| Konu: | BÜYÜK MENDERES HAVZASININ KİRLİLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 1/11/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 21 ŞUBAT 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 21.02.2013 |
METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak Büyük Menderes havzası kirliliğinin araştırılması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi için sunmuş olduğumuz Meclis araştırma önergesi hakkında konuşacağım.
Büyük Menderes havzası, Denizli'den başlayarak Ege Denizi kıyılarına kadar uzanan çok geniş ovalara ve tabiat parklarına sahiptir. Havzanın orman örtüsünü genellikle kızılçam ve karaçam ağaçları oluşturmaktadır. Havzanın yüzde 45'inde tarımsal faaliyet yapılmakta olup 2010 yılı verilerine göre yüzde 64'ünde incir, yüzde 20'sinde zeytin, yüzde 31'inde kestane, yüzde 13'ünde pamuk üretimi yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, havzadaki suyun yüzde 79'u tarım sektörüne, yüzde 21'i evsel ve endüstriyel kullanımlara tahsis edilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda havza için büyük öneme sahip Büyük Menderes Nehri'nin su kalitesinin giderek bozulduğu, kullanım ve sulama amacıyla kullanılmasının sınırlandığı belirtilmektedir. Evsel atıklar, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atıklar, gübre ve pestisit kullanımından dolayı içinde çeşitli kimyasal maddeler bulunan, sulamadan dönen sular ile jeotermal enerji santrali atık suları Menderes Nehri'ne dökülmektedir. Nehre endüstriyel, evsel ve kentsel atıkların deşarj edilmesi milyonlarca yılda oluşan çevre dengesinin birkaç yılda bozulması sonucunu getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, dünyada bulunan suyun yüzde 1'inden daha azının insan kullanımına uygun olduğu, dünya nüfusunun üçte 1'inin orta veya ileri derecede su sıkıntısı bulunan ülkelerde yaşadığı düşünüldüğünde Menderes Nehri ve havzanın önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Geçtiğimiz on yıl içerisinde dünyamızdaki 10 bin tatlısu türünün yüzde 20'sinden fazlasının nesli tükenmiştir. Sulak alanlar üzerindeki tehditler aynı zamanda yaşamı da tehdit etmektedir. Türkiye'de son kırk yıl içerisinde yaklaşık 1 milyon 300 bin hektardan daha fazla sulak alan, kurutma, doldurma ve su sistemlerine müdahalele nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliğini yitirmiştir. Bu kaybedilen alanın büyüklüğü 3 tane Van Gölü'ne eş değerdedir. Büyük Menderes deltasını besleyen suların tarımsal sulama amaçlı kullanımı nedeniyle deltaya çoğu zaman su ulaşmamaktadır. Ulaşan su kaynakları ise sanayi atıklarının nehre bırakılmasıyla kirliliğe neden olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bölge ve ülkemiz açısından büyük önem taşıyan havzada yaşanan sorunların ve çözüm önerilerinin kurulacak bir komisyonca tespit edilmesi elzemdir. Bölge ve ülke açısından önem taşıyan bu durum için iktidarın karar verme zorunluluğu bulunmaktadır.
Büyük Menderes havzasının kirliliği ile birlikte düşünülmesi gereken bir husus daha vardır; o da neredeyse yılda 2 defa yaşanan Büyük Menderes taşkınlarıdır. Çiftçilerimiz, köy halkımız, bu sorun karşısında yıllardır çaresiz bir şekilde kaderlerine razı olmaktadır. Sökeli yazarımız rahmetli Samim Kocagöz, 1939 yılında yaşanan Menderes taşkını için şu ifadeleri kullanmıştır. "Kırk gündür mütemadiyen yağan yağmur nihayet yapacağını yapmıştı. Büyük Menderes de bu işe memnun, kabarıyor, şişiyor, nazlı nazlı akıyordu. Bazı seneler ise yarıntıyı patlatmaz, yarıntıyı aşamazdı. Böyle senelerde Söke halkının ve Söke'nin bütün köylerinin yüzü gülerdi."
1950'li yıllarla birlikte Büyük Menderes için, suyun ehlileştirilmesi için çalışmalar başlamış ve gazetelerde şöyle başlıklar atılmıştı: "Büyük Menderes ıslah ediliyor. " 1980'li yıllarla birlikte bu defa da gelişen sanayi havzayı olumsuz etkilemiştir. Hükûmetlerin, sanayi fabrikalarının kuruluşunda havzayı düşünmemesi sonucunda fabrikalar, maliyetin ucuz olması düşüncesiyle, kapitalizmin ilkelerine uygun olarak atığın en kolay bırakıldığı yerlere kuruldu. Böylece verimli tarım arazileriyle temiz su sanayiden olumsuz etkilendi. 1990'ların krizlerle geçmesi, bu yılların da Menderes Nehri ve havzasında yeteri ilgi gösterilmemesine neden oldu. 2000'li yıllarla birlikte AKP hükûmetleri de bu soruna çare olamadılar. 2007 ve 2009 yıllarında Menderes taşkınları yaşandı. 2010 yılında şöyle bir açıklama yapıldı iktidar yetkilileri tarafından: "Çine Barajı'nın bitirilmesi, Aydın çiftçisinin kâbusu olan Menderes taşkınlarının bundan sonra yaşanmamasına neden olacaktır." Aynı yılın şubat ayında gazetelerdeki haberler şöyle diyordu: "Büyük Menderes havzasında 500 bin dönüm tarım arazisi sular altında kaldı. Taşkın uzaydan da görüntülendi."
2011 yılına iktidar milletvekilleri, Büyük Menderes Nehri'nin denize ulaşan kısmına kadar ıslah edileceğini ve çalışmaların en kısa zamanda bitirileceğini kamuoyuyla paylaşarak girdiler. Yıl 2012'ye geldi, Menderes Nehri yine taştı; yıl 2013 oldu, Menderes Nehri taştı ve Özbaşı-Çalıköy-Karacahayıt köy yoluyla Bağarası-Söke yolu yaya ve araç trafiğine kapatıldı. Ne hikmetse her taşkında bu yollar kapanmakta.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta Söke-Karacahayıt yolu, Özbaşı ile Çalıköy arası yine kapandı, hâlen kapalı. Söke'de Burunköy, Pamukçular, Nalbantlar, Akçakaya sular altında, sanki deniz kenarı gibi. Koçarlı ve Yenipazar ova köyleri ve arazileri sular altında. Geçen hafta itibarıyla 90 bin dekar arazi şu anda sular altında. Yine Menderes Nehri'nin bir türlü Islah edilememesi kışın bu bölgede ekim yapılamamasına, taşkın sularının da geç çekilmesi mısır, ayçiçeği ve pamuk ürünlerinin de zamanında ekilememesine neden olmaktadır. Hayvancılık sektörü için önem arz eden kaba otların da ekimi yapılamamaktadır. Bu durum, bölge ve ülkemiz ekonomisine büyük zararlar vermektedir. Örnek derseniz, saman ithalatına bakın, zararı göreceksiniz.
AKP hükûmetleri sağ olsunlar ülkemizi uçurdular, uzaya çıkardılar, 1923 yılından beri yapılamayanları yaptılar da Menderes'imizi, kendini besleyen çaylar, derelerle birlikte bir türlü ıslah edemediler. Başbakanın sözleriyle, nereden nereye geldik!
Menderes havzası sakinleri, çiftçilerimiz ve Söke, Koçarlı, Yenipazar, tüm Aydın adına soruyorum: Hükûmet üyeleri, on yıldır Menderes Nehri için ne yaptınız? Sarıçay ve Kargın Çayı üzerine yapılacak barajları ne zaman bitireceksiniz? Bizim iktidara önerimiz, su altında kalan toplulaştırma arazilerinde toplulaştırmanın Menderes ıslahı bitimine kadar ertelenmesi ve su altında kalan arazi sahiplerinin kredi borçlarının da bir yıl süreyle faizsiz ertelenmesidir.
Değerli Milletvekilleri, bölgede sorunun çözümü konusunda Hükûmet dışında projeler üretilmekte, faaliyetlerde bulunulmaktadır. Sizlere bu konuda yapılan bir çalışmadan, 10'uncu e-Türkiye ödülünün sahibi Söke Ovası Sulama Birliğinin Söke Ovası Akıllı Sulama Projesi'nden söz etmek istiyorum.
Söke Ovası 360 bin dekar net sulanabilir tarım alanına sahiptir; Söke ve ülkemiz ekonomisi için büyük öneme sahip tarımsal alanların başında gelmektedir, Ege'nin bir tarım üssüdür. Ovanın sulama kaynağını Büyük Menderes Nehri sağlamaktadır. Projeyle, tarımsal amaçlı kullanılan bölgelerdeki sulama sahalarında konuma dayalı bilgilerin ve tarımsal faaliyet gösteren kişi, kurum ve bunlara bağlı sözel verilerin bilgisayar ortamına girilmesi, girilen bu verilerin analizlerinin yapılması ve elde edilen sonuçlara göre sulama suyu miktarının az olduğu dönemlerde suyun en ekonomik şekilde kullanılması amaçlanmaktadır.
Almış oldukları ödül ve gerçekleştirdikleri projeden dolayı başta Söke Belediyesi ve Söke Sulama Birliği Başkanımız Sayın Necdet Özekmekçi ve ekibini bu güzel çalışmalarından dolayı kutluyor, yüce Meclisimizden araştırma önergemizin kabul edilmesini rica ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)