| Konu: | ERZURUM MİLLETVEKİLİ OKTAY ÖZTÜRK?ÜN, ERZURUM İLİ TORTUM İLÇESİ BAĞBAŞI BELDESİNDE YAPILMAK İSTENEN HİDROELEKTRİK SANTRALLERE İLİŞKİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMASI DOLAYISIYLA |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 4 |
| Tarih: | 06.10.2011 |
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Oktay Öztürk'ün gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum.
Öncelikle enerji ihtiyacımız ve HES'lerle ilgili genel bir bilgi sizlere arz edeceğim efendim: Efendim, ülkemiz -malum olduğu üzere- enerjide dışı bağımlıdır. Yani, şu anda enerji ihtiyacımızın yüzde 73'ünü dışarıdan sağlıyoruz ve maalesef cari açığımızın büyük kısmı, yaklaşık 35-40 milyar dolarlık enerji için döviz ödüyoruz dışarıya. Esasen, maalesef 2003 yılına kadar bu sular boşa akıyordu. Ancak, 140 milyar kilovat saatlik bir potansiyelimiz varken sudan elektrik elde etmek üzere, bunun ancak 27-28 milyar kilovat saati yani yaklaşık yüzde 20-25 civarındaki kullanılabiliyordu. Bu potansiyeli değerlendirmek yani boşa akan suları değerlendirmek maksadıyla "Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği" adıyla bir yönetmelik çıkardık 2003 yılı Haziranında ve buna göre şu ana kadar bin altı yüz civarında hidroelektrik santraline küçüklü büyüklü özel sektör tarafından talep var, bunların da inşa edildiği zaman yaklaşık olarak 110 milyar kilovat saatlik bir enerji üretimi sağlanacak. Bakın, bu o kadar önemli ki yani bunun karşılığını dikkate alırsak bu hem enerjide arz güvenliği hem de enerji çeşitliliğini sağlayacak. Yani eğer enerjide tamamen dışa bağımlı olursanız yani bir noktada geçmişte olduğu gibi vanaları kapattığı zaman bazı ülkeler, siyasi sebeplerle, sanayiniz çöker, Türkiye karanlıkta kalır. Yani hatırlayın bundan birkaç yıl önce vanalar kapatılmıştı, o zaman HES'ler olmasaydı Türkiye'deki bütün işletmeler tamamen duracaktı, onların yedeklerini dahi devreye soktuk.
Neticede, şu anda Türkiye'nin enerji ihtiyacı yüzde 6 ile yüzde 8 civarında yıllık olarak artmaktadır, bu Türkiye'nin gelişmesine paralel olarak artıyor. Dolayısıyla 2020 yılına kadar yaklaşık 40 bin megavatlık bir yatırım yapmak ve üretim maliyetlerini düşürmek, enerji arzında dışa bağımlılığımızı azaltabilmek için, toplam enerji üretimi içerisinde yerli kaynaklarımızın payını artırmak ve maliyetleri düşürmek için yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimini geliştirmek bir mecburiyettir. Biz, özellikle bu baraj ve hidroelektrik santralleri herhangi bir şekilde keyif olsun diye yapmıyoruz bakın. Türkiye'de baraj ve hidroelektrik santrallerinin yapılması bir mecburiyetten kaynaklanmaktadır, çünkü Türkiye yarı kurak iklim bölgesindedir. Bildiğiniz üzere bazı mevsimlerde, özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında yağış olmakta ama su ihtiyacının, bilhassa sulama suyu ihtiyacının, içme ve kullanma suyu ihtiyacının çok daha fazla olduğu yaz aylarında ise herhangi bir yağış olmamaktadır. Bu yüzden, mutlak surette suları biriktirmek suretiyle bunu ihtiyaç olan aylarda kullanmak durumundayız. Barajların yapılması bundan kaynaklanıyor.
İşte biz, bu maksatla baraj ve hidroelektrik santrallerinin yapımına hız verdik. Göletler hariç olmak üzere şu ana kadar tam yüz elli yedi adet büyük barajı işletmeye aldık. Bugün bütün şehirlerde, köylerde musluklardan su akıyorsa bunu tamamen bu yaptığımız barajlar, göletler ve içme suyu tesislerine borçluyuz. Lütfen hatırlayın Ankara'nın susuzluğunu geçmiş dönemlerde, İstanbul'un susuzluğunu, İzmir'in susuzluğunu hatırlayın. Eğer biz, Tahtalı Barajı'nı İzmir için yapmasaydık, Gördes Barajı'nı yapmasaydık İzmir bugün susuzdu. İstanbul'da Istranca dereleri veya Melen isale hattı olmasaydı İstanbul susuzdu. Ankara için keza yaptığımız tesisler? Şu anda Gerede ile Ankara'nın 2060 yılına kadar, İstanbul'un, İzmir'in su ihtiyacını karşılayacak büyük projelere imza atıyoruz. Bunlar ancak barajlarla mümkündür, yer altı sularıyla bunları karşılamak mümkün değildir. Türkiye'nin coğrafi durumu bizi buna mecbur etmektedir. Keşke Almanya'daki gibi veya Kanada'daki gibi sürekli akan nehirler olsa bunu biriktirmeye hiç ihtiyaç olmayacaktı ama Türkiye'de böyle bir zaruret var. Dolayısıyla, bunu yapınca buradan hidroelektrik enerjisi elde etmek, temiz, yenilenebilir, yerli bir enerjiyi elde etmek kadar tabii bir şey olamaz. Bakın, bunu özellikle ifade edeyim.
Bakın, şu anda bizde hidroelektrik santrallere karşı çıkanlar, lütfen, Amerika'ya, Japonya'ya, Rusya'ya, Avrupa'nın değişik ülkelerine baksınlar. Rusya, bugün kendisinin doğal gazı olmasına rağmen doğal gazı kullanmıyor bizlere satıyor, neticede kendisi hidroelektrik santrallerden elektriğini üretiyor. Bugün Amerika'da potansiyelin yüzde 86'sı devreye sokulmuştur, bizde şu anda yüzde 43'lerde. Yani bütün gayretlere rağmen yüzde 20'yi ancak yüzde 43-45'e çekebildik, inşallah kısa zamanda tamamlayacağız. Japonya bile potansiyelinin yüzde 78'ini kullanmış, Norveç bile yüzde 70'ini kullanmış; neredeyse bütün elektriği hidroelektrik santrallerden karşılıyor.
Değerli milletvekilleri, bakın burada şunu ifade etmek istiyorum: Hakikaten bu enerjiyle ilgili pastadan pay alanlar, maalesef Türkiye'de hidroelektrik santrallerin -dolayısıyla yerli kaynaklarımız, temiz, ucuz- yenilenebilir kaynakların kullanılmasını pek arzu etmiyorlar. Evet, sebeplerini biraz da burada aramak gerekir diye düşünüyorum.
Bakın, hidroelektrik santraller en temiz enerji kaynaklarından birisidir, hidroelektrik enerji bütün dünyada teşvik ediliyor. Ülkemiz için elzem olan arz güvenliği ve enerji çeşitliliğinin sağlanmasında en mühim unsur.
Ayrıca HES'ler, bulundukları bölgenin enerjisini doğrudan ve en ucuz şekilde üretmenin yanı sıra tabiat açısından da olumlu faydalar sağlamaktadır. Sanayi canlanmakta, özellikle yöre insanının işletmelerde istihdamı sağlanmaktadır.
Bakın, ben gittiğim zaman bölgelere, çalışan insanları görüyorum ki, 200, 300, 400, 500 kişi, hatta bazı barajlarda 1.500 kişiye kadar istihdam sağlanıyor, bunlar kolay değil. İşletmede de bir kısım elemanlar çalışacak.
Ayrıca projeyi gerçekleştiren firmaların sosyal projeleriyle bölgeye katkı sağladığını, sağlık ocağı, okul, köy konağı, içme suyu getirdiklerini de biliyoruz. Atık oluşturmadıkları için havası ve çevresiyle temiz bir ortam sağlamaktadır. Ülkemizde yanan neredeyse üç veya dört ampulden birisi, bu, sudan elde ettiğimiz hidroelektrik enerji kaynaklarından sağlanmaktadır.
Ayrıca bir önemli hususu da dikkatlerinize arz ediyorum efendim: Hidroelektrik santraller, aynı zamanda taşkınlardan korunmak için, taşkınları önlemek için önemli yapılardır, çünkü eğer hidroelektrik santral için su alma yapısı veya bir regülatör olmazsa, biz, biliyorsunuz, Karadeniz'de taşkınları önlemek için tersip bentleri dediğimiz, ona benzer bentler yapıyoruz. Dolayısıyla o gibi maliyetleri onlar karşılıyor, bunu da özetle belirtmek istiyorum. Akarsularda oluşan erozyonu önlüyorlar.
Bu bakımdan, özellikle şunu ifade edeyim: Hidroelektrik santrallerle ilgili gerçekten kamuoyunda bazı sivil toplum kuruluşları hakikaten çok yanlış bilgi veriyor. Efendim, yok "Hidroelektrik santrallerden çıkan sular oradaki bitkileri zehirler" veyahut da "Dere tamamen kuruyacak." veyahut da "Sizi buradan kaldıracaklar, burada sizin yerleşmenize müsaade etmeyecekler." gibi gerçekten halkı tahrik eden birtakım yalan yanlış beyanatlarda bulunuyorlar. Biz bu maksatla çevre açısından ve temiz enerji olarak bir kitapçık hazırladık. Bunu talep eden milletvekillerimize her zaman göndermeye hazırız.
Gelelim özellikle Sayın?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Gönderin Sayın Bakan, illa talep etmemiz gerekmiyor yani, 550 milletvekiline gönderin.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Efendim, şunu ifade edeyim: Bakın, hidroelektrik santrallerden elde edilecek enerji bizim enerjimiz. Aksi takdirde, hâlâ yurt dışındakiler kendileri hidroelektrik enerjinin bütün potansiyelini kullanırken bizim sularımız boşa akarsa işte "Su akar, Türk bakar." diye söylerler. O bakımdan onu dedirtmeyelim onlara müsaadenizle.
Şimdi, efendim, Erzurum'la ilgili konuya gelince?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Bakan, ağaçları ve tabiatı tahrip ediyorsunuz. Buraya da dikkat etmek gerekir.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Efendim, bakın, şunu ifade edeyim: Bir tane ağaç kesiliyorsa yerine beş tane ağaç veriyoruz, diktiriyoruz, bu bir. İkincisi, çevreyi düzenliyoruz. Üçüncüsü de biz hidroelektrik santrallerden önce ve sonra vadide bir çalışma yapıyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, HES Malatya'da doğayı öldürdü.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Nitekim Rize'de? İkizdere ve Solaklı'da bir derede çalışma yaptık, onların, Rize ve Trabzon'da bu derenin eski hâli neydi HES'lerden önce, HES'lerden sonra ne hâlde olacak, bununla ilgili de bir kitapçık var, onu da sizlere takdim edeceğim.
Efendim, Erzurum'la ilgili konuya geleyim.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, Malatya'da yaşanılır çevreyi öldürdü. Tohma üzerine kurulan HES'ler çevreyi?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Müsaade edin de izah edeyim. Ben arkadaşları dinledim, saygıyla karşılıyoruz.
Şimdi, Erzurum'daki meseleye gelince bir defa o bilgiler yanlış. Bakın, ben bu sene böyle bir şikâyet olunca Erzurum'a giderek DSİ Konferans Salonu'nda bütün tarafları topladım. Onlar benden şunu talep ettiler: "Bizim kadim su haklarımız ne olacak?" Bir de: "Deredeki özellikle tabii hayatın devam etmesi için gerekli su miktarını taahhüt ediyor musunuz?" Ben dedim: "İstiyorsanız, size, bunu, zaten müteahhit firmaların su kullanım anlaşmasına yazıyoruz. Arzu ediyorsanız, ona güvenmiyorsanız DSİ olarak biz size bir taahhütname verelim." diye onlarla anlaştık, el sıkıştık. Onlar da fevkalade memnun oldular, ayrıldılar. Taahhütname burada, bak. Bu taahhütname Büyükbahçe regülatörü ve HES'le alakalı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, yetmiş yaşındaki nineleri jandarma dövüyor orada. Yazıktır, günahtır!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Diğer Sayın Vekilimizin ifade ettiği Bağbaşı regülatörü ve HES'le alakalı taahhütname de burada.
Özellikle Erzurum'daki insanlar, gerçekten dadaşlarımız, ben de kendilerini çok seviyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sevdiğinizden dövüyorsunuz zaten!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ama yanlış bilgilendiriyorlar. Belki bizim de hatamız oldu. Başlangıçta biz şöyle düşündük: Ya nasıl olsa bu HES'ler çok faydalı, gerçekten bütün dünyada teşvik edilen bir tesis. Dolayısıyla bizim bununla ilgili gerçekten vatandaşları belki çok daha iyi bilgilendirmemiz gerekirdi. Belki bu bizim eksikliğimiz, bunu kabul ediyorum. Ama şu anda bu konudaki eksikliği de tamamladık. Bizzat ben yerine giderek, bütün HES'lerle ilgili problemleri, vadiyi inceleyerek özel birtakım projeler yapıyoruz. Bunları sizlerin de?
Sayın vekillerim, maksat eğer üzüm yemekse bize tavsiyelerde bulunun. Biz bu konuda her türlü?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bakanım, köylüleri dövüyorlar. Orada nineleri, bu kadınları dövüyorlar. Yazıktır!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ben çok açık bir insanım; her türlü tenkit ve tavsiye, varsa birtakım tekliflere çok açık bir insanım. Bunu daha önceki dönemden değerli milletvekillerimiz çok iyi bilirler.
Dolayısıyla bu konuda şunu ifade edeyim: Buradaki, Tortum'daki bu köylerle ilgili kadim su hakları kendilerine aynen yaz aylarında verilecektir, bir. İki: Asla orada çevre tahrip edilmeyecektir. Üç: O derede tabii hayatın devamı için gerekli olan, bizim teknik olarak "mansap suyu" dediğimiz, halkın "can suyu" dediği su da otomatik olarak izlenecektir. Bunun çok ağır cezaları var. Bakın bunu garanti ediyoruz. Bundan daha iyisi var mı? Oraya bir istihdam sağlıyor.
Ayrıca şunu da ifade edeyim: Efendim, şimdi aşağı yukarı Erzurumlular bilir, ben Erzurum'dan bir telefon geldiği zaman daima diken üstünde oluyorum. Neden? Çünkü dağlar tamamen çıplak, hiçbir ağaç yok. Geçmişte oralar hep "mera" diye yazılmış. Ağaçlandırma da yapamıyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Tek olan yerini de yok ediyorsunuz Sayın Bakanım!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ben Erzurum'a defalarca gittim, kusura bakmayın. Orada yaptığımız yatırımları sayarsam yarım saat sürer. Olur mu orada? Daphan Sulaması, oradaki bütün sulamalar? Kusura bakmayın, Erzurum'un suyunu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çat Barajı, Palandöken Tüneli, ayrıca yeni temelini attığımız Sakalıkesik Sulaması... Onları biz yapıyoruz, kusura bakmayın. Daha önce Erzurum unutulmuş bir şehirdi. Bunları konuşturmayın.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sizden önce hiç kimse bir şey yapmadı değil mi Sayın Bakan?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Yapmış olabilir ama biz o geçmiş dönemde Erzurum'a -açık, ben burada sadece şunu söylüyorum- yapılandan, yetmiş yılda yapılandan fazlasını biz yedi yılda yaptık.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sadece siz vardınız değil mi!
BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bunu da açıkça söylüyorum. Hodri meydan işte! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sizden başka kimse yok!
BAŞKAN - Sayın Işık?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ben, istiyorsanız size getireyim.
Şimdi, bunu Erzurumlular biliyor bakın. Erzurum her şeyiyle, gerçekten yollarıyla, hastanesiyle?
ALİM IŞIK (Kütahya) - "Her şeyi biz yaptık." Bu söz yakışmıyor Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) -Ya, hastaneyi görün? Ambulans helikopteri bile? Kusura bakmayın, dere ıslahlarıyla, ağaçlandırmasıyla? Siz Erzurum'u biliyorsanız?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sizden önce hiç kimse bir şey yapmadı öyle mi?
BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Peki, Erzurum taşkınlarından? (CHP sıralarından gürültüler) Erzurum'daki taşkından korumak için yukarıdaki dev kanalı, taşkın koruma kanalını kim açtı, Sakalıkesik Ovası'nı kim suluyor, Daphan Ovası'nı kim suluyor? Kusura bakmayın, Erzurum'da? (MHP sıralarından gürültüler)
ALİM IŞIK (Kütahya) - Tabii ki yapacaksın, Hükûmetsin.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) -Nitekim, efendim, zaten Erzurumlu bunları takdir ediyor. O bakımdan, yüzde 84 gibi, 10 kişiden neredeyse 9'u AK PARTİ'ye rey veriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ben buradan bütün Erzurumluları seviyorum, dadaşları seviyorum. Biz de onların hizmetkârı olarak hizmet etmeye devam edeceğiz.
Ben bu duygularla hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Yalnız, özellikle, arzu ederseniz ben HES'lerle ilgili çok özel bilgi verebilirim. Maksat, biz Meclisimizin daima emrindeyiz. Dolayısıyla, bu konuda yanlış bir algılama varsa? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Bakın, millî menfaatlerimizi en iyi şekilde korumamız lazım. Aksi takdirde, enerjiye bağımlı olursak, bizde sular boşa akarken bütün enerjimizi dışarıdan, büyük, 35 milyar dolar döviz ödeyerek alırsak hakikaten bu, bu vatan için uygun bir şey değildir.
Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Eroğlu.