| Konu: | ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 18.04.2012 |
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakın burada, bu verdiğimiz önergede adaleti sağlıyoruz, ormandan elde edeceğimiz geliri paylaştırıyoruz yani bir adalet uygulamak istiyoruz. Sizin yaptığınız kanunda gelirlerin yüzde 10'u Orman ve Su İşleri Bakanlığına, yüzde 90'ı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriliyor. Bizse bunu yüzde 40, 30, 30 oranında? Hem orman köylüsünü koruyoruz hem üniversiteleri koruyoruz hem orman köylüsünün altyapısını oluşturuyoruz, Şehir ve Çevre Bakanlığını koruyoruz, hayvancılığı geliştiriyoruz, üniversitelerimize destek veriyoruz yani adalet sağlıyoruz. Bu önergemiz bunu kapsıyor.
Değerli arkadaşlarım, zaten şunu söyledim, ben komisyonda da söyledim: "Ahmak oğlu verir malı veresiye, kafesteki kuşu salıverir gelesiye." Kafesteki kuş bizim. Bu kuş bizim ama bu kuşu biz alıyoruz, Orman Bakanlığı bu işle iştigal ediyor, ormanları yıllarca korumuş, çalışmış, eziyetini çekmiş ama alıyoruz bunu "Ben yiyemedim, sen ye kardeşim." deyip Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriyoruz.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Kentsel dönüşüm yapacaklar.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Kentsel dönüşüm anlamında. Zaten onun bir eli yağda, bir eli balda. Aydın gibi, dağlarından yağ akıyor, ovasından bal akıyor. Geliri var, haksız bir rekabet yapıyor. Geliri yerinde. Yani böyle bir kurumu, niçin bunu koydunuz bunu anlayabilmiş değiliz.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca "Hayvancılığı geliştirelim." diyoruz. Orman köylüsü zaten fakir. Eskiden ORKÖY vardı onu da kaldırdık. ORKÖY 4 tane inek verirdi, orman köylüsü onun sütünü sağar, buzağısını elde eder, buzağısını dana yapar, besler, beside satar onunla çocuğunun düğününü yapar, çocuğunun okul harcını çıkarırdı. Onu da mahrum ediyoruz. En fakir kesim, 7 milyonlardan bahsediyoruz. Bu orman köylüsünü niçin korumuyoruz?
Rayiç değerle ilgili komisyonda biz gayet güzel şeyler yaptık, yüzde 70'i değil, yüzde 50'sini dile getirdik. Komisyon kabul etti. Bakın, Komisyon Başkanı küstü gitti, burada yok şu anda. Mehmet Bey oturmuş yanına. Sayın Bakanımın da içi almıyor bunu.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Gelecek, gelecek.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Gelecek de nerede? Biz bunu beraber kararlaştırmadık değerli arkadaşlarım. Fakat komisyon üyeleri arkadaşlar -burada fotoğrafını çektim- şurada oturdular, şu köşede, Ali Babacan'ı ikna edemediler. Antalya milletvekili, İstanbul milletvekili, İzmir milletvekili, iktidar milletvekilleri, Komisyon Başkanı oturdu burada bir saat Ali Babacan'la pazarlık etti. "70" diye diretti. Ya bu köylü zaten perişan, alacak adamlar perişan. "Kan çıkar." diyor vatandaş. "Taştı burası, 2/B alanı taştı. O taşı temizledim, taşı sırtımda taşıdım, su getirdim, elektrik getirdim. Ben buradan geçimimi sağlıyorum. Bu rayiç değerle satılacak olursa ben burayı alamam. Alacak adamı da vururum, cinayet çıkar." diyor. İsmen söylüyor adam. "Ben altmış beş yaşındayım, çekinmeden bu cinayeti işlerim. Alacak adam anasından doğduysa, gelsin, karşıma çıksın." diyor. Biz de sizi uyarıyoruz. Bu rayiç değer çok pahalı değerli arkadaşlarım. Onun için, bu 12'nci maddede bir önergemiz var, onu da kabul etmenizi diliyorum. Gerçekten, bu 2/B'den açılan yerler çok zor durumdadır.
Ben Tevfik Fikret'in bir şiirinin son iki dörtlüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Üzerine düşen alsın bu dörtlüğü:
"Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"
Tevfik Fikret çok güzel anlatmış. Üstüne, hissesine düşenler alsın diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin kabulünü istiyorum değerli arkadaşlarım. Biz, burada, gerçekten adalet sağlıyoruz. Orman köylüsü korunuyor, orman köylüsünün altyapısı korunuyor. Şehircilik Bakanlığımız korunuyor, üniversitelerimiz korunuyor, devlet üniversitelerimiz korunuyor. O bilim yuvalarına buradan bir ışık yakıyoruz. Ne diyorduk üniversitelerimizle ilgili? "Hamamı var kurnası yok, davulu var zurnası yok." Bu göndereceğiniz gelir, o üniversitelere hem hamam olacak hem davul olacak hem zurnası olacak hem kurnası olacak.
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)