| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 17.10.2012 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 46'ncı madde üzerindeki partimiz adına verilen değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce son günlerde Sayın Başbakanın ve özellikle bir kısım AKP temsilcilerinin biraz da küçümseyerek, alaya alır gibi davrandıkları Sayın Bülent Ecevit'i, 60'lı yılların efsane Çalışma Bakanı Sayın Bülent Ecevit'i sevgi, saygı ve minnetle anarak konuşmama başlamak istiyorum, niye bunu söyledim değerli arkadaşlarım çünkü Türkiye'de işçi hakları adına, toplu sözleşme adına grev adına, özgür sendikacılık adına, yapılan işlerin başlangıcında rahmetli Bülent Ecevit'in büyük emeği vardır. Bu emeği verirken dönemindeki işçi sendikalarının da çalışanların da öncülüğünü yapmıştır, bu anlamda saygıyla anıyorum.
Yine, Bülent Ecevit bununla da kalmamıştır, ilerleyen zamanlarda, çalışanların yanında olduğunu "Ne ezen, ne ezilen hakça ve insanca bir düzen." sözüyle örneklemiş ve özetlemiş bir Çalışma Bakanı ve Başbakandır.
Yine, Bülent Ecevit, bir dakikanın İngilizcesini söylemek yerine afyon yasağı getirmek isteyen emperyalist devletlerin bu isteğine karşı çıkarak afyon üreticilerinin önünü açmıştır.
Yine, Sayın Bülent Ecevit, sevgiyle, saygıyla andığımız Sayın Bülent Ecevit, 1974'te, uzun yıllardan sonra ilk defa, soydaşlarımızın can ve mal emniyetini almak üzere Amerika'nın da, Avrupa'daki devletlerin de karşı çıkmasına rağmen oradaki soydaşlarımız için Türk askerini Kıbrıs'a göndererek Barış Harekâtı'na imza atmış bir liderdir.
Yine, Sayın Bülent Ecevit, çok önemli bir lider Sayın Bülent Ecevit, 2002 yılında, sizin daha sonra ötelediğiniz ve on yıl gecikmeyle buraya getirdiğiniz. Sendikalar Kanunu, Toplu İş İlişkileri Kanunu'ndan önce İş Güvencesi Yasası'nı çıkartmak üzere de o dönemin sendika başkanlarıyla, Güven Park'ta eylem yapan sendikacılarla büyük bir demokrasi ve demokratlık örneği göstererek uzlaşmış, gece yarılarına kadar Meclisi çalıştırarak o dönemin koalisyon koşullarına rağmen İş Güvencesi Yasası'nı çıkartmıştır.
Siz ne yaptınız 2002'nin 3 Kasımında iktidara geldikten sonra? İş Güvencesi Yasası'nın yürürlüğe girmesinin ertelenme gerekçesi olan toplu iş ilişkileri yasalarını on yıl sonra bu Meclisin gündemine getirdiniz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, ben, yasaya, topluca baktığımda, bir örgütlü toplum alerjisi görüyorum, bir sendika düşmanlığı görüyorum; sanki sendikalar bu memlekette kalkınmanın, gelişmenin önünü kapatır, tıkar, örgütlermiş gibi bir görüntü hissediyorum. Maalesef -partimizin sözcüleri açıkladılar- bu barajlar yüzde 3'e geldiğinde? Mevcut sendikalarımızdan, baraj yüzde 1 olduğunda 10 sendika, baraj yüzde 2 olduğunda 12 sendika, baraj yüzde 3 olduğunda da 7 sendika, toplamda 29 sendika baraj altında kalarak kapanacak hâle geliyor. Yani nedir bu sendika alerjisi? Hâlbuki, çok öykündüğümüz Batılı ülkelere baktığımızda, bütün gelişmiş, sanayileşmiş, kalkınmış ülkelerin sendikalarının önünü açtığı ve sendikalı işçilerin çalıştığı iş yerlerindeki işçilerin mutluluğundan toplumun da mutlu olduğunu hissetmişler ve sendikaların önünü açmışlardır. Örnek olsun diye söylüyorum: Maalesef, ülkemizde, 10 milyon kayıtlı işçiye karşılık şu anda 800 bin civarında sendikalı işçimiz var. Bu sayı 2011 yılının Ocak ayında Çalışma Bakanlığının açıkladığı sayılarla 922 bin. Yani bir yıl içerisinde bile 100 binin altında, sendikalar, işçi kaybetmiş, üye kaybetmiş.
Peki, çok öykündüğümüz Almanya'da sendikalı işçi sayısı ne kadar? Sayı da önemli değil işin esasında. Almanya'da 8 milyon 600 bin sendikalı işçi var, dünyanın en gelişmiş 3'üncü sanayi ülkesi. Yetişkin nüfusa oranı bu sendikanın, sendikalaşmanın yüzde 12. Keza İngiltere'de 7 milyon 559 bin, yetişmiş insan nüfusuna oranı yüzde 15, İtalya'da bu oran yüzde 23, Belçika'da yüzde 32, İsveç'te yüzde 51 yani gördüğümüz gibi sendikalar ne gelişmenin ne de kalkınmanın önündeki engeller değildir. Sendikalar, örgütlü toplumun, örgütlü insanın, çalışan insanın örgütlü olmasının ülkenin de önünü açacağının bir göstergesidir.
Değerli arkadaşlarım, yine?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)