GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI BÜNYESİNDE GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN 24/11/2011 PERŞEMBE GÜNÜ GENEL KURULDA OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:23
Tarih:24.11.2011

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli öğretmenlerim; sizlerden çok özür diliyorum. Bakın, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Öğretmenler Günü'nde, Milliyetçi Hareket Partisi bir önerge vermiş, diyor ki: "Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi" diyor. Sizlerin sorunlarıyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, üstelik de böyle bir günde, tartışacağımız bir zamanda Sayın Millî Eğitim Bakanımız aramızda yok. Bundan dolayı sizden özür diliyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, AKP sıralarına bakın.

Değerli öğretmenlerim, AKP sıralarının üçte 2'si boş. Neredeler biliyor musunuz?

AHMET YENİ (Samsun) - Komisyondalar.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Kulisteler. Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Dedikodu yapıyorlar. Ne zaman gelecekler biliyor musunuz? Sizin haklarınızın reddedileceği zaman işareti alacaklar, gelecekler ve bu önergeye ret için ellerini kaldıracaklar. O zaman buraya gelecekler. Bunun için sizden özür diliyorum değerli öğretmenlerim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Siz yemin etmediniz. Niye yemin etmediniz onu izah edin.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Atanması yapılmayan, öğretmen platformunun kurucusu Şafak Bay atanması yapılamadan kanserden öldü. Atanması yapılamayan 27 öğretmenimizden 21 tanesi intihar etti. Bunun için de sizden özür diliyorum.

Az önce burada başka bir konuyla ilgili yine Millî Eğitim Bakanımız gözdağı verdi bizlere. Geldi, dedi ki: "Van depremiyle ilgili çok üzücü bir günde buradayız." dedi, "Çok üzülüyorum." dedi. Türkiye Cumhuriyetinin dirayetli Millî Eğitim Bakanı dedi ki: "Van'da 75 öğretmenimizi kaybettik ama hiç merak etmeyin, Millî Piyangodan bir haber aldım, o haber doğrultusunda, onların adları o okullara verilecek ve onları unutturmayacağız." dedi. Bravo! Bravo Sayın Bakan, alkışlıyorum sizi! Gerçekten, 75 tane öğretmenimiz depremde enkaz altında kaldı ve siz müthiş bir fikirle Türkiye Büyük Millet Meclisine seslendiniz, bravo size! Şimdi, daha sonra dedi ki: "Bundan sonra atama bekleyen öğretmenlerin temsilcilerini biz çağırdık, onlarla beraber toplantı yaptık ama ücretli öğretmenler konusunda sakın ha bize baskı yapmayın, onlar PKK'lıdır, derslere girerler, onlar ondan sonra iyi şeyler yapmazlar." Neden? Öğretmen haklarını savunacağız ya. Bir keresinde de "Öğretmenlerin bir yıl içerisinde aldıkları maaşları da göz önüne alarak, çalışmadığı günleri de göz önüne alarak haklarını savunmak gerekir. Şimdi, bunun için, buna dikkat ederek öğretmenleri savunun." diyor. Yani arkadan diyor ki, bakın, 662 bin kadrolu öğretmen var, 60 bin civarında ücretli öğretmen var, yahu, bize 40 bin öğretmen lazım, Türkiye'de her yıl 74 bin öğretmen mezun oluyor, ne yapacağız şimdi? Bunu kim söylüyor? Türkiye Cumhuriyeti'nin Millî Eğitim Bakanı söylüyor. Ne diyor? Türkiye'de öğretim kurumlarından her yıl 75 bin öğretmen mezun oluyor, biz bunları nerede çalıştıracağız diye bize soruyor. Nasıl soruyor? On yıldan beri iktidarda, tek başına yöneten, tek kişiyle yönetilen bir Hükûmetin Millî Eğitim Bakanı soruyor bu soruyu değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bakın, bizlere her konuda sıkıştıklarında nasıl davranıyorlar, ben size söyleyeyim: Hükûmet sosyal haklar ve kamusal hizmetler anlayışını terk ettiğine göre yurttaşlara hizmette yaşanan sorunları çözemediği zaman özellikle sağlık sorununda ve doktorlarımız bu ülkenin doktorları olmaktan dolayı gururla hizmet edilecek sosyal haklara sahip olamayınca, nasıl dışarıdan ithal buğday getiriyor, ithal mısır getiriyor -diğerini söylemek istemiyorum- bu sefer de diyor ki "İthal doktor ve hemşire getiririz." Bunların Türkiye'de yetiştirilen öğretmenlere ihtiyacı yok, kızarlarsa dışarıdan ithal öğretmen de getirirler.

Şimdi, bakın, bu arkadaşlarımız, deprem olunca, yüzlerce yurttaşımız ölünce diyorlar ki: "Bundan sorumlu olan profesörlerdir, bundan sorumlu olan o uzmanlardır." Türkiye'de eğitim içler acısı durumda "Bundan sorumlu olanlar öğretmenlerdir." diyorlar.

Bu örneklerden şu sonucu çıkartmak mümkün: Eğer bir gün Türkiye Cumhuriyeti'nde, bizi dinleyen sevgili vatandaşlarımız, gerçekten AKP Hükûmetinin Sayın Başbakanının ifade ettiği gibi "ben Orta Doğu Projesi'nin eş başkanıyım ve bize verilen görevler var, onları yapıyoruz." diyor ya ve burada, öğretmenlerimiz, kendi emeklerinin karşılığını alamadan simit satmak zorundayken ve emeklerinin karşılığını alamadığından dolayı intihar ediyorken, o başka ülkelere bavullara para gönderiyor ya, ondan sonra da Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesini 39 milyara bağlıyoruz ya, işte, böyle bir Hükûmete bizim vatandaşlarımız oy vermediği zaman, o zaman diyecekler ki "Bu vatandaş suçludur." diyecekler, "Bunlar haindir." diyecekler.

Ama biz de buradan diyoruz ki, oy verseler de vermeseler de Türkiye Cumhuriyeti'nin her bireyi, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan ve ben bu ülkenin evladıyım diyen herkes bu ülkenin çocuğudur, Cumhuriyet Halk Partisi öğretmenleriyle birlikte onların arkasında dimdik duracaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bu tehditlerin ardı arkası kesilmiyor. Bakın, grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkını talep ettikleri zaman dövülen öğretmenlerimize karşı hiç kimse sesini çıkarmadı. Ama bugünlerde görüyorsunuzdur, biliyorsunuzdur, Sayın Başbakanımız dâhil olmak üzere, bazı bakanlarımızda timsah gözyaşları var, ağlıyorlar konuşurken, ağlıyorlar. Bunlar öğretmenlerimiz için de ağlarlar ama kimin için ağladıklarını pek anlayamazsınız. Ondan sonra da özür diliyorlar.

Ben de diyorum ki: Grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkını talep ettiği için yerlerde sürüklenen öğretmenlerden özür dileyecek misiniz?

Daha düne kadar karşı çıktığınız, kaldırılmasını talep ettiğiniz YÖK'ü kendinize bağımlı bir kurum hâline getirerek bilimsel özerkliği yok ettiğiniz için özür dileyecek misiniz?

Öğretmenlere insanca yaşayabilmeleri, nitelikli hizmet verebilmeleri, çalışma ve yaşama koşullarını yaratamadığınız için onlardan özür dileyecek misiniz?

Onların ölümüne neden olduğunuz için, onların intihar etmesine neden olduğunuz için, öğretmen olduklarından dolayı iş bulamadıkları için, evlatlarının yüzüne bakamadıkları için, bunun müsebbibi, on yıldan beri çare üretemediğiniz için siz gerçekten bu insanlardan özür dileyecek misiniz?

Cumhuriyet Halk Partisi için eğitim sadece toplumsal bütünleşmenin temel kuramı değildir, aynı zamanda, zayıf konumda olanların güçlenmesinin temel aracıdır yani eğitim, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan insanlarımızın onurlu bir duruşunun olabilmesi için şarttır ve gereklidir. Cumhuriyet Halk Partisi, on yıldan beri gösteremediğiniz bu iradeye karşı hem öğretmenlerinin, hem işçilerinin hem emeklilerinin, hem çiftçilerinin yanında ve arkasında dimdik duracaktır.

Siz, timsah gözyaşlarınızı akıtmaya devam edin. Biz, ülkemiz, milletimiz ve öğretmenlerimiz için çalışmaya devam edeceğiz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)