| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 17.10.2012 |
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım komisyonlarda görüşülüp belli bir mutabakata varıldıktan sonra maddeleri önergelerle değiştirilen bir kanun tasarısını burada bu gece sabaha kadar konuşup yasa hâline getireceğiz yine çoğunluk oylarıyla.
Yani bir prosedürü yerine getiriyormuşuz gibi anlaşılmasın, bence önemli bir iş yapıyoruz hepimiz çünkü bu düzen hep böyle gitmez. Nasıl daha önce hep olduğu gibi gitmediği gibi böyle de gitmeyecek ve işçiler, işçilerin çocukları ya da bugün sayısı 650 bini bulan, zaman zaman 800 bine yaklaşan sendikalı işçilerin sayısı yarın daha azaldığında bu işçilerin çocukları yani çalışan işçilerin çocukları niye sendikalı olamadıklarını ve işverenlere karşı kendi haklarını daha özgürce niye koruyamadıklarını bizim konuşmalarımızdan öğrenecekler ve bu yasaya el kaldıran arkadaşlarımızın çocukları da belki bu tarihi deşip, çabalayıp çocukların önüne bunu serdiklerinde "Evet, benim annem babam da benim haklarımı korumak için gerekli çabayı göstermemiş." diyecekler. Onun için gecenin dördü de olsa beşi de olsa bu gelişmeleri, bu konuşmaları önemli sayıyorum.
Hepimiz aslında tarihe bir anlamda not düşüyoruz. Şimdi, bir tasarı çıktıktan sonra neyin değişeceğini bizim işçilere iyi anlatmamız lazım. Yani bugün işverenlerin herhangi bir sendikaya, kendi sendikalarına üye olmalarının önünde bir engel var mı ya da onların üye olmalarını zorlaştıran, ama iktidar tarafından, ama kendi üstlerindeki başka güçler tarafından baskı uygulayan bir güç var mı? Hayır, yok ama işçiler açısından böyle bir durum, sadece bugün için değil yani sadece sizin iktidarınız döneminde değil, daha önceki iktidarlar döneminde de işçiler, sendikalı olmak isteyen işçiler üzerinde her zaman bir baskı vardı ama bugün daha fazla.
Sadece İzmir'de mesela sendikalı, yasaya da konmuş ama bu yasa çıktıktan sonra sendikada üye oldukları için işten atılan Savranoğlu Deri işçilerinin durumu ne olacak, Billur Tuz işçilerinin durumu ne olacak? Yani onlara bir fayda sağlayacak mı ya da Bakanın da, AKP adına konuşan milletvekili arkadaşlarımızın da bizim de üzerinde çok mutabık kaldığımız 11 milyon işçi çalışırken 650 bin olan sendikalı işçi sayısı 1 milyona çıkacak mı yani bir adalet sağlanacak mı? İşçiler patronlarıyla pazarlık ederken, hem özlük hakları için hem ücretleri için pazarlık ederken daha avantajlı duruma mı gelecekler ya da varsa işçilerin yanlış davranışlardan ötürü fabrikasını çalıştıramayan işverenin durumu ne olacak? Burada bir yenilik mi sağlıyor? Yani çıkın yarın, bu tasarı hazırlandıktan sonra Sayın Bakanım, kanunlaştıktan sonra, bu tasarı çıktıktan sonra deyin ki: "Şu aksaklıklar, şu aksaklıklar, şu aksaklıklar düzeldi ve bundan sonra iş ve işveren barışı sağlandı, bundan sonra biz daha çok üreteceğiz." Bunu mu sağlayacaksınız yoksa var olan düzeni daha da devam ettirmek için bir oradan, bir buradan, bir artıdan, bir eksiden, hem işverenleri hem işçileri, daha doğrusu işçileri temsil ettiğini zanneden sendika ağalarını nasıl temsil ettiğinizin, nasıl bir araya getirdiğinizin başarısını mı sağlamış olacaksınız?
Ama bu düzen böyle gitmez değerli arkadaşlarım. Onun için bu görüşmeler önemli, bu konuşmalar önemli ve elbette ki yarın işçiler evlerine ekmek götüremediği için kendilerinden boşanan sevgililerine, eşlerine ya da sendikalı oldukları için işten atıldıkları zaman okuluna gönderemediği çocuklarına, hep beraber seslenecekler ve şöyle diyeceklerdir, bu da sizin omuzlarınızda bir ağır yük olarak kalacaktır, tıpkı Nazım'ın dediği gibi:
"Onlar, ümidin düşmanıdır, sevgilim," diyecekler.
"Akarsuyun, meyve çağında ağacın,
Gelişip serpilen hayatın düşmanı.
Çünkü, ölüm vurdu damgasını alınlarına.
Çürüyen diş, dökülen et,
Ve bir daha geri gelmemek üzere,
Çekip gidecekler.
Ve elbette ki sevgilim elbet,
Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
Dolaşacaktır en güzel elbisesiyle,
İşçi tulumuyla,
bu güzelim memlekette hürriyet."
Hep beraber sizin de o günleri görmenizi diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Moroğlu.