| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 10.10.2012 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok makul bir talep var önergemizde, 16'ncı maddede. "Delege seçimi sonucunda iki gün içinde itiraz edilir." diyorsunuz, biz de bunu dört gün olsun diyoruz. Yine bunu kabul etmeyeceksiniz ama biz yine de teklif edelim size.
Değerli arkadaşlar, ben KESK'e, DİSK'e, kadın sendikacılara yapılan baskıyı buradan kınamak istiyorum. Daha dün, başta Milletvekilimiz Sayın Süleyman Çelebi ve Musa Çam'a ve işçi sınıfının temsilcisi sendikacılara biber gazı sıkanları?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Beni niye saymıyorsun?
VELİ AĞBABA (Devamla) - ?Sayın İzzet Çetin'e, yine, 4+4+4'te illerinden Ankara'ya bırakılmayan öğretmenlere, eğitimcilere, onlara gaz bombası atan anlayışı burada Mecliste kınamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben Malatya'da çalışan, Malatya'da yaşayan taşeron işçilere söz verdim, onların sorunlarını buradan müsaadenizle dile getirmek istiyorum. Taşeron sistemi iliklerine kadar işleyen sömürüdür, taşeron sistemi vahşi kapitalizmin AKP sürümüdür. Bu uygulamaya göz yuman, görmezden gelen herkesin bu kölelik sisteminde payı vardır. Geçici işçiler, mevsimlik işçiler derken memleketim Malatya da taşeron sisteminden nasibini aldı. Sultansuyu Tarım İşletmesinde, Malatya Karayollarında, üniversitede, hastanede çok sayıda taşeron işçi çalışıyor, istisnasız hepsi şikâyetçi. Türkiye'nin değişik bölgelerinde taşeron işçilerden çok sayıda mektup alıyorum. Zaman zaman yüz yüze konuştuklarım oluyor. Şimdi, sizlere taşeron işçilerin kendi dillerinden onların hikâyelerini anlatmak istiyorum.
Taşeron işçiler diyor ki: "Patronum ne kadar isterse o kadar çalışıyorum, benim belirli bir mesai saatim yok. Her işi yapıyorum, ev temizliğine, bağ bahçe bakımına bile gidiyorum, yaptığım işin sınırı yok. Yarın hangi iş yerinde çalışacağım belli değil, isterlerse başka şehre bile gönderirler, itiraz etme hakkım yok. Sözleşmem, yıl dolmadan yenileniyor. Bir ömür çalışsam bile tazminat hakkım yok. İşime devam edebilmek için önüme konulan kağıdı imzalıyorum, sözleşmede ne yazdığından haberim yok. Birinin yakını var, işe gelmeden maaşını alıyor, emeklilik primini dolduruyor, onun işini de ben yapıyorum, ses çıkarmaya cesaretim yok. Seçim döneminde bir partiliden çok çalıştım, afiş yapıştırdım, pankart astım, kadro sözü verdiler ama değişen bir şey yok. Asgari ücret alıyorum, ne kadar çalışırsam çalışayım maaşımda artış yok. Yazın işler azalıyor, zorunlu izne çıkıyorum, iki ay boyunca maaş yok. Birden fazla sendikaya üye olma hakkı verdiler ama bizim iş yerinde bir tane bile sendikalı yok."
Değerli milletvekilleri, bu kürsüde kimse taşeron sistemini savunmuyor ama onların hakkını gasbetmeye gelince onlarca el kalkıyor. Her seçimden önce umut veriliyor, her seçimden sonra kömüre mahkûm ediliyor. Tabii ki bu çark kendi kendine dönmüyor, köleliğin çarkı Hükûmet eliyle döndürülüyor. Her bakanlıkta, Başbakanlıkta, özerk devlet kurumlarında dolgun ücretli ihaleler veriliyor, sözde yasal olarak hak eden, gerçekte yandaş olan bir şirket ihaleyi alıyor, aslan payını da bu şirket kapıyor. İşçiler boğaz tokluğuna çalışıyor, buna "adalet" diyorlar. Yandaş şirket kazandıkça kazanıyor, büyüdükçe büyüyor, buna da "kalkınma" diyorlar.
Değerli milletvekilleri, işçilerin haklarını savunması gereken Bakanlık bile taşeron işçi çalıştırıyorsa Bakanın söylediklerinin hiçbir inandırıcılığı kalmıyor. Sayın Bakan, size buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Kendi Bakanlığınızda çalışan taşeron işçileri hiç olmazsa kadroya alın, onların bu mağduriyetine son verin. Millet adına ülkenin yönetildiği Millet Meclisinde bile taşeron işçi çalışıyorsa, her gün temizliğimizi yapan işçi, yemeğimizi pişiren aşçı, servisimizi açan garson taşeronsa, Sayın Başkan siz de bir adım atın, her gün yüz yüze geldiğimiz bu insanlara haklarını teslim edin.
Değerli arkadaşlar, son olarak buradan taşeron işçilere seslenmek istiyorum. Nazım'ın dizelerini hatırlayın: "Ne korkak bir karanlık içinde yaşayın, ne de serçenin telaşında olun."
Devrimci sendikacının geçmişine bakın. Darbeler atlatan, işkence tezgâhlarından yeniden doğan DİSK'e bakın. Daha dün Meclis kapısında coplanan, gazlanan, sendikacılık faaliyetlerinden dolayı tutuklanan, kamuda sendikacılığın tarihini yazan KESK'e bakın. Baktığınız yerlerde ne yapmanız gerektiğini göreceksiniz. Unutmayın; hak, verilmez; alınır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.