| Konu: | ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 29.11.2011 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekillerimizin sormuş olduğu soruları süremizin yettiği, elverdiği ölçüde cevaplandıracağım. Eğer ki sorusuna cevap alamamış -arkadaşlarım takip edecekler- milletvekili arkadaşlarımıza da yazılı olarak cevaplarını ileteceğiz.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, bu yasa toplumsal bir gerçeklikten, ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. En somut örneği -artık nasıl yorumlanırsa yorumlansın ama- yaşı kırk beşin üzerinde olan 60 bin kişi bakaya durumunda. Yaşı kırk beşin üzerinde 60 bin kişi. Bu bir sosyal gerçeklik. Devlet vatandaşıyla kavga etmez, devlet vatandaşıyla davalı olmaz ama bunun sonucu devlet vatandaşıyla davalı. Dolayısıyla bizim istediğimiz husus devlet vatandaşıyla barışsın. Bu da bir şekilde bir barış. Sosyal gerçeklikten kaynaklanmıştır.
Konuşan hatiplerden birisi "Bakın bunu çıkarıyoruz ama işte bizim askeriyede ölenlerimiz, şehitlerimiz var, bunların çocuklarını buna tabi tutalım." gibi bir ibare kullandı. 2009 yılında bir yasal değişiklik yaptık: "Askerlik hizmetini yerine getirmekteyken ölen, akıbeti meçhul kalan, hakkında gaiplik kararı alınan veya maluliyet aylığı bağlanmasını gerektirecek biçimde malul olanların;
Baba ve annesinin müşterek olarak talep ettiği veya baba ya da annesinden biri ölmüş ise sağ olanın talep ettiği kardeşlerinden biri, istekli olmadıkça silah altına alınmaz veya silah altında ise terhis edilir." Demek ki bir tanesi kesinlikle askere alınmaz istekli olmadan. Askerlik hakkı yok ama buna rağmen "Ben askere gitmek istiyorum." diyorsa "Hoş geldin, sefa geldin, askerlik yapmak da bir onurdur." diyoruz.
Yine "Baba ve annenin müştereken anlaşamadıkları veya her ikisinin de ölmüş olması durumunda; öncelikle silah altında olan kardeşi var ise istekli olması halinde terhis edilir, silah altında olan kardeşi yok ise veya silah altında olan kardeşi terhis olmak istemez ise askerlik hizmet sırası gelen ilk kardeş istekli olmadıkça silah altına alınmaz."
Bir başka -terörle mücadele yaparken de- husus: "Askerlik hizmetini yerine getirmekte iken Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocuklarının hepsi ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı, istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir."
Bunu neden söyledik? Biraz önce "Bu yasayı getirecekseniz bunlar için getirin." diye bir tabir vardı. Bilin ki 2009'daki yapılan değişiklikle biz bu askerdeyken hayatını bu vatan için kaybedenlerin yakınları için bir düzenleme yaptık.
Yine bir başka konuşma da vicdani retle ilgili. Sakarya Milletvekilimiz çok sevgili Hocam Münir Kutluata söyledi. Bu yasanın vicdani retle ilgili hiçbir alakası yok. Bunu çok net şekilde? Adalet Bakanlığımızın söylemiş olduğu husus, Avrupa Komisyonunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye'nin bir mahkûmiyetiyle ilgili bir cezanın teke indirilmesiydi. Dolayısıyla da Sayın Başbakanımız bununla ilgili açıkladı.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Bakan, bunlara konuşmada cevap verirsiniz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bedelli askerlik daha önce üç kez çıktı, kısa dönem askerlik de yapıldı ancak sonuçtaki gelen rakamı söyledim, şu anda 460 binin üzerinde bir insanımız var. Bu insanımızdan ne kadar kişi yararlanır, hep beraber göreceğiz.
Yine bir başkası, yine Hocam söyledi. Birol Elmas, Sakaryalı şehidimiz, yoksul, elektrik faturasını ödeyememiş. İşte biz bu yasayı çıkarıyoruz ki? "Yoksul er ve erbaşların ailelerine belediyelerce, belediye meclis kararıyla, karar alınarak yardım edilebilir, destek edilebilir." diye kanun maddesi var fakat belediyelerimiz uygulamıyor. Belediyeler uygulayamadığı için de böyle kaldı ancak şimdi bu topladığımız parayı bunda da kullanacağız.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sosyal yardımlaşma fonları var Hükûmetin.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ona verecek parayı bulamadınız mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka? Bir başka?
OKTAY VURAL (İzmir) - Yani onlara verecek para bulamadınız mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yirmi bir günlük eğitimin kaldırılması vicdani retle ilgili bir şey mi? Yani çok net olarak söyledik ki biz herkesin bu ülkeyi sevdiğine hemfikiriz ama bu ülkeyi hiç kimse bizden daha çok sevdiğini söylemesin. Biz, öyle değil? Bu ülke için can veren de bizim evladımız. Dolayısıyla da hiç kimsenin yani "Siz vicdani retçilere buradan bir şey veriyorsunuz, imtiyaz veriyorsunuz." diye bir düşünceye girmesi doğru olmaz, gerçeği yansıtmaz diye düşünüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) - Faydalanmayacaklar mı onlar, faydalanmayacak mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - "Kaç yılda bir bedelli çıkacak?" diye bir soru var. Muhakkak ki biraz önce söyledik. Kaçta çıkmış? 87'de çıkmış, rahmetli Özal döneminde. Kaçta çıkmış? 92'de. Aradan kaç yıl geçmiş? Beş yıl. 92'den sonra 99'da çıkmış. Kaç yıl geçmiş? Yedi. 99'dan bugüne kadar on iki yıl geçti bizim dönemde. Geleceği kim bilebilir, müneccim olan var mıdır? On yıl sonra, yirmi yıl sonra ne çıkar, o ayrı bir şey.
Tabii, bunun dışında bir başka Sayın Vekilimiz, "Bedelli askerlik geçici bir çözümdür?" E doğrudur, olabilir, bir sosyal probleme bir çare? "?kalıcı çözümler yapılsın." Münir Kutluata da söyledi. Dolayısıyla, dedi ki o da: "Askerlikle ilgili genel, kalıcı bir düzenlemeler yapılsın." denildi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sorulara cevap verin Sayın Bakan ya!
Usul hakkında Sayın Bakanı bir uyarır mısınız? Sayın Bakan konuşmalara cevap veriyor, sorulara değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ona da cevap verilir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Konuşmacılara cevap veriyor Sayın Bakan Sayın Başkan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hayır, hayır, sorular da var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, Sayın Bakanın ona da cevap verme hakkı var, Sayın İdare Amirinin bunları bilmesi gerekir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Yok canım sende!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tabii, buradaki kürsüde konuşulanlara da, sorulan sorulara da cevap verecek.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yine, bir başka Sayın Vekilimizin "Acaba suç işleyenler bu yasadan faydalanacak mı?" diye bir cümlesi vardı.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Soru-cevap işlemi ile oradaki konuşma farklıdır Sayın Elitaş. Sayın Bakan çıksın konuşmaya konuşmayla cevap versin, o hakkı var. Niye sorulara cevap vermiyor? Olur mu öyle şey!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Zaten bu soru değil mi? Bu soru değil mi? Çok net olarak da söyledik, herkese, sorusunun cevabını alamadığını düşünenlere pekâlâ yazılı cevap vereceğiz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hükûmet istediği zaman söz alabilir, orada cevap versin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hükûmet istediği şekilde istediği cevabı verebilir. Beğenmiyorsan yazılı cevabı bir daha sorarsın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka vekilimiz sordu "Suç işleyenler bu yasadan faydalanacak mı?" diyerekten. Bu yasadaki şu şartları yerine getirenler? İkisi farklı husus, ceza kovuşturmasına tabii tutulanlar farklı husus? Bu yasada ne diyoruz? "Otuz yaşından gün almış olanlar, şu kadar?"
OKTAY VURAL (İzmir) - Yani PKK'lı da faydalanacak mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Alnında yazıyor mu PKK'lı olduğu?
OKTAY VURAL (İzmir) - Yazıyor; kovuşturma, soruşturması var, davası devam ediyor. Cemil Bayık faydalanacak mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla, bu yasanın şartlarını taşıyanlar bu faydadan? Bu ülkenin vatandaşı olan, bu yasada belirtilen şartları taşıyanlar, herkes, bu yasadan faydalanır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Askere kurşun sıkanları da faydalandırıyorsun ha! Yazıklar olsun!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başkası sordu "Bu yasadan kaç kişi yararlanacak?" diye. Biz, yararlanacak insanların sayısının yaklaşık 460 bin civarında olduğunu söylüyoruz ancak kişilerin işte gelirleri durumlarına göre talepleri durumunda olaraktan bu yasa kapsamına girmiş olmasına rağmen askerlik yapacak olanları biliyorum, mali durumu iyi olanları da yine askerlik yapmak isteyenleri de biliyorum. Dolayısıyla hep beraber göreceğiz.
Tabii, Sayın Sakık'ın bu adli tıpla ilgili vardı. Bununla ilgili, Sayın Sakık, bir milletvekilimiz de soru sormuştu dolayısıyla o soruya da bir yazılı cevap da verilecek. Ancak şunu söylemek istiyoruz ki bu ülkenin insanı hiç ölmesin yani özü bu, bu ülkenin insanı ölmesin. Ha, burada kullanılan silah? Zaten Türkiye Cumhuriyeti yasal? Siz elinizde silahla Almanya'nın dağlarında dolaşabilir misiniz, Amerika'nın dağlarında dolaşabilir misiniz? Oralarda dolaşamıyorsun da Türkiye'nin dağlarında nasıl dolaşırsın! Bununla silahlı kuvvetler, yasal güçler mücadele etmez mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Soruya cevap verin Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla, onların yapmış olduğu yasal bir mücadeledir. Ama diyoruz ki: "İnsanımız ölmesin." Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir korkusu olsaydı?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - "Dersim'de de aynı şey yapılmıştır." diyorsunuz. Farklı bir şey yok, 21'inci yüzyılda da aynı şeyler yapılıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Bakanım, siz Genel Kurula hitap edin, Genel Kurula.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka? Dediği gibi?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Parası olmayan ne yapacak?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen? Sayın Bakan sorulara cevap veriyor.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başkası yine "Uzman erbaşlara memur hakkı tanınabilir mi?" diye. Zaten böyle bir yasal uygulama var. Pekâlâ müracaat oluyor. Fakat talepler çok olduğundan birçok kurum artık bunu uygulamamak istiyor. Yoksa yasal olarak bir engel yok.
Bir başka Sayın Vekilimiz "Genelkurmay Başkanlığının görüşü alındı mı?" dedi. Muhakkak ki bu yasayla en ilgili olan kurum Genelkurmay Başkanlığı. Genelkurmay Başkanlığımızın tabii ki görüşü alınmıştır ve kendisi de bu konuda çok hassastır, onu da bilmek lazım. Ancak, Genelkurmay Başkanımızın çok net bir açıklaması var. Sordu? Lütfen? En son basında da açıkladı. Genelkurmay Başkanımızın açıklamasına bir başka açıklamayı gereksiz buluyorum. (CHP sıralarından "Parası olmayan ne yapacak Bakan?" sesi)
Tabii "Zenginimiz bedel verir, yoksulumuz, askerimiz fakirdendir." diye? Osmanlı döneminden de çıkan bir sözdü. Bu dönem de? Bir gerçeklik de var. Ancak, şunu söyleyelim ki, zengin olup da askere giden de var benim bildiklerim. Dolayısıyla, kesin böyle bir ayrım yok ama böyle bir imkân var. Ancak, bir sosyal gerçek de? Otuz yaşını da aşmış. Onu diyerek?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Bakan, yardım faslını belediyelere mi aktaracaksınız? Onlar mı yapacaklar yardımı? Hangi fasıldan yapacaklar?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Sayın Bakan, parası olmayan ne yapacak?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka soru, bir başka açıklama: "Buradaki milletvekillerinden üçüncü dereceye kadar olanlardan kaç kişi faydalanacak?" diye bir soru var. Yani buna insaf demek lazım. Bu, parlamentonun, siyasetin değerini düşürmek demektir. Bunun içinde siz de varsınız, biz de varız. Biz şimdi bütün milletvekillerine sorduk mu "Sizin evladınız kaç yaşında? Otuz yaşına, askerlik çağına gelmiş, gitmemiş olan var mı?"? Birinci dereceyi vazgeçtik, ikinci dereceyi, üçüncü dereceyi sorduk mu? Böyle bir şey yaparsak da yanlış olurdu, ayıp olurdu yani.
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Bakanım, bir anket yapın, kimin çocuğu o dağlarda?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla, bizim böyle bir anlayışımız yok. Bir genel ilke koyuyoruz. Bu genel ilkeden hangi vatandaş faydalanırsa. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak kaydıyla herkes faydalanır. Bunun içerisinde milletvekilinin oğlu da varsa faydalanır?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Fakir nasıl faydalanacak Sayın Bakan? Ayıp değil mi fakire?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bunun içerisinde Vanlı kardeşim de varsa faydalanır dediği gibi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Zengin-fakir ayrımı yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Akar, lütfen?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 12 milyon insan yoksulluk sınırının altında.
BAŞKAN - Sayın Akar?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne ayıp ya! Kendiniz ayıp yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Akar?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka Sayın Vekilimiz sordu, dedi ki: "Bu bakayalar içerisinde ilk on beşte olan en fazla bakaya veya kaçağın olduğu iller neresidir?"
En fazla göç kabul eden iller, en fazla kaçağın olduğu illerdir. Neresidir? Büyükşehirlerdir; İstanbul'dur, Ankara'dır, İzmir'dir, Adana'dır.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Bakanım, siz sorunun mantığını anlamadınız. Askerlik şubesinde nüfusa kayıtlı olduğu yerde yüzde olarak sordum ben, yüzde. Yani, şu ilde, 10 bin nüfusu olanla 100 bin nüfuslu yerin arasında fark nedir?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Anladım.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen toparlayınız.
Teşekkür ediyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ali Bey, şimdi buraya gelince arkadaşlar bununla ilgili bir çalışma yapmaları lazım, muhakkak ki bir çalışma yapacaklar. Bunu da zatıalinize göndereceğiz diyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkanım, cevapları verilmemiş olan vekilleri de takip edeceğiz, yazılı olarak da, herkese de yazılı cevaplarını vereceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)