GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜNDEMDEKİ SIRALAMA İLE GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 83 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ?NİN İÇ TÜZÜK?ÜN 91?İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK VE BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE; (11/6) ESAS NUMARALI GENSORU ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 1 ARALIK 2011 PERŞEMBE GÜNKÜ GÜNDEMİNİN "ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER" KISMINA ALINMASINA VE GÜNDEME ALINIP ALINMAYACAĞI HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞMELERİNİN AYNI GÜNKÜ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:29.11.2011

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok değil, bir hafta önce AK PARTİ Grubu bir önerge vermişti, çalışma saatlerini 5 Ocağa kadar saat 14.00'ten 23.00'e kadar belirlemiştik. O gün bu kürsüden şunu ifade ettik: "Bunu sürdüremezsiniz, bir hafta sonra tekrar önergelerle geleceksiniz." Nitekim, bugün tekrar yeni bir önergeyle geliniyor ama bu sefer deniliyor ki: Saat 23.00'e kadar değil, bitimine kadar yani belki ertesi güne kadar sarkacak bir çalışmanın yapılması.

Şimdi, Meclisin sağlıklı yasama sürecini dikkate almazsanız ve muhalefet gruplarının bu konulardaki önergelerle katılım sürecini, maddelerin görüşülmesinde sağlıklı bir tartışma sürecini açmazsanız yasama sürecinde ciddi hatalar yaparsınız.

Bunların içinde bugün görüşülecek bedelli askerlik kanunu var. Bütün Türkiye'nin gözü bu yasanın üzerinde. Bu yasayı bu Meclisin sakin bir kafayla doğru dürüst tartışması lazım, bir gün yetmiyorsa iki gün olsun, ama tartışması lazım, sağlıklı önergelerin düşünülmesi lazım. Niye zengin bedelli yapıyor, niye yoksul zor durumda, bunun ikisinin ortası yok mu? Bunlar konuşulabilmeli.

Şimdi, "23.00 yetmiyor" deniliyor ve bu önergede deniliyor ki, "bitimine kadar." Yaş grubunuza bakın, Meclisin yaş grubuna bakın, elli yaş üzeridir. Bakın, yaşlı üyeleriniz var ve üç gün yirmi dört saat çalışmak üzere öneri veriyorsunuz. Poliste nöbetin belli bir süresi var, askerde de nöbetin belli bir süresi var, Mecliste nöbetin süresi yok, sınırsız! Peki, Meclis, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni imzalayıp onaylayan Meclis değil mi?

Peki, o zaman size şunu samimiyetimle sormak istiyorum: Bugünkü bedelli kanunda bizim de önergelerimiz var, sonuçta "evet" oyu vereceğiz, bu ayrı. Yarın Meclisin teşkilat yasası var, şunu göstermek istiyorum arkadaşlar, belki hiç eline almamış milletvekilleri olabilir içinizde. Bu Meclis teşkilat kanunu demek, Meclisin bundan sonraki bütün faaliyetlerinin belirlenmesi demek. Bakın çalışanından, personelinden, komisyonlarından millî saraylara kadar, hastanesinden nizamiyesine kadar, emniyetinden lokantasına kadar, toplantı salonlarından yapılacak yerlere kadar her şey konuşulacak. Siz, bu gece sabah beşte diyelim bedelli askerlik tasarısını görüştünüz, yarın saat ikide geleceksiniz buraya ve "saat ikiden bitimine kadar" deniliyor. Bitimine kadar denilen ve temel yasa da olsa kaç madde biliyor musunuz? 44 madde var. Bu teşkilat yasası salt bir özlük yasası olsaydı ve bunu bir güne sığdırmak mümkün olsaydı "Tamam, gerek yok, konuşmayalım üstünde. Üç tane tartışmalı madde var, onu konuşalım, geçsin." derdik fakat burada ısrarla şundan kaçınılıyor: Demokraside güçler ayrılığı var; yasama ayrı, yargı ayrı, yürütme ayrıdır. Siz yasamanın işleyişini belirleyeceksiniz. Siz bunu konuşurken Meclisin -bakın, çok açık söylüyorum- yasamanın elinde olması gereken gücü, sağlık ocağında Sağlık Bakanlığıyla, güvenlikte İçişleri Bakanlığıyla, diğer alanlarda farklı bakanlıkla paylaşan bir yasama dünyada gördünüz mü? Yasama kendi kararını verecek. Peki, siz dünyanın başka bir yerinde yasama Meclisine bağlı olan Millî Saraylardan Dolmabahçe Sarayı'nın yürütmenin başı Başbakanın çalışma ofisi olduğunu gördünüz mü? Niye Meclisin çalışma ofisi değil, bunu tartışmayacak mıyız?

Bakın, bitimine kadar? Bunların konuşulması lazım arkadaşlar. Çok sağlıklı tartışmalar yapmamız lazım. Bitimine kadar, sabaha kadar diye bir nöbet yoktur. Sayın Rıza Türmen buradaysa gerçekten ifade etmesini istiyorum. Göremedim? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 4'üncü maddesinin başlığı aynen şöyledir: "Angarya yasaktır." Siz bu önerinizle Meclise angaryayı dayatıyorsunuz; sadece muhalefete değil kendi milletvekillerinize de angaryayı, köleliği, zorla çalışmayı dayatıyorsunuz. Burada yasama görevini, faaliyetini yapanların hepsi insandır. Sağlık sorunları olan, ailesinin sorunları olan, başka acil işleri olan, farklı durumları olan insanlar da var. Siz eğer yirmi dört saat çalışma temposunu getirirseniz üçüncü günde iflas edersiniz. Üç gün üst üste bu Meclisin toplanamadığı çok zaman biliyoruz.

Şimdi, Meclisin gündeminde "Arı gibi çalışacağız yirmi dört saat." diyor Sayın Ahmet Aydın Kardeşimiz. Biz çalışmaya karşı değiliz. Gelin, doğru dürüst, Meclisin gündemine Türkiye'nin gündemini, sorunlarını taşıyalım. Sizin vicdanınız rahat galiba? 8 tane milletvekili tutuklu bir Mecliste konuşuyoruz. Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir ülkede konuşuyoruz. Herkesin gizli dinlendiği bir ülkede konuşuyoruz. Gizli soruşturmacıların, gizli tanıkların yargı verdiği, olağanüstü mahkemelerin hüküm sürdüğü, astığı astık kestiği kestik bir adaletsizlik düzeninde yaşıyoruz. Hiç mi bunların düzenlenmesinin önemi yok, gündemsel olarak önemli değil? Bu Meclis hiçbir zaman Türkiye'nin gerçek gündemlerine gelmeyecek mi? Uzun tutukluluk süreleri sizi rahatsız etmeyecek mi? Bir gün bir başkasına, bir gün size. Adaletin olmadığı yerde herkesi adaletsizlik buluyor, çarpıyor. Adaletin olmadığı yerde herkes suçlu duruma da düşüyor, adaletin olmadığı yerde barış da kalmıyor. Arkadaşlar, Türkiye'nin gerçek gündemi yeni bir anayasa değil mi? Bu yeni anayasa süreci için size bir yol temizliğini önermedik mi? Yol temizliğini önerirken anayasayı özgürce tartışma ortamını yaratalım demedik mi? Üç dört tane kanunu burada görüşmemeyi iş ediniyorsunuz, bizim karşımıza sağlıksız bir çalışma takvimi ve önergeleri çıkarıyorsunuz. Peki, soruyoruz size: Siz bu Terörle Mücadele Kanunu'yla, TCK'nın,CMK'nın hükümleriyle yeni bir anayasa tartışmasının sağlıklı koşullarını oluşturmadan, nasıl tartışacaksınız? Boş boş konuşmanın bir gereği yok. Bir profesör, bir sivil toplum, yarın, üstelik cüzdan numarasından buraya bilgi verecek. Yüz binlerce sivil toplum, kişi bilgi sunacak buraya. Herkes aykırı fikirler de sunabilir. Aykırı fikirler sunanların hepsini özel güvenlik savcılarına mı ihbar edeceksiniz? Cüzdan numarası üzerinden hepsini oraya mı teslim edeceksiniz? Soruyoruz, bu sorunları çözmemiz lazım. Mecliste bunları konuşmayacak mıyız? Terörle Mücadele Kanunu 91'de çıktı, Türk Ceza Kanunu 95'te çıkınca onun muadili bütün maddeler onun içinde yer alırken, TMK'nın artık gereği kalmazken niye TMK hâlâ yürürlükte? Düşünce özgürlüğünden, dünyanın en çok basın suçlusunun olduğu ülkeyiz. Neden? Basılmamış kitaptan, yazılmamış makaleden, kafadaki düşünceden hâlâ 21'inci yüzyılda çağ dışı koşullarda insanlarımız tutuklu. Terör suçlarında Çin'den daha fazla tutuklusu olan ülkeyiz. Bunların hepsi gündem değil mi, barış gündem değil mi, kardeşliği konuşmak gündem değil mi, gerçek sorunlarımızı konuşmak gündem değil mi? Ne zaman bu gündeme geleceğiz? Eğer sizin gündeminize, AK PARTİ Hükûmetinin gündemine gelirsek sizin gündeminizin hepsi euro ve dolarlar üzerinden çalışıyor. Maalesef, o euro ve dolarlar da hiçbir ülkeye?

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - En son sözü sana iade ediyorum.

HASİP KAPLAN (Devamla) - ?tek taraflı selamet getirmez, tek taraflı selamet getirmez. Euro ve dolarların dışında adalet de vardır, eşitlik de vardır, özürlük de vardır, hakkaniyet vardır, insan hakları vardır, insan onuru vardır, insan vardır. İnsanı odağına koymayan hiçbir meclis çağdaş bir meclis değildir. Bunu bu şekilde işletenler de çağ dışı davranmış olurlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Uyarıyorum, bunu siz yarım, yanlış yaparsınız.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Son söz senin hayallerindir, hayallerindir.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Milletvekilim?

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - O euro, dolarlar var ya o senin hayallerin, onları aynen iade ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Zeybekci?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sen Denizli'nin horozu musun?

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Aynen sana iade ediyorum.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sen Denizli'nin horozu musun? Sen horozu musun Denizli'nin herkese laf yetiştiriyorsun?

BAŞKAN - ?söz isteyen Ramazan Can.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Denizli'nin horozu bir tek sen mi kaldın?