GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 12/8/1974 TARİHİNDE CİDDE'DE İMZALANAN "İSLAM KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASI
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:14.05.2013

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bundan önceki bölümde geçen, yasalaşan uluslararası anlaşmaların Türkiye Cumhuriyeti'ne hayırlı olmasını diliyorum.

Tabii, bundan sonra da özellikle hafta sonu Hatay ilimizin Reyhanlı ilçesinde yaşanan acı bir olay vardı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bir seferde en çok insanının hayatını kaybettiği bu terör saldırısını hem şahsım adına ham de grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına kınıyorum.

Bugün, sayın grup başkan vekilimiz konuyla ilgili son derece kapsamlı bir açıklamada bulundu. Biz, bu açıklamanın üzerine daha fazla detaylandırmak niyetinde değiliz, buna ekleyecek bir hususumuz yok. Ancak, şu son derece net bir şekilde belli ki bu yaşanan olaylar açık olarak AKP'nin yanlış dış politikalarının bir tezahürüdür. AKP'nin Suriye'de sahnelemeye çalıştığı -çalıştığı diyorum çünkü başaramadığı açık olarak ortadadır- taraflı ve kışkırtıcı politikalar maalesef ki Türkiye topraklarına da sıçramıştır, ateş Türkiye topraklarına da gelmiştir.

Sınır güvenliği, Türkiye'nin sınır güvenliği, bizim için hayati ve kutsal olan sınır güvenliği bu derecede ortadan kalkınca sınır da tabii yolgeçen hanına dönmüş ve neticede teröristi, katili, her türden insan Türkiye topraklarına elini kolunu sallayarak girebilecek bir pozisyona gelmiş ve neticesinde bu olaylar yaşanmıştır.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak onun bunun yanında değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne ondan ne bundan yanayız. Bizim tek taraf olduğumuz nokta vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk halkıdır. Biz, Reyhanlı'da hayatını kaybeden hiçbir vatandaşımıza ne Esad rejimini değişiriz ne de Özgür Suriye Ordusunu değişiriz. Bizim için önemli olan, Türkiye Cumhuriyeti topraklarındaki vatandaşlarımızın can güvenliği ve mal güvenliğidir. (CHP sıralarından alkışlar) Ama, maalesef, AKP iktidarında insanlarımızın, -tablo ortadadır ki- ne can güvenliği kalmıştır ne de mal güvenliği kalmıştır.

Biz, açık olarak, bu ülkenin AKP iktidarında yaşadığı taşeron politikalardan bir an evvel vazgeçilmesini diliyoruz, bunun sonu yoktur. Bu hayalperest politikaların Türkiye'ye kazandırdığı hiçbir artı yoktur.

Eğer bu ülkenin Dışişleri Bakanı Türkiye Cumhuriyeti için hayırlı bir iş yapmak istiyorsa, faydalı bir iş yapmak istiyorsa yarın sabah uyandığında Dışişleri Bakanlığı görevinden eğer istifa ederse, herhâlde Türkiye Cumhuriyeti devleti için en hayırlısını yerine getirmiş olacaktır.

Şimdi, somut bir durum var: Dış politika iflas etmiş diyoruz, Suriye'de yaşananlar ortada. Ama, bu hafta sonu, biliyorsunuz, Bulgaristan seçimleri vardı. Bulgaristan seçimlerinde yaşananlarla dış politikanın nasıl iflas ettiği, AKP'nin söylemlerinin, amaçlarının, çalışmalarının nasıl dibe vurduğunu açık olarak gördük.

Şimdi burada İçişleri Bakanı var. Biliyorsunuz, geçen hafta grup önerisi olarak bunu gündeme getirmiştik ama destek bulamadık. Tarafsız kalması gereken Hükûmet, valilerine, kaymakamlarına talimat verdi. O kaymakamlar da "Devletimiz şu partiyi destekliyor, bu parti için oy istiyoruz." şeklinde açıklamalarda bulundu. Ben Sayın Bakana soru önergesi verdim ama hâlen daha bir cevap alamadım. Burada kendisinden bir cevap isterim. Bir kaymakamın şu parti, bu parti adını kullanarak oy istemesi, toplantılar yapması doğru mudur? Eğer doğru değilse o kaymakamla ilgili niçin herhangi bir yaptırım ya da önleyici bir tedbir uygulanmamıştır? Açık olarak bellidir.

Biz, iktidar partisinin milletvekillerini Bulgaristan seçimlerinde bir parti için, açık olarak söyleyelim, Hürriyet ve Şeref Halk Partisi için oy istediğini biliyoruz, böyle toplantılar yaptığını biliyoruz. Bu da olabilir, buna da karşı çıkmıyoruz, olabilir ama kaymakamları bu işe alet etmek yakışmaz ve de açık olarak bellidir ki Bulgaristan'da iki tane Türk partisi varken birine açık olarak destek olmak da soydaşlarımız arasına ihtilaf sokmak, nifak sokmak, onları bölmek sonucunu doğurur.

Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi, AKP, kendisi bir partiyi destekledi, kaymakamları, valileri seferber etti, çalışmalar ortaya koydu; ne oldu? Ne olduğunu söyleyeyim: AKP'nin açık olarak desteklediği parti Türkiye genelinde 8 bin oy aldı, aleyhine çalıştığı parti de 52 bin oy aldı. Peki, şimdi şapkanızı önünüze koyun, düşünün. Ama eğer bunu görmek istemiyorsanız Bulgaristan'daki tabloyu da söyleyelim. Bulgaristan'da iktidar partisinin dış politikasının sonucu olarak desteklediği parti yüzde 1,4 oy aldı, yüzde 1,4. Bu mu dış politikadaki başarı? Geçiyorum.

Değiştirilmesi söylenen, soydaşların zararına çalıştığı propagandası yapılan -ki ben burada baktığım zaman iktidar partisinin grubuna- kendi bölgemde, Türkiye'nin diğer bölgelerinde açık olarak Bulgaristan seçimleri için aleyhlerine çalışılan parti, Hak ve Özgürlükler Partisi yüzde 11 oy aldı, Bulgaristan'ın 3'üncü büyük partisi oldu yani bölmeye çalışılan soydaşlar yine bir noktada birleştiler. Ama, işin başka vahim bir boyutu var. O çalışan, o mücadele eden soydaşlarımız arasında ikilik yaratmaya çalışan değerli milletvekilleri, AKP Grubu şunun hesabını vermek zorunda: Bakın, Hak ve Özgürlükler belki olası bir iktidarı kaybetti ve ırkçı bir parti olan ATAKA Partisi belki iktidara gelecek. Sorumlusu kim biliyor musunuz? Sorumlusu soydaşları bölen, desteklediği parti yüzde 1 oy alıp Hak ve Özgürlüklerin 3-4 milletvekili çıkarmasına engel olan AKP. (CHP sıralarından alkışlar) İşte o AKP bunun hesabını verecek. Soydaşlar bunu soruyorlar. Bunu anlatmak zorundalar. O kaymakamlara talimat veren, o sahada çalışıp da oy isteyen iktidar partisi bunun hesabını vermek zorundadır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 416 sıra sayılı İslam Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nda bir muhalefet şerhimiz var. Dışişleri Komisyonumuz, bununla ilgili olarak, bugüne kadar, otuz dokuz yıl bekletildikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine bu yasanın sunulmasının çok doğru olmadığı, zamansız olduğu kanaatindeler. Nitekim bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti söz konusu İslam Kalkınma Bankasından kredi almış, kredi vermiş, yatırımlar yapılmış. Buna dair kuruluş anlaşmasının içerisinde Türkiye'nin de çekince koyduğu bazı maddeler noktasında Anayasa'ya aykırılık olduğu kanaatini taşıyorlar.

Biz bu nedenle, özellikle Komisyonumuzun verdiği muhalefet şerhini tekrar ediyoruz ve bu noktada, yasaya bu kapsamda muhalif olduğumuzu belirterek saygılar sunuyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)