GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:10.01.2013

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Dünya Çalışan Gazeteciler Günü. Yine her zamanki gibi yalandan kutlamalar yapıldı, yıpranma hakları bir türlü verilmeyen gazetecilere göstermelik kutlamalar yapıldı.

Ben buradan, Meclisten, özellikle, tutuklu olan bütün gazetecilere, gerçek görevlerini yerine getirdikleri için tutuklu olan bütün gazetecilere sesleniyorum: Bu zorba düzen bir gün değişecek diyorum ve sizlerin özgür olacağınıza inanıyorum.

Yine, biz Türkiye'de barışı konuşurken, çözümü konuşurken, umudu güçlendirirken ve bütün Türkiye kamuoyunun bununla meşgul olduğu bir dönemde dün akşam Fransa'nın başkenti Paris'te Kürt Enformasyon Bürosunda bulunan 3 Kürt kadın siyasetçi, Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Söylemez vahşice bir suikasta maruz kaldılar. Bunu nefretle kınıyoruz. Bütün Kürt halkının ve dostların başı sağ olsun diyoruz ve inanıyoruz ki barışı her konuştuğumuzda, kökleri içeride olsun veya dışarıda olsun, bu derin provokasyonların üstesinden barışı ve özgürlüğü isteyenler mutlaka güçlü bir şekilde gelecektir. Bunun aynı zamanda, Türkiye'de demokrasinin, hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin hem yerleşmesini istemeyenlerin hem Türkiye'de birlikte yaşamı istemeyenlerin provokasyonları olduğunu duyuyoruz. Fransa Hükûmetinin bu konuda, sorumluları bir an önce yakalayıp adalete teslim etme konusunda sorumlu olduğunu söylüyoruz. Aynı şekilde, Türkiye'de Hükûmetin sözcülerinin saçma sapan açıklamalarının yerine bu olaya ciddi bir şekilde eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bilgileri olmadığı konularda saptırma açıklamalardan da vazgeçmelerini öneriyoruz. Gerçekten böylesi önemli konular da biraz samimiyet, biraz ciddiyet ister ve bu olayın üzerine gitmeyi gerektirir diyoruz. Biz bunun mutlaka peşini bırakmayacağız, sorumlularını bulacak güçteyiz ve bunu aydınlatacağımızı bütün dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, burada maden işçilerinin sorunlarını konuşacağız, araştırma komisyonu kurulsun. Biz bu komisyonu kurduk aslında, biliyorsunuz, 2010-2011 yılında bunun çalışmasını yaptı. Meclisteki dört parti. Ben de bu komisyonun üyesiydim. Sanıyorum, maden konusunda, özellikle? Ki o tarihlerde Karadon kazası sonucu yaşananlar ve arkasından Afşin-Elbistan'da yaşananlar -ki hâlâ o maden işçilerinin cesetleri çıkarılmadı toprak altından, bu da bizim ayıbımız- ve bugün Kozlu'da yaşananlar. Burada, ilkel bir madencilik anlayışının getirdiği iş güvenliğinin, iş sağlığının olmadığı bir ülkede ve emeklilik koşullarının bu zor sektörde, bu zor koşullarda, çok düşük ücretten, asgari ücretten olduğu ve çok zor koşullarda yaşayan, çalışan işçilerimizin bütün sorunlarıyla ilgili Maden Araştırma Komisyonu olarak bir rapor hazırladık ve çok ciddi bir çalışma ve çok ciddi öneriler var onun içinde. Şunu gördük o tarihlerde: Şili'de göçük altında kalan işçilerin, canlı yayın üzerinden göçük altında iken kurtarma odalarından nasıl bağlantı kurulduğunu ve yoğun bir çalışma sonrası kurtarıldığına tanık olduk. Bizim gezdiğimiz, incelediğimiz, baktığımız maden ocaklarında şunu gördük: Asansörle 600 metre yer altına indiğimizde, kilometrelerce tünellerde, o tünellerin içinden geçilerek madenin ne zor koşullarda çıkarıldığını? Kurtarma odalarını görerek, sigorta, güvenlik gereği yapılan yerlerin ebatlarını gördükten sonra Türkiye'deki maden ocaklarının, taşeron çalışmalarının ne dehşet verici bir sorumsuzluk örneğini teşkil ettiğini gördük.

Aslında maden cinayetlerinin bir tek adı var: Bir "kayıt dışı cinayet"tir maden ocaklarındaki iş kazaları. Eğer o tüneller düzenli kurulamıyor, güvenliği sağlanamıyorsa, çalışan işçinin tepe lambasından kıyafetine kadar bütün güvenliği sağlanamıyorsa, döşenen elektrik kabloları ihtiyaca güvenli cevap vermiyorsa, birbirine ekleniyorsa, o raylarda çıkarılan kömürlerin taşınması esnasında üzerlerindeki metan gazını ölçecek aletler yetersizse, çalışmıyorsa ve göçükler meydana geliyorsa, bu tür cinayetler meydana geliyorsa ve bu sürekli meydana geliyorsa ve devamlı olarak Türkiye gündemini işgal ediyorsa, burada, Meclisin yeni bir çalışma, yeni bir durum tespiti yapması gerekiyor.

Demek ki bizim Maden Araştırma Komisyonu olarak yaptığımız çalışmalar, kalın kitapların içinde raflara bırakıldı. Evet, araştırma komisyonları araştırıyor, bütün uzmanları dinliyor, ilgili bütün kesimleri dinliyor, çok güzel araştırmalar yapıyor, tespitlerini koyuyor, önerilerini koyuyor, getiriyor, Meclis Başkanına teslim ediyor, bir tane de hatıra fotoğrafı çekiyor, ondan sonra da komisyon raporları içinde bir rapor olarak yer alıyor. Ne yapıyor Meclis ondan sonra? Hiçbir şey yapmıyor. Meclis o raporun gereğini yapmıyor. İç Tüzük'te bu raporların gereğinin nasıl yapılacağı yazılı değil. Meclisin raporu Meclisi bağlamıyor. Bir istişare, bir danışma, bir başvurulacak kaynak gibi duruyor orada ve ne hüzünlüdür ki bu raporu hazırladıktan sonra "Mecliste gereği yapılsın diye ne yapalım?" diye düşündüğümüzde Araştırma Komisyonunda şöyle bir sonuç çıkmıştı: Bu Maden Araştırma Raporu'nu Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna bir dilekçeyle verelim, Meclis bunu bu şekilde işleme alsın, biz de takipçisi olalım.

Şimdi, ben, bu araştırma önergesinin -çok hayati bir konuda verildi- sonuna kadar yanındayım, destekliyoruz grup olarak. Ama şunu diyoruz: Bu hazırladığımız raporun gereğini nasıl yapacağız? Çünkü Zonguldak'ta da araştırma yapmıştık. O taş ocaklarında, kömür ocaklarında da araştırma yapılmıştı. Onun bütün tespitleri var, Sayıştay raporlarında var, Meclise geldi bunlar. Bunların hangisinin işlem gördüğünü, sorumlularına hukuki yaptırımların işlediğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Mali aflarla, bu tür kaza yapanların, işverenlerin, kısa yoldan kâr elde etmek isteyenlerin affa uğratıldığı bir ülkede insanın kıymeti olmaz, insanın değeri olmaz, iş güvenliği olmaz, iş sigortası olmaz, sağlıklı bir emeklilik sistemi olmaz, insanın hayatına değer olmaz.

O zaman, bizim yapmamız gereken bir şey var arkadaşlar: İç Tüzük Komisyonunda çalışıyoruz. Bu araştırma raporlarının gereğinin Meclis tarafından yapılması için bunu önereceğim. Grubumuz adına da bu komisyonda görevdeyim. Ana muhalefet dâhil, tüm partilerin de bu raporların işlev görmesi için Mecliste sorumluluğu var. Gelin, bunu birlikte çözelim. Birlikte çözersek bu soruna da çözüm buluruz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.