GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82)
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:29.11.2011

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat 2'ye geliyor ve biz yine çalışıyoruz. Aslında, sosyal medyada bedelliyi nasıl tiye aldıklarını okursanız, tavsiye ederim ve ondan sonra düşünelim, gerçekten vatan borcu mu, başka bir şey mi? Buradaki sosyal medyada yer alan geyikler o kadar acıtıyor ki, yoksul ile varsılı ayıran, "Vezneye git, gel, tezkereni al.", başka neler, neler; burada insanın yüzü kızarıyor, dile alamayacağı kadar enteresan şeyler.

Şu an Irak sınırında Hakkâri'den Zaho'ya kadar takriben 200 bine yakın asker var; bu kışta, bu karda, bu soğukta oralarda vatan görevi yapıyorlar; onlar da asker, bir gün bir kep giymeden, postal görmeden, hiçbir şey giymeden vezneye gidip makbuzu alan da tezkeresiyle de aynı.

Bakın, bunu iyi koyun, bunu iyi fotoğraflarını yan yana koyun. Sayın Başbakanın oğlu dövizle askerlik yapmıştı Burdur'da yirmi bir gün. Burdur'un da ekonomisini çökerttiniz. Nerede Ramazan, Burdur Milletvekili? Burada. Burdur da gitti. Daha önce biliyorsunuz dört aylık askerlik vardı, dört aylık askerlikten sonra dikkat ediyorum terörle mücadele bahane, işten, vatan borcundan sıyırmak şahane.

Bakın, aynen onu söylüyorum. 84, PKK'nın ilk silahlı çatışmaya başladığı yıldır, ilk paralı, bedelli askerlik 84'te çıktı. Arkasından 87 Özal dönemi, dövizle askerlik olarak çıkmış. Arkasından Marmara depremi gerekçe gösterilmiş. Deprem mağdurlarına kaynak yaratılması amacıyla çıkarılmış. Peki, parası olmayan yoksul vatandaş vatan borcunu taksit taksit yapsa, gitse, devletin kurumlarında çalışsa, öyle ödese olmaz mı? (AK PARTİ sıralarından "Olmaz." sesi) Olmaz! İlle paran olacak. Peki, parası olanın vatan borcu yaptığını nasıl tespit edeceksiniz, ne diyeceksiniz? Yani bu yarın burada milletvekili olacak, "Sen nasıl askerlik yaptın? Paralı mı, bedelli mi, dövizli mi, neli yaptın?" diye soracak. Herhâlde bir belge getirecek. Koskoca komutanlar burada. Bunlara nasıl tezkere vereceksiniz, bana bunu anlatır mısınız? Sayın Bakan, bu bedellilere nasıl tezkere vereceksiniz, nasıl bir tezkere olacak? Ne yazacaksınız üstüne? "Bastı parayı, aldı tezkereyi!" mi yazacaksınız, ne diyeceksiniz?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Makbuz!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Makbuzlu tezkere mi olacak, bankamatik mi olacak, taksitli mi yapacaksınız? Bakın, burada insanlar, her gün cenazeler kalkarken bunu tartışıyoruz, dikkatinizi çekmek istiyorum.

Ve sizin vicdanınızda eğer zerre kadar yeri varsa, Meclisten şu an, buradan? İnsan hakları kuruluşlarına başvuran asker, polis ve subay aileleri var. Beni bugün bile birisinin ailesi aradı, diyor ki: "Kaçırılan askerler için lütfen bir şeyler yapın."

Biz her yerde bunu söyledik ve aracı olanlara bugüne kadar hepsine dava açıldı.

Sayın Bakan, siz Hükûmet olarak ne yaptınız bu ana kadar?

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Aracı ol!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Siz, kaçırılan askerler altı aydır, yedi aydır örgütün elinde, ne yaptınız? Bunları kurtarmak için bir çaba, bir çağrı veya kuruluşları devreye koyma veya takip etme? Ne yaptınız? O ailelere ne dediniz? O aileleri ziyaret ettiniz mi? O ailelere gittiniz mi?

Babaeski'deki başçavuşa, Aydın'daki polise, Yozgat'taki uzatmalı çavuşun ailesine Genelkurmaydan hiçbir asker veya Millî Savunma Bakanlığından veya Komisyondan giden oldu mu veya "Onları getirecek insan hakları kuruluşlarına dava açmayacağız." diyebilir misiniz?

Ben açık konuşuyorum, gelin, bu akşam bunu? Burada bunca bedelliyi kurtarıyorsunuz, gelin şu kaçırılan askerlerin, subayların, polislerin sağ salim eve dönmesi için Hükûmet olarak çıkın deyin ki: "Getirsin insan hakları kuruluşları;MAZLUMDER'i gitsin, İnsan Hakları Derneği gitsin, barış meclisi gitsin, sivil toplum örgütleri gitsin, aydınları gitsin, Sezen Aksu gitsin, kim giderse gitsin; bunları getirsinler, sağ salim evlerine dönsünler ailelerine, hiçbir şey, soruşturma yapmayacağız, açmayacağız." diyebilir misiniz?

İnsan yaşamı kutsaldır. Burada "Vatan, millet, Sakarya" alkış türü bir olayla bu götürülecek bir olay değil. Bu ülkenin nüfus cüzdanını taşıyan çocukları birbirini öldürüyorsa, biz "Onları nasıl yaşatırız"ı konuşmak zorundayız.

Bu maddede bir önerge verdik. Vallahi benim içime de sinmiyor açık konuşayım. Bu maddede dedik ki: "Mademki böyle bir ihtiyaç var, mademki Genelkurmay da diyor ki böyle bir ihtiyaç var?" Ama Hükûmetten şunu rica ediyorum: Bu bedelli çıktıktan sonra Genelkurmayda generallerin, bakanların ve üst düzey bürokratların kaç tane çocuğu bundan yararlanmış, onu açıklayın kamuoyuna. Bir söz verin, taahhüt, "Kim yararlanmış, hepsini açıklayacağız." deyin.

Sayın Başbakanın oğlu Burdur'da yaptığı için açıkta, aleniydi. Üç sene iş adamı oldu, gemiciği vardı; üç sene iş adamı oldu, üniversiteyi okurken geldi, bedelli askerlik yaptı. Ben de çocuğumu göndereyim, her ay buradan bankadan para gönderip zorla okutabiliyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Biri yapmadı, raporlu hâlen? Biri raporlu, yapmadı hâlen?

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Çok ayıp?

HASİP KAPLAN (Devamla) - Şimdi bakın, sadece onu demiyorum, bir şey daha söyleyeceğim. Üniversitede okuyan, master yapan, doktora yapanları -ki Türkiye'deki yaş ortalamasına göre genellikle yirmi beş yaşlarında olanlar bu yaşta bu çalışmayı yapıyor- neden onları kapsam dâhiline almayı düşünmüyoruz mademki ihtiyaçtır?

Zaten 700 binlik ordumuz var. NATO'nun 2'nci ordusu, dünyanın 6'ncı ordusu. Çin'den daha büyük orduya sahibiz. Bizim kafamızda eğitim yok, modernizasyon yok? Harp okullarına cins, dil, din, kimlik, mezhep ayrımı yapmadan eşit vatandaşlar alma sorunları yokmuş gibi, harp okullarındaki yönetmeliklerde nasıl öğrenci alındığını bilmiyormuşuz gibi, bunca adaletsizliğin içinde modernizasyondan tutun?

Peki, 50 bin tane sözleşmeli erin paraya mı ihtiyacı vardı bedelli alıyorsunuz? 50 bin sözleşmeli eri bir taraftan paralı alıyorsunuz, bir taraftan "Parasını basan askerlik yapmasın." diyorsunuz. Bu ne çelişki, bu ne tezat Yarabbim! 10 bin tane de profesyonel koyuyorsunuz yanına.

Şimdi, bunların hepsini PKK gerekçesiyle yapıyorsanız -ki görüşmeleriniz vardı Oslo'ya kadar, Ankara'dan Kandil'e kadar, yine de var- farz edin ki yarın örgüt karar verdi, dedi ki: "Ben silahlı mücadeleyi sonlandırıyorum, silahı bırakıyorum, örgütü dağıtıyorum, geliyorum demokratik siyasete katılacağım."

7 bin dağda, 12 bini cezaevinde, Avrupa'da, dünyada da 15-20 bin civarında, bir de "KCK soruşturması" adı altında sadece düşünce suçlarından 200 binin üstünde Adalet Bakanlığı, resmî verilerle, açılmış soruşturma var. Ne yapacaksınız? Bakın, bu işi çözmek basittir, niyet olsun yeter ki. Altı ay, niye altı ay ya? Bir yıl yapın, insanlar belki para bulmak için biraz daha çalışır. Yaşı da indirin yirmi beşe, miktarı da indirin 5 bin lira ?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - "Bu parayla oluyor." denmesin. Madem ihtiyaç var, böyle yapılsın. Bizden söylemesi.

Önergemiz de bu yöndedir, dikkate alırsınız inşallah.