GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGILAMA SÜRELERİNİN UZUNLUĞU İLE MAHKEME KARARLARININ GEÇ VEYA KISMEN İCRA EDİLMESİ YA DA İCRA EDİLMEMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ÖDENMESİNE DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:09.01.2013

TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 342 sıra sayılı Tasarı'nın 8'inci maddesindeki değişiklik önergesi için söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, yargılama sürelerinin uzun sürmesi, uzun süren yargılamalarda iktidarın gözüyle bakmayan, diliyle konuşmayan yurtseverlerin, aydınların, gazetecilerin, askerlerin, öğrencilerin, siyasetçilerin tutuklu olması ülkemizin kanayan bir yarasıdır.

Yaşam hakkından sonra en büyük ve en önemli insan hakkı özgürlüktür. Özgürlüğü kısıtlayan ve yalnızca bir tedbir olan tutukluluğun gelişigüzel kullanılması tedbir olmaktan çıkıp bir cezaya dönüştüğü hususu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarına yansıyıp saklanamaz hâle geldiğinde iktidar tarafından bu tasarı gündeme alınmıştır. Ancak bu tasarıda da herhangi bir zihniyet değişikliği bulunmamaktadır. Yani kafa hep aynı kafa, on yıldır iktidarda olan AKP kafası. Hak ihlallerini, uzun yargılamayı, haksız tutukluluğu engellemeye dönük değil, bu ihlallere devam edip ama para ile tazminat ile gönül almaya, uluslararası kuruluşları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini teskin etmeye yönelik bir tasarı. Dahası uzun yargılamaları yapan iktidara yakın, cemaate yakın hâkimleri, savcıları korumaya, onları "ali kıran baş kesen kadı" konumuna getirmeye dönük bir düzenleme.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarıda, hak ihlali yapanlarla ilgili bir yaptırım yok. Rücu konusunda dahi bir düzenleme yapılmamış. Bu hâliyle bu tasarı, uzun süren yargılamalarda ihmalî davranışı olan kamu görevlileri açısından hiçbir caydırıcılık taşımayacaktır ve hiçbir caydırıcılık taşımayacağı için de iç hukuktaki uzun süren yargılamaları da engellemesi söz konusu olmayacaktır. Her fırsatta, karanlıkta kalan, üzeri örtülen, soruşturulmayan hak ihlalleri de yeni ihlallerin habercisi olacaktır. İnsan hakları ihlalini gerçekleştiren veya ihlalden sorumlu olanların soruşturulmaması, yargılanmaması ve cezalandırılmaması, dahası ülkemizde sorumluların daha üst rütbelere terfi ettirilmesi bu ihlalleri gerçekleştirenler için de teşvik edici ve cesaretlendirici olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun bir yaptırım öngörmediği ve rücu hususunu da düzenlemediği için, cemaatlere emir kulluğu yapan savcıya, cemaatlerden aldığı emirleri iki etmeden tutukluluk kararı veren yargıca engel olamaz. Deniz Feneri sanıklarını yargılamadan savcılarını yargılamaya engel olamaz. Oda TV davasında İnternet sitesinin sahibi, editörleri, muhabirleri tutuksuz yargılanırken onlara yardım ettiği iddia edilen 75 yaşındaki Profesör Yalçın Küçük'ün ve yine onlara yardım ettiği söylenen emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın tutuklu yargılanmasındaki keyfîliği ve hukuksuzluğu da ortadan kaldıramaz, engelleyemez.

Bu tasarı bu hâliyle yasalaşırsa bir oğlunu cezaevindeyken kaybeden, kendisi de ölümcül bir hastalıkla cezaevinin dört duvarı arasında pençeleşen Profesör Doktor Fatih Hilmioğlu'nun tahliyesine karar vermeyen hâkimin de bu keyfîliğini maalesef engelleyemez.

Yine bu tasarı bu hâliyle yasalaşırsa Sivas davasının ve benzeri davaların zamanaşımına uğratılmasını engelleyemez.

Bu kanun bu hâliyle yasalaşırsa Balyoz davasında bir orgeneralin hastalığını darbe yapamamaya gerekçe göstererek gerekçeli kararında bu hususu geçiren hâkimin de bu keyfîliğini ve gaddarlığını da engelleyemez.

Yine bu kanun bu hâliyle yasalaşırsa sendikacılık yapmaktan başka suçları olmayan KESK'e bağlı sendikacıların yöneticilerini de terör örgütü üyesi olarak tutuklu yargılanmaktan alıkoyamaz.

Değerli arkadaşlarım, konuşmama son verirken, bugünlerde, az evvel söz ettiğim Profesör Doktor Fatih Hilmioğlu, bir oğlunu cezaevindeyken trafik kazasında kaybeden ve şu anda da ölümle pençeleşen dostumuzun, arkadaşımızın ve değerli aydınımızın cezaevinden tahliye edilmesi yönünde bu Meclise büyük görevler düşmektedir. Bunu da sizlere hatırlatmayı bir borç biliyorum.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Köse.