GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:42
Tarih:16.12.2012

CHP GRUBU ADINA FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim bütçesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum ancak Yükseköğretim bütçesine geçmeden önce Millî Eğitim bütçesiyle ilgili bazı temel değerleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

"4+4+4" diye anılan yasayla birlikte Türkiye'de sadece laik eğitim son bulmadı, aynı zamanda eğitim sistemi paramparça edildi ve bu paramparça edilmişliğin sonucunda da çok ciddi bir eğitim yatırımı ihtiyacı ortaya çıktı.

4+4+4'le birlikte 700 bin öğrenci sisteme dâhil olurken ortaya çıkan tabloda ilkokul sayılarının 3.558 azaltıldığını, ortaokul sayılarında yüzde 54'lük bir azalma olduğunu görüyoruz, okullar parçalandığı ve ayrıldığı için.

O çok eleştirdiğiniz "Küçük ve büyük yaştaki çocuklar aynı okula gitmemeli." dediğiniz sekiz yıllık kesintisiz eğitimden sonraki durum sizin döneminizde okulların yüzde 40'ında ilk ve ortaokullar birlikte eğitim yapıyor. Hani bunu çok eleştiriyordunuz! Bakıyoruz, 408 imam-hatip okulunda ortaokul ve lise birlikte eğitim yapıyor. Yani 9 yaşındaki çocukla 18 yaşındaki çocuk, açtığınız imam-hatip okullarının yarısında aynı binada eğitim görüyor. Sınıf mevcutları İstanbul'da 1'inci sınıflarda bugün 57 kişidir, Şanlıurfa'da 49 kişidir, Şırnak'ta 40 kişinin üstündedir. Birçok ilde sizin idealize ettiğiniz tabloyla uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir durum yaşanmaktadır. Şanlıurfa'da bütün okulların yüzde 51'inde 1, 2, 3 ve 4'üncü sınıflar aynı sınıfta eğitim görmektedir.

Bu kadar vahim bir tablo varken ve eğitimde yeni yatırımlara ihtiyaç olduğu ortada iken 128.444 öğretmen açığını ısrarla sürdürüyorsunuz ve bugün, Türkiye'de, bir haftada 1 milyon 838 bin 550 saat ders boş geçmektedir. Bu rakamları artırmak mümkün. Ama ben şunun altını çizmek istiyorum: Bütün bu tablonun değişebilmesi için Millî Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesinin artış göstermesine ihtiyaç vardır. Türkiye bunu daha önce denedi değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçildi. Şimdi, sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçildiğinde yatırım bütçesine ayrılan pay neymiş, onu burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bakınız, toplam bütçe yatırımlarından Millî Eğitim Bakanlığı yatırımlarına ayrılan pay 1998 yılında yüzde 37,33'tü. Bugün kaç? Yüzde 11,98. Yine o dönemde Millî Eğitim yatırım bütçesinin merkezî bütçeye oranı yüzde 2,5'tu. Bugün kaç? 0,89. Yine aynı dönemde Millî Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesinden yatırımlara ayrılan pay yüzde 30'du, bugün 8,3. Yani özetlediğimiz zaman, Millî Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesinin grafiği şudur, Sayın Bakan, siz de görün? Bunların tümü, Millî Eğitim Bakanlığı verileriyle hazırlanmıştır. Tablo budur, böylesine bir aşağı iniş çizgisi göstermektedir.

Çok iddialı olduğunuz öğretmen maaşlarına gelelim, çok artırmış olmaktan dolayı sıklıkla övünüyorsunuz. Nedir 1 maaşın artmış olmasının göstergesi? Satın alma gücüdür.

Şimdi, ben size 1930'da cumhuriyet öğretmeninin maaşıyla satın alma gücünü, 2002'deki öğretmen maaşının satın alma gücünü ve bugünkü satın alma gücünü gösteriyorum. Bakın, cumhuriyet öğretmeni 24 altın alabiliyordu 1 maaşla, 2002'de 5 altın alınıyordu, bugün 2,5 altın alıyor öğretmen 1 maaşla. Cumhuriyet öğretmeni 281 kilo dana eti alıyordu, bugün 57 kilo dana eti alabiliyor. O çok sevdiğiniz simit örneğini de vereyim, çok klasik bir örnek: 36 bin simit alıyordu cumhuriyet öğretmeni, bugün 2.835 simit alıyor. İşte, gerçek tablo budur, gerçek, reel anlamda satın alma gücünün ne olduğu istatistiksel olarak da -bakıp kontrol edebilirsiniz- budur.

Şimdi, gelelim yükseköğretim bütçesine. Millî Eğitimde böyle yaptınız, yükseköğretimde ne yaptınız? Yükseköğretimde 2002'de sadece 50 üniversite varken yükseköğretime bütçeden ayrılan pay yüzde 2,6'ydı, 50 üniversite varken. Bugün nedir? Devlet üniversitesi sayısı 103'e çıkmıştır, bugün 3,7'dir. İşte, bütün yaptığınız artış budur. Yükseköğrenim bütçesinin millî gelire oranına bakarsanız daha da vahim. 50 üniversite varken yükseköğretim bütçesinin millî gelirden aldığı pay yüzde 0,89'du, bugün yüzde 1'in altında, 0,97.

Şimdi, Sayın Maliye Bakanı burada çıktı, eğitime çok büyük kaynak ayırdığından söz etti, doğrusu o rakamları nereden bulduğunu çok merak ediyorum.

Şimdi, geçelim bunu. Yükseköğretimin, devri iktidarınızda, hiçbir planının, programının ve politikasının olmadığı bugün açıkça kanıtlanmıştır. Sizler sadece açtığınız üniversitelerin sayısıyla ilgili konuşabilirsiniz, başka hiçbir şeyle ilgili konuşamazsınız. Bu kadar öğretmen?

TÜLİN ERKAL KARA (Bursa) - Siz de ikna odaları.

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Yani değişik bir konu rica edeceğim, çok bayat söylediğiniz şey çünkü.

Şimdi, bu kadar çok üniversite açmanıza rağmen benim temennim şudur: Acaba bu üniversitelerin kontenjanlarını doldurabiliyor musunuz? İşte, beceri bu.

AHMET YENİ (Samsun) - Kıskanmayın, kıskanmayın? Açtığımız üniversiteleri kıskanmayın.

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Bakın, siz o kadar beceriksizce yükseköğretimi yönetiyorsunuz ki, bugün devlet üniversitelerinde -bu yıl rakamını veriyorum size- boş kalan kontenjan 55.869 değerli milletvekilleri. Yani siz devlet üniversitelerinin kontenjanlarının yüzde 9'unu bile doldurmayı beceremediniz. Vakıf üniversitelerinde dolduramadığınız kontenjan oranı yüzde 21. Siz bunu bile beceremediniz.

Bakın, vakıf ve devlet üniversitesinde 75.031 öğrencinin eğitim öğretim görme hakkını siz beceriksiz yönetiminizle engellediniz. Açık öğretimi de buna katacak olursak 180 bin öğrencinin eğitim öğretim görme hakkını engellediniz.

Siz burada bana bağıracağınıza aslında şunu yapmalısınız: Gidip kendi illerinize "Acaba benim ilimdeki üniversitemde kaç kontenjan açık kaldı, kaç öğrencinin eğitim görme hakkı engellendi?" diye dönüp hesap sormanız gerekirken burada rahatsızlığınızı bana bağırarak dile getiriyorsunuz, boşuna zahmet ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Size bağıran yok.

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Karadeniz Teknik Üniversitesi? Trabzon milletvekillerine sesleniyorum: Lütfen denetim görevini yapınız. Karadeniz Teknik Üniversitesinde 1.013 lisans programı kontenjanı boştur, boş, boş?

Fırat Üniversitesi? Güneydoğu Anadolu'nun milletvekillerine sesleniyorum: 883 kontenjanı boştur.

Süleyman Demirel 861, Çukurova 800, Atatürk Üniversitesi 682, Çanakkale 630? Liste uzayıp gidiyor. İstanbul Üniversitesinde bile 590 kontenjan boş.

Siz ne yapıyorsunuz? Bu boş kontenjanları beceriksizliğiniz nedeniyle dolduramıyorsunuz, bir de gidiyorsunuz oralara vakıf üniversitesi açıyorsunuz. Konya milletvekillerinin dikkatini çekiyorum; Selçuk Üniversitesinde 783 kontenjan boş; 2 de vakıf üniversitesi açtınız, 350 de onların kontenjanı eklendi. Ben, şimdi, o bölgede eğitim görecek 1.133 öğrencinin neden eğitim hakkının engellendiğinin sorulması gerektiğini düşünüyorum. Siz Konya milletvekillerine de böyle bir sorumluluk düşüyor. Kayseri Erciyes Üniversitesi, 616 kontenjan boş; 2 de vakıf üniversitesi açtınız, 250 de onların kontenjanları, 866 kontenjan. Bu liste uzayıp gidiyor. Siz bu işi beceremezken bir de özel üniversite açmaya kalkıyorsunuz. Siz önce kontenjanlarınızı doldurun. Açtığınız özel üniversitelerin, açmak istediğiniz özel üniversitelerin yandaş cemaatler ve yandaş, paydaş iş adamları için?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA NUR SERTER (Devamla) -  ?sağlayacağı rant nedeniyle bunu açmak istiyorsunuz.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bravo Nur Hoca!

FATMA NUR SERTER (Devamla) -  Bu bütçeye ret oyu vereceğimizi bir kere daha belirtmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Serter.