| Konu: | SPORDA ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ (S.S.: 80) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 24.11.2011 |
MHP GRUBU ADINA ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle bugün, hepimizi yetiştiren, hepimize büyüklük yapan, hayata atılmamızda büyük katkıları olan öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Tabii, ondan evvel -izniniz olursa- biraz evvel Meclisimize katılan ve konuşma yapan Avrupa Birliği Heyeti Temsilcisinin bazı görüşleri hakkında kendi görüşlerimi de ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Değerli Temsilci, yaptığı konuşmada laik Türkiye Cumhuriyeti demokrasisinin diktatörlükten kurtulmak isteyen Orta Doğu ülkelerine örnek olduğunu ifade etti. Şimdi, demokrasimizin önemli sıkıntılar yaşadığı, bir başka deyişle dine, dindara cumhuriyet tarihinde en soğuk bakıldığı, bir başka deyişle laikliğin tavan yaptığı dönemde örnek olamamışız ama şimdi farklı çevrelerin "Laiklik elden gidiyor." diye -ki kendi görüşleridir, katılırız, katılmayız- seslerini en yükselttiği dönemde, laik demokrasimiz Orta Doğu ülkelerine örnek oluyor. Bu bir garabettir, çelişkidir.
Ayrıca, yakın planda komşumuz olan Suriye'nin yönetiminin devrilmesiyle ilgili belli ki Avrupa Birliği ülkeleri tarafından da Türkiye'ye bir misyon biçilmiş, bu konuda Türkiye'nin etkisinden bahsediliyor. Suriye'de yönetim değişikliği noktasında Türkiye'ye misyon biçilmesi noktasında da bir iki cümle ifade etmek istiyorum.
Bir tarafta 1998 Adana Anlaşması'ndan beri?
BAŞKAN - Sayın Çirkin, lütfen konuyla ilgili konuşur muyuz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
?PKK'yla ilgili meselelerde, Türkiye Cumhuriyeti devletine her konuda sadakatle, bu anlaşmaya sadık kalmak suretiyle hizmet etmiş bir devlet, bir tarafta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey'in de ifadesiyle PKK'ya kucak açmış Avrupa Birliği ülkelerinin temsilcisinden gelen istek. Bu da bir çelişkidir, bundan sevinmeyi onur kırıcı bulurum.
Değerli milletvekilleri, 6222 sayılı Kanun'un mevcut 14'üncü maddesinin ikinci fıkrası "Spor alanlarında veya çevresinde toplum kesimlerini dil, din, ırk, etnik köken, cinsiyet veya mezhep farkı gözeterek hakaret oluşturan söz ve davranışlarda bulunan kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturmadığı takdirde altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır." hükmünü içermektedir. Şimdi yapılan düzenlemeyle "altı aydan iki yıla kadar" ibaresi "üç aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmek istenmektedir.
Kanun teklifinin geneline bakıldığında, bu kanun kapsamına girecek suçların cezalandırılmalarında bir indirim yapıldığı görülmektedir ancak kanunun bu maddesi ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulmalıydı. Taraflar spor kulüplerini eleştirebilir, hakemlerin kararlarını eleştirebilir, sporcuları eleştirebilir. Buradaki suçların cezası bu kadar yüksek olmamalıdır. Ama spor suçlarını içermeyen, toplumda ayrımcılığı körükleyen bir fiilden bahsedilmekte. Bu husus, bence dikkate alınmalıydı.
Öte yandan, bu Kanun'un çıkmasında, daha evvel Mecliste yapılan görüşmelerde, tutanaklara baktığımda, Değerli Milletvekilimiz Sayın Ali Uzunırmak Bey'in bir ifadesini buldum. Ne diyor Sayın Ali Uzunırmak Bey, mart ayında bu kanun görüşülürken yaptığı konuşmada: "7 Mayıs 2004 tarihinde iktidarda kim var -Biz o zaman yoktuk milletvekili olarak ama demek ki o zaman da bir kanun çıkarılmış bu konuyla ilgili- Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti. 7 Mayıs 2004 tarihinde 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı kabul ediliyor Mecliste. Bu tasarı kimin tasarısı? AKP Hükûmetinin tasarısı. Peki, 2004'ten 2011'e, yedi yılda ikinci bir defa daha bütün hatlarıyla değiştirilen bir tasarı geliyor tekrar Meclis gündemine. Bu da AKP İktidarının tasarısı. Peki, acaba Parlamento mantığı açısından, meselelerini doğru tartışmayıp, yerinde tartışmayıp `Göç yolda düzülür.' hesabıyla kanun yapmak `21'inci yüzyılda ileri demokrasi, çağdaşlaşıyoruz.' diyen bir hükûmet başkanına yakışır mı değerli arkadaşlar? Böyle bir mantıkla milletin geleceği, yasa yapma tekniği inşa edilebilir mi?" Böyle diyor Sayın Ali Uzunırmak.
Şimdi aynı konuda sekiz ay evvel çıkarılan bir kanunu tekrar değiştiriyoruz. Herhâlde Sayın Ali Uzunırmak bu söylediğinden pişman olmuştur, yedi sene sekiz aya düştü çünkü. Böyle kanun çıkarılmaz. Ülkenin menfaatlerini ilgilendiren -elbette bu Meclis bu menfaatlerle ilgili kanunları çıkaracak ama- böyle önemli konularda günün ortamına, günün konjonktürüne göre kanun çıkarılmamalıdır. İncelenmeli, tartışılmalı, bir sürece yayılmalı ve ondan sonra çıkarılmalıdır. Ne oldu alelacele çıkan bir kanunda? Koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü lekelendi. Tabii, sonuçta kararı yargı verecek. Bu Kulübün Başkanı şu anda farklı yöneticileriyle birlikte hapiste yatıyor ve şimdi biz ne yapıyoruz? Kamuoyunda algılandığı kadarıyla, bunları hapisten çıkarmak için tekrar Mecliste kanun yapıyoruz. Hiç olmazsa, bundan sonra çıkacak kanunların daha dikkatli, daha intizamlı ve daha kararlı bir şekilde, iyi incelenip çıkarılması gerektiği kanaati şahsen bende hâkim oldu.
Yani, değerli iktidarımızın bu yaptığı ilk şey değil. Mecliste birçok konuyla ilgili çıkardığı kanun hatta Anayasa değişikliklerinde dahi bu hatalar yapılıyor. En yakın örnek; 2007 seçimlerinden sonra gittiğimiz Cumhurbaşkanımızı halkın seçmesiyle ilgili referandum. Ne yaptık Anayasa değişikliğiyle? 11'inci Cumhurbaşkanını halkın seçmesine dair bir Anayasa değişikliği yaptık değil mi? Oysa 2007 seçimlerini müteakip Milliyetçi Hareket Partisinin de katılımıyla bu Meclis bir Cumhurbaşkanı seçmiştir. O referandum oylansa, o hâliyle oylansa kendi elimizle kendi Cumhurbaşkanımızı görevden düşürecektik. Böyle bir yasa olmazdı. Ama ne yaptı Milliyetçi Hareket Partisi? Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli eliyle ve Meclis Grubuyla size yardım elini uzattı ve bu yasada gerekli değişiklikleri yaptı. Ne oldu? Cumhurbaşkanının makamının itibarı kurtarıldı. Ne oldu? Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarı kurtarıldı. Bunlar sizin çapsız bulduğunuz, grubun tamamına teşmil etmiyorum ama bazı sözcülerinizin "çapsız" bulduğu muhalefet partileri tarafından gerçekleştirildi. Ne gerçekleştirildi? Sizin "çaplı" hukuk profesörlerinizin "çaplı" Anayasa profesörlerinizin yaptığı yanlış anayasa çapsız bulduğunuz muhalefet tarafından düzeltildi.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum ve yüce Meclisi saygı ve sevgiyle tekrar selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)