GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82)
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:29.11.2011

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; tabii ben saat on ikiyi beş geçerken usul tartışmasını açmaya çalıştım ama Değerli Başkan izin vermedi.

Tabii, burada biz birleşimi? Ne diyoruz? Tüzük'ün 1'inci maddesi uyarınca birleşim ancak o gün için olur. Biz bugün, çarşamba günü saat şu anda dördü beş geçiyor ancak hâlen salı günkü birleşime devam ediyoruz.

Arka sıralarda bizim Enerji Bakanımız uyuyor, diğer milletvekili arkadaşlarımız uyuyor. Bakın, Değerli Başkanım, yani karşınızda gayet rahat?

BAŞKAN - Sayın Tanal, o da bir özgürlük.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Şimdi, bu hadiseye baktığımız zaman gerçekten ben arkadaşlarımızın bu hâline üzülüyorum. Yani bu olay nedir?

HARUN KARACA (İstanbul) - Burada da kimse kalmadı!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Benim, Sayın Başkanımdan istirhamım şu: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 24'üncü maddesi der ki: "Herkesin, iş saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması gerekir." Değerli Başkan, İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi'nin 24'üncü maddesinde ve Anayasa'mızın 18'inci maddesinde angarya yasaktır.

Benim Enerji Bakanım orada uyuyorsa, diğer milletvekili arkadaşlarım orada uyuyorsa yani gerçekten, bu anlamda bu Mecliste bir angarya var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani burada bir eksiklik var. Eksikliğin bir tanesi de şu?

BAŞKAN - Sayın Tanal, Genel Kurulun iradesiyle çalışıyoruz efendim.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Buraya herhâlde battaniye ve yastık getirmek lazım yani bu, bu şekilde bütünleşir.

Gelelim, değerli arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sizinkiler evde uyuyor!

MAHMUT TANAL (Devamla) - Laf yetiştirmeye bakmayın yani eğer varsa, konuşabiliyorsanız gelin konuşun yani o anlamda size laf yetiştirecek bir durumda değilim.

Değerli Başkanım, burada, yasada ölçülülük esasının olması gerekir. Bu düzenlemeyle Anayasa'nın 13'üncü maddesinde getirilen ölçülülük esası kaçırılmış durumda yani her türlü işlemlerde, her türlü yasal düzenlemelerde Anayasa'mızın 13'üncü maddesinin getirmiş olduğu ölçülülük esası bu düzenlemede nazara alınmamıştır. Bu düzenlemede ölçülülük esası kaçırılmıştır.

Değerli Bakanımız şunu söyledi: "Anayasa'nın 72'nci maddesinde her vatandaşımızın askerî yükümlülüğü var." Evet, devamı var, "Kanunla düzenlenir." diyor. Askerlik Kanunu'nun 1'inci maddesi de der ki: "Her Türk erkeği askerlik yapmaya yükümlüdür." Yani evet, Anayasa'da, orada kadın-erkek ayrımı getirilmemiştir ancak Değerli Bakanım eğer bir de onu okuyabilirse o gerçekten makul ve yerinde olmuş olurdu. Evet, her erkek vatandaş askerlik yükümlülüğünü yerine getirecek ancak bu yükümlülüğünü yerine getirdiği zaman sınıf esasının, zengin-fakir ayrımının yapılmaması gerekir. Yani getirilen bu yasal düzenlemede sınıf esası gündeme getirilmiş.

Peki, 1999 depreminde yani 2000'de yapılan düzenlemede de, o dönemdekinde de yine döviz esası getirilmiş idi. Döviz esasında o günden bugüne kadar ne değişiklik oldu? Hiçbir değişiklik olmadı. Türkiye'de yaşayan vatandaşımız için 30 bin, yurt dışında yaşayan vatandaşımız için 10 euro, 25 bin TL'ye tekabül etmekte, arada 5 bin fark var. Yani hakikaten bu 5 bin fark? Bugün Erciş'te bir dairenin fiyatı 30 bin ile 45 bin arası değişiyor değerli arkadaşlar. Erciş'te oturan bir vatandaşımız, kendi çocuğuna bedelli askerlik yüzünden 30 bin vereceğine orada barınma hakkı olan bir tane konut alır. Yani bu çarpıcı bir örnektir. Yani bu açıdan baktığımız zaman, gerçekten burada sınıf esasına dayalı, adalet ilkeleri zedelenmiş, zengin-fakir ayrımı yapılmış ve vatandaşımızın bu getirilen düzenlemelerle birlikte askerlik duyguları da, askere bakış tarzı da, askere karşı da biz vatandaşımızı soğutmuş oluyoruz. Bu tehlikeli bir gidiştir. Sayın Hükûmet tabii ki, istirhamım benim şu değerli AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarımızdan: Sporda şiddet yasa tasarısı burada tartışılırken bir arkadaşımız geldi burada ısrarla savundu, ama Cumhurbaşkanına bu yasa sunulduğu zaman, şimdi, Cumhurbaşkanına bir mektup yazmış: "Aman bu yasayı onamayın." Aynı şekilde, inşallah, içinizden böyle bir arkadaşımız bir daha çıkmaz. Yani bu şekilde birbirinizle bir çelişkili duruma düşmeyin. Verdiğiniz oylarınızı, vicdanınızın sesini dinleyin, bu tezat davranışlarınıza anlam veremiyorum. Hem gelip burada yasayla ilgili konuşma yapacaksınız hem de Cumhurbaşkanına mektup yazıp, "Aman Cumhurbaşkanım bu yasayı onaylamayın." diye mektup göndereceksiniz, bu affedilecek olan bir davranış değil, bu anlamda hiç?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sana ne!

MAHMUT TANAL (Devamla) - Yani, laf atmanızı gerektiren bir neden yok, bu lafınızı o arkadaşınıza yetiştirin, o arkadaşınıza deyin ki, "Ya, ne diye böyle bir söz aldın, niye Cumhurbaşkanına mektup yazdın?"

Bu anlamda, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Günaydın diyorum, çünkü saat dört. (CHP sıralarından alkışlar)