| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 16.05.2013 |
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. BDP'nin grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Öncelikle, Regaip Kandili'nin bütün dünyaya, insanlığa ve İslam dünyasına hayırlar getirmesini diliyorum ve tebrik ediyorum.
BDP'nin grup önerisinde, işte, çocukların eğitimiyle ilgili birtakım sıkıntıların yaşandığına dair hususlar irdelenmek şekliyle bir grup önerisi sunulmuş. Ancak AK PARTİ'nin özellikle demokratikleşme yolunda iktidar olduğu günden beri attığı adımlar bütün kamuoyu tarafından çok yakın ve dikkatle takip edilmektedir. Yaklaşımımızın özgürlükçü bir yaklaşım üzerine oturduğunu bütün kamuoyu yakından bilmekte ve takip etmektedir çünkü insanı merkeze alan bir anlayışı temsil ediyoruz. Bu sebeple de yaklaşımımız insanidir ve daha çok demokrasi, daha çok özgürlük bizim talebimizdir. Kurulduğumuz günden itibaren, partimizin iktidara geldiği günden itibaren de bu konuda bütün dünyaca takdirle karşılanan demokratikleşme ve özgürleşme çabalarını kararlılıkla devam ettirdik ve inşallah bundan sonra da devam ettireceğiz.
Özellikle BDP'nin zaman zaman istismar konusu yaptığı dil kullanımıyla alakalı, AK PARTİ olarak biz Türkiye'de neredeyse fobi olarak algılanan ve kimsenin dokunmaya cesaret edemeyeceği konularda çok ciddi atılımlar yaptık ve hususen de ana dilde öğrenim ve ana dilde özellikle kullanımla ilgili olarak engellerin kaldırılması konusunda çok ciddi çalışmalar yaptık ve özellikle Türkçe dışındaki dillerin kullanımı açısından, öğrenilmesi ve kullanılmasıyla ilgili olarak önemli düzenlemeler yaptık. Bunlar çok yakın takip ediliyor. Bu konuda, ilk defa biz, Türkçe dışında dillerin kullanılmasıyla ilgili olarak kurslar açtık ve kurslarda Türkçe dışındaki dillerin ve lehçelerin öğrenilmesiyle ilgili önemli adımlar attık. Bunlar özel bir mevzuat düzenlemesi şekliyle bile yapılmadı, daha basit düzenlemelerle hayata geçirildi.
Özellikle seçimler açısından, tabii, siyasi tercihlerin kullanılması açısından insanların kendini daha iyi ifade etmesi belki doğru bir yaklaşımdı. Biz, Türkçe dışındaki dillerde, seçimlerde propaganda yapılmasının da önünü açtık. Bu, özellikle demokrasi ve özgürlükler açısından çok önemli bir kazanımdır. Buradaki yaklaşımlarımızı bütün dünyanın çok dikkatli takip ettiğini ve kayda değer bulduğunu da çok yakın biliyoruz. Bunun ötesinde, basın-yayın yoluyla siyasi kanaat, düşünce ve fikir hürriyetinin kullanılması yolunda herkesin istediği fikri ve düşüncesini yayma noktasında, kanaatini ifade etmesi noktasında Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasıyla ilgili yasakları yine biz kaldırdık. Bu konuda, bunların önündeki engelleri biz kaldırdık ve çok cesur adımlar attık.
Hep ifade ettiğimiz şey var. Bu konuda olmazsa olmaz yaklaşımımız daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasidir. Bundan hiç vazgeçmedik ve bu konuda yaptığımız çalışmaları biz de kendimiz açısından yeterli bulmayıp daha fazla şey yapmayı arzu ediyoruz.
Kamuoyunda farklı algılar oluşturulmasına neden oldu ama bizim özelikle savunmayı kutsal bir hak bildiğimiz yaklaşımdan hareketle ortaya koyduğumuz bir gerçeklik vardı. Biz savunmayı kutsal bir hak kabul ettik ve bu sebeple de savunma yapanların, Türkçe dışında, kendilerini daha iyi ifade edebileceklerini düşündükleri dillerde savunma yapmaları konusunda çok önemli, inkılap sayılabilecek düzenleme yaptık. Bunu da özellikle hukuk devleti ilkesi açısından olmazsa olmaz bir gerçeklik olarak görüyorduk ve bu konuda cesur adım attık. Bu konuda, kamuoyu bunu çok yakın ve dikkatli takip ediyor ve yapılması gereken takdiri zaten yapıyor.
Cezaevlerinde özellikle tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla görüşmeleri ve görüşmeler sırasında Türkçe dışında dil kullanmaları hâlinde özellikle zulme varan uygulamaların yapıldığını ve bundan da çok ciddi mağduriyetler oluştuğunu zaten biliyorduk. Bu, ciddi bir sosyal yara olarak ortada duruyordu ve biz, bu konuda, AK PARTİ olarak, cezaevindeki hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla yaptıkları görüşmede Türkçe dışındaki dillerin ve lehçelerin kullanılmasının önünü açtık. Bu çok insani bir yaklaşımdı. Bunlarla ilgili olarak da çok önemli açılımlar yaptık ve yine bunu da kendimiz açısından yeterli görmeyip daha fazla şey yapmayı arzu ediyoruz.
Eğitim ve öğrenim açısından anayasal bir hak olan ve bunun gereğini yapma noktasında özellikle üniversitelerimizin çabalarını yakın takip ediyoruz. Üniversitelerimizde, yakından bildiğiniz ve takip ettiğiniz gibi, yine Türkçe dışındaki dil ve lehçelerin araştırılması, incelenmesiyle ilgili ve geliştirilmesiyle ilgili enstitülerin açılması, bana göre de ve bütün kamuoyunun yakın takibine göre de, çok dikkate değer bir yaklaşımdır ve biz, bu konuda, eğitim ve öğretimin bu şekliyle önünü açmış oluyoruz ve modern bilimin gereğine uygun olarak bu açılımları yapıyoruz.
Yaklaşımımız, tekraren söylüyorum, özgürlük temeli üzerinde bir yaklaşımdır. İnsanı merkeze alan bir anlayışı temsil ettiğimizi hep ifade ediyoruz. Daha fazla demokrasi istiyoruz ve Türkiye'nin hukuk devleti olma noktasında çok ciddi adımlar attığını biliyoruz ve bunu buradan bir defa daha deklare ediyoruz.
Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. AK PARTİ, başkalarının yapmak istediği şeylerden çok daha fazlasını özgürlükçü temelde yapmıştır ve yapmaya devam edecektir.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle, BDP grup önerisi aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, yüce heyetinizi ve Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)