| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 17.10.2012 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada ITUC ve ETUC genel sekreterlerinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yazmış olduğu mektubu okudum. Şimdi de size 10 Ekimde yayınlanmış olan Avrupa Birliği İlerleme Raporu 19'uncu Fasıl "Sosyal Politika ve İstihdam" bölümünden kısa bir paragrafı okumak istiyorum:
"Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı, hâlâ Türkiye Büyük Millet Meclisi onayını beklemektedir. Toplu sözleşme yapma barajının yüksek olması, toplu sözleşme yapma imkânını önemli ölçüde kısıtlamaya devam etmektedir ve bu durum, toplu sözleşme hakkının tam olarak uygulanmasına engel olmaktadır. Ayrıca, yetkililerin tüm sektörlerdeki çalışan sayısına ilişkin verileri paylaşmamaları, birkaç aydır hiçbir yeni toplu sözleşme görüşmesinin sonuçlanmamasına neden olmaktadır. Türkiye, grev hakkını aşırı derecede kısıtlamaktadır. Hükûmet, Mayıs 2012'de sivil havacılık sektöründe çalışanları da grev hakkından mahrum bırakan kanunu kabul etmiştir. Söz konusu temel haklarını kaybetmelerini protesto eden 300'den fazla havacılık çalışanı, bu protestonun ardından işten çıkarılmıştır. Çalışanların söz konusu haktan mahrum edildiği sektörlerin sayısının artması, Türkiye'yi AB ve ILO standartları doğrultusunda sendikal haklara tam anlamıyla riayet etmekten bir adım daha uzaklaştırmıştır. Türkiye'de mesleki kategorilerde veya belirli sektörlerde sendika kurma veya sendikaya katılma hakkı da aşırı derecede kısıtlanmaktadır; Savunma Bakanlığında çalışan sivil memurlar bu duruma örnek teşkil etmektedir. Sendikal hakların uygulanmasındaki kısıtlayıcı yasal hükümler ve zorluklar nedeniyle, sendikalaşma düzeyi ve toplu sözleşme kapsamı oldukça düşük kalmaya devam etmektedir."
Değerli arkadaşlar, okuduğum bölüm, Avrupa Birliğinin 10 Ekimde yayınlamış olduğu İlerleme Raporu'ndan bir paragraftı. Gördüğünüz gibi, hem Avrupa Sendikalar Konfederasyonu hem Dünya Sendikalar Konfederasyonu Sayın Başbakana bu yapılan düzenlemenin yanlış bir düzenleme olduğunu belirten bir mektup yazıyor hem de 10 Ekimde yayınlanmış olan İlerleme Raporu bunun açık ve net bir göstergesidir. Yani beş gün içerisinde iki tane olay arkadaşlar. Şimdi, Türkiye'yi dünya kamuoyu önünde ve uluslararası camiada küçük düşürmeye hiçbirimizin ve hiçbirinizin, özellikle iktidar partisinin buna hakkı yok; bunu yapmaması gerekiyor, Türkiye Cumhuriyeti devletinin altına imza atmış olduğu sözleşmeleri aynen uygulaması gerekiyor.
Şimdi, vermiş olduğumuz bu önergeyle şunu söylüyoruz arkadaşlar: Bizler milletvekili olarak siyasi partiye üyeyiz ve üyesi olduğumuz siyasi parti bizi milletvekili adayı yapıyor ve bizim isimlerimizi Seçim Kuruluna bildiriyor.
Bunun dışında siyasi partiye üye olmayanlar da bağımsız bir şekilde aday olabilirler ama Seçim Kuruluna mutlaka baş vurmak gerekiyor. Bir iş yerinde toplu sözleşme yapılıyor, sözleşmenin tarafları sendikaya üye olan işçiler ile işveren. Şimdi, siz, eğer o iş yerinde çalışan işçilerin sendikaya üye olmayanları "dayanışma aidatı" diye dilekçe verip de "Ben sendikaya üye olmayacağım ama yapılan toplu sözleşmeden faydalanmak istiyorum." diyor iseniz, bu bir noktada Türkiye'de sendikasızlaşmanın önünü açmaktır ve Türkiye'de sendikalaşmayı yok etmek demektir. Nasıl insanlar sendikaya üye oluyorsa, aidat ödüyorlarsa, emek veriyorlarsa, bedel ödüyorlarsa, o iş yerinde çalışan işçilerin toplu sözleşmeden faydalanması gerekir. Ama "Hayır, biz bu düzenlemeyle, bundan sonra o iş yerinde çalışan işçinin sendikaya üye olmasa bile sadece dayanışma aidatı ödeyerek, dayanışma dilekçesi vererek o toplu sözleşmede hak kazanan bütün ekonomik, demokratik ve sosyal hakların tamamından bunlar da faydalansın." derseniz, o iş yerinde bir süre sonra sendika kalmaz ve sendikasızlaşma alıp başını gider. Bu düzenleme onu getiriyor, yanlıştır. Bizim talebimiz şudur: Bırakın dayanışma aidatını ödemeyi, o iş yerinde sendikaya üye olan herkes faydalanmalı, yetmez, o iş yerinde bulunan alt işveren olarak yani "Taşeron" diye adlandırdığımız taşeron işçiler bile sendikaya üye oldukları takdirde, yapılan toplu sözleşmenin getirmiş olduğu ekonomik, demokratik ve sosyal hakların tamamından faydalanması gerekiyor.
Sayın Bakan, AB İlerleme Raporu'ndan ve ITUC ve ETUC'un Sayın Başbakana göndermiş olduğu mektup açık ve ortadadır. Bunları dikkate almanız gerekiyor ve dayanışma aidatı ödeyerek o iş yerinde toplu sözleşmeden faydalanma yollarını kapatmamız gerekiyor. Bu, Türkiye'de sendikalaşma oranını her geçen gün gittikçe dibe vurur ve Türkiye'de sendikal hareketi yok eder arkadaşlar. On yıl sonra Türkiye bir sendika mezarlığına dönüşür, bunun sorumlusu ve müsebbibi de siz olursunuz ve tarihe böyle geçersiniz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çam.