GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:18.10.2012

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 197 sıra sayılı Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı'nın 74'üncü maddesindeki değişiklik önergemiz üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde 12 Eylül askerî darbesinin ardından sendikal hareketlerin yasaklanması ve ekonomik sistemin neoliberal politikalar ekseninde yeniden şekillenmesiyle beraber, işçi hareketinin gelişimini engellemek ve güçlü bir sendikal yapının ortaya çıkmasına izin vermemek için ciddi yasak ve engellerle dolu antidemokratik bir yasa uygulanmaktaydı. İşçilerin örgütlenme ve özgürlüğünü engelleyen bu Yasa'nın 12 Eylül rejiminin getirdiği ve değişmeden varlığını koruyan en uzun ömürlü yasa olması, bu nedenle şaşırtıcı değildir. Bu uzun süreye rağmen "demokrasi ve özgürlük" söylemleri altında mevcut anlayış, yeni kanun tasarısına da damgasını vurmuştur. Bazı ufak ve artık savunulması mümkün olmayan değişimlerin yapılmasının bir başarı ve ilerleme olarak gösterilmesi mümkün değildir. Daha da ötesinde, özellikle grev ve toplu sözleşmelerde engeller, yasaklar korunmakla kalmamış, hava ulaşımı alanında olduğu gibi genişletilmiştir.

Değerli milletvekilleri, sendikalar örgütlü ve demokratik toplumun olmazsa olmaz kurumlarıdır. Sendikal örgütlenmeye yönelik çıkarılan yasalar işverenden yana değil, işçiden ve emekçiden yana olmalıdır. İşverenden yana olan yasalar, işçinin zaten yeterince gasbedilmiş haklarını ve onların sendikal faaliyetlerini baltalamaktan başka bir işe yaramayacaktır. Üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısı her ne kadar kısmi birtakım iyileştirmeler getiriyorsa da yasa tasarısının konuşulmaya başlanmasından beri sendikaların dışarıda eylem üstüne eylem yapmalarından bellidir ki emekçiler, çıkarılmaya çalışılan yasadan hiç de memnun değillerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa tasarısının 74'üncü maddesinin 1'inci fıkrası "Mahallin en büyük mülki amirleri halkın günlük yaşamı için zorunlu olan ve aksaması muhtemel hizmet ve ihtiyaçları karşılayacak gerekli tedbirleri alır." demektedir. Bizler bu ülkede en demokratik tepkilerin ve eylemlerin bile "gerekli tedbirleri almak" adı altında nasıl da geniş bir şekilde ele alındığını ve bu yüzden engellendiğini iyi biliyoruz. Her ne kadar bir sonraki fıkrada bu tedbirlerin grev veya lokavtı engellememesi gerektiği şerhi konulmuş olsa da 1'inci fıkranın vermiş olduğu geniş ve her yere çekilebilir yönünden dolayı ilgili fıkranın, kesinlikle yasa tasarısından çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Demokratik eylem düzenlemek isteyen, greve gitmek zorunda kalan emekçilere karşı idarenin yetkilerini sınırsız hâle getirmek doğru bir yaklaşım değildir. Emekçiler işte, bu türden tehlikeli maddeler yüzünden günlerdir sokaklarda eylem yapmaktadırlar. Yasa teklifi hazırlanırken eğer sendikalarla yeterince görüşülmüş ve onların önerileri yeterince dikkate alınmış olsaydı, emekçiler günlerdir sokakta olmazdı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an ülkemizde onlarca cezaevinde, binlerce tutuklu ve hükümlü açlık grevindedir. Temel talepleri ana dilde eğitim, ana dilde savunma ve hepimizin arzuladığı Kürt sorununa çözüm ve barış sürecinde rolünü oynayabilmesini için İmralı üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması olan mahkûmların çığlığını neden duymuyoruz? Bugün itibarıyla 37'nci gününe giren açlık grevinde durumu giderek ağırlaşanlar var. Bu mahkûmlar ne kendileri için ne de içinde yaşadıkları kötü cezaevi koşullarının değiştirilmesi için bir şey istiyorlar. Açlık grevleri ölümlere yol açmadan taleplerin dikkate alınması ve hızlı bir şekilde adımların atılması gerekmektedir. Başta Hükûmet olmak üzere tüm siyasi partileri bu konuya karşı duyarlı olmaya çağırıyorum.

Daha önce defalarca bu kürsüden ifade ettim. Kürt sorununda çözüme giden yol diyalog ve müzakereden geçer. Bunun dışında girilen hiçbir yolun ülkemize bir katkısı olmayacaktır. Bu münasebetle açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülerin sesini duymak ve çözüme yönelik taleplerini yerine getirmek hepimizin görevidir.

Ülkemizde barışın tesisi ve halkların kardeşliği adına herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum, tekrar hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)