GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:15.05.2013

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, bugün 15 Mayıs Uluslararası Aile Günü. Birleşmiş Milletler 1994 yılında Aile Günü olarak bu günü kabul etmiş ve dünyanın her noktasında kutlanıyor. Türkiye'de de Saygıdeğer Bakanımız Fatma Şahin'in öngörüleri ve hassasiyetle 81 vilayetin her birinde Aile Günü'yle ilgili organizasyonlar başladı, yapılmaya da Aile Haftası dolayısıyla devam ediliyor. Nitekim, İstanbul'da da bugün "Biz büyük bir aileyiz." adlı etkinlik var. Yarın, yine seminerler ve piknik, gezi programlarıyla bu haftayı ailenin önemine işaret eder şekliyle geçirmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla, güçlü toplum güçlü ailenin temelleriyle mümkün diyor, bu özel günü de kutlayarak cümleme başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, MHP'nin grup önerisi engellilerimizle ilgili. Öncelikle şuna işaret etmek istiyorum ben: Evlere mahkûm edildiğine yönelik "Engelli vatandaşlarımız evlere mahkûm edildi." cümlesini çok doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Onu şimdi vereceğim verilerle de destekleyeceğim.

Öncelikle 2005 yılında çıkan Engelliler Kanunu'yla Türkiye'de gerek eğitim gerek istihdam gerek sosyal hizmetler ve hukuki altyapıyla birlikte çok ciddi kazanımlar sağlandı. 2005 yılında düzenlenen bu kanun dünyada sayılı ülkelerde var olan bir kanundu. Dolayısıyla, engelli vatandaşlarımıza birçok kazanımı da beraberinde getirdi.

Önce eğitim ayağına bakalım arzu ederseniz. Burada, eğitimde sadece bir rakamı verip sonra diğer ayrıntılara geçeceğim. 17 bindi engelli vatandaşımızdan okuyan oranı, sadece 17 bin. Bugünkü rakama dikkat çekiyorum, altını özellikle çiziyorum, 260 bini aştı. Yani özel eğitim okulları, özel eğitim sınıfları, rehabilitasyon merkezleriyle birlikte bu sayı 260 binleri aştı. Bakın, daha bu sabah Türk Parlamenterler Birliği ve Zihinsel Engelliler Federasyonunun ortak düzenlediği bir etkinlikteydim ve eğitim konulu bir paneldi yine başlığı. Yani yapılanlar var ama hâlâ yapılacak olanlar adına da çalışmalarımızın var olduğunu... Yine, bu Parlamentonun çatısı altında tüm vekillerimizin, her siyasi partiden vekillerimizin katıldığı bir organizasyondu. Dolayısıyla, eğitim adına gelinen noktayı çok önemsediğimi belirtiyor, bugün 260 binleri aşan yapının hukuki altyapıyla birlikte bir kazanım olduğunun da özellikle altını çiziyorum. Nasıl? Mesela taşıyor olmak, o öğrencileri okuluna götürüyor olmak önemli bir kazanımdı ve bu, şu anda gerçekleşiyor. Sadece annelerin terapisi gibi, psikoterapi gibi o çocukların oraya gidiyor olması; o anlamda, bu sayı da, bu rakam da çok değerli.

Yine, "Evlere mahkûm etti." cümlesinden hareketle bunun gerçek dışılığını ortaya koyan istihdam rakamları var. O da nedir? Yine, istihdamla ilgili, Türkiye'de ilk kez ÖMSS sınavı yapıldı. Nedir ÖMSS? Özürlü Memur Seçme Sınavı, ilk kez geçen yıl yapıldı ve bu sayede 10 bini aşkın engelli kardeşimiz istihdama kazandırıldı, iş gücüne kazandırıldı. Bugün de adı... Biliyorsunuz, önceki haftalarda yasal bir düzenleme yaptık, "özürlü, çürük, sakat" ifadelerinin yerini neler alıyor? "Engelli" kelimeleri alıyor. Bundan sonra yapılacak olan istihdamla ilgili sınavlarda da ÖMSS'nin yerine de EMSS, yani engelli memur sınavı olarak devam edeceğiz. Şimdi, yine, istihdamla ilgili rakamlara baktığımızda, 5 kat arttığını görüyoruz. Yani 5 bin olan sayının 25 binlere çıktığını görüyoruz. Sadece kamuda değil ama, sadece kamu değil, aynı zamanda özel sektörde de bu rakamın yüksekliğine dikkat çekmek istiyorum ben. Buradaki artışta yine kamudaki 5 kat artış gibi olmasa da 3 kat bir artış var, burada da yine KOSGEB'lerle, İŞKUR çalışmalarıyla... Bakın İŞKUR'u da çok önemsiyoruz, çünkü kadınları, gençleri ve engellileri öncelikleyen bir yapısı var İŞKUR'un, dolayısıyla buradaki yapıda da yine istihdam oranının 5 kat artışla, evlere mahkûm edildiği gerekçesini çürüten bir gerçek diye düşünüyorum.

Diğer başlığım, eğitim, sağlık ve istihdamdan sonra sosyal hizmetlerle ilgili. Onu niye önemsiyoruz? Eğer evde huzur varsa toplumda huzur var. Engelli aileleri adına bu çok önemli. Eğitime gidemeyebilir, istihdam, iş gücüne de katılamayabilir, çünkü bakıma ihtiyacı vardır. İşte, devlet güzel yüzünü burada da göstermiş oluyor, Hükûmetimizin sağladığı hukuksal düzenlemelerle birlikte görüyoruz ki bugün evde bakım maaşı alan oranı 405 bini aşmıştı en son rakamlarla. Yani anneye muhtaç, evde bir bakıma muhtaç, işe katılamaz, iş gücüne katılamaz, istihdama, eğitime de gidemez, o hâlde ne olacak? Bakıma muhtaçsa eğer, burada da bu katılımların, bu sayının arttığını görüyoruz. Engelli maaşı oranı da 500 binleri aştığına göre, vatandaşlarımızın, her aileye 3 ya da 5, nüfus itibarıyla baktığımızda, yaklaşık 3-4 milyon kişiyi direkt ilgilendiren yasal düzenlemelerin varlığından bahsediyoruz.

Yine, sosyal hizmetlerle ilgili, "eve mahkûm olan, bakıma muhtaç" cümlesinin de kesinlikle hak edilmediğini söyleyerek bunları ifade ediyorum, yerine de yeni düzenlemelerle ilgili çalışmalar da yapılıyor.

Hukuki düzenlemelere gelince, "2005 yılındaki Engelli Yasası, Özürlüler Yasası, istihdam, eğitim ve sosyal hizmetlerle ilgili kazanımlar sağladı." dedik engellilerimize, bir taraftan da anayasal düzenlemede yer aldığını görüyoruz. O da ne? Hem kadınlarımız hem çocuklarımız, yaşlılarımız, şehit aileleri ve gazi yakınlarını da içine alan, engellilerimizi de içine alan bu yasal düzenleme de pozitif ayrımcılık içeriyor. Ne demek bu? Yani biz eğer engelli bir kardeşimiz, vatandaşımızla ilgili yasal bir düzenleme yapacaksak ya da bir belediye bununla ilgili bir adım atacaksa, bu, pozitif ayrımcılık yani olumlu örnek niteliği taşıyıp bununla ilgili diğer vatandaşların da itiraz hakkını ortadan kaldıracak bir düzenleme. Bu hukuki düzenleme önemli.

Sonra, engelli evladı olan bir anne, beş yıl erken emekli olabiliyor. Yine, yeni kanunlarda, yine yasal teşviklerle birlikte görebiliyoruz ki engelli ailesi, evladı, çocuğu olan veya bizzat kendi engelli olan kardeşlerimiz istihdama kazanım adına öncelikli olabiliyor hem İŞKUR'larda hem KOSGEB'lerde hem diğer çalışmalarda.

Aslında sözün özü şu: Geriye, oradaki cümleler içerisinde yerel yönetimlerin dinamizmini önemsiyorum. Ulaşılabilir engelleri aşma adına bu konuda, iki gün önce ben Bağcılar'daydım. Bağcılar'da Engelliler Sarayı'nı gezdik bir vesileyle. Mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum. Terapi için oluşturulan havuzlardan çocukların mantar yetiştiriciliğine, bir üst katta tekstil atölyesinde çalışan engellilerden üst katta yine müzik eğitimi alanlara kadar muhteşem bir dört katlı, her şeyiyle bitmiş ve mükemmel hizmet veren bir yapı.

Dolayısıyla, arzu ederse ve imkân tanır, önceliklerse bir belediyenin de engellilere yönelik neler yapılabileceğinin çok olumlu örnekleri de mevcut, az önce verdiğim Bağcılar örneği gibi.

Sözün özü şu: Engellilerle ilgili asıl engel, gözde değil diyorum ben. Asıl engel seste de değil, asıl engel fizikte de değil, asıl engel vicdanlarda. Önemli olan, vicdanlardaki engeli kaldırmak diyor, MHP grup önerisine bu düşüncelerle aleyhte oy kullandığımı belirterek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)