GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:15.05.2013

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci bölüm üzerinde değerli arkadaşlarımız değerlendirmeler yaptılar, teşekkür ediyorum.

Şimdi, efendim, öncelikle "Bu yasa IMF yasası" diye başladı birinci bölüm. Yani, IMF'yi özellikle emek örgütünün başında bulunmuş olan bir arkadaşın bilmemesini hayretle karşıladım. IMF'nin yıllarca, IMF politikalarının yıllarca bu millete ne gibi faturalar çıkardığını hepimiz biliyoruz. Üstelik, ben 1999 yılında Parlamentoya girdim, o günün hükûmetinden de çok değerli arkadaşlarımız buradalar. O süreçlerin AK PARTİ dönemine yansıma dönemlerini de biliyoruz ve sorgulayan, sorgulanan bir hükûmet anlayışından bugün gerçekten tam bağımsız, kendi iradesiyle karar alan ve Türkiye'ye yaraşır ve yakışır bir noktaya geldiğimizi görmekten ben inanıyorum ki hepiniz de son derece memnunsunuz. Dolayısıyla "On beş günde 15 yasayı çıkarırsanız size bu krediyi veririz." diyen anlayıştan bugün kredi verir noktaya gelen bir ülkeyi lütfen karıştırmayalım temennisinde bulunuyorum.

İkincisi sağlıkta katkı paylarıyla ilgili. Değerli arkadaşlar, bakınız, sosyal güvenlik reformundan önce katkı payları sınırsızdı yani 1 katı, 2 katı, 3 katı, 5 katı diye bir şey yoktu, dilediği kadar alma imkânı vardı sağlık kuruluşlarının. Bu, temel yasada, ana yasada, ilk çıkan yasada "3 katı kadar fark alınabilir." şeklinde idi. Bugün bizim getirdiğimiz, yalnız özel hastanelere dönük, özel sağlık kuruluşlarına dönük 2 katına -kadar ihtiyaç olur ise- bir düzenleme getiriyoruz ama onun yanında getirdiğimiz başka düzenlemeler de var bakınız. Bildiğiniz gibi, sağlıkta, şu anda, diyaliz hizmetleri için ilave ücret alınmıyor; acil hizmetleri için, yoğun bakım için, kalp, damar cerrahisi için, kanser tedavisi, kemoterapi, radyoloji gibi, organ nakli gibi, yenidoğan sağlık hizmetleri gibi ve yanık tedavileri gibi birçok alanda, bakınız, ilave bir ücret söz konusu değil. Acil tüm bu durumlarda, hayati tüm bu durumlarda kesinlikle ilave bir ücret söz konusu değil. Ama biz Sağlık Uygulama Tebliği'nde dört yıldır fiyatları artırmıyoruz, çok ciddi anlamda bir fiyat oynaması yok. Bu çerçevede, 1'inci, 2'nci, 3'üncü basamak ile özel sağlık kuruluşlarını karıştırmamak gerekiyor. Hem "Bu farkları almayacaksınız, bu ilave ücretleri almayacaksınız." diyeceksiniz, çok önemli tedavi metotlarında, diğer taraftan da özel sağlık kuruluşlarının çok modern yatırımlar yapmasını isteyeceksiniz. O hâlde, burada bir alan açılması gerekiyor. Alan 1 katına kadardır şu anda ama 2 katına kadar, daha önce 3 katı olan, daha önce sınırsız olan bir uygulamanın karşısında 2 katına kadar uygulama yetkisini Bakanlar Kuruluna vermeyi vatandaşın üzerine bir yük olarak değerlendirmek doğru değil. Şu olsa doğrudur, bakın katılırım: 3'üncü sağlık hizmetlerinde, yani üniversitedeki sağlık hizmetlerinde, Sağlık Bakanlığına bağlı 2'nci basamak sağlık hizmetlerinde sıkıntılar olsa dersiniz ki: "Bu doğru." O alanı genişletiyoruz, şimdi, şehir hastaneleri kuruyoruz. Şehir hastaneleriyle o alanda vatandaşa hizmeti en yakın yerden sunmaya çalışırken burada bu konunun yanlış yere çekilmesini, doğrusu, anlamakta zorlanıyoruz.

HAVA-İŞ'le ilgili, grevle ilgili burada konuşmalar yapıldı. Değerli arkadaşlar, bakın, net bir şeyi söylüyorum: HAVA-İŞ ile Türk Hava Yolları arasında toplu sözleşmeye konu bir ihtilaf var mı?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Hayır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Yok, aynen, bakınız, çok teşekkür ediyorum. Bir ihtilaf yok. İhtilaf ne? Daha önce işten çıkarılan 305 kişi, doğru.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Mahkeme kararları var Sayın Bakan, mahkeme kararları var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bir dakika... Anladım, anladım da Türkiye hukuk devleti değil mi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Hukuk devleti.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Mahkeme kararı var.

Şimdi, işveren, yasa gereği ya bu 305 kişiyi işe başlatır veya "İşe iade tazminatını ödüyorum." der, yasa bu. Ya işe başlatacak -yargı kararları şu anda geliyor- veyahut da diyecek ki: "İşe iade tazminatı ödeyeceğim." Bu toplu sözleşmeye konu olmayan, yargıda olan bir konudan dolayı siz niye greve gidiyorsunuz?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Yargıda değil efendim, yargı bitti.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Yargı bitti, tamam ama uygulama noktasında, siz niye greve gidiyorsunuz? Nitekim, grev başarısız oldu bakınız.

ENVER ERDEM (Elâzığ) - Senin Bakanlığına son verseler kabul eder misin?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - İki: Esas ben size ideolojik sendikacılığın, 20'nci yüzyıl sendikacılığının artık geçerli olmadığına güzel bir örnek vermek istiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, sendika bırakmadınız memlekette.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız, bu önemli. Arkadaşlar, ÇAYKUR'da greve gidilmesin. dedik. Yargıyla yetkiyi almış ilgili sendika, TEKGIDA-İŞ; açık söylüyorum. Yetkiyi aldınız mı? Aldınız. Biz ne yaptık Hükûmet olarak? Yetkiyi alan sendikaya daha önce yapılan sözleşmelerin tüm getirilerini teşmil ettik yani işçilere o hakları verdik. Şimdi, oturduk, madem geçmişe dönük bir anlaşma yapacağız dedik, ilave olarak her işçiye 250 TL verecek şekilde 5 trilyon lira toplu sözleşmeye konu olmayan ilave bir imkân sağladık. Kime? ÇAYKUR işçisine. Alın dedik; inanır mısınız, sendika almayı beceremedi, alamadı bakınız. Toplu sözleşmenin üzerinde 5 trilyon lira -eski rakamla- yani her işçiye ilave 250 liralık bir kampanya ücreti vermemize rağmen sendika bunun alamadı ve "Greve gideceğim." dedi. Buyurun, hakkınızdır. dedik. Sabahleyin grevi gerçekleştiremedi. Şimdi de diyor ki bize: "Ne olur gelin toplu sözleşme yapalım, her şeyden vazgeçtik, yeter ki imzalayalım." Şimdi, arkadaşlar, bu demode olmuş sendikacılık anlayışı... Kendilerine söylediğim için söylüyorum, akşam da kendileriyle beraberdim, kendilerine söyledim: 20'inci yüzyıldaki sendikacılık anlayışıyla bugünkü endüstriyel ilişkilerde var olamazsınız. Onun için HAVA-İŞ'te olan hadise de böyledir, ÇAYKUR'da olan hadise de böyledir. Bunun net bilinmesinde fayda var değerli arkadaşlar.

MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Hepsini kapatın gitsin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bence bir yasa çıkaralım, sendikaları iptal edelim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Diğer konulara gelince, gizli tanık konusu yasada yok arkadaşlar. Hep birlikte değerlendirdik, konuştuk ve dedik ki: Tamam, çıkarılması lazım. birlikte karar altına aldık. Bu konunun burada tekrar gündeme gelmesi, yasanın okunmaması da beni üzüyor; onu da ifade edeyim.

"Emek düşmanı" gibi değerlendirmeler... Arkadaşlar, emek düşmanı olan bir parti yüzde 50 oy alamaz. Emek düşmanı olan bir siyaset caddede yürüyemez, kırmızı plakaya binemez, rozet takamaz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 700 bin kişi "Allah'a şükür sigortalıyım." diyor. O hâle getirdiniz memleketi ya!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ama, çok şükür, on bir senedir Türkiye'nin dört bir tarafında emekçilerle de beraberiz, iş verenlerle de beraberiz, halkın tüm kesimleriyle birlikteyiz; bunu ifade edeyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sizin arabalar hep sivil plakalı Sayın Bakan.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Mecliste bile korumalarla geziyorsunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Kabinede bir sorun olmadığını ifade edeyim. Bakınız, bu konu belki...

Zamanım yetinceye kadar şunu ifade edeyim: Biz hiçbir emekliye... Yaşa takılanların nasıl takıldığını söyledik. Biz takmadık bunları, emeklileri yaşa filan takmadık biz yani. Eskiden aldığımız, devraldığımız bir miras bu da. Peki, biz ne yaptık? Dedik ki: Sorunlarınızı dinleriz. Sorunları dinledik.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Niye yaşadılar o sorunları Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ama, tekrar söylüyorum, kesinlikle sosyal güvenlik sisteminin mali boyutunu etkileyecek bir kararın altında bizim imzamız olmaz. Çünkü, o, torunlara sorunları bırakmaktır. Biz geçmişte olduğu gibi sorunları torunlara bırakan değil, güzellikleri bırakan bir iktidarız; bunu ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, bundan dolayı, kabinede ilgili bakan arkadaşlara, ekonomiden sorumlu Bakan arkadaşa soruluyor: "Gündeminizde böyle bir şey var mı?" "Yok." diyorlar, çok doğru söylüyorlar. Bunun yanlışı yok ki. Bizim gündemimizde mali boyutu bozacak, mali dengeleri bozacak bir düzenleme kesinlikle yok ve sosyal güvenlikle ilgili de olmaz. Ama, Mevlüt Bey'in de sık sık bize dile getirdiği "Acaba bir çıkış yolu olabilir mi? Burada bahse konu mağduriyetlerin giderilmesiyle ilgili bir çalışma yapılabilir mi?" gibi bize gelen teklifler üzerinde, Çalışma Bakanlığı çalışır ve biz çalışıyoruz ne olabilir acaba, nasıl bir çıkış yolu olabilir, özellikle sağlıktan yararlanamayan vatandaşlarımızla ilgili bir çıkış yolu bulunabilir mi diye. Teknik ayrıntılar bunlar. Yoksa bunlar mali dengeyi bozacak konular değil. Maliyeden ve Hazineden sorumlu bakan arkadaşlarımıza sorulan soru ise mali dengeleri bozacak bir yapıda soru sorulduğu için "Gündemimizde yok." diyorlar, son derece de doğru bir değerlendirmedir.

Değerli arkadaşlar, tabii bu bölüm içerisinde başka önemli konular da var, özellikle varlık barışıyla ilgili bazı değerlendirmeler var. Önümüzdeki bölümde inşallah o konudaki değerlendirmemizi de sizlerle paylaşırız diyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)