| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 18.12.2012 |
BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu konuşma hakkımı çok sevgili kardeşim, değerli yoldaşım Van Milletvekili Kemal Aktaş'a adıyorum:
(Hatip tarafından Kürsü önüne Van Milletvekili Kemal Aktaş'ın resmi konuldu.)
"Ben Kemal Aktaş. 1958 Urfa Suruç doğumluyum. Van Milletvekiliyim. Van'daki seçimlere sizlerle birlikte aday oldum ama sizler gibi, ne yurttaşın elini sıkabildim ne seçmenin elini sıkabildim?"
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yahu, Sayın Başkan?
NAZMİ GÜR (Devamla) - Sayın Başkan, benim beş dakikamı lütfen Kamer Bey'e verin, sussun. Benim beş dakikamı siz kullanın.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Siz konuşun.
NAZMİ GÜR (Devamla) - Saygı gösterin o zaman.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Doğru söylüyorsun.
NAZMİ GÜR (Devamla) - "Değerli arkadaşlar, Ben Kemal Aktaş olarak huzurlarınızdayım. Van'da tam 65 bin oy alarak seçildim. Bu seçimde sizler gibi yurttaşın elini sıkamadım, sizler gibi seçmenle karşılaşamadım, sizler gibi onların dertlerini, sorunlarını dinleyemedim ama yürekten -ben onlara bir söz verdim- nerede olursak olalım, hangi koşullar altında olursak olalım, onlara bir söz verdim ve dedim ki: `Ey halk, ben size, sizin özgürlük mücadelenize, sizin hak ve hukuk mücadelenize, eşitlik mücadelenize baş koydum ve sizin için mücadele edeceğim.'
Değerli arkadaşlar, ben Kemal Aktaş olarak Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde bir hücrede kalıyorum. Bu hücrede günlerimi elbette ki saymıyorum; bu hücrede sizleri izliyorum, Türkiye'yi izliyorum, dünyayı izliyorum. Kulaklarım, gözlerim açık, yüreğim açık. Belki de bütün süreci, politik süreçleri sizden çok daha iyi izleme şansına sahibim. Elbette ki ben de demir parmaklıklar arasında bulunmak istemezdim. Elbette ben demir parmaklıklar arasından kurtulmak için de aday olmadım, milletvekilliğine adaylığımı koymadım. Çünkü biz `KCK' adı altında bize dayatılan bir siyasi soykırım davası nedeniyle, siyasi soykırım mücadelesi nedeniyle buradayız ve cezaevinde şu anda kendi ana dilimizle savunma yapma hakkından bile yoksun bir şekilde, yaklaşık üç buçuk yıldır bulunuyoruz.
Neyle suçlandığımızı bilmiyoruz. Öyle ya, bir hukuk devletindeyiz ve hukukun üstün olması gereken ve hele hele yargının bağımsız olması gereken bir yerde biz, KCK davaları nedeniyle yargılananlar, milletvekilleri olmak üzere, neyle suçlandığımızı, niçin suçlandığımızı bilmiyoruz. Dosyalarımızı açıp baktığınızda delil niteliğinde asla bir şey görmeyeceksiniz. Bizim telefon konuşmalarımız, yasa dışı yapılan ortam dinlemeleri ve savcılığın yığınlarla, üst üste biriktirdiği hukuk dışı kâğıt müsveddelerinden başka bir şey yok. Peki, biz neden içerideyiz? Peki, bizi neden içeride tutuyorlar? Peki, bizi halka hizmet etmekten niye alıkoyuyorlar? Cevap bulması gereken, cevap verilmesi gereken sorular kuşkusuz bunlardır.
Biraz önce de söyledim, Van halkının 65 bin oyunu aldım. Van'da AKP 171 bin oy aldı. Ben tek başıma, halkımın tercihli oyuyla, sadece Başkale'de, AKP'nin yüzde 7 oy aldığını da söyleyerek, düşünürseniz, halkın iradesine aslında kelepçe vurulduğunu, halkın iradesinin hücrelere tıkıldığını çok kolaylıkla görebilirsiniz. Hiç kuşkusuz, bu, bir yüz karasıdır, hepinizin yüz karasıdır. Bizim, 8 milletvekilinin, halkın iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin, Parlamentoda olması gereken milletvekillerinin cezaevinde olması ancak olsa olsa Türkiye dışı, demokrasiyle yönetilmeyen bir ülkede olur.
Sevgili arkadaşlar, değerli yoldaşlarım; ben Kemal Aktaş olarak kuşkusuz yasama faaliyetlerine bir biçimde katılmaya, sizlerle duygularımı, düşüncelerimi zaman zaman paylaşmaya çalışıyorum. Örneğin, grubum aracılığıyla Parlamentoya soru önergeleri veriyorum, bazı araştırma önergeleri veriyorum ama en kısa sürede, bizler de tıpkı sizler gibi bu sırada oturarak Türkiye'nin demokratikleşmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, adil ve bağımsız bir yargı için mücadele şansı bulacağız.
Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, ben Kemal Aktaş olarak Türkiye'nin gündemine hâkimim, Türkiye'nin gündemini takip ediyorum, Türkiye'nin gündemini büyük bir duyarlılıkla, büyük bir incelikle cezaevinde de olsak, hücrede de olsak bunu takip ediyorum. Ben, Van'da yaşanan depremde halkımla birlikte olamadım. Beni halkımla birlikte yaşanan acıları paylaşmadan bile alıkoydunuz. Ben, oy aldığım halkın elini sıkamadım, oy aldığım halka geçmiş olsun dileklerimi iletemedim. Ben, onlara, seçimde oy aldığım insanlara bu deprem sırasında yardımcı olamadım ama kalbim, yüreğim hep Van halkıylaydı, Vanlılarla birlikteydim.
Değerli arkadaşlar, kuşkusuz, Türkiye'de yaşanan bütün olayları bütün çıplaklığıyla, yüreğimizi kanatan bütün olayları bütün çıplaklığıyla izlemeye çalışıyoruz. Bunlardan en önemlisi, kuşkusuz Roboski katliamıdır. Belki `Uludere' diyeceksiniz, belki başka şey diyeceksiniz ama Uludere bizim, biz Kürtlerin, insanların, bütün insanların kalbinde kanayan bir yaradır ve asla Uludere'de yaşanan bu katliam yani bizim `Roboski' dediğimiz bu katliam kabuk bağlamayacaktır, kabuk bağlamaması için de elimizden gelen her çabayı göstereceğiz. Yedi zindanda da olsak, yedi kapılı zindanların içinde de olsak Roboski için yüreğimiz kanamaya devam edecek.
Değerli arkadaşlar, kuşkusuz 20'nci yüzyıl Türkiye'sine aynı zamanda `katliamlar yüzyılı' da diyebilirsiniz. Örneğin, Dersim katliamı, Zilan katliamı, Maraş katliamı, Çorum katliamı, Sivas katliamı ve nihayetinde son Roboski katliamı. Benim kalbim Dersim halkıyla çarpıyor, benim kalbim kırıma uğrayan Zilan halkı için çarpıyor, benim kalbim katliama uğrayan Maraş halkı için çarpıyor, benim kalbim Çorum'da katliama uğrayan insanlarımız için çarpıyor, benim kalbim Sivas'ta diri diri yakılan insanlarımız için, aydınlarımız için yanıyor?"
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Başbağlar'a bak bir de Başbağlar'a.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Terörde ölenler için yanmıyor mu hiç? Terörde ölenler için yanmıyor mu?
NAZMİ GÜR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kuşkusuz, bizim yüreğimiz bütün insanlar için yanıyor. Daha bugün, biraz önce, bir saat içinde 2 askerin daha kendini vurarak intihar ettiği haberini aldık. Peki, siz hiç sordunuz mu, vicdanınız sızlamıyor mu, acaba bizim askerlerimiz, Mehmetçikler neden birer birer intihar ediyor? Sordunuz mu hiç siz bunu?
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başbağlar'a gidip sordun mu?
NAZMİ GÜR (Devamla) - "Sordunuz mu gerçekten neden Mehmetçik kafasına kurşun sıksın, neden Mehmetçik intihar etsin? Bir tanesi Diyarbakır'da şimdi ölümle boğuşuyor. Hadi çıkın söyleyin bakalım, neden askerler tek tek intihar ediyor? Bu, savaş sendromu olmasın acaba? Sizin zorla savaştırdığınız yoksul Türk halkının evlatları büyük bir sendrom yaşamış olmasın sakın?
"Değerli arkadaşlar, ben Kemal Aktaş olarak yedi kapılı zindanların içinde de olsam yüreğim halkımla birlikte atıyor, yüreğim Türk ve Kürt halkının birliği ve kardeşliği için atıyor.
Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum." (BDP sıralarından alkışlar)
Bir dakikamı Kamer Bey'e verebilirsiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.