| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2012 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Öncelikle, ben, sorulara cevap vermeden önce bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 94/A maddesinin üçüncü fıkrasında şöyle bir hüküm var: "Yurt dışı seçmenler, milletvekili genel seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve halkoylamasında oy verebilirler." Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanması sadece bu üç seçimle alakalıdır, mahallî idareler seçiminde yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanması söz konusu değildir. Öncelikle, yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemesi için bunun altını çizmek istedim. Sadece milletvekili genel seçimi, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve halk oylamasında oy kullanabilecekler, mahallî idareler seçimlerinde oy kullanma imkânı yasal çerçevede gözükmüyor. O nedenle, burada mahallî idareler seçimine dönük bir sorun yaşanması söz konusu değildir, onu özellikle ifade etmek isterim.
Sayın Tanal'ın sorusu, tabii, Millî Eğitim Bakanlığıyla alakalı. Eğer uygun görürlerse buna yazılı cevap vermek daha faydalı olur. Çünkü şu anda hem yanımdaki bana bilgi aktaran arkadaşlar konuyla ilgili değil hem de benim size bu konuda doğru bir bilgilendirme yapma imkânım şu anda yok. Buna yazılı cevap verelim, doğru bilgileri sizlerle paylaşmış olalım.
Sayın Kurt'un demokrasi talepleriyle başlayan bir değerlendirmesi oldu. Tabii, sorudan ziyade bir değerlendirme olarak ben onu görüyorum. Yapılan bu düzenleme, tamamıyla seçmenlerin yerel yöneticilerinin yapacakları propagandaları daha sağlıklı izlemeleri, takip etmeleri, propaganda yapan belediye başkanları, belediye meclisleri, il genel meclisleri, bütün bunların daha rahat propagandalarını yapabilmeleri, seçmenlerine daha kolay ulaşabilmeleri ve seçmen iradesinin daha doğru, daha rahat bir şekilde sandığa yansımasını temin etmeye dönük bir düzenlemedir. Bunun arkasında bir hesap aramanın -demin de söyledim- hiçbir anlamı yoktur çünkü bugün, belediyelere baktığınızda, belediyelerin -demin rakamını verdim- yaklaşık yüzde 56'sı AK PARTİ'li belediyelerden oluşuyor. MHP'li belediyelerden oluşanları da koyduğunuzda esasında bu rakam daha da yüksek oluyor yani iki parti grubu bir araya gelmiş, bu kadar belediye ellerinde var, seçime gidiyorlar "Seçimi öne alalım." diyorlar yani bu kadar belediyeyi beş buçuk ay önce hemen bırakmaya hazırlar. Eğer CHP bunları almaya hazırsa o zaman seçimde, meydanda çalışılır, sandıkta vatandaşımız değerlendirmesini yapar ve belediyeleri değiştirebilir, başka partilere verebilir.
Bu noktada biz bir hesap içinde olmuş olsak elimizde bu kadar belediye varken seçim kararı alma cihetine gitmezdik. Bizim böyle bir hesabımız yok. Milletin huzuruna çıkmaktan, milletimize hesap vermekten her zaman şeref duyduk. Bu o anlamda, bir erken hesaba çıkalım, erken hesabımızı verelim, vatandaş da kimin hesabını görecekse kendisi sandıkta görsün.
Diğer seçim kanunları, siyasi partiler kanunları içerisinde antidemokratik hükümler var. Onların darbe dönemi kanunları olduğunu bizler de biliyoruz. O kanunların baştan aşağı yeniden yapılması bu Parlamento için de bir vazifedir. Onun da zaman içerisinde yeniden yapılacağına inanıyoruz ve bizim de bu konuda -bakın- kamuoyuna taahhüdümüz var, bu kanunları yeniden, önümüzdeki süreç içerisinde Parlamentoyla beraber yenileyeceğiz. Yeni bir seçim kanunu, yeni bir seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun? Diğer kanunları değiştirmemiz lazım. Biz bu noktada kamuoyuna en son kongrede de taahhüdümüzü yineledik. Önümüzdeki süreç içerisinde bu çalışma yapılacaktır.
Sayın Bulut'un belediyelerle ilgili sorusu. Tabii belediyelerle alakalı tümü üzerindeki görüşmeler sırasında bir açıklama yaptım. Şu anda Türkiye'de görevde bulunan gerek AK PARTİ'li gerek CHP'li gerek MHP'li gerek BDP'li ve gerekse bağımsız belediye başkanlarıyla ilgili herhangi bir ihbar, şikâyet vesaire olduğu zaman ilgili kurumlar elbette ki bu ihbarlar, şikâyetler doğru mu, değil mi, bunlar ne kadar haklı, ne kadar haksız, bunlara ilişkin bir inceleme yapmak zorunda, yaptırmak zorunda. Eğer hiçbir inceleme yapmadan önüne gelen evrakı tamam buna gerek yok diye gönderirse o zaman daha büyük bir yanlış yapılmış olur. Belki bir yanlışlık var, bir haksızlık var, bir yolsuzluk var, bir kanunsuzluk var, onun üzeri örtülmüş olabilir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir ihbar, şikâyet geldiği zaman elbette bununla ilgili yasaların çizdiği çerçevede yetkiler kullanılır, kullanılıyor da. Bu noktada seçime dönük bir çalışma yapılması da söz konusu değil. Verdiğim rakamlar çok açık. Hem AK PARTİ'li belediyelerden hem CHP'li hem BDP'li hem de MHP'li belediyelerden yüzlerce belediye başkanı hakkında böylesi incelemeler ve soruşturmalar var. En fazla inceleme yapılan belediye başkanları da AK PARTİ'li belediye başkanları. Eğer biz öyle bir hesabın içerisinde olmuş olsak AK PARTİ'li belediye başkanlarına dönük böyle bir inceleme izni vermeyiz. Ayrıca soruşturma izni verdiklerimize baktığınızda orada da en fazla AK PARTİ'li belediye başkanlarıyla ilgili soruşturma izni verildiğini görüyoruz. Şu anda devam edenlerin içerisinde de her partiden belediye başkanı var, AK PARTİ'den de belediye başkanları var. Bunların hiçbirisini seçime dönük itibarsızlaştırma hesabı içinde yapılan işlemler olarak görmemek göstermemek lazım çünkü sadece bugünün rakamları değil bu rakamlar, 2009'dan beri gelen süreçlerde ortaya çıkan rakamlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bundan sonra da bir şey olduğunda elbette ki onu da soruşturmak lazım, incelemek lazım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.