| Konu: | TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN, IRAK'IN KUZEYİNDEN ÜLKEMİZE YÖNELİK TERÖR TEHDİDİNİN VE SALDIRILARININ BERTARAF EDİLMESİ AMACIYLA, SINIR ÖTESİ HAREKÂT VE MÜDAHALEDE BULUNMAK ÜZERE, IRAK?IN PKK TERÖRİSTLERİNİN YUVALANDIKLARI KUZEY BÖLGESİ İLE MÜCAVİR ALANLARA GÖNDERİLMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 17/10/2007 TARİH VE 903 SAYILI KARARI?YLA HÜKÛMETE VERİLEN VE 08/10/2008, 06/10/2009, 12/10/2010 VE 05/10/2011 TARİHLİ 929, 948, 975 VE 1005 SAYILI KARARLARI İLE BİRER YIL UZATILAN İZİN SÜRESİNİN ANAYASA?NIN 92?NCİ MADDESİ UYARINCA 17/10/2012 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL DAHA UZATILMASINA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 11.10.2012 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetçe belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere Irak'ın PKK teröristlerinin bulundukları kuzey bölgesiyle mücavir alanlara gönderilmesine ve görevlendirilmesine dair Hükûmet tezkeresinin gerekçelerini açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyor ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, ülkemizin birliği ve huzuru için bizler bu ülkede özgürce yaşayalım diye hayatlarını kaybeden şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi harekât yapma imkânını sağlayan Hükûmet tezkeresine izin Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 Ekim 2007 tarihli, 903 sayılı kararıyla verilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin uzatma kararlarıyla bugüne kadar gelinmiştir. En son 5 Ekim 2011 tarihli ve 1005 sayılı kararıyla yetki bir yıl süreyle uzatılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, Irak'ın kuzey bölgesinde bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin millî birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş ciddi bir terör ve açık bir tehditle, maalesef, son otuz yıldır karşı karşıya bulunmaktadır. Terör örgütü, eylemleriyle birliğimizi, kardeşliğimizi hedef almakta ve toplumsal barışı bozmayı hedeflemektedir, Türkiye'nin ekonomisine ve ülkemizin geleceğine de ağır faturalar yüklemek istemektedir.
Görüşmekte olduğumuz tezkere, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından hava harekâtı, hava keşif uçuşu, topçu ateşi ve kara harekâtı tarzında bugüne kadar kullanılmıştır. Tezkerenin tek hedefi PKK terör örgütüdür. Iraklı kardeşlerimize zarar vermek hedefi söz konusu değildir. Esasen, şimdiye kadar yürütülen sınır ötesi askerî harekâtlarımızda, Iraklı sivillere zarar verilmemesine ve sivil yerleşim birimlerinin hasara uğratılmamasına, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından azami özen gösterilmiştir.
Değerli milletvekilleri, terör, milletimizin ortak sorunudur. Terörle mücadelede elde edeceğimiz başarı, milletimizin ortak başarısı olacaktır. Demokrasimizi güçlendirmek amacıyla uygulayacağımız çok boyutlu ve kapsamlı tedbirler içeren bu süreç içerisinde, lüzumu hâlinde ve caydırıcılık çerçevesinde askerî önlemler alınması, terörle mücadelemizdeki bütüncül yaklaşımı tamamlayacaktır. Nihai hedefimiz, bu tür tezkerelere artık bir daha hiç ihtiyaç duymayacağımız, sürdürülebilir bir güvenlik ortamının tesisidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör örgütü yandaşları bugün kendilerine konjonktürel bir fırsat doğduğunu zannetmekte, devletin şefkatini, suçsuz insanların korunması konusundaki azami özenini bir zafiyet olarak görmekte, zorla bazı şeyleri kabul ettirebileceklerini sanmaktadırlar. Türkiye'yi terörle mücadele kararından vazgeçireceklerini, ülkenin bölünmez bütünlüğüne zarar vereceklerini düşünenler bunun bir hayal olduğunu er geç anlayacaklardır. Gönül arzu eder ki geç olmasın. Ülkesine, milletine, ailesine ihanet edenlerin abad olmadığını tarihe bakanlar görecektir.
Türkiye, terörle mücadelesini, vatandaşlarının hakkını, temel hak ve özgürlüklerini koruyarak, demokrasi ve hukuk içerisinde sürdürecektir. Demokratik toplumun ve uluslararası hukukun her türlü nimetini kullanan, fakat külfetini hiçe sayanlara karşı da birlik olmamız gerekir.
Gerek bölgemiz gerekse Türkiye bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir. Bu süreç sonunda, ülkesi kalkınmış, milleti barış içinde, zengin, özgürlükleri boş bir çerçeve olmaktan çıkarıp yaşayan, bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyan, yarınından kaygısı olmayan insanların oluşturduğu bir ülkeyi hedefliyoruz. Barışı, zenginliği ve huzuru sadece kendimiz için değil, bölgemiz ve tüm insanlık için de istiyoruz. Bunun önündeki engellerden biri de bugün karşılaştığımız terördür. Terör, bir anda ortaya çıkmadığı gibi bugünden yarına hemen ortadan kalkacak bir sorun da değildir. Terör, bir sonuçtu, önce onun zemini oluştu, o zemin üstünde terör örgütü ortam buldu. Terörün ortadan kalkması da birdenbire olmayacaktır, önce onun zeminini yok etmek lazım. Terör örgütü, bazı dış güçlerin Türkiye'ye karşı yürüttükleri örtülü operasyonların taşeronluğunu da yapmaktadır. O güçler, böyle ucuz bir taşeronu, yerine yenisini koymadıkça, daha etkilisini bulmadıkça ellerinden çıkarmak da istemezler.
Bu gerçeklerin yanında, terörle de, teröristle de mücadele etmek gerekir. Biz, bir yandan hukuka bağlı insan hak ve hürriyetlerini öne alan bir anlayışla, diğer yandan da haktan, hukuktan anlayamayana hak ettiği cevabı verecek kararlılıkla bu mücadeleyi tüm milletimizle birlikte sürdürüyoruz. Bu mücadele bir bütündür, onun içinde güvenlik de var insan hakları da var. Biz, doğru seçeneğin hem güvenlik hem insan hakları olduğunu düşünüyoruz.
İşte, bugün, burada, terörle mücadelemizin bir ayağı olan Irak tezkeresinin süresinin bir yıl daha uzatılmasını Türkiye Büyük Millet Meclisinden talep ediyoruz. Türkiye olarak Irak politikamızın hangi esaslar üzerine kurulduğu, hangi ilkeler çerçevesinde şekillendiği, nasıl bir seyir izlendiği bilinmektedir. Irak politikamızı şekillendiren üç temel prensip var: Birincisi, uluslararası hukuka saygı; ikincisi, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ve güvenliğinin sağlanması; üçüncüsü, kendi millî menfaatlerimizin, toprak bütünlüğümüzün korunması ve halkımızın güvenliğinin sağlanması.
Bu ilkeler çerçevesinde konuya bakmak gerekirse, Türkiye olarak bizim uluslararası hukuka saygı konusundaki hassasiyetimiz kesindir, kararlılıkla korunmaktadır ve bu bütün komşularımızca da bilinmektedir.
Irak'ın toprak bütünlüğüne ve güvenliğinin sağlanmasına gelince, bu konuda bizim ülke olarak elimizden gelen her çabayı sarf ettiğimizi herkes bilir. Irak birçok acılar yaşamış bir ülke, yaşadığı açılarda Türkiye daima Irak halkının yanında olmuştur. İran-Irak savaşında birçok ülke savaş devam etsin diye iki taraftan birine yardım ederken biz, kardeş ülkelerin birbirleri ile savaşmaması gerektiğini söyledik, savaşın sürmesine destek vermedik. 1991 yılında, Körfez Savaşı esnasında kimyasal silah saldırısına müteakiben Saddam'ın ordularından kaçan yarım milyon Kuzey Irak'lı Kürt insanına Türkiye olarak kucak açtık, onlarla ekmeğimizi paylaştık, bu süreçte Irak halkının zarar görmemesi için gayret gösterdik, Irak'taki etnik gruplara da "Ayrılıkçı tavır sergilememeleri yönünde" tavsiyelerimiz oldu.
Bizim, Irak halkıyla da Kuzey Irak'taki Kürt halkıyla da hiçbir sorunumuz yoktur. Kuzey Irak'ta gerçek bir güvenliğin sağlanması da bizim samimi temennimizdir. İsteriz ki orada da huzur, barış ve güvenlik hâkim olsun, terörist üreten yapılara izin vermeyen bir devlet otoritesi bulunsun. Peki, bu sağlanabilmiş midir? Kuzey Irak'ta özerk bölgesel yönetim dahi tam anlamıyla bir devlet otoritesi kuramamıştır. Ne yazık ki, ne Irak merkezi yönetiminin ne de Bölgesel Kuzey Irak yönetiminin böyle bir iddiası yok. Şayet, Irak'ta gerçek ve tam bir devlet otoritesi olsa, uluslararası hukukun ve iyi komşuluk ilişkilerinin bir gereği olarak, ülkemize yönelik terör faaliyetlerini durdurması, önlemesi gerekir ama bu konuda yetersiz olduklarını söyleyen bizzat kendileri.
İşte bu nokta da Irak politikamızın bizim kendi toprak bütünlüğümüzü ve güvenliğimizi ilgilendiren boyutunu oluşturmakta. Keşke, Irak'ın bir parçası olan Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi kendi topraklarında bize yönelen tehdidi dostluğa, kardeşliğe yakışır bir şekilde engellemiş olsa ama bu yok. Bu durumda bizim kendimizi korumamız, haklarımızı çiğnetmememiz? Halkımızı teröristlerin saldırısından korumak sadece hakkımız değil, aynı zamanda sorumluluğumuzdur; devlet olmak da budur.
Eğer Kuzey Irak'ta, Kandil Dağı'nda bir terör ocağı kurulmuşsa ve oradan birileri gelip benim vatandaşımın güvenliğini, canını, malını hiçe sayıyorsa, ülkede terör ve kargaşa ortamı oluşturmak istiyorsa bu tezkere de olacaktır. Bu, bir savaş değil, barışı temin etme tezkeresidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - On senedir ne yapıyorsunuz Sayın Bakan, on senedir? Sekiz senedir tezkere var, on senedir terör var. Hazirandan bu yana 185 asker ölmüş, şehit olmuş. Ne yapıyorsunuz siz o zaman?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Biz mi iktidarız?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bu bizim dönemimizde kimseyi Türk olmaya zorlamadık. Herkesin dini kendine -bizim inancımızda vardır "Leküm diniküm veliyedin" Kâfirun suresinde- herkesin dili de kendine.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tabii!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - İnkâr da asimilasyon da bu dönemde sona erdi. Teröre mazeret aranmaz. Masum öldürmeye de gerekçe aranmaz. Teröre mazeret arayanların minareye kılıf arama söylemleridir, eylemleridir. Biz birlikte bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Şehitlerin ölmediğini biz değil, bize inancımız söyler. Bakara suresi 154; ancak sizler bilmezsiniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Allah Allah!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bunu da yine ayetin devamında söyler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne demek yani?
OKTAY VURAL (İzmir)- "Siz bilmezsiniz" derken kime söylüyorsun?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Ayetin devamında söyler?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Çocuklarınızı bir gönderin oraya.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - "Allah'ın özgür olarak yarattığını kimse köle yapamaz. "Ülkemizde köle yoktur. Bu millet ne köle oldu ne de köle edindi. Biz inanıyoruz ki "Arap'ın Türk'e, Laz'ın Çerkez'e yahut Kürt'e,/ Acemin Çinliye üstünlüğü mü varmış, nerede?/ Küfrolur, başka değil, kavmini sürmek ileri."/ Fikrî kavmiyeti telin ediyor Peygamber." Bizim inancımız bu, başkası yalan; bunun dışındaki anlayışlar bize göre cahiliye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bravo! Bravo!
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Bakan, tezkereyle ilgili bir şey söyleyin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aşık Veysel'in güzel bir sözü var: "Kürt'ü, Türk'ü ve Çerkez'i,/Hep âdemin oğlu kızı./Beraberce şehit, gazi./Yanlış var mı ve neresi?"
Malazgirt'te, Çanakkale'de, İstiklal Savaşı'nda beraber olan, beraber şehit, beraber gazi olanların birinin diğerine bir üstünlüğü söz konusu yoktur.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Sayın Bakan, o zaman neden inkâr ediyorsunuz?
Sayın Bakan, Kürtleri neden inkâr ediyorsunuz o zaman? Dilini, kimliğini inkâr ediyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Muhterem Başkanım, değerli milletvekilleri; demokratikleşme yolunda atılan adımların terör örgütünün amacını Hak ve halk olmadığını ve teröristlerin kendi gelecekleri olduğu göstermiş olması önemli bir sonuçtur. Bu devlet bir ırka dayanmaz; ortak bir tarihi paylaşanların, ortak bir geleceği birlikte paylaşmak isteyenlerin oluşturduğu bir devlettir. Herkese bu çatı altında yer var. Her yerin PKK için güvenli olduğunu söyleyenler "PKK Hakkâri'de 400 kilometreyi kontrol ediyor." diyenlerle aynı bakış açısını paylaşmıyor mu? En doğru kararı aziz milletimiz verecektir. Bu milletin zerre kadar hakkına zarar verecek bir çalışma bu Hükûmetten gelmez.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen git Oslo'yu açıkla bakalım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bunu en iyi bu milletimiz takdir eder.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen git terörist için ağlayan emniyet müdürüyle ilgili konuş.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Akçakale bombalanır "Suriye'nin Beşar Esad'ın yaptığını nereden biliyorsunuz?" diyenler, uluslararası sularda Suriye tarafından uçağımız düşürüldüğünde "Uçak nasıl düşürüldü bilmiyoruz?" diyenler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hadi açıkla o zaman, Millî Savunma Bakanısın, açıkla, hadi açıkla.
BAŞKAN - Sayın Akar lütfen, Sayın Akar!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Esad halkını, Esad'ı savundukları kadar bu Türk milletini savunsalar bu milletten çok daha fazla destek alırlar. (AK PARTİ sıralarında alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) - İmralı'yı muhatap alanlar terörle mücadele edemez, senin gibi zihniyettir o.
BAŞKAN - Sayın Vural?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Bakan, Afyon'daki 25 askerin hesabını bir ver orada.
OKTAY VURAL (İzmir) - "Açılım" diye terörü bitireceğiz dedin, daha geçen gün Sivas'ta dedin "Açılımla maçılımla bitmez." diye. Milleti kandırıyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Vural?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, Diyanet İşleri Başkanı mısın sen, Millî Savunma Bakanı mısın?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Biz Esad'ı destekledik halkını bombalayıncaya kadar, siz Esad'ı halkını bombaladıktan sonra desteklediniz. (AK PARTİ sıralarında alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bırak, bırak?
MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Ülkenin hiçbir yerinde egemenlik devri yapılmamıştır ve yapılmaz da; hiçbir makul, sağduyulu kimse, bunu söyleyemez. Bu ağız, bölücü terör örgütünün ağzıdır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Akşam da uçakta pil yakalamıştınız, pil.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Çözüm olsun diye Sayın Başbakana gelen siz, Komisyon oluşturalım denildiğinde "erken" diyen siz; siz ne dediğinizi de ne istediğinizi de bilmiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar.)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Dışişleri Bakanımızla ilgili birçok gereksiz, lüzumsuz sözler söylendi. Tabii, altının kıymetini sarraf bilir. Dışişleri Bakanının nasıl bir altın olduğunu gidin Konyalıya sorun. Yüzde 70 oyla, 808 bin 274 oyla Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderen Konyalılar Ahmet Davutoğlu'nun nasıl bir altın olduğunu bilir?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Konya'ya Belediye Başkanı yapalım Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan seni Diyanet işleri Başkanı, Ahmet Davutoğlu'nu belediye başkanı yapalım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - ?ve Ahmet Davutoğlu'nun aklının zekâtını kime verse ömür boyu içinde bulundukları topluluklar içinde başarılı görünmek için yeter. Sıfır sorun bir amaçtır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) - O Konya'da kalsın Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Gerçek bununla örtüşmüyor olabilir ancak amacımız budur, çalışmak gerek amaca varmak için.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yanlış kağıdı eline vermişler, yanlış okuyorsun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir sayın milletvekilimiz?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Bakan, Afyon'daki 25 askerin hesabını bir ver, öğrenelim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Biz Kuzey Irak'taki harekâtta sivillerin zarar görmemesi için, yerleşim bölgelerinin zarar görmemesi için her türlü hassasiyeti gösteriyoruz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Bakan, Kandil'e çıkacak mısınız?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Daha önce köy yakınlarına, köylüye zarar verildiğinde hem özür diledik -Irak'ta- hem de tazminat ödedik.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Roboski'den neden özür dilemiyorsunuz Sayın Bakan? Roboski gerçeğini unutmayınız. Roboski için halkımızdan özür dilemek zorundasınız!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Ancak bir milletvekilimiz, bakın, Ağustos 2011'de Kandil'e giden yolda sivillerin öldürüldüğünü söyledi.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Evet, aynen öyle.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Ancak görüldüğü gibi bu kesinlikle yalanlandı, dezenformasyon?
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Bakan, 7 kişilik aile yok oldu.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bununla ilgili olarak da elimizdeki bütün belgeler Irak Yönetimi'ne de verildi Irak'taki Kuzey Irak Yönetimi'ne de verildi. Dolayısıyla bunların yalan olduğu apaçık ortaya çıktı. "Siviller bulundu." iddiasını yalanlayan fotoğraflar burada.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - 7 kişilik bir aile paramparça oldu savaş uçaklarından atılan bombalarla. Nasıl inkâr edebiliyorsunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tezkere umarız ki, inşallah birlik ve beraberliğimizi devam ettirirsek alacağımız son uzatma olur diye düşünüyoruz. Bu millet en kötü durumlarda dahi kendi sağduyusunu göstererek provokasyonlara gelmedi ve en zor dönemlerde dahi birlik ve beraberliğini korudu. En acılı anlarında bile provokasyonlara gelmeyen, acısını vakur bir biçimde içine gömen bu asil millet bu mücadeleden de yüzünün akıyla çıkacaktır. Bu sürecin kaybedeni Türkiye olmayacaktır.
Sadece tek bir şey söylemek istiyorum bu terörle mücadelede hukuka nasıl uygun davranıldığını eylül ayında olan bir olayla ilgili. Muş'ta karakol komutanı ve yanında askerleriyle birlikte, arkadaşlarıyla birlikte, yazıyor, basına da düştü, takip edebilirsiniz: "Teröristleri gördük, rahatlıkla vurabilirdik ama başçavuşumuz `dur' ihtarı çekelim. dedi. Biz "Ateş açarlar." dedik ama komutanımız `Biz dur ihtarı çekmek zorundayız, bizim görevimiz bu.' dedi ve bundan sonraki çıkan çatışmada da komutan şehit oldu." En zor dönemde dahi yaşatmak için mücadele ediyoruz diyoruz ya, işte budur. Ellerinde silahı olan teröriste dahi önce "Gel, devletine teslim ol, bu hukuk seni de korumaya yeter." deniyor ancak onların ateşiyle de bu komutanımız da şehit oluyor. Bu dahi göstermektedir ki bu Hükûmet, bu devlet hukuka saygı içerisinde bu terörle mücadelesini sürdürmeye çalışacaktır. Ne olursa olsun, hukuktan zerre kadar da şaşmayacağız. İnanıyoruz ki bu terörle mücadelenin iki ayağı vardır; zalimle mazlumu ayırmak lazım. Eğer bir tane zalim için veya on tane zalim için bir mazluma zulmederseniz attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmez. Onun için, tek bir mazlumun hakkını korumak için dahi böyle bir hassasiyet gösteriyoruz. Ondan dolayı da bu terörle mücadelemiz uzun sürmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimize yetki veren tezkerenin uzatılması, terör tehdidinin ortadan kaldırılması amacıyla yürütmekte olduğumuz kapsamlı ve çok boyutlu faaliyetleri destekleyecektir. Meclisimizin huzurunda, ülkemizin huzur ve güveni için büyük bir özveri ve cesaret ile gece gündüz demeden her türlü fedakârlık ve tehlikeye katlanarak görevlerini sürdüren polis, asker ve tüm güvenlik güçlerimize en içten teşekkürlerimi sunmak isterim.
Türkiye'ye yönelik olarak devam eden, inşallah?
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Roboski'den haber ver, Roboski'den.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Bak, Türk mahkemesine güvenmek lazım. Türk mahkemesine?
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Roboski'de ne oldu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Yine bir başka? bir başka?
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - 35 cana ne oldu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - O konu yargıda.
Türk mahkemesine şöyle güvenmek lazım? Yargının gereken kararı verdiğine biz inanıyoruz.
Bakın, elimde bir başka yine olay var. Terörle mücadele nasıl veriliyor veya Türk mahkemesi nasıl davranıyor diye. 1 Mehmetçiğimiz şehit ediliyor, öldürülüyor, 1 Mehmetçiğimiz de yaralanıyor. Kimlerle? Yine yanında bulunan arkadaşlarla orada. Fakat mahkemece "Meşru müdafaada mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan kaynaklanan sınırın aşılması" şeklinde değerlendirildiğinden ceza verilmesine yer olmadığına karar veriyor. Terörle mücadele edilen bir ülkede kendi Mehmetçiğini yanında yaralayan bir terörle mücadele ekibinde bulunanın dahi beraat ettiği bir ülke. Dolayısıyla hiç merak etmeyin, bu Türk mahkemesi? Ben de hukukçuyum, hukuk gecikir ancak hak yerini bulur, ondan hiç şüpheniz olmasın.
Türkiye'ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılarına ve tehditlerine karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükûmetimizce belirlenecek şekilde gerektiğinde Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırısının bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının PKK teröristlerinin bulundukları Irak'ın kuzey bölgesiyle mücavir alanlarına gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 Ekim 2007 tarihli 903 sayılı Karar'ıyla Hükûmete verilen ve son olarak 5 Ekim 2011 tarihli ve 1005 sayılı Karar'ıyla bir yıl süreyle uzatılan izin süresinin 17 Ekim 2012 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasını Anayasa'nın 92'nci maddesince yüce heyetinizden talep eder, hepinizi saygıyla selamlarım.
Tezkerenin milletimize, ülkemize hayırlı olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.