GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:14.12.2012

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılı bütçesi vesilesiyle huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Öncelikle 2013 yılı bütçemizin ekonomimize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Burada ortaya konan görüşmeler, fikirler, perspektiflerin önümüzdeki döneme ilişkin bizler için yol gösterici olacağını özellikle belirtmek istiyorum. Eleştiriler önemli. Eleştirilerle birlikte epeyce polemik de yapılıyor. O polemik kısmını bir tarafa bırakıyorum ama yapılan eleştirileri mutlaka çalışmalarımızda dikkate alacağız.

Öncelikle perspektifimizi ifade etmek istiyorum size. Kalkınma Bakanlığı olarak nasıl bakıyoruz kalkınma meselesine? Biz, kapsayıcı bir kalkınmadan yanayız, bütün kesimleri, bütün toplumu hem gerçekleştiriliş biçiminde hem de sonuçları itibarıyla kapsayan, kucaklayan bir kalkınma anlayışından yanıyız. İki temel hedefi aynı zamanda gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bir taraftan dünyayla Türkiye arasındaki mesafeyi daraltmaya, gelişmiş ülkelere Türkiye'nin yaklaşmasını, daha fazla yakınlaşmasını sağlamaya çalışıyoruz, diğer taraftan ülke içinde değişik bölgelerimiz arasında yine gelir farklılığını azaltma yönünde gayret ediyoruz.

Bakın, daha dün bir rakam yayınlandı, Eurostat tarafından hesaplanan bir rakam. Bunu özellikle bugün paylaşmak istiyorum: Çok önemli bir rakam, aslında Türkiye'nin toplam performansını çok iyi ifade eden bir rakam, Avrupa Birliğinin ortalama kişi başına geliri ile bizim kişi başına gelirimizin oranı. Bu, 2002 yılında, on yıl önce neymiş; bu sene, geçtiğimiz sene ne olmuş? Bu önemli bir gösterge çünkü uluslararası alanla kendinizi mukayese etmezseniz gerçek anlamda başarıyı ölçemezsiniz. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre Avrupa Birliği kişi başına gelirinin sadece yüzde 36'sına sahip olan Türkiye, 2011 yılında bunu yüzde 52'ye çıkarmayı başardı, tam 16 puanlık bir artış oldu. Şu anda Avrupa Birliğine üye olan Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerden daha yüksek kişi başına gelire sahip Türkiye. Bu gerçekten son derece sevindirici. Bunu yaparken Romanya gibi, Bulgaristan gibi milyarlarca dolar Avrupa Birliği fonları da kullanmadık, kendi kaynağımızla, emeğimizle bu başarıyı sağladık. Rekabet gücünde 43'üncü ülke hâline geldik.

Beşerî gelişme endeksinde hızlı bir şekilde gelişmeler sağlıyoruz yalnız orada eğitim bizi aşağıya çekiyor. Eğitimde de aldıkları kriter: 25 yaş üstü nüfusun örgün eğitimde geçirdiği süre ve beklenen okullaşma oranı. 25 yaş üstü nüfusun ne zaman okula gittiği, ne zaman bu şartları yaşadığını takdirlerinize bırakıyorum. Bu bir stok problemidir, son dönemde eğitimde sağlanan başarı maalesef o rakama gecikmeli bir şekilde yansıyacak. İnşallah on iki yıllık eğitimle birlikte, üniversitelerimize yaptığımız yatırımlarla birlikte önümüzdeki dönemlerde bu etkiyi daha fazla göreceğiz. Mevcut beşerî gelişme endeksinde yapısı gereği elli sene önceki performansın da etkisi var, son on yılın da etkisi var, dolayısıyla, buna bir bütün olarak bakmak durumundayız. Çok şükür iyi yatırımlar yapıyoruz. Ortalama altı buçuk yıl olan şu anki eğitimdeki süreyi sadece zorunlu eğitimde on iki yıla, üniversiteyle birlikte inşallah on üç-on dört yıllara doğru yeni nesillerde taşıyoruz.

Bir taraftan, Türkiye'yi dünyaya yaklaştırırken, dünyayla arasındaki farkı azaltırken, kapatırken bir taraftan da ülke içindeki farklılıkları azaltmaya çalışıyoruz. Burada da GAP (Güneydoğu Anadolu Projemiz), DAP (Doğu Anadolu Projemiz), DOKAP (Doğu Karadeniz Projemiz) ve KOP (Konya Ovası Projemiz) var. Bunlar, bütün bu 4 bölge de ortalama olarak Türkiye ortalamasının altında olan bölgeler, değişik düzeylerde olmakla birlikte. Buraları ortalamaya doğru yaklaştırmak için çok önemli bir gayret içindeyiz. "Bunu neye göre söylüyorsunuz?" diye sorabilirsiniz, lafügüzaf olabilir, laf olarak bunu söyleyebilirsiniz. Bunun olup olmadığını rakamlarla görmeniz lazım. Rakamları hiçbir zaman küçümseyemeyiz. 2002 yılında bu dört bölgeye toplam yatırımlarımız içinde ayrılan kaynağın toplam yatırımlara oranı sadece yüzde 20. Bu dört bölge için ayrılan kaynağın toplam kamu yatırımlarımıza oranı yüzde 20. 2012'de yüzde 35'i aşmışız. Yüzde 20'den yüzde 35'e. Bu, bizim kamu olarak bu bölgelere verdiğimiz önemi çok açık bir şekilde gösteriyor. Sadece kamu yatırımlarında bu bölgelere önem vermemişiz, teşvik politikalarımızda da bu bölgeleri birinci öncelikli alanlar -gelişmişlik düzeyine göre illerin- olarak belirlemişiz ve buralara ciddi yatırımlar yapmışız.

Kesimler arasındaki dengeyi de bu dönemde iyileştirmişiz. Türkiye sadece 230 milyardan 774 milyara çıkmadı, sadece 3.500 dolardan 10.500 dolara yükselmedi, aynı zamanda gelir dağılımını da düzeltti. Bunun da ölçütleri uluslararası ölçütler. En zengin yüzde 20'lik dilimin toplam gelirden aldığı pay 2002 yılında yüzde 50'yken -kabaca söylüyorum, küsuratları atıyorum- geçtiğimiz yıl yüzde 45'e düştü. 5 puanlık bir düşüş oldu en zenginlerin payında. Diğer tüm gelir kategorilerinde çok şükür iyileşmeler gördük son on yıl içinde. Ekonomi büyürken gelir dağılımı da daha iyi dağılır hâle geldi. Yoksullukla mücadele de aynı şekilde. Günlük harcaması 4,30 doların altında olan nüfus 2002 yılında toplam nüfusumuzun yüzde 30'una ulaşıyordu. 20 milyonun üstünde insandı. 66 milyon bir nüfusumuz vardı, bunun 20 milyondan fazlası günde 4,30 doların altında bir harcamaya sahipti. Yine son yaptığımız ölçümlerde bu rakam yüzde 2,8'e kadar düştü, yüzde 30'dan yüzde 2,8'e. Bu, yoksullukla mücadele politikalarımızın da nereye geldiğini çok açık gösteren bir rakam. Bütün bunlar kendiliğinden tabii olmadı. Sosyal politikalarımızla, kırsal alana dönük politikalarımızla, eğitime, sağlığa yaptığımız yatırımlarla bu noktalara çok şükür ulaştık. Toplam kamu yatırımlarımızın ne olduğunu söylediğimizde bu da ortaya çıkacaktır. Bakın, 2002 yılında toplam kamu yatırımlarımız sadece 17 milyar 300 milyon civarındaymış. 2011'de bu rakam 53 milyara, 2012'de 61,8 milyara ulaşmış, 2013'te de 68,3 milyar planlıyoruz. Burada çok ciddi bir artış söz konusu. Bir taraftan da kamu-özel ortaklığı modeliyle, eskiden kamu bütçesinden yapmakta zorlandığımız yatırımları bütçe imkânlarını da kullanmadan dış kaynaklarla özel sektörün finansman ve yönetim kabiliyetiyle birlikte gerçekleştiriyoruz. Yatırımlarımızı eskisine göre çok daha verimli yapıyoruz. Yine, bir rakam söyleyeyim: 2002 yılında kamu yatırım programında projelerin ortalama tamamlanma süresi 9,4 yıldı. İçinde bulunduğumuz yıl 3,7 yıla kadar düştü ortalama tamamlanma süresi. Dolayısıyla hem daha fazla yatırım yapıyoruz hem daha verimli yatırım yapıyoruz. Bunlar çok açık göstergeler.

GAP'la ilgili çeşitli fikirler ifade edildi. Öncelikle ben şunu söyleyeyim: Ben, Urfa Milletvekilimiz Sayın Binici'nin -gerçi ayrılmış- Barış ve Demokrasi Partisinin GAP projesine karşı olduğunu burada çok açık bir şekilde ifade ettiğini görünce doğrusu şaşırdım. Bir bölgesel kalkınma programına; insanlara aş verecek, iş verecek, kuru tarımdan sulu tarıma geçişi sağlayacak, altyapıya, üniversitelere, teknolojiye, birçok alana yatırımları ihtiva eden bir bölgesel gelişme programına, kalkınma programına burada çok farklı bir üslupla karşı çıkmasını milletimizin takdirine bırakıyorum.

Diğer taraftan, Sayın Altan Tan yine bu bölgesel programlarla ilgili yorumlar yaptı. Polemiklere girmeyeceğini söyledi ama baştan sona, bence, polemik bir konuşma gerçekleştirdi. Diğer taraftan, bakanlığımla ilgili de birkaç konuya değindi, onları da açıklığa kavuşturmak isterim. 

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde, Milliyetçi Hareket Partisinden değerli bir milletvekilimiz bakanlığımızın temsil ve ağırlama giderlerini sordu. Ben de, çok şeffaf bir şekilde ve çok detaylı bir şekilde, neyse bu harcamalarımız ilettim; 160 bin küsur, şimdi hatırlamıyorum, bir yılda bütün bakanlığın... Fakat, bir gazete -Sözcü gazetesi- sürmanşetten, sanki bu sadece benim bakanlık makamımın harcamasıymış gibi ve ben oturup bütün bu çayları, yemekleri yemişim gibi bir haber yaptı. Bunu da, basın ahlakı açısından takdirlerinize sunuyorum. Bir yıl boyunca, 8 genel müdürlüğün, 4 tane müsteşar yardımcılığının, 1 müsteşarlığın, bakan yardımcılığının ve bakan makamının temsil ve ağırlama giderinin 160 bin lira olmasını yadırgayan milletvekillerimize, tekrar düşünmelerini tavsiye ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Vallahi, siz tekrar düşünün; yani 160 bin, bir yılda lahmacun yenir mi yahu! Ayıptır!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bakanlıklar arasında da, bakanlıkları da bir mukayese etsinler, Kalkınma Bakanlığı, en düşük değilse de en düşüklerden bir tanesidir. Ama olsun, siz bunlarla uğraşmaya devam edin, diğer politikalarla. Demek ki gerçek politika yapılmayınca, gerçekten fikir üretilemeyince, proje üretilemeyince, bu tür şeylere sığınma oluyor?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Bunların önemi yok mu yani? Bunların hiçbir önemi yok mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - ?bu tür şeylere sığınılıyor. Tabii ki?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Bunların hiçbir önemi yok mu yani Sayın Bakan? Bunlar önemli değil mi?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bunlar da önemli tabii, bunlara da bakalım, bunlara da bakalım ama?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - 72 bin lahmacun, el insaf yahu! Siz lahmacun siyaseti yapıyorsunuz.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Hayır, milletvekilinin sorgulamasını küçümseyen anlayışınızı yakıştıramıyorum.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Yok hayır, hayır, onu sorgulamayı küçümsemiyorum. Kusura bakmayın?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Bu milletvekili her şeyi soracak! Öyle bir şey olabilir mi yani?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilim, ben onu söylemiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - 72 bin lahmacunu normal görüyorsanız, size söyleyecek bir şey yok.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Yanlış bir şekilde bunu bakanlığıma mal edenlere eleştiri yöneltiyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakanım size yakışmıyor! Yani milletvekilinin faaliyetini, siz de, elbette ki saygıyla karşılamanız lazım. Bu da önemli.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Yoksa, ben, diğer şeyi yapmıyorum.

Diğer taraftan, "GAP bölgesinde somut olarak ne yaptınız?" diye sordu. Onlara da ayrıldığı için cevap? Yine de cevap vereyim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Halk açlıktan kırılıyor, 72 bin lahmacunu az görüyor! 

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - GAP projesine yaptığımız yatırımlar da, değerli milletvekilleri, ortadadır. Bakın, AK PARTİ iktidara geldiğinde, bütün GAP illerine yapılan toplam yatırım 577 milyon lira iken, 2012 yılında bu 4,3 milyar liraya ulaştı; artış 7,4 kat, yüzde artış değil. Yine GAP illerindeki artışımız 4,2 kat, DOKAP illerindeki artışımız 4,9 kat ve KOP illerindeki artışımız 6 kat. Bu bölgelere biz hep misliyle yatırımlarımızı artırdık. Rakamlara girecek vaktim yok.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, bu parayı halk görmedi ki halk.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - En son ilan ettiğimiz GAP Eylem Planı'yla birlikte, 2008'de ilan ettiğimiz eylem planıyla birlikte nelere yansıdı bu iş.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Halk görmedi ki.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bakın, hep şu eleştirilirdi: "GAP'ta yatırım yapıyorsunuz ama enerjiye yapıyorsunuz, sulamaya yapmıyorsunuz." diye bir eleştiri.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ne enerjiye yapıyorsunuz ne sulamaya yapıyorsunuz ne vatandaşa yapıyorsunuz, kendinize yapıyorsunuz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bana göre de haklı bir eleştiriydi. Nihayet bu sön dönemde, bizim hükûmetlerimiz döneminde sulamanın ne olduğunu da rakamsal olarak vermek isterim. Bizden önceki döneme kıyasla, geçtiğimiz on yıl -bu on yıl- sulamaya ne kadar yatırım yapılmış diye baktığımızda, AK PARTİ döneminde 3 kat arttığını görüyoruz sulamaya yaptığımız yatırımların.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bingöl'de on yedi yıldır bir baraj bitmedi. Gülbahar Barajı'nı söyleyin, ne zaman bitecek?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) -  Sadece 2012'de sulama projelerine tahsis ettiğimiz ödenek, GAP bölgesinde 1 milyar 262 milyon, biz iktidara gelmeden önce 189 milyondu. Bakın 2002 ile 2012 sulama ödeneğini mukayese edin 6,7 katlık bir artış görürsünüz, 6,7 kat. Bunlar o vatandaşın gelir düzeyini arttıran, refahını arttıran, istihdamını arttıran projeler ve bu projelere karşı çıktığınızı görmekten dolayı? Bilemiyorum yani, bu projelere de karşı çıkıyorsunuz. Gerçi, kendi seçim bölgemden de biliyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Kim karşı ya, kim karşı? Gülbahar Barajı kaç yıldır bitmiyor?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Kendi seçim bölgemden de örnekler vereyim size, neler yaşandığını. Burada, ben beklerdim ki bazı milletvekilleri de çıksın, bu terörün yatırımlara etkisini, terörün bölgesel kalkınmaya etkisini de vurgulasın.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hadi bakalım!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Terörü de siz hortlattınız, terörün sebebi AKP'dir.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Huzur ortamıyla kalkınma arasındaki ilişkiyi de vurgulasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Yeteneksizliğinizi terörle kılıflandırıyorsunuz, örtbas ediyorsunuz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Sadece Bingöl'de cevher zenginleştirme tesisi kurmaya çalışan bir iş adamının iş makineleri yakıldı. Diyarbakır-Bingöl duble yolunda şantiyeye saldırıldı. Diğer taraftan, havaalanı inşaatımıza saldırıldı. Bunları da birileri dile getirmeli, bu yatırımları halka?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Sen dile getiriyorsun, bir de biz niye söyleyelim?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) -  Silvan Projesi'nde yine, Diyarbakır'da sulama projesi; bakın, o bölgede, bittiğinde 250 bin hektar alanı sulayacak bir proje. Bu projeye saldırılar oluyor. Bir taraftan, yatırımlara saldırı olacak, bir taraftan "hizmet yok" diye şikâyet olacak. Bu, samimiyet değil. Bu ikisi aynı anda olmaz; ya birini savunacaksınız, ya diğerini. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Havaalanı kaç yıldır bitmiyor Bingöl'de, ayıptır! Diyarbakır duble yolu kaç yıldır bitmiyor. Yani bir kamyonun yakılmasına bağlıyorsanız yazıklar olsun size!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Diğer taraftan, sonuçları ne oldu bakın, GAP bölgesinde eylem planı uyguladık da sonuçları ne oldu?

2002 yılında GAP'ın ihracatı 700 milyon dolar bile değildi, bütün GAP illerinin ihracatı; bu yıl 7 milyar doların üzerinde. 10 mislinden fazla arttı GAP bölgesinden ihracat, 10 mislinden fazla arttı.

GAP'ın istihdamı, eylem planı yaptık ne oldu? Bakalım; 2007 yılında 1 milyon 161 bin insan istihdam ediliyormuş bu 9 ilimizde ve Türkiye'nin de aşağı yukarı yüzde 10 nüfusuna tekabül ediyor. 2011 yılında bu istihdam rakamımız 1 milyon 555 bin kişiye çıkmış. Son dört yılda istihdam artışı 394 bin. 394 bin insan GAP Eylem Planı'yla birlikte aşa kavuşmuş, işe kavuşmuş. Bunu küçümseyebilir misiniz? Bunun kâğıt üzerinde olduğunu söyleyebilir misiniz? Her bir aile için bunun anlamını görmezseniz, o her bir aileye giden ekmeği hesap etmezseniz bunun önemini de anlayamazsınız.

GAP bölgemizde iyi bir gelişme oluyor ve bu gelişmeler de inşallah, iyi bir şekilde yine yatırımlarımız da devam edecek. Hiçbir zaman o bölgeye yatırımlar yapmayı aksatmayacağız. Terör saldırıları da olsa, değişik olumsuz faktörler de olsa, biz, insanımızı esas alacağız, insanımızın ihtiyaçlarını esas alacağız, yatırımlarımıza devam edeceğiz. Üniversitelere, yollara, eğitime, sağlığa, sulamaya, halkımızın ihtiyaç duyduğu tüm alanlara yatırımlara devam edeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bölgeye hep cezaevi açıyorsunuz, fabrika açmıyorsunuz ki!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Diğer taraftan, işsizlik sigortasının payının kullanıldığı söylendi. İşsizlik sigortası doğru, kullanıldı; sadece GAP projesi için değil, DAP için, DOKAP için, bölgesel gelişme programlarımız için kullanıldı ve işçi payını kullanmadık orada. Sadece  hükûmet payını ve işveren payını kullandık. İşçi payı 0,25'tir, diğerleri 0,75, bazı yıllar 0,25'ini bazı dönem 0,75'ini ama hiçbir dönem işçi payını kullanmadık.

Diğer taraftan bu kanunun yapısında var zaten. İşsizlik sigortasını insanlar işsiz kalsın da kullanalım diye beklememeliyiz, aynı zamanda istihdam üretmek için de bu kaynakları kullanmamız gerekiyor.

Yatırımların detayına girmek istemiyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) -Yatırımların detayını öğrenmek istiyoruz. Hangi yatırımı yaptınız?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bu, biraz da renklilik olsun, şu gaz-fren tartışmasıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. "Gaz-fren tartışmalarına ne diyorsunuz?" diye değerli bir milletvekilimiz sordu. Ekonomide büyüme, yumuşak iniş, o tartışmalarla ilgili... Biraz da herhâlde tatlı bir şekilde polemik yapmak da kötü bir şey değil siyasette. Şunu söylemek istiyorum: Eskiden arabanın gaz pedalı bozuk, freni patlak olduğu için bu tartışmalar hiç yaşanmıyordu. Şimdi, hem gaz pedalımız iyi hem frenlerimiz sağlam, hangisini ne zaman kullanacağımızı tartışıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Şanzıman dağılmış!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Kaptanımız da çok iyi, hangisini ne zaman kullanacağını gayet iyi biliyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Motor sağlam değil, motor!

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Motor da çok sağlam, kaporta da sağlam ama sizin döneminizdeki kaportanın hâlini biliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2001 krizinde arabanın nasıl tosladığını gayet iyi biliyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Az kaldı, senin toslamana az kaldı.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Diğer taraftan, sağlıklı bazı tartışmaların olması  hükûmet içinde koordinasyon eksikliği anlamına gelmez. Değişik bakış açıları da olabilir, tartışmalar olur, sonuçta bir noktada buluşursunuz, belli bir eylem planı ve orta vadeli program hazırlarsınız ve bunu hayata geçirirsiniz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - O arabanın şanzımanı dağılmış Sayın Bakan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Ekonomi yönetimimizde güçlü bir koordinasyon olmasaydı, dünyada bu kadar kriz yaşanırken, Orta Doğu'da bu kadar çalkantı varken biz bu ekonomik başarıları elde edemezdik. Çok güçlü bir koordinasyonumuz var. Çok şükür ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. Ortak akılla politikalarımızı üretiyoruz ve uyguluyoruz.

Yine baktığınız zaman, Kalkınma Bakanlığı her zaman büyümeden yanadır, onu da söyleyeyim. Kalkınma Bakanlığı tabiatı gereği yatırımlardan yanadır, büyümeden yanadır ama istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyümeden yanadır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mesela Urfa'da hiçbir yatırım yapmadınız.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bir yıl çok yüksek büyüme, ardından olumsuzluklar, bizim arzu ettiğimiz bir tablo değil, biz istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyümeden yanayız, böyle olmaya da devam edeceğiz.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Bakan, yerler kaygan, yerler kaygan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Diğer taraftan, bu   -tam anlayamıyorum, kusura bakmayın- net hata noksan, turizm gelirleriyle ilgili; cari açıkla ilgili bir yorum yapıldı. "Cari açığı birtakım istatistiki hesaplarla mı düşüreceksiniz?" anlamına gelebilecek şeyler söylendi. Burada da şunu söyleyeyim: Bakın, ekonomide "net hata noksan" dediğimiz bir kalem var, ekonomistler bu işi bilirler; dış dengemizde izah edemediğimiz bir para girişi var Türkiye'ye, bunun anlamı bu. Milyarlarca lira, dolar Türkiye'ye giren bir para var, tam olarak kaynağını istatistiki olarak izah edemiyoruz, net hata noksan budur ve bu da pozitif bir rakam Türkiye'de.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Geldi, geldi Katar'dan, Suudi Arabistan'dan geldi.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - 2010 yılında 2,7 milyarmış, 2011 yılında 11,4 milyara yükselmiş -11,4 milyar- 2012'de de Ocak-Ekim döneminde 6,5 milyar. Şimdi, biz bunu?

Ben muhalefetten şunu beklerdim yani: "Yeni birtakım istatistiki çalışmalar yapıp bir an önce bunun kaynaklarını tespit edin. Bu net hata noksanı azaltın." demelerini beklerdim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onun kaynaklarını sen de biliyorsun, biz de biliyoruz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Şimdi, biz bu çaba içindeyken "Niye bu çabayı yapıyorsunuz?" diye eleştiriler oluyor, ona katılmak mümkün değil.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Zaten yapmakla mükellefsiniz, yapın.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen tespit edememişsin, taşeron mu tutuyorsun?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Turizm gelirlerimizi yeniden hesaplıyoruz çünkü turizm gelirlerimiz bizim düşündüğümüzden aslında daha yüksek. Bunu da, epey bir süredir bir çalışma yapıyoruz, rastgele de yapmıyoruz. Geçmişe dönük de serimizi düzelterek turizmle ilgili çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Diğer taraftan yine, dış ticaretle ilgili eksik birtakım hususlar varsa istatistiki anlamda da bunları daha da iyiye götürmek için çalışmalar yapıyoruz. Bundan doğal bir şey de olamaz, kaynağını izah etmemiz, daha kayıtlı hâle getirmemiz sizin de arzu etmeniz gereken bir durum diye düşünüyorum.

Altın ihracatı ile büyüme ilişkisi, bu konuda da bazı yorumlar yapıldı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Büyüme mi var ya? Hangi büyümeden bahsediyorsun?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bir gazetede de bugün yine bu konuda, sanki büyümemiz altın ihracatından kaynaklanıyormuş gibi -bir soru önergesine verdiğimiz cevabı da biraz yanlış algılayarak diyelim- bir yorum yapmışlar. Şunu açık bir şekilde söylemek isterim.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Babacan yaptı, Babacan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Gayrisafi yurt içi hasılayı, tüketim ve yatırımlar ve mal ve hizmet ihracatıyla toplayıp hükûmete ödenen vergiler ve mal ve hizmet ithalatının çıkarılmasıyla ve stok değişiminin dâhil edilmesiyle hesaplıyoruz. Burada önemli olan nokta, ülkemizde üretim yönteminin asıl olması, harcama yöntemiyle bir fark oluşması durumunda da istatistiği fark olarak stok değişimine bunun dâhil edilmesidir. Yani altınla ilgili, altın dış ticaretinden kaynaklanan gayrisafi yurt içi hasıla değişimi katma değer artışından kaynaklanmadığından,     mal-hizmet ihracat ve ithalatında yer alsa bile net ihracat, net ithalat doğrudan doğruya stok değişimiyle dengelenmektedir. Yani burada bu büyümeye pozitif katkı yapmış gibi görünüyor -basit şekilde anlatırsak- stok değişiminde de negatif katkı yapmış gibi görünüyor. Dolayısıyla bunlar birbirini dengelediği için genel büyüme oranımız altınla izah edilebilecek bir büyüme oranı değildir. Bunu da belki ilgilenen arkadaşlarımıza sonra daha detaylı olarak da not olarak da arz edebiliriz.

Değerli arkadaşlar, epeyce?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bizim sözünü ettiğimiz altın değil Sayın Bakan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - O konuda arkadaşlardan bilgi istiyorum, size daha sonra arz ederim inşallah.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Ben birazdan size anlatacağım.

ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Bakan, bilgiyi siz verdiniz, ne bilgisi istiyorsunuz?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Kalkınma Bakanlığımız makro birimleriyle, sektörel birimleriyle, bölgesel birimleriyle ve giderek dış ekonomik birimleriyle ülkemize hizmet ediyor; bölgelerimizde kalkınma ajanslarımızla, SODES gibi, KÖYDES gibi, SUKAP gibi yenilikçi programlarımızla ülkemize hizmet ediyor. Bizim yeni misyonumuzla birlikte -biliyorsunuz, eskiden Devlet Planlama Teşkilatıydı, şimdi Kalkınma Bakanlığı oldu, eskiden "araç"tı ismimiz, şimdi misyonumuz ismimiz hâline geldi- artık Kalkınma Bakanlığı olarak bütün birimlerimizle ülkemizin dünyayı yakalaması, daha ileri bir ülke hâline gelmesi için, bölgeler arası dengesizliklerin azaltılması için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz.

Yine Altan Tan Bey'in dediği "Bu kadar şey yaptınız, niye azalmadı?" Bir de bunları yapmadığımızı düşünün, o durumda ne olurdu, ona da bakmak lazım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - O zaman da teyzemiz amcamız olurdu.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - 2'ncisi, sadece Almanya'yı örnek vermeyin, Londra'ya ve Paris'e de bakın. Londra'nın ve Paris'in nüfusuyla da?

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Ya, böyle bir mantık olur mu? Allah aşkına ya, böyle bir mantık olur mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - ? onların toplam nüfusuna da bakın, sadece Almanya örneğinden hareket etmeyin.

Hepinize saygılar sunuyorum. Bütçemizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.