| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2012 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığının 2013 yılı bütçesiyle ilgili açıklamalarıma geçmeden önce, şahsım ve bakanlığım adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Her gün değişen dünyanın son otuz yıldaki değişimi, dünya güç dengelerinde küresel ve bölgesel ölçekte önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Bu değişiklikler uluslararası ilişkileri, ittifakları, stratejik düşünceleri, tehdit, savunma ve güvenlik gibi kavramların algılanışını da temelden etkileyerek yeni bölgesel ve uluslararası dengelerin doğmasına yol açmıştır. Uluslararası tehdit algısı, devletten devlete yönelik klasik anlamda bilinen simetrik tehdide dayalı olmaktan çıkarak asimetrik ve çok boyutlu bir kavrama dönüşmüştür.
Ülkemizin yeni tehdit ve risklerin yoğunlaştığı Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu üçgeninin merkezinde olması, enerji ve ticaret yollarının üzerindeki jeostratejik konumu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin imkân ve kabiliyetlerinin daha da geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda, ülkemizin caydırıcı bir askerî güce sahip olması çok daha önemli hâle gelmiştir. Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Şartı'nda kayıtlı ilkeler ile ülkenin savunma ihtiyaçları temelinde şekillenen savunma politikamızın ana amacı, ülkenin ulusal bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğüyle hayati çıkarlarını korumaktır. Bunu sağlamak için güvenlik alanında, NATO, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler öncülüğünde, uluslararası ilişkiler ikili ve çok taraflı olarak sürdürülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; silahlı kuvvetlerimizin NATO kapsamında Afganistan'da, Kosova'da ve Akdeniz'de, Avrupa Birliği şemsiyesi altında Bosna Hersek'te yürütülen barışı destekleme görevlerine katkıda bulunmaktayız. Ayrıca, Aden Körfezi ve Somali açıklarında yoğunlaşan deniz haydutluğu faaliyetlerine karşı yürütülen deniz operasyonlarına da Birleşmiş Milletler ve NATO çatısı altında katkı verilmektedir.
Söz konusu katkıların yanı sıra, Balkanlarda barış ve istikrarın sağlanması maksadıyla, Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları Süreci ve Güneydoğu Avrupa Barış Tugayı kapsamında icra edilen faaliyetlerde, Karadeniz'de deniz güvenliğini temin amacıyla Karadeniz İşbirliği Görev Grubu ve Karadeniz Uyumu Harekâtı'nda ülkemize düşen görevleri yerine getirmeye devam etmekteyiz.
Ayrıca, Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'nün Deniz Görev Birliğine 1 korvet ile katkıda bulunmaktayız. Bu çerçevede, İstihkâm İnşaat Birliğimiz Sur şehrinin yakınında konuşlandırılmıştır.
NATO'nun Etkin Çaba Harekâtı, üye ülkelerin katkıları ve NATO daimi deniz görev gruplarının desteği ile Akdeniz'de 2001 yılından itibaren icra edilmeye devam edilmektedir.
Türkiye, NATO'nun Transformasyon Komutanlığı yapısı altında kurulmakta olan mükemmeliyet merkezlerine NATO'nun çok yönlü dönüşümüne katkı yaptığı inancıyla büyük önem vermektedir.
Bu doğrultuda, Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezinde ve Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezinde eğitim faaliyetlerimiz devam etmektedir.
Liderliği Türkiye tarafından yürütülen Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi ise 30 Temmuz 2012 tarihinde faaliyetine başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği üyelik sürecinde, birliğin ortak güvenlik ve savunma politikası içerisinde yer almak Türkiye için önem taşımaktadır. Bu kapsamda, Türkiye, Avrupa Birliğinin Bosna Hersek'teki EUFOR-ALTHEA Harekâtı'na katkı sağlamaya devam etmektedir.
Gerek bölgesel gerekse küresel güvenlik ortamında yaşanan gelişmeler karşısında, Türkiye, Karadeniz'de deniz güvenliğinin Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerce alınacak tedbirlerle sağlanması prensibinden hareketle, çeşitli güvenlik girişimlerine öncülük etmektedir.
Bu prensip ışığında, Türkiye'nin öncülüğünde, 2001 yılında, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Bulgaristan, Gürcistan ve Romanya deniz kuvvetlerinin katılımıyla, kıyıdaş ülkeler arasında iş birliğini geliştirmek amacıyla Karadeniz İşbirliği Görev Grubu oluşturulmuştur. Ülkemiz, BLACKSEAFOR'un komutasını, 09 Ağustos 2012 tarihinde bir yıllığına Rusya Federasyonu'ndan devralmıştır. BLACKSEAFOR'un yanı sıra, Deniz Kuvvetlerimiz tarafından 2004 yılında başlatılan Karadeniz Uyumu Harekâtına devam edilmektedir. Akdeniz'in deniz güvenliğine ilişkin olarak ise özellikle Doğu Akdeniz'de güvenliğin sağlanmak ve bölgemizdeki muhtemel risk ve tehdit unsurlarına karşı caydırıcılık sağlamak, NATO'nun bölgedeki deniz güvenliği çabalarına destek vermek amacıyla Akdeniz Kalkanı Harekâtı icra edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgesel ve küresel barışın temini ve sürdürülmesi için askerî anlamda ikili ilişkilerin geliştirilmesine de büyük önem vermekteyiz. Bugüne kadar, 64 ülke ile askerî alanda eğitim, teknik ve bilimsel iş birliği anlaşması, 47 ülke ile savunma sanayisi iş birliği anlaşması, 52 ülke ile de askerî eğitim iş birliği anlaşması imzalamış durumdayız.
Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlarda, birçoğu ile tarih, kültür ve dil birliğimiz olan dost ve müttefik ülkelere 1992 yılından bu yana askerî yardım faaliyetlerimiz de devam etmektedir. Bu kapsamda, 2010 yılında 10 ülke, 2012 yılında ise 12 ülke ile anlaşma imzalanmıştır; Hâlen 16 ülke ile anlaşma imzalama çalışmaları devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 yılı içerisinde vatandaşlarımıza kolaylık sağlayacak şekilde, Askerlik Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda, askerlik meclisi işlemleri kaldırılarak son yoklama işlemlerinin öncelikli olarak aile hekimleri ile yapılmasına imkân tanınmış, ilk yoklama ve yedeklik yoklaması uygulamalarına da son verilmiştir. Yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik uygulanan dövizle askerlik hizmetinde istenen temel askerlik eğitimi uygulamasına da son verilmiştir. 31 Aralık 2011 tarihi itibarıyla 30 yaşından gün almış vatandaşlarımıza temel askerlik hizmeti yapmadan bedelli askerlik uygulaması getirilmiş, bugüne kadar bu düzenlemeden 69.327 kişi yararlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç güvenlik ve hudut karakol tesisi ihtiyacının karşılanması amacıyla, Millî Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık TOKİ Başkanlığı arasında imzalanan protokollerle Ağrı, Iğdır, Hatay ve Van illerinde toplam 118 adet hudut birlik tesisi inşa edilmesi planlanmıştır. Bunlardan 38 adet tesis tamamlanmış ve kullanımına başlanmış, 50 adet tesisin inşa faaliyetleri devam etmekte, 30 adet tesisin ise proje ve ihale çalışmaları sürdürülmektedir. Ayrıca, imzalanan protokoller kapsamında, 172 adet müstakil gözetleme kulesi ile
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında yapılan protokol gereği, sivil vatandaşlar da asker hastanelerinden faydalanabilmektedir. Gülhane Askerî Tıp Akademisi Komutanlığının yatak kapasitesinin yüzde 15'i, Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığının yatak kapasitesinin yüzde 40'ı, diğer asker hastanelerinin ise bölgesel özellikler, hastanenin imkânları ve talepler göz önünde bulundurularak yatak kapasitesinin yüzde 15'i ile yüzde 90'ı arasında sivil vatandaşlara açılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24'üncü Yasama Döneminde, Bakanlığımızı ilgilendiren birçok konuda kanun tasarı ve teklifi yasalaştırılmıştır. Gerçekleştirilen düzenlemeler ile Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yaparken hayatını kaybeden erbaş ve erlerin anne ve babalarına muhtaçlık-malullük şartı aranmaksızın aylık bağlanmasına imkân sağlanmış, malul gazilerimizin ihtiyaç duyduğu rehabilite edici araç ve gereçler ile tıbbi sarf malzemelerinden herhangi bir katılım payı ve fark alınmaması sağlanmış, başkasının desteğine ihtiyaç duyan gazilerimize ödenmekte olan bakıcı aylığı 2 katına çıkarılmış, terörle mücadeleye hazırlık safhasında meydana gelen çeşitli kazalar nedeniyle malul olanlar ile ölenlerin dul ve yetimlerine, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık bağlanmasına imkân tanınmış; terörle mücadelede görev alan personele ödenmekte olan operasyon tazminatı artırılmış, subay ve astsubayların mecburi hizmet süresi ise on beş yıldan on yıla indirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın bir diğer görevi, silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaçları ve öncelikleri de dikkate alınarak ülkemiz savunma sanayisinin gelişmesi için bir tedarik zinciri oluşturmaktır. Savunma sanayisi, bir ülkenin güvenliği ve bağımsızlığı için olmazsa olmaz sektördür. Güçlü bir savunmanın oluşturulabilmesi için güçlü bir savunma sanayisinin de olması gerekmektedir.
Bu bağlamda, ülkemizin savunma ve güvenliğine ilişkin tüm ihtiyaçlarının öncelikle yerli sanayimizin imkân ve kabiliyetleriyle karşılanması öncelikli amacımızdır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için üretimi makul kılacak bir ihracat hedefinin de yakalanması gerekmektedir. Savunma sanayisi ihracatımızın, 2023 yılında 25 milyar ABD dolarlık bir hedefi yakalamasını ve savunma sanayisinde dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeyi öngörmekteyiz. Savunma sanayisi genel sanayi içinde farklı bir konumdadır. Onu farklı kılan, yüksek teknolojiye dayanması, hassas üretim teknikleri gerektirmesi, özel kalite standartları ve yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyması, sürekli olarak en yeni teknolojileri kullanmayı gerektirmesi ve bu sebeple büyük ölçüde AR-GE faaliyetlerine ihtiyaç göstermesi ve yüksek ölçülerde yatırım gerektirmesine rağmen tek alıcıya ve sınırlı ihtiyaca dayalı üretim yapma zorunluluğunun bulunması ve bu sektörün devamlılığının sağlanması için dış pazarlara açılmanın zorunlu olmasıdır. Bu alanda gerekli yapılanma ve teşkilatlanma için devlet, sanayi, üniversite ve diğer ilgili kuruluşlar arasında her türlü iş birliği ve koordinasyonla Bakanlığımız görevlidir.
Ülkemiz savunma sanayisinin geleceğe hazırlanması maksadıyla savunma araştırma ve teknoloji çalışmalarına gerekli yön Millî Savunma Bakanlığınca verilmektedir. Savunma ürünleri alanında araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmaları koordineli olarak yürütülmektedir.
Millî olması zorunlu ve kritik ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak, yurt içi üretimin projeler çerçevesinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelere iş aktarılması suretiyle teknoloji ve üretimin ülke çapında yaygınlaştırılmasını amaçlamaktayız. Bu dönemde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin savunmaya yönelik her türlü ihtiyacının en az yüzde 50'sinin yurt içinden karşılanması, sözleşmeler kapsamında yerli yan sanayiye en az yüzde 20 iş payı verilmesi ve 1 milyar ABD doları savunma ve havacılık ihracatı hedefine ulaştık.
Yine bu dönem içerisinde savunma sanayimiz tarafından halkımızın gurur duyacağı çalışmalar hayata geçirilmiştir. Millî tankımız ALTAY'ın prototip üretimi tamamlanmış, muharip gemi MİLGEM üretebilme kabiliyeti kazanılmış, taarruz sınıfı helikopter ATAK üretilmiş, ürettiği bu helikopterleri ihraç edebilme noktasına gelinmiş, genel maksat sınıfı özgün helikopter üretimi için çalışma başlatılmış, ilk eğitim uçağı olan HÜRKUŞ üretilmiş; ihtiyacına göre, ANKA dâhil, her türlü insansız hava aracı üretebilme yeteneği kazanılmış; orta ve uzun menzilli güdümlü füze ile saldırı helikopterlerine entegre edilecek cirit füzeleri üretilmiş, alçak ve orta irtifa füze sistemleri tasarlanmış, istihbarat gözlem uydusu üretilerek fırlatmaya hazır hâle getirilmiş, ihtiyacı olan zırhlı kara araçları üretilmiş, turbojet motorunun prototip olarak üretilmesi çalışmalarına başlanılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, ülkelerin gelişmişlik dereceleri arasına uzayı kullanabilmek kriterinin de girdiğini söyleyebiliriz. Uzayı en çok kullanan ülkeler en gelişmiş ülkelerdir desek yanılmamış oluruz. Ülkemiz de uzayda daha çok var olma çalışmalarına başlamış ve bu çerçevede birçok projeyi görünür hâle getirmiştir.
Diğer kamu kurum ve kuruluşlarının gözlem ve araştırma amaçlı ihtiyaçlarını da karşılayacak olan GÖKTÜRK Uydusu Projesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyacağı istihbarat görüntülerinin elde edilmesi, işlenmesi, depolanması ve değerlendirilmesini sağlayacak bir keşif gözetleme uydu sisteminin tedarik edilmesi ve uzun vadede Türkiye'de üretilecek tüm uydulara hizmet edecek bir uydu montaj, entegrasyon ve test merkezinin kurulması hedeflenmektedir. Uydunun, kurulacak merkezde testlerinin tamamlanmasının ardından, 2014 yılı sonunda fırlatılması planlanmaktadır.
Türkiye'nin ilk millî AR-GE uydusu olma özelliğine sahip askerî keşif ve gözetleme uydusunun geliştirildiği GÖKTÜRK-2 Projesi sayesinde, ülkemizde uzay sistemleri alanında ulusal kapasite, kaynak ve insan gücünün gelişiminde önemli ilerleme sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgesinde ve dünyada söz sahibi olan bir ülke olarak, ülkemizin millî sistemlerle teçhiz edilmiş ve teknolojik bakımdan gelişmiş bir orduya sahip olması için, bugün, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, bölgesinde ve NATO içinde kendisine verilecek her görevi başarı ile yerine getirebilme imkân ve kabiliyetine sahiptir, buna destek olacak moral gücüne de sahiptir.
Diğer yandan, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumumuz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerinin her türlü silah, mühimmat, roket ve patlayıcı ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İstanbul Sanayi Odasının (İSO) 500 şirket sıralamasında 86'ncı sırada yer almıştır. İhracatta da sağlanan olumlu gelişmeler sonucu 2000'li yılların başında 4 milyon dolar olan kurum ihracatı, 2011 yılında 59,2 milyon dolara yükselmiştir, 2012 yılı sonunda ise 70 milyon ABD doları hedefine ulaşılması hedeflenmektedir. Makine Kimya tarafından toplam bütçesi 240 milyon TL olan 131 adet AR-GE projesi takip edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle burada konuşan hatipler silahlı kuvvetler kapsamında yapılan harcamaların, Millî Savunma Bakanlığı kapsamında yapılan harcamaların Sayıştayca denetlenmediğini ifade ettiler. Bu, kesinlikle doğru değildir. 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun
19 Aralık 2010 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle birlikte Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili mevzuatta yer alan Sayıştay denetlemeleri için muafiyet, istisna ve özel düzenleme getiren hükümlerin tamamı kaldırılmıştır. Bu konuda sadece 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 44'üncü maddesine istinaden raporların kamuoyuna duyurulmasıyla ilgili bir yönetmelik hazırlanmış olup, bu düzenleme denetimlerin icrasına yönelik herhangi bir sınırlama getirmemektedir. Nitekim, Sayıştay denetçileri tarafından Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri birimlerinde 2011 ve 2012 yıllarında gerçekleştirilen denetimler, bu doğrultuda herhangi bir engele tabi olmaksızın, özel usulde uygulanmaksızın Sayıştay denetçilerinin kendi planları dâhilinde gizlilik gerektiren konular da dâhil olmak üzere ve hiçbir sınırlama söz konusu olmadan tamamlanmıştır.
Yine, bir hatip "Doğudan asker alınmıyor."dedi. Bu kesinlikle doğru değildir. Geçen ay şehit cenazesine katıldım Antalya'da Jandarma Üsteğmen Gökhan Korkut'un; şehitlikte, Diyarbakır'dan, Kayseri'den, Antalya'dan yan yana yatıyordu. Biz doğusuyla batısıyla bir aileyiz.
Tabii, Sivas'ın nüfusu kadar insan Sivas'ta yaşamakta; Siirt'in nüfusu kadar Siirtli İstanbul'da, ülkenin batısında yaşamakta; Batman'da da böyle. Dolayısıyla, orada illa ki şehit cenazesini beklemek gerekmez ama İstanbul'a, Antalya'ya, İzmir'e giderseniz orada da Batmanlı, Diyarbakırlı, Siirtli mutlaka bir kardeşimizi göreceğiz, bir şehidimizi göreceğiz.
Yine, bir başka husus: Sayın Kaplan'ın kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik "Şerefli bir subay arıyorum." sözleri maksadını aşan, bu yüce çatı altında sarf edilmemesi gereken sözlerdir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli personelin şeref ve haysiyetini sorgulamak kimsenin haddi değildir. Kahraman ordumuzda görev yapan her subayımız şerefli ve onurludur görevinde kaldığı sürece. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli üyeler; Gülyazı'da Roboskili vatandaşlarımızın Irak'ta bir hava saldırısı sonucu ölümlerini savunan yok. Yapılanları yargının yerine geçerek? Tek yapılan şey yargının yerine geçerek karar verilmemesini istiyoruz. Yargıdan önce karar verilecekse yargıya ne gerek var? Bu, olayın bir boyutu. Ayrıca, yine Anayasa'ya göre de yargıya intikal etmiş bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesi de bir diğer hukuk ihlalidir. Terör örgütünün ve yandaşlarının insan hayatına değer verdiğini söylemek mümkün değildir. En çok Kürt'ü öldüren bu terör örgütü olmuştur, Kürt'e en çok zarar veren bu terör örgütü olmuştur. Oradaki insanlara yatırımın gitmesini engelleyenlere, onları fakirliğe mahkûm edenlere, kaçakçılığa teşvik edenlere, elinde silahla dağda gezip hukuk tanımazlığını sürdürmek isteyenlere bir şey diyemeyenlerin burada hakkı, hukuku savunduğunu ileri sürmeleri doğru değildir. Bu yaklaşım milletin vicdanında da yankı bulmaz. "5 karakol bassak bu kadar etki doğurmazdı." diyenlerin sevincini milletimiz görmüştür.
Yine, bununla ilgili olarak da şunları söylemek istiyorum: Bizim milletimiz kurtla beraber kuzuyu avlayanların, sonra da koyunla beraber ağlayanların kimler olduğunu çok iyi bilir. Bunu, Batman Demirlipınar'da PKK'nın döşediği mayının patlaması sonucu İnsan Hakları Derneği eski başkanı, köy muhtarı Sadi Özdemir; yine, BDP eski yöneticilerinden Salih Özdemir, Sofi Özdemir, Batman Barosu eski başkanı Sedat Özevi'nin olayında gördük. Batman'da 28 Eylül 2011'de Mizgin Doru ve karnındaki 8 aylık bebeğin ölümünde gördük. Zeki Yeşil'in Hakkâri'de patlatılan bomba neticesinde ölümünde gördük. Tunceli'de 6 Mehmetçik'le beraber Fadime Acar'ın yoldan geçerken şehit olmasında gördük. Bingöl'de 4 çocuk annesi Hatice Belgin'in ölümünde gördük. Gaziantep'te 4 çocuk, 9 vatandaşımızın, bomba yüklü araçla uzaktan patlatılması sonucu şehit olmasında gördük. 12 Eylül 2006'da Diyarbakır Koşuyolu Parkı'nda bomba patlatılmasıyla 6 aylık Abdullah Çetinkaya, 4 yaşında Nazlıcan Çetinkaya, 2 yaşında Nazar Çetinkaya, 6 aylık Şilan Demir, Evin Demir 10 yaşında, Mizgin Demir 12 yaşında, Hasan Marangoz 14 yaşında? Büyükler de var. 3 Ocakta dershane önündeki araç içinde bomba patlaması sonucu gördük: Melek İpek 17 yaşında, Eren Şahin 17 yaşında, Salih Ekinci 13 yaşında, Rıdvan Süer 18 yaşında, Engin Taşkın 18 yaşında, Ferhat Mutlu 18 yaşında? Daha birçokları var. Gaziantep'te gördük: 1 yaşında Melisa Aker, 3 yaşında Süleyman Alkan, Gülperi İnanç 11 yaşında, Sena Büyükkonuk 12 yaşında? Başkalarını saymıyorum. Şemdinli'de 11 yaşında Faris Demircan'ın ölümünde gördük. Eğer bunları saysam sabaha kadar devam eder. Biz bunu söylüyoruz ki, biz hiçbir zaman, doğudan, batıdan kim olursa olsun, tek bir vatandaşımızın dahi burnunun kanamasını istemeyiz. "Biz bir aileyiz ve biz birlikte güçlüyüz." dedik ancak bunu bir türlü anlamayanlar da oldu. Ama, biliyoruz ki kişiler yanılsa da asil milletimin vicdanı hiçbir zaman yanılmaz ve tarih de hükmünde hiçbir zaman şaşmaz. Hem bu olaylara sebebiyet verenleri hem de bu olayları görmezden gelenleri milletimiz de vicdanında mahkûm edecektir, tarih de mahkûm edecektir; yarın kıyamet gününde ak ile kara hepsi ortaya dökülecektir diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçemizin yüce milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)