| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2012 |
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok önemli bir bütçe görüşmesi yapıyoruz ancak Meclisin ilgisi, gördüğünüz gibi sıfır. Nasılsa ölen asker kendi askeri değil, harcanan para kendi vergisi değil gibi bir lakayıtlık anlayışı içinde, muhalefet iktidarın 2 katı.
Şimdi, ben burada söze farklı bir açıdan başlamak istiyorum. Sağ olsun, Zenderlioğlu, bizim söyleyeceklerimizin bir kısmını söyleyerek bizi rahatlattı.
Askerler, Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî Savunma Bakanlığı söz konusu olunca askerî vesayet konuşulur. On yıldır iktidardasınız, neden Millî Savunma Bakanlığına bağlamadınız? Gücünüz mü yetmiyor, işinize mi gelmiyor? Çok açık soruyorum.
İki darbelere karşısınız. Sözde mi karşısınız, özde mi karşısınız? İç Hizmet Kanunu'nu -Meclise geldiğim 2007 yılında ilk verdiğim kanun teklifidir, -diğer partiler de verdi sonra- niye kaldırmıyorsunuz? Bu iki.
Yine, üçüncüsü: Türkiye'nin tek yatırım gücü Türk Silahlı Kuvvetleri midir? Bunu soruyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, tezkerelerle Somali'den Lübnan'a, Lübnan'dan Suriye'ye, Suriye'den Irak'a, Afganistan'a, her ülkeye gönderilen, NATO'nun istediği bir güç müdür?
Şimdi, toplanan devasa bütçe içinde bütçemizin yüzde 50'ye yakını silah harcamalarına, savaşa, operasyonlara gidiyor. Sadece Millî Savunma Bakanlığı değil, Savunma Sanayii Müsteşarlığı değil, buna Jandarmayı ekleyin, Sahil Güvenliği ekleyin, Emniyet Genel Müdürlüğünü ekleyin.
Şimdi burada ilginç bir durum var. Burada bütçeyi denetleyebiliyor muyuz? Sayıştay Kanunu'yla AK PARTİ iktidarı burada askerî ve güvenlik harcamalarını denetim dışı bırakmadı mı? Niye yaptınız? Sonra gizli yönetmeliğe niye bağladınız? Sonra raporlarını niye bu Meclise getirmediniz? Yani Meclise hesap vermeyeceksiniz, milletin iradesine hesap vermeyeceksiniz ama NATO'ya hesap vereceksiniz! Rakamların, harcamaların hiçbirini biz bilmeyeceğiz ama NATO bilecek, ABD bilecek, Avrupa Birliği bilecek! Bu ülke bağımsız mıdır şimdi? Bu egemenlik bağımsız mıdır? Bu Meclis özgür müdür şimdi?
Ve bir şey daha soracağım: Bu K, K, K'lar var ya, K'lar, 3 K 5 K eder mi? Komutanlıklar? Net konuşacağım. Siyasetçi biraz böyle halkın anlayacağı dilde konuşmalı.
Şimdi görüştüğümüz bütçe? Türk Silahlı Kuvvetlerinin 58 generali, amirali tutuklu, 64 general yargılanıyor; 140'ı tutuklu 273 subay yargılanıyor; 7 astsubay tutuklu, 600 astsubay yargılanıyor; total 404. Yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin yüzde 60'ı terörist olarak yargılanıyor, Silivri'de şu an. Kardeşim, siz ne yaptınız? Türk Silahlı Kuvvetlerine soruyorum: Köy yakıyordunuz, size bir şey diyen oldu mu? 17.500 faili meçhul cinayet işlediniz, size bir şey diyen oldu mu? Darbe yapıyordunuz, size bir şey diyen oldu mu? Parti kapatıyordunuz, size bir şey diyen oldu mu? Üniformalarınızla geldiniz bu Mecliste oturdunuz darbeden sonra, size bir şey diyen oldu mu? Sırtınızı yaslamıştınız NATO'ya, ABD'ye, istediğinizi yapıyordunuz, zaten iktidardınız. Yani sizin başka işiniz mi yoktu, gidip Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 3 K, 5 K'ya karşı kasım kasım kasılan Kasımpaşa kabadayısı bir Başbakanın, onun hükûmetini devirmeye kalkıyorsunuz? Ya, ne haddinize sizin kardeşim! Aha böyle Obama'ya sırtını yaslayan bir Başbakan bütün generalleri esas duruşa çeker böyle. Bu ülkenin durumu budur şu an.
Şimdi, bu onur, bu duruş içinize siniyor mu? Bu ordu kimin ordusudur? Bu ordu milletin ordusu mudur, NATO'nun ordusu mudur? Bu ordu Amerika'nın ordusu mudur, Türkiye'nin ordusu mudur? Bakın, bu konuda bizim dahlimiz yok. Fırat'ın doğusunda tek bir suçtan ordu mensupları yargılanmıyor. Sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargılandılar, faili meçhul cinayetleri işleyenleri, köyleri yakanları yüzlerce davada mahkûm ettiler ve Türkiye'ye tazminat ödettirdiler, Türkiye'nin siciline kara bir leke olarak geçtiler. Ama Fırat'ın batısında hükûmete dokundukları için yandılar, yarısı içeride. Bu kürsüde, bugün, Sayın Bakanın arkasında oturan rütbelilerin, üniformalıların yarın ne olacağı, hayatı garanti değildir. Aha bu Meclisin içinde görev yapanlar? Aha bu kadar açık konuşuyorum. Obama yarın ne der, CIA ne der, MOSSAD ne der, durum budur arkadaşlar. Gelir oradan bir talimat, çıkar üç tane CD, bir siber terör, bir İnternet, bir sosyal medya üzerinden, yine girer. Ve gariptir ki o askerler bir gün darbe yaparken sıkıyönetim mahkemelerini kuruyorlardı, yargılıyorlardı, sendikaları kapatıyorlardı, DİSK'i, TÖB-DER'i, solcuları, Kürtleri doldurdular.
Bakın, 60'da sağcıları astınız, 12 Martta solcuları, 12 Eylülde de biraz sağcı, çokça solcu astınız, sıkıyönetimleri kurdunuz. Bugün sizden, yapılanlardan emsal alan AKP iktidarı özel yetkili mahkemelerini kurarak bugün aynısını yapıyor. Ne fark etti?
Bakın, siyaset belgesinde siz Millî Güvenlik Kurulunda irticayı tehdit olarak çıkardıktan sonra bir ılımlı İslam rüzgârı estirildi. Arkasından "Orta Doğu Baharı" denildi, Amerika şimdi nedense diktatörlerin yerine İslami dinî radikal örgütleri iktidara getirmenin çabası içindedir. Eskiden ordunun içinde başörtüsü takan, namaz kılanlar atılıyordu, şimdi de karşısını göreceksiniz, ne ektinizse onu biçeceksiniz, "Men dakka dukka" diyor ya Başbakan.
Şimdi ben buradan bir çağrıda bulunacağım. Devlet deyince ilk akla ne gelir biliyor musunuz? Bir, askerlik; iki, vergi gelir arkadaşlar. Şimdi, siz eğitimde hâlâ kara harp okullarına öğrenci alırken sizin yönetmeliklerinizde şunlar yazılıyorsa vay Türkiye'nin hâline! Çok açık olarak geçmişte babası, kardeşi, velisi, herhangi birisi, bir suç işleyen bir öğrenci askerî harp okullarına alınmıyor. Bu örneklerle doludur. Bu örnekleri o kadar çok çoğaltabilirsiniz ki. Bakın, Kara Harp Okulunun Yönetmeliği: "Tutum ve davranışlarıyla yasa dışı siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş olmak." Bu çerçevede fişlemeler yetiyor, 12 Eylül? 12 Eylül fişlemeleri, sonra da bu AKP'nin Hozat -Hozat, Hozat- fişlemeleri geliyor akla, insanın sinirini deli eden şeyler geliyor. İşte bunlar kesinleşmiş mahkeme kararı yerine, bugün belgeleniyor. Bunun içindir, otuz yıldır süren bu savaşta hiç dikkatinizi çekti mi, bir tek subayın cenazesi güneydoğuya gelmemiştir. Farkında mısınız? Neden? Çünkü harp okullarına zaten Kürtleri almıyorlar, azınlıkları almıyorlar, fişlemeleri almıyorlar, yok ki, yok, yok.
Arkadaşlar, bu ordu Türkiye'de yaşayan 20 milyon Kürt yurttaşını askere almıyor, okula almıyor, eşitliği sağlamıyor. Sadece bu değil, bir de ideolojik olarak 1930'larda eğitim veren ve Millî Savunma Bakanlığının denetlemediği askerî okullar var, onu da geçtik.
Şimdi, irtica tehdidini kaldıran Genelkurmay Başkanı Ergenekon'da şimdilik F tipi karavana yiyor, afiyet olsun! Hak etti, bir şey demiyorum.
Bakın, çok açık bir şey söyleyeceğim. Roboski olayını, Uludere'nin Roboski köyü, Roboski katliamı? Ben bir şey demeyeceğim. Buradan sadece istediğim, yürekli, şerefli bir asker arıyorum. Yürekli, şerefli bir asker arıyorum orduda. Roboski katliamının emrini hangi siyasi verdi? Söz veriyoruz Şırnaklılar olarak, Uludereliler olarak, Roboski'deki mağdur aileler olarak, komutanı da pilotu da affedeceğiz ama ne olur onun siyasi hesabını o siyasiden sorma fırsatını bize tanıyın. Tanıyın ki bu Mecliste kimler kimleri yargılıyor gösterelim size. Sizden bunu istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz; şerefli bir asker istiyoruz, yürekli bir asker istiyoruz, hangi siyasi bu emri verdi, bunu istiyoruz. Ve inanıyorum, bu ordunun içinde, çok değil, çok yakında yürekli, şerefli, namuslu birileri çıkıp bunu açığa çıkaracaktır. İlla da Amerika'dan, illa da NATO'dan, CIA'dan, FBI'dan, MOSSAD'dan beklemeye gerek yok kardeşim.
Bakın, Panetta gelmiş. Nereye? İncirlik Üssü'ne. Ne ile gelmiş? 2 Patriot, 400 askerle. Sonra Almanya gelmiş. Neyle? 2 Patriot, 400 askerle; etti 800. Sonra Hollanda gelmiş, 2 Patriot, 400 daha, 1.200 asker. Bizden çok askeri olan Avrupa devleti var mı? Niye asker geliyor, burada senin Patriot'unun başına dikiliyor? Hiç düşündünüz mü? Kafa çalışması lazım, kafa.
Bakın, arkadaşlar, bunlar kendi üslerini ve tesislerini korumak -Suriye bahane- İran'a karşı Orta Doğu'yu dizayn etmek için geliyorlar. Bu Meclis ayakta uyuyup bunun hesabını sormayacak mı? Bu Meclisin milletvekilleri gidip o tesislere giremiyorsa, o üslere giremiyorsa, bırakın o üsleri GATA'ya giremiyorsa, bu milletin iradesinin önüne set çekiliyorsa bu ülkede faşizm vardır faşizm, arkadaşlar. Çok açık söylüyoruz.
Şimdi, Rusya'daki Jeopolitik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı çok açık bunu, Patriotların Suriye savunma sistemine karşı değil, İran'a karşı konulduğunu söylüyor. Peki, bunu Mecliste konuşmayacak mıyız, karara bağlamayacak mıyız?
Bakın, bir şey daha söyleyeceğim: 2030 senaryolarını CIA-MOSSAD yapıyor, diyor ki: "Yakın ihtimalde bu küresel krizden sonra Amerika, Avrupa Birliği ve Çin iş birliği olursa bu küresel krizde ayakta kalırız. Gerisinin canı cehenneme." Anladınız mı şimdi? Türkiye yok bunun içinde arkadaşlar. Orta Doğu üzerinden, enerji üzerinden, su üzerinden bombalar yağacak bu ülkenin başına, bu insanların başına. Biz bu bütçeleri denetlemeyelim, gelen silahları denetlemeyelim, her gün Kandil'e binlerce sorti yapacak uçağın hesabını sormayalım ve burada kardeşliği nasıl sağlarız diye konuşmayalım, bu savaş nasıl biter diye konuşmayalım.
Ve çok açık söylüyorum: Mandela'nın bir kitabı çıkmış burada -Millî Savunma Bakanlığına önerim- "Düşmanla Oynamak"; nasıl barışa gittiler, onu okusalar? Ve Hugo'nun şu meşhur sözünü: "Hiçbir ordu zamanı gelmiş bir düşünceye karşı koyamaz." Ne demek istediğini anladıkları zaman bu ülkede barış olacaktır ve demokrasi olacaktır ve o zaman generaller F tipi karavana yemeyeceklerdir.
Saygılarımla.