GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:13.12.2012

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın altıncı tur görüşmeleri sonunda şahsi görüşlerimi paylaşmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün bütçesi üzerinde müzakere ettiğimiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kurulmuştur.

Kanun hükmünde kararnameler, Anayasa'nın 91'inci maddesi çerçevesinde hükûmete verilen yetki kanunuyla çıkarılmaktadır. Komisyon ve Genel Kurulda öncelikle ve ivedilikle görüşülmekte ve kanunlaşmaktadır.

Yetki Kanunu'yla çıkarılan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yine Anayasa'nın 91'inci maddesinin yedinci fıkrası çerçevesinde Resmî Gazete'de yayımlandığı gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmakta, komisyon ve Genel Kurulda öncelikle ve ivedilikle görüşülmektedir, oysa bu yapılmamıştır.

Anayasa'ya uygun olarak gereği yapılmayan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle teşekkül etmiş olan bu Bakanlık, hukuki olarak teşkilat kanunu tartışmalı bir Bakanlıktır ve bu Bakanlığa 10 milyar TL'den fazla harcama yetkisi verecek olan bir bütçeyi müzakere etmekteyiz.

Bu Bakanlığın görev alanında bulunan Türk Hava Yollarının grev yapan çalışanlarının işine nasıl son verdiği hâlâ hafızalarımızdadır. Çalışanın zam talebini işten atarak cevaplayan Türk Hava Yolları, İspanya'da, İngiltere'de, Avrupa'da birçok spor kulübüne ve lige sponsor olmuştur. Türk Hava Yolları çalışanlarına zam vermemiş, ama İspanyol çocuğuna, İngiliz çocuğuna, Fransız çocuğuna, hülasa Avrupa çocuğuna milyon dolarları verebilmiştir. Bu konuya ilişkin bilgi edinme taleplerimiz ise, Türk Hava Yollarının yüzde 51'inin özel sektör alanında olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Yüzde 51'i özel sektöre ait olduğu gerekçesiyle harcamalarından bilgi alamadığımız Türk Hava Yolları, Hükûmetin her vesileyle böbürlendiği bir kurumdur. Şimdi soruyorum hükümete: Türk Hava Yolları özel bir kurum ise siz niye böbürleniyorsunuz? Türk Hava Yolları ile niçin hava atıyorsunuz? Size ne Türk Hava Yollarının işlerinden? Değil ise, kamuya ait ise Türk milletinin çocuklarından esirgeyip İspanyol çocuğuna, Amerikan çocuğuna, İngiliz çocuğuna verdiğiniz milyon dolarları niçin bizden saklıyorsunuz? Türk Hava Yolları uçaklarında AKP'nin lehinde yazmayan gazetelere yer verilmemektedir. "Uçmayan kalmasın." denilmekte ama Yeniçağ, Ortadoğu gibi gazeteleri uçakta okumak nasip olmamaktadır.

Seçim bölgem Osmaniye'de, Kadirli-Sumbas, Kadirli-Andırın, Kadirli-Osmaniye, Düziçi-Osmaniye yolları maalesef hâlâ düzeltilmemiştir. Düziçi-Andırın arasında 10 kilometrelik bir yolun kara yolu ağına alınması, 100 binden fazla insanı rahata kavuşturacaktır. Bu konuya tenezzül edilip bakılmamaktadır.

Diğer yandan, iç güvenliğin birinci derecede sorumlusu İçişleri Bakanlığıdır. On yılı AKP ile geçen yirmi sekiz yıllık terör belamız 61'inci Hükûmet Programı'nda maalesef yer almamıştır. Hükûmet teröristle mücadele yerine müzakereyi tercih ettiği için programında da yer vermemiştir. İçişleri Bakanlığını ise bu açıdan tebrik etmek gerekir. Başbakanın Hükûmet Programı'nda yer vermediği terörle mücadeleye, komisyonda bütçe sunuş konuşmasını yaparken dokuz sayfa ayırmıştır. Asıl olarak ise bir miktar sivil-asker bürokratla terörle mücadele etmeye çalışmaktadır. Bu yüzden, teröristlerin ve onların siyasi uzantılarının tepkisini çekmektedir. Başbakan ise terörist başı ve onun siyasi uzantılarından iltifat almakta, birbirlerine karşılıklı komplimanlar yapmaktadırlar.

Bugün, bölücü terör hâlâ Türk devletinin birinci sorunudur ancak bölücü terörün taleplerine uygun olarak AKP hükûmetleri Türkiye'yi çok dilli, çok başkentli, çok bayraklı, çok milletli bir istikbale taşımaktadır. Artık bunu hem Başbakan hem de başbakan yardımcısı açıkça ifade edebilmektedirler. Türk milleti, Kürt kökenli kardeşlerinden başlayarak 36 etnik gruba AKP hükûmetleri eliyle bölünmeye çalışılmaktadır. Terör örgütü ise hem kanlı eylemlerine devam etmekte hem de hükümete talimat vermektedir. Başbakan terör örgütüne ve liderine teslim olmuştur. PKK, Başbakanı âdeta vesayeti altına almıştır.

Terör örgütü bazı alanları kontrol altına almış, kimlik kontrolleri yapar hâle gelmiş, bazı yerlerde üniformalı iç güvenlik personeli sokakta gezemez duruma gelmiştir. Başbakan ise Anayasa'nın 120'nci maddesinde düzenlenen "şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hâllerinde ilan edilmesi gereken olağanüstü hâl" uygulamasına "Siyaseten oy kaybederim." kaygısıyla yanaşmamaktadır. Yani Sayın Başbakan "Ben oy kaybetmeyeyim ama asker, polis, korucu şehit olsun." anlayışına sahiptir.

Terörle mücadele eden polis teşkilatının çalışma şartları, özlük hakları, ek göstergeleri hâlâ düzeltilmemiştir. Hâlâ, İçişleri Bakanlığının başta mülki idare amirleri olmak üzere tüm çalışanlarının özlük hakları, benzer görevleri yapanlara göre aşağıdadır.

Bu gerekçelerle Hükûmetin bütçesinin karşısında olduğumuzu ifade eder, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.