GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:15.05.2013

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Tasarı üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ben de konuşmamın başında Hatay Reyhanlı'da meydana gelen menfur saldırıyı kınıyor, vefat eden, hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar temenni ediyorum. Burada, Hükûmet olarak Reyhanlı'yla ilgili yapılması gereken çalışmalar tamamlanıyor, toparlanıyor. Bakanlığımla ilgili de primlerin ertelenmesi konusundaki çalışmalar son aşamaya gelmiş bulunuyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, görev alanları itibarıyla yediden yetmişe bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren son derece önemli konularla görevli bir Bakanlık. Birçok alanda bu son on yıl içerisinde reformlar gerçekleştirildi. Bu reformlardan önemlileri de yine Bakanlığım bünyesinde gerçekleşen reformlar. Yine, Türkiye'miz açısından, ülkemiz açısından en önemli reformlardan biri olan sosyal güvenlik reformu, bu son on yıllık dönem içerisinde gerçekleşen bir reform. Bu reform ile üç farklı kurum tek çatı altında birleştirildi. Eşitsizlikler, hizmet alımındaki eşitsizlikler ortadan kaldırıldı ve sigorta ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda ciddi şekilde kolaylıklar sağlandı. Sağlığa ve sigorta hizmetlerine erişimde ciddi bir rahatlama gerçekleşmiş oldu.

Şimdi, bu reform 2008 yılında gerçekleşti. 2008 yılından bugüne bu reformun getirileri nelerdir diye baktığımız zaman, 2007 yılında aktif sigortalı sayısı 14 milyon 763 bin kişi; 2012 yılına baktığımız zaman, 2012 yılında 18 milyon 353 bin kişiye çıktığını görüyoruz. Çalışabilir çağdaki nüfusun -bu dönem içerisinde- yüzde 8,8 arttığı düşünülürse, sigortalı sayısındaki artışın yüzde 24 olduğu dikkate alınırsa reformun sisteme nasıl bir katkı sağladığını görmek mümkün. Yani, çalışabilir çağdaki nüfusun oranı yüzde 8,8 artıyor ama sigortalı sayısındaki artış yüzde 24. 2007 yılında 44 milyar olan prim gelirleri, 2012 yılında devlet katkısı hariç 101 milyar liraya ulaşmıştır, artış oranı yüzde 126'dır. 2012 yılında prim tahsilatı öngörü; 2012 yılında 96 milyar prim tahsilatı öngörülür iken bunun 101 milyar olarak gerçekleştiğini belirtmek istiyorum. 2013'ün ilk üç ayı için de baktığımız zaman, yine bütçede öngörülen prim tahsilatı 26,4 milyar şeklinde gerçekleşmesi bekleniyor iken, bunun 28,3 milyar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Bu değişimler son derece önemli takdir edersiniz. Birkaç rakam daha vermek istiyorum: 2007 yılında toplam gelirlerin toplam giderleri karşılama oranı; Sosyal Güvenlik Kurumunda toplam gelirlerin toplam giderleri karşılama oranı 2007 yılında yüzde 69,4 iken 2012 yılında devlet katkısı dâhil yüzde 89,2; devlet katkısını çıkardığınız zaman yüzde 74,5 olduğunu görüyoruz. Burada da 5 puanlık bir gelirlerin giderleri karşılama oranında artış olduğunu görmek mümkün. Prim gelirlerimizin giderleri karşılama oranına baktığımız zaman; 2007 yılında prim gelirlerimizin giderleri karşılama oranı yüzde 52 iken bugün yüzde 61'e ulaşmış bulunmaktadır, 9 puanlık bir artış söz konusudur. Sosyal Güvenlik Kurumu 2012 yılı toplam gelirleri 143 milyar, 2012 toplam giderleri ise 160 milyar liradır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik açıklarının gayrisafi millî hasılaya oranının yüzde 1,2'ye gerilediğini söyleyebiliyoruz.

Kayıt dışı istihdamla mücadelemizi yoğun bir şekilde sürdürdüğümüzü de belirtmek istiyorum. 2008 yılı ile 2013 Nisan tarihleri arasında 94 bin iş yeri kayıt altına alınmıştır; 1 milyon 495 bin sigortalının da kayıt altına bu dönem içerisinde, reform süreci dönemi içerisinde alındığını görüyoruz. Peki, bunun neticesi ne oldu? Neticesi, kayıt dışı istihdam yüzde 52'den yüzde 36,2 düzeyine gerilemiş bulunmaktadır.

Bunun yanında istihdamı artırmak amacıyla uyguladığımız teşvik politikaları var. Bu teşvikler neticesinde de 2004'ten 2013 yılına kadar, 2012 sonuna kadar 25,5 milyar lira teşvik imkânı sağlanmış bulunmaktadır, bu teşvike 25,5 milyar aktarılmış bulunmaktadır. Bu teşviklerden 8,5 milyon sigortalı vatandaşımız, çalışanımız yararlanmaktadır, yararlanmaya devam etmektedir. Bugün gerçekleştireceğimiz düzenlemeyle de bu teşviklerin kapsamını yurt dışında çalışan işçilerimize de teşmil ediyoruz, yani teşvik kapsamını genişletmiş bulunuyoruz.

Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, çalışma hayatı olsun, sosyal güvenlik olsun temel parametreleri olan alanlar. Temel parametrelerden taviz vermeden, bu hayatın, sosyal güvenlik hayatının, çalışma hayatının dinamik bir hayat olduğu dikkate alınınca bu alanlarda değişikliklerin olması çok doğaldır. Yani zaman akıp gidiyor, birçok alanda değişim yaşanırken, taleplerde farklılaşma yaşanırken sosyal güvenlik alanının statik kalması ve sabit bir şekilde kalması ve değişime uğramaması bizim kanaatimize göre doğru değildir. Onun için, bazı arkadaşlarımızın işte "Reformu yaptınız ama sık sık buraya değişiklikleri getiriyorsunuz." gibi eleştirilerini, olması gereken değişiklikler diye özellikle ifade etmek istiyorum.

Bugün huzurlarınıza getirdiğimiz düzenleme ile 18 yaşına gelmiş, 19 yaşından gün almamış olan gençler ve çocuklarımızın sağlıktan yararlanmaları, eğer ebeveynleriyle irtibatlandırılması mümkün değil ise bunların sağlıktan yararlanmalarındaki zorlukları ortadan kaldıran bir düzenlemeyi getiriyoruz.

Ayrıca, yabancı uyruklu öğrencilerin Genel Sağlık Sigortası'ndan zorunlu olarak yararlanmaları isteğe bağlı duruma dönüştürülüyor.

Bir başka düzenleme -birinci bölümle ilgili ifade ediyorum- Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunda özel sektörden veya özel hastanelerden veya özel sağlık hizmet sunucularından ve üniversite hastanelerinden bir temsilci bulunmaktadır.

Yine, özel sağlık hizmet sunucularının fark alma imkânı bildiğiniz gibi 1 katına kadardı yapılan işlemlerde. Bunun 2 katına kadar Bakanlar Kurulu kararıyla artırılabileceği düzenlemesi içermektedir.

Ayrıca, üniversitelerimizde gerek ayakta tedavi ve işlemlerle ilgili gerekse yatarak gerçekleşen tedavi hizmetleriyle ilgili yeni düzenlemeler, mesai saatinin dışında yeni düzenlemeler içeren bir maddemiz bulunmaktadır.

Az önce ifade ettim, yurt dışına götürülen işçilerimizin sağlık sigortasıyla ilgili, sağlık primleriyle ilgili 5 puanlık bir indirim gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, yurt dışında şu anda 36 bin işçi bulunmaktadır, bunun sayısının daha da artması, yabancı işçinin veya projelerin gerçekleştiği ülkelerin işçilerinin değil de, bizim vatandaşlarımızın, bizim çalışanlarımızın yurt dışındaki projelere götürülmesi konusunda bir teşvik içermektedir.

Şiddete maruz kalan kadınların gelir testine tabi olmadan GSS kapsamına alınmaları düzenlemesi getirilmektedir.

Ayrıca, bildiğiniz gibi, 5084, yani 49 ile teşvik uygulaması 31/12/2012 tarihi itibarıyla son bulmuş idi. Burada yoğun bir talep var, talebin kaynağı da şu: Yeni teşvik sistemi 1 Ocak itibarıyla bölgesel bir teşviki, 6 bölgeden müteşekkil bir teşviki içermektedir. Eski teşvik ile yeni teşvik uygulamalarının aynı ilde gerçekleştiği noktalarda ciddi rekabet sorunlarının yaşandığı ifade edilince bu işletmelere dönük bir teşvik uygulaması bu pakette, bu yasada bulunmaktadır. Bu ve benzer birçok düzenlemeyi içermektedir.

Bir önemli düzenleme de sağlık hizmeti sunucuları faturalarının iş yükünün fazla olması ve kanunda belirtilen süre içerisinde incelenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilmiş olan faizlerin terkinine yönelik bir düzenleme. Bu düzenleme, bildiğiniz gibi, sosyal güvenlik reformu ve 5502 sayılı Yasa, 2006, 2007, 2008 yıllarında yoğun tartışılan, Anayasa Mahkemesine konu olan, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilip geldiği dönemlerde özellikle sağlık hizmeti sunucularının o dönem içerisinde faturalarının incelenmemesinden kaynaklanan ve belli bir bölgeye, belli bir, lokal bir düzeydeki faturaların ödenen avanslarının daha sonra kesintiye tabi tutulmasından kaynaklanan bir faiz durumunu terkin etmeye dönük bir düzenleme içermektedir. Tabii, ikinci bölümde de önemli düzenlemeler var, onu ikinci bölümde değerlendiririz.

Ama burada çok değerli milletvekilleri arkadaşlarımız önemli değerlendirmeler yaptılar. Katkılarından dolayı bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Özellikle bizim bütün bakanlarımız öyle ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak söz verip de, müjde diye açıklayıp da yapmadığımız bir şeyi ben hatırlamıyorum yani söz veriyor veya müjde verdik diye bir şey kesinlikle söz konusu değil. Ne söz verdiysek onları yaptık, onları yapıyoruz ve üzerinde çalıştığımız konuları da açık bir şekilde her defasında gerek Parlamentoda gerekse tüm etkinliklerde net bir şekilde ifade ettik. Yani sorun çözmenin yoğun olduğu bir bakanlıktır çalışma ve sosyal güvenlik alanı. Bu anlamda da birçok temel sorunun sizlerin desteğiyle çözüldüğünü burada belirtmek istiyorum ama söz verip de beklettiğimiz bir şey yok ama gündemimizde olan konular var. Gündemimizde olan konuları bir bir bugün olduğu gibi huzurlarınıza getiriyoruz.

Efendim, taşeron işçileri ifadesi kullanıldı. Evet, taraflarla uzlaşmakta zorlandığımız ama yoğun bir şekilde üzerinde şu anda çalıştığımız ama kamu olarak, Bakanlık olarak, biz çalışmamızı tamamlamış bulunuyoruz ama tarafların bu konudaki görüşleri netleşmiyor. Mesela şunu soruyorum, diyorum ki: Taşeron işçileri on iki aydan az çalıştıkları için tazminattan yoksun. Şimdi, biz sendikalardan bu konuda destek bekliyoruz. Bu tazminat işini çözmemiz gerekiyor yani on iki ay şartı değil, gerekirse bir ay çalışan işçimizin kendi bireysel hesabına bu tazminatın yatması gerekiyor. Bu konularda siz sendikayla eğer uzlaşamıyorsanız, sendikalar bu konuda size bir çözüm önerisi getirmiyorlarsa... Yani bu önemli bir düzenleme, köklü bir düzenleme, bu düzenlemeyle ilgili taraflarla bir araya geldiğimizde net ifademizdir: "Teklifinizi getirin." Bize hiçbir sendika teklifini getirmiş değil. Bunu açıkça burada ifade ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, benim bir önerim var. Taşeron işçiliğini kaldıralım, bu iş çözülsün efendim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Taşeronla ilgili... Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) - Taşeronları alın kadroya, kamu girsin işin içine.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Kamuyla ilgili, kamuyu ilgilendiren boyutu var, özel sektörü ilgilendiren boyutu var. 2004, 2005 yıllarında çıkarılan İş Kanunu'nun 2'nci maddesiyle ilgili bir düzenleme var. Aradan yedi sekiz yıl geçmiş, on yıl geçmiş, şimdi hâlen 2'nci maddenin aynı şekilde yürürlükte kalmasını düşünmek bizce doğru değil, biz Hükûmet olarak doğru bakmıyoruz. Taraflara bunu söylüyorum, diyorum ki: Kamuda taşeronluğun çok yaygınlaşmasına sıcak bakmadığımızı, bu alanın düzenlenmesi gerektiğini ama özel sektörün taleplerinin farklılık arz ettiğini, dünya piyasalarında rekabet ettiği için özel sektör ile kamuya bu konudaki bakışın farklılık arz etmesi gerektiğini ama tarafların "Hayır, 2002 yılındaki, 2003 yılındaki 2'nci madde, İş Kanunu'nun 2'nci maddesi bir kazanımdır. Biz buradan ne ileri bir adım atarız ne geri adım atarız." yaklaşımı çözüme hizmet etmemektedir. Onun için, tarafların uzlaşısını aradığımız bir noktadır yoksa alternatifleriyle bizim elimizde her türlü çözüm mevcuttur, onu ifade etmek istiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kaldıralım taşeronluğu Sayın Bakan, çözülsün.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Taşeronluk değil, alt işverenlik rahmetli Atatürk döneminde, 1936 yılında bizim İş Kanunu'muzla çalışma hayatımıza girmiş olan bir düzenlemedir. Dünya gerçekleriyle bakmak gerekiyor. Hizmet alımını ortadan kaldırma anlayışına biz sıcak bakmıyoruz ama hizmet alımında emeğin sömürüsünü ortadan kaldırmak gerekiyor. Bunu kiminle yapacaksınız? Bunu taraflarla yapacaksınız. Tarafları işte bu anlamda projeleriyle masaya gelmeye ben davet ediyorum. Söylediğimiz bu.

Şimdi, burada dış borçtan bahsedildi. Değerli arkadaşlar, bakınız, 2002 yılında toplam dış borç stoku 129 milyar dolardır. Türkiye'nin 2002 yılındaki dış borcunun toplamı 129 milyar dolardır. 2012 yılında Türkiye'nin toplam dış borcu 336 milyar dolardır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kamunun?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Gayrisafi millî hasılaya baktığınız zaman: 2002'de gayrisafi millî hasılanın yüzde 56'sı dış borçtur, toplam dış borç, 2012'de baktığınız zaman yüzde 42'dir. Biz diyoruz ki: "Yüzde 42, yüzde 46'dan daha azdır, daha küçüktür." Bunu söylüyoruz, söylediğimiz bu, başka bir şey yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir de iç borca baksaydınız, bir de iç borcu oranla bakalım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - "IMF'ye borç bitti." diye söylüyorsunuz, müjde veriyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bir de önemli bir şey söyledi değerli hatip burada: "İşte bu borç yüksek. Kıymeti olan paraları var Japonların, Amerikalıların, İngilizlerin." diyor. Dolayısıyla, bu, tabii, eski Türkiye gözüyle, eski ekonomi gözüyle bakarsanız doğru. Bizim paramızın değerli olduğunu artık bütün dünya da biliyor yani. Yani, TL'yi eski TL olarak değerlendirmeyi de ben doğru bulmuyorum. TL kıymetli bir paradır. Bunun da bilinmesinde yarar var diye düşünüyorum.

İşsizlikle ilgili burada bazı değerlendirmeler yapıldı. Türkiye'de iş aradığını söyleyen 2 milyon 800 bin vatandaşımız var. Ama yalnız, bakın, ben size 2013'ün Nisan ayındaki açık iş tablosunu ortaya koymak istiyorum: 134 bin açık iş var, yerleştirdiğimiz 64 bin. Yaklaşık 70 bin açık işimiz var, bir ay içerisinde.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nerede Sayın Bakan ya, her gün telefon geliyor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Efendim, eğer ticaret sanayi odalarını gezerseniz, organize sanayi bölgelerini gezerseniz...

Problem nedir? Meslek meselesidir, mesleksizlik meselesidir. Tabii, onlarca yıl yaşadığımız, meslekten, mesleki eğitimden gençlerimizin yoksun bırakılması dönemini unutmayalım. Onun çalışma hayatına çok olumsuz yansımaları olmuştur, birincisi bu.

İkincisi, İŞKUR şimdi seferber olmuş durumda. Mesleki eğitimi çok yaygınlaştırmış bulunuyoruz. Bu açık işleri doldurmak için yoğun bir gayret içerisindeyiz yani biz bu anlamda söylüyoruz. Bu ay 70 bin açık iş var, eleman arıyoruz, bu 70 bin kişiyi bulmakta zorlanıyoruz. Bu yönüyle söylediğimiz bir cümleyi "Efendim, Türkiye'de işsizlik yok." şeklinde değerlendirmek doğru değil.

Evet, kadro beklentileri var. Yine bu da devlet personel yasası üzerinde çalıştığımız bir konu.

Primlerin yapılandırılmasıyla ilgili bir değerlendirme yapıldı. Değerli arkadaşlar, primlerin yapılandırılması gündemimizde yok çünkü 2008 yılında, 2011 yılında yapılan prim yapılandırmaları birkaç kez uzatıldı, yeni haklar tanındı. Tabii ki kamu yönetimi bir ciddiyet ister. Talep önemlidir, oluşan talep önemlidir ama bunun karşılığı verilmiştir. Onun için, şu anda gündemimizde olmayan bir talep olduğunu burada belirtmek istiyorum.

Tabii, birçok düzenleme var ama zamanımız yeterli olmadığı için belki soru-cevap bölümünde de değerlendirmek üzere bu önemli tasarının hayırlı olmasını diliyorum. Katkılarınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)