de üç yıllık döneminizi dikkate aldığımız zaman bugünkü rakamların dörtte 1'ine ancak ulaşmışsınız. E, o zaman siz -aynı mantıkla- 2005'te çok çok başarısız bir iktidarsınız. Yani bu mantık? Şimdi, on yıl önce doğmuş bir çocuk, bugün 10 yaşında. Yani dönüp dönüp "Ya, sen on yıl önce sıfır yaşındaydın ya da 1 yaşındaydın." demenin bir mantığı var mı Allah'ınızı severseniz.

Siz, bugünü söyleyeceksiniz, bugünü ve sabit fiyatlarla söyleyeceksiniz, rakamlarla oynayarak milleti kandırmayacaksınız.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Olması gerekene endekslenerek konuşacaksınız.

SADİR DURMAZ (Devamla) - Elbette.

2006 yılında Tarım Kanunu'nu çıkardınız, "Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden az olamaz çiftçiye verilecek destek." dediniz.

Peki, 2006'dan bugüne kadar bu rakamı tutturabildiniz mi? Tutturamadınız. 2002'de o beğenmediğiniz hükûmet dönemindeki rakama bile ulaşamadınız.

Kendi rakamınızı artırmak için arazi toplulaştırma çalışmalarına yapılan harcamaları devlet desteğine ekliyorsunuz, sulama harcamalarını devlet desteğine ekliyorsunuz, rakamınızı şişirip artırıyorsunuz.

Peki, biraz dürüst olalım: 2002'deki bu rakamları niye göz ardı ediyorsunuz? 2002'de DSİ'nin hiç mi sulama amaçlı yatırımı yok?

2002'nin rakamlarını verirken bunları da mutlaka dikkate almanız lazım. Şimdi, bu çıkardığınız kanuna göre, değerli milletvekilleri, kendi çıkardığınız kanuna uymamanın sonucunda Türk çiftçisinin kaybı 27 katrilyon lira. Bakın, buğdayda 13 katrilyon, desteklemelerden kaybı 27 katrilyon lira. 40 katrilyon lira, sadece 2 kalemde söylüyorum size.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan destekten bahsettiği zaman mutlaka OECD'ye bir atıf yapıyor, OECD'den yardım istiyor. OECD rakamlarına göre de bizim desteğimizin miktarının yüzde 2,2 olduğunu söylüyor. Bakan böyle söyleyince Müsteşar durur mu; Müsteşar da diyor ki: "Bu rakam yüzde 3,7'dir."

ALİM IŞIK (Kütahya) - Tabii, Bakanı geçmesi lazım, gelecekte nasıl bakan olacak.

SADİR DURMAZ (Devamla) - Şimdi, Sayın Bakan, TÜİK'e mi inanalım, OECD'ye mi inanalım, size mi inanalım, Sayın Müsteşara mı inanalım, yoksa cebinde çay parası olmayan Türk çiftçisine mi inanalım?

Sayın Bakan, emin olun ki OECD Türkiye'ye Fransız, siz de Türk tarımına ve hayvancılığına Fransızsınız! Emin olun, yani nitekim Fransa hayvancılığının sıkıntıya girdiği bir dönemde, Fransa'dan 250 milyon dolarlık canlı hayvan ve et ithal ettiniz, Fransızlar da "Türkler hayvancılığımızı kurtardı." diye size şövalyelik nişanı verdi. Size verilen nişan ve Sırbistan çiftçilerinin size bağlı Et Balık Kurumuna hitaben yazdığı "Satışında sıkıntı çektiğimiz etlerimizi, hayvanlarımızı satın aldığınız için, halkımızı rahatlattığınız için size teşekkür ederiz." yazısı ortadayken otu, samanı, kurbanlığı ithal edip de hayvancılığı gelişen bir ülke var mı Allah aşkına ya, bir söyler misiniz bana?

Yani, aynı şekilde, patateslerin hayvanlara yem olarak yedirildiği, domatesin yollara döküldüğü, soğanın dereye atıldığı, karpuzun tarlada bırakıldığı, salatalığın, patlıcanın çöpe döküldüğü bir dönemde, Amerika'dan fındık, Şili'den elma, Bulgaristan'dan nar, Çin'den sarımsak ve fasulye, İran'dan karpuz ve lahana, İspanya'dan marul ithal edildiği bir ortamda Türk tarımının geliştiğini, köylüsünün, çiftçisinin refah seviyesinin yükseldiğini nasıl söyleyebilirsiniz?

3 defa hayvan sayımı yaptınız, 3'ünde de farklı sonuç çıkardınız. Saman ithalatı rakamlarını bir haftada 2 kere farklı verdiniz. Sayın Bakan, takla attırdığınız rakamlarla sonunda Başbakanı da çileden çıkardınız ve Sayın Başbakanın "Bana matematiği unutturdun." dediği basına yansıdı. Sayın Bakan, kusura bakmayın ama -tırnak içerisinde söylüyorum- siyaseten yalancı çoban gibi geziyorsunuz ortalıkta, sadece kepeneğiniz eksik. (MHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, çoban demişken biraz da hayvancılıktan bahsedelim. AKP döneminde can çekişen hayvancılıkta neler oluyor, ona bir bakalım.

Sayın Bakan "İlkleri başardık." diyor ya, bakalım hangi ilkleri başarmış. Sayın Bakanın döneminde -cumhuriyet tarihinde- hem de iki yıl üst üste kurbanlık ithal ettik. Yetmedi, onlara bir de saman ithal ettik.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bu da ilktir.

SADİR DURMAZ (Devamla) - On altı yıl aradan sonra canlı hayvan ve et ithal ettik, hem de Sayın Başbakan çıktı "İthalata gerek yoktur, yeteri kadar besi materyali mevcuttur." dedi, dediğinden iki ay sonra ithalata karar verildi. Sayın Başbakan talimatı verdi, Sayın Bakan da uydu.

Başka bir ilki daha başardı, domuz eti marketlerde satılır hâle geldi. Domuz çiftliklerinde ve domuz eti tüketiminde de rekorlar kırdı.

Son üç yılda canlı hayvan ve et ithalatı nedeniyle 5 katrilyon lira yabancı ülkelerin çiftçilerine kaynak aktardınız. Peki, bu kadar ithalata rağmen et ucuzladı mı? Et de ucuzlamadı. Yani, ne üreticiye yaradı, ne tüketiciye yaradı. Üreticiyi mahvettiniz, tüketici de ucuz et yiyemiyor. Hatta öyle bir şey oldu ki, ithal etleri yerli et diye marketler pahalıya satıyorlar, bir de oradan vatandaş kazıklandı.

Elinizde hayvan varlığını gösteren doğru dürüst bir bilgi dahi yokken, plansız programsız bir şekilde hayvancılığa sıfır faizli kredi uygulamasını başlattınız. Plansız programsız bir şekilde başlattınız, altyapısını hazırlamadan başlattınız.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Yandaşları zengin etmek için oldu o.

SADİR DURMAZ (Devamla) - 4 bin liralık düve?

ALİM IŞIK (Kütahya) - 8 bin liraya mal geldi?

SADİR DURMAZ (Devamla) - Sektöre yabancı olan yatırımcı bir anda piyasaya girince 4 bin liralık düve 7 bin liraya çıktı. Şimdi bu, Allah'ınızı severseniz sıfır faizli mi oldu?

ALİ HALAMAN (Adana) - Şimdi kaç lira?

SADİR DURMAZ (Devamla) - Şimdi kaç lira? Şimdi tekrar 3.500 lira?

ALİM IŞIK (Kütahya) - 2... 2? Nerede 3.500 lira? 2 bin liraya satamıyor.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Alan yok, satan yok.

SADİR DURMAZ (Devamla) - ?kesemiyor, kasaba götüremiyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) - 2 bin liraya satamıyor.

SADİR DURMAZ (Devamla) - Peki, Sayın Bakana daha önce de sordum, cevap vermedi. Sayın Bakan bir kez daha soruyorum: Bu krediyi kimler kullandı? Bu krediden kimler yararlandı? Yani, bütün hayatını, geleceğini tarıma, çiftçiliğe, hayvancılığa bağlamış olan gariban çiftçi mi kullandı, yoksa yandaşlar mı kullandı? Burada samimiyseniz ilçe ilçe bir listeyi yayınlarsınız, kime verdiğinizi de bütün millet de görür, samimiyetinizle ortaya koymuş olursunuz. Bu listeleri bekliyoruz sizden Sayın Bakan. Bakın, bu krediyi gariban Anadolu çiftçisi kullanamadı. Yozgat'ın çiftçisinden, köylüsünden Yozgat'ta tapu istediniz, Yozgat'ın merkezinde tapu istediniz. Yetmedi?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Şehir merkezinde olacak, kefil lazım olacak, memur kefil hem.

SADİR DURMAZ (Devamla) - Şehir merkezinde tabii ki yani.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SADİR DURMAZ (Devam) - Şehir merkezinde tapu istediniz. Yetmedi, efendim, 2 tane de memur kefil istediniz ama bu krediyi Ürdünlü Hijazi kullandı, Hijazi. Ona kullandırdınız, bu kaynağı ona aktardınız Sayın Bakan.

Şimdi, söyleyecek çok söz var ama maalesef sürem sınırlı. Bütçenin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.