GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:18.12.2012

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Önce, müsaade ederseniz, tabii bu madde, mahallî idarelere gelirlerden ayrılan paylarla ilgili. Ben size bu anlamda -çıkıp konuşmadığım için- bilgi vermek istiyorum.

Mahallî idarelere bütçeden ayırdığımız pay 2002 yılında 4 milyar 747 milyon liraydı, 2013 bütçesiyle 33,4 milyar liraya çıkarıyoruz ama daha önemlisi, bütçe harcamaları içerisindeki payı yüzde 4'ten yüzde 8,3'e çıkıyor. Birçok arkadaşımız "Bu savaş bütçesidir." diyor ama eğitimde, sağlıkta mahallî idarelere ayrılan payların bütçe içerisindeki payının 2 kata çıktığını ifade etmek istiyorum.

İlk soruya gelmem gerekirse? Gerçi değerli arkadaşımız Sayın Belen sorusunu tamamlama fırsatı bulamadı ama muhtemelen, borçla ilgili bir konu soracaktı. Olmazsa bir sonraki seansta sorarsanız?

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Sayın Bakanım, oradaki, Hazinenin, özel sektörün dış borç kefaleti?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Ben yalnız şunu ifade edeyim: Değerli arkadaşlar, bir ülkenin veya bir vatandaşın, bir şirketin borçları, hiç kimse size bedava borç vermeyeceği için nominal olarak artar yani borcun faizi olduğu için sürekli o borç artar. Mesela, 2002 yılında diyelim ki hazinenin borç stoku 100 lira olsun ama o 100 liralık borç yüzde 63'ten faizle alındığı için siz o faizleri ödemezseniz, o borcu "roll over" yaparsanız ne olur? 163 lira olur yılın sonunda çünkü o ülkede enflasyon var, nominal faiz oranı sıfır değil. Mesela, 1990'lı yıllarda iç borç stoku 770 kat artmıştır. Bakın, 1 kat değil, 2 kat değil, 770 kat artmıştır. Şimdi, AK PARTİ hükûmetleri döneminde iç borç stoku 1,5 kat artmıştır. Türkiye'nin net dış borcu -kamu açısından konuşuyorum- yoktur. Türkiye, devlet olarak dışarıdan, dünyadan alacaklı konumundadır. Dolayısıyla, borç meselesi böyle bir mesele ama sorunuzu bilmediğim için bir şey söyleyemeyeceğim.

Değerli arkadaşlar, engellilerimize yönelik olarak hakikaten bu dönemde çok ciddi kaynak aktarımı söz konusu. Tabii ki bu yardımların bir rasyonel zemine oturtulması, bazı şartlara bağlanması, istismarın engellenmesi hususu da aslında rasyonel bir devlet olmanın gereğidir. Yani, ben olaya o çerçeveden bakıyorum ama hani bu koşullar ağırdır, eksiktir, fazladır, bunlar tartışılıp konuşulabilir diye düşünüyorum. Sadece şunu söyleyeyim: Yani, engelli kardeşlerimize 2002 yılında toplam harcama 50 milyon lira civarında iken 2013 bütçesiyle yaklaşık 7 milyar lira civarına kadar çıkarıyoruz.

Sayın Havutça, değerli arkadaşım, ben hiçbir zaman pembe tablo çizmedim. Ben her zaman şunu söylüyorum, diyorum ki: "Ülkenin kazanımları var, bazı yapısal problemleri var; tabii ki eksiklikler var, fazlalıklar var." Ama şunu da söylemedim: "Yani, memurlarımıza daha fazla para verirsek Türkiye çöker." Sadece şunu söylüyorum: "Biz bütün işlerimizde hakikaten kaynakları da dikkate almak zorundayız." Bugün bütçede bizim personel harcamalarımız yüzde 30'a dayanmış durumda. Bakın, personel harcamaları yüzde 30'a dayanmış durumda. Tabii ki yatırımlar için de kaynak gerekiyor, personelimiz için de, kamu hizmeti için de kaynak gerekiyor. Bunların hepsini dengelememiz lazım.

Öğretmen alımı konusunda? Öğretmen de almışız.

Aklıma şu geldi: AB ülkeleriyle karşılaştırmak açısından, Türkiye'de asgari ücret, geçen en son Eurostat'a baktığımda, 11 Avrupa Birliği üyesi ülkeden daha fazlaydı brüt bazda asgari ücret. Dolayısıyla, o konuda da hakikaten Türkiye çok mesafe katetti son yıllarda.

İller itibarıylıa bir bütçe planlamamız yok çünkü birçok kamu hizmeti geneldir. Mesela savunma hizmetidir vesaire. Dolayısıyla, şu ilden şu kadar gelir alıyoruz, şu kadar bütçe ayıralım? Ama, o, ülkemizin dört bir yanının ihtiyaç duyduğu yatırımları yapıyoruz. O çerçevede Şanlıurfa'ya ne kadar yatırım yapılacak, önümde bir rakam yok ama Şanlıurfa'nın hakikaten yatırımlardan ciddi bir şekilde pay aldığını da biliyorum.

Engellilerle ilgili olarak bahsettiğiniz konuyu ben ihbar olarak değerlendiriyorum. Vergi Denetim Kurulu Başkanımız burada, bizi ilgilendiren bir husus varsa gereğini yapalım.

Sayın Erdoğan, yine, emeklilerle ilgili promosyon konusunu gündeme getirdiler. Burada ne tür sözler verildi doğrusu bilmiyorum, biz Maliye Bakanlığı olarak emeklilerimize? Bakın sadece şunu söyleyeyim, eğer zamanım kaldıysa?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlandı Sayın Bakan.