GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:3
Tarih:03.10.2012

CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki biraz önce Akçakale'den gelen üzüntülü haberden dolayı da büyük endişe duyduğumu belirtiyor, hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza Tanrı'dan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ama bizim sürekli buralarda taziye dileklerimizi dile getirmememiz gerekiyor veyahut da Sayın Bakanın, devletin bütün kolluk kuvvetlerinin, güçlerinin bölgede olduğunu ve her türlü güven ve önlemin alındığını söylemesi sorunları çözmüyor. Açık ve nettir ki Hükûmetin uygulamış olduğu Suriye politikası yanlıştır ve bizi her geçen gün orada bir bataklığa götürmektedir ve önümüzdeki günlerde Suriye'yle ilgili çok daha ciddi endişeleri ve sıkıntıları yaşayacağımızı düşünüyorum ve buradan bir kez daha Hükûmeti uyarıyoruz: Atatürk'ün söylemiş olduğu gibi "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesini hayata geçirecek ve bunu ayakta tutacak olan bu şiarın arkasından bizim gitmemiz gerekiyor, bizim komşularımızla kardeşçe yaşamamız gerekiyor.

Bugün 197 sıra sayılı İş Kanunu veyahut da Toplu İş İlişkileri, bir başka ismiyle Sendikalar Kanunu'nu, Toplu Sözleşme Kanunu'nu görüşmek için burada toplanmış bulunuyoruz ve bu nedenle ben birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Şu anda yüz yirmi yedi gündür haksız ve adaletsiz bir şekilde işten atılan Türk Hava Yolları çalışanlarını ve İstanbul'da havaalanında direnen 305 işçi arkadaşımızı saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, ülkemizin değişik kentlerinde sendikal hak mücadelesini yapan ve bu nedenle direnen arkadaşlarımızı da saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli parlamenterler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan ve 24/10/2011 tarihinde Bakanlar Kurulunda kabul edilen, 31/1/2012 tarihinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, 7/2/2012 tarihinde ise Komisyona havale edilen bu tasarı, 1/3/2012 tarihinde Çalışma, Sağlık, Aile Komisyonunda, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda ve alt komisyonlarında görüşüldü.

Bakanlar Kurulunda görüşülmesinin üzerinden tam bir yıl, komisyonlarda görüşülmesinin üzerinden de tam yedi ay geçmiş olmasına rağmen nihayet "Toplu İş Görüşmeleri" veyahut da "Sendikalar Kanunu" Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş bulunuyor.

Peki, bir yıl veyahut da yedi ay neden geciktirilerek geldi arkadaşlar? Niçin? Bunun nedeni, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, MÜSİAD'ın, TUSKON'nun, ticaret odalarının, sanayi odalarının, kısacası işveren örgütlerinin Hükûmet üzerinde kurmuş olduğu baskılar sonucunda ne yazık ki Sendikalar Kanunu bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülememiştir.

Bunun önemli nedenlerinden bir tanesinin, sermaye çevrelerinin, iş çevrelerinin 2012 yılının bir kriz yılı olduğunu, ekonomik anlamda ciddi bir daralmanın olacağını, bir küçülmenin olacağını ve bu küçülmenin yaratacağı endişe ve kaygılarla bunun mutlaka bastırılması gerektiğini ve Sendikalar Kanunu'nun Toplu Sözleşme Kanunu'nda sürekli uzatılarak bir zaman kazanılması olduğunu açık ve net bir şekilde görmek mümkündür.

Değerli arkadaşlar, 12 Eylül 1982 Anayasası'nın üzerinden tam otuz iki yıl geçti. Anayasa bugüne kadar tam 17 kez değiştirildi. Buna bağlı olarak otuz iki yıl içerisinde yüzlerce kanun, kanun hükmünde kararname, torba yasa çıkarıldı ama dokunulmayan bir tek kanun vardır, o da Sendikalar Kanunu, Grev ve Toplu Sözleşme Kanunu oldu.

Bugüne kadar, otuz iki yıl içerisinde gelmemesinin en önemli nedeni, bu ülkeyi yöneten iktidarların ve özellikle son on yıldır ülkeyi yöneten AKP Hükûmetinin işçiye, emekçiye, çalışana ve sendikaya bakış açısıdır.

Hükûmetin, on yıldır, işçiye, emekçiye ve sendikalara bakış açısı ne yazık ki şaşı durumdadır. Başbakan, çeşitli kongrelerde, sendika kongrelerinde veyahut da çeşitli toplantılarda kürsüde konuşurken, âdeta bir mürebbiye edasıyla, parmağını işçilere ve sendikacılara göstererek hadlerini bilmesini, hadlerini bilmediği takdirde haddini bildireceğini açık ve net bir şekilde söylemektedir.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiminden sonra açıldığında, Sayın Bakan buraya getirmiş olduğu bir tezkereyle her yıl ocak ve temmuz aylarında yayınlanan istatistiklerin yıl sonuna kadar bir daha ertelenmesiyle ilgili karar aldırdı bize ve "Bu sondu. 2012 yılına kadar, 2012 yılının Ocak ayında yeni Sendikalar Kanunu yürürlüğü girecek ve yeni toplu sözleşme düzenine kavuşacağız." dedi ama ne yazık ki Sayın Bakanın vermiş olduğu sözü üzerine yapılan baskılar sonucunda uygulanamadı ve hayata geçirilemedi. Ocak ve temmuz ayında yayınlanacak olan istatistikler yayınlanmadığı gibi, 1.700 iş yerinde toplu sözleşme görüşmeleri ne yazık ki bağıtlanamadı, bundan da 400 bin işçi faydalanamadı; ocak ayından beri her türlü zam yapılmasına rağmen, elektriğe, doğal gaza, petrole, tüpe, ekmeğe, şekere, benzine zam yapılmasına rağmen ne yazık ki işçilerin, emekçilerin, çalışanların ücretlerine yeteri kadar zam yapılmadı.

Biraz önce Sayın Bakan diyor ki: "Sendikalar sıfır baraj istiyor, işverenler de yüzde 5 olsun diyor."

Sayın Bakan, işçi sendikalarının yasasının görüşüldüğü ve bunları, işçileri ilgilendiren bir konuda, iş verenlerin bu konuda bir görüş belirtmelerini anlayabilmiş değilim. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti devleti ille işverenlerin dediklerini dinleyecek veyahut da onu uygulayacak diye bir kayıt da yoktur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin altına imza atmış olduğu uluslararası anlaşmalar ve sözleşmeler var. Bunlardan bir tanesi de ILO sözleşmeleri. 87 ve 98 numaralı sözleşmeler açık ve nettir ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin açık ve net bir şekilde buna uyması gerekirken ne yazık ki Hükûmet sadece işverenlerin söylediklerine kulak veriyor ve onların dediklerini yapmaya çalışıyor ve attığı imzayı da yok sayıyor.

Değerli arkadaşlar, eğer bu yasa bu şekliyle Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçer ise bakınız şöyle tabloyla karşı karşıya kalacağız: Mevcut sigortalı işçilerin yüzde 57'si toplu sözleşme yapacak sendika bulamayacak arkadaşlar. Yedi sektör baraj altında kalacak, sayıları 6 milyon 298 bin kişiyi bulacak; inşaat, turizm, sağlık, taşımacılık, ticaret, büro, eğitim, basın ve liman işçileri için toplu sözleşme bir hayal olacak arkadaşlar. Yasaya göre, iş kolu barajı yüzde 1, yüzde 2 ve yüzde 3 şeklinde uygulanacak. Özel sektörde gerçek sendikalaşma oranının yüzde 3 civarında olduğu düşünülecek olursa önümüzdeki yıllarda sendikal hareketin bütününde ciddi bir tehlike söz konusudur.

Değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye'de 52 sendika toplu sözleşme yapıyor. Eğer bu yasa bu şekilde kabul edildiği takdirde toplam 29 sendika barajın altında kalacak ve sadece ve sadece 23 sendika toplu sözleşme yapacak noktada kalacaktır. Bu mu ileri demokrasi? 12 Eylülün yasaklarını ve kanunlarını ortadan kaldırmak bu mudur arkadaşlar? Değil. Mademki şu anda Türkiye'de 52 tane toplu sözleşme yapacak sendika var, bizim bunları artırmamız gerekirken şimdi oy vereceğiniz ve çıkaracağınız bu yasayla Türkiye'deki sendika sayısı 23'e düşecek ve 29 sendika bunun dışında kalacak ve yüzlerce, binlerce işçi ve emekçi de toplu sözleşme kapsamının dışında kalacak. 8 sektörde tek sendika egemenliğini kuracak arkadaşlar. Artık, bu sektörde bir şey olacak, sendika alanında da tamamen bir kartel oluşacak ve o 8 sendikanın dışında kimse Türkiye'de toplu sözleşme yapacak noktaya gelemeyecek. 2 milyon 868 bin sigortalı işçi tek sendikaya üye olmak zorunda kalacaktır. AKP Hükûmetinin ILO normlarına ve Avrupa Sosyal Şartı'na rağmen bu yasayı çıkarmak istemesinin en önemli nedeni, Türkiye'de mücadele edecek, kavga edecek, militan, mücadele edecek sendikal hareketi tasfiye etmek, sadece Hükûmetin arka bahçesi olacak sarı sendikaları inşa etmektir arkadaşlar.

Bu nedenle herkese özgürce sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı verilmesini, sendikaların kendi iç işleyişlerinin denetimlerini ve faaliyetlerini serbestçe düzenleyebilme, kendi yöneticilerini serbestçe seçebilme hakkına sahip olmasını, çok düzeyli toplu pazarlık ve toplu sözleşme düzeninin kurulmasını, toplu sözleşme hakkı için yüzde 10 iş kolu barajı dâhil bütün barajların kaldırılmasını, toplu iş sözleşmesi prosedürünün sadeleştirilmesini, sendikaların çalışanlarının tümünü temsil eden örgütler olarak tanınmasını, yetki uyuşmazlıklarında referandum uygulanmasını -sendikalar arasında çıkacak muhtemel anlaşmazlıkların bir tek çözümü var, o da sandığı koymak ve referanduma gitmek, işçilerin kendi özgür iradeleriyle sendikalarını seçebilmesidir arkadaşlar- grev yasakları ve engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Yasaksız, barajsız, ILO sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı'yla uyumlu, sendikal hak ve özgürlükleri gerçek anlamda güvence altına alan, 12 Eylül'ün yarattığı tahribatı silmeye olanak sağlayacak bir sendikal mevzuatı bu ülke emekçilerinin hak ettiğine inanıyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisini barajsız, yasaksız, sendikal hakların güvence altına alındığı bir yasa için davet ediyoruz. En önemlisi, her zaman kürsüye çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki: "12 Eylül yasalarına karşı biz mücadele veriyoruz, biz değiştiriyoruz." Biz de iddia ediyoruz, bu getirdiğiniz yasa 12 Eylül yasalarının bir devamıdır ve sizler de maalesef 12 Eylülün devamısınız arkadaşlar.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Çam, teşekkür ederim.