GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI HAKKINDA KANUN (S.S:417)
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:21.02.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 417 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sosyal ve ekonomik açıdan verimli hayat sürmek için iyi bir sağlık düzeyine erişmek her vatandaşımızın hakkıdır. İyi sağlık düzeyine erişimi sağlarken ekonomi ve siyasetin hedefi, kaynakları etkin kullanmak ve hakkaniyete uygun şekilde davranmaktır. Vatandaşlarımızın bu kaynaklardan adil şekilde faydalanmasını bizler bir hak olarak görüyoruz. Bu hakkın teslimi ancak doğru politikalarla, doğru hedeflerle ve doğru stratejilerle mümkündür. Milletimizin her ferdinin sağlık hizmetlerinden adil şekilde faydalanması için 2002 yılından bu yana, ülke genelinde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. AK PARTİ'nin sağlık hedefleri artık daha da büyümüştür. Sağlık alanındaki her türlü hizmetin ülke genelinde yaygınlaştırılması ve dengeli dağıtımı için yeni şehir hastanelerinin yapımı büyük önem arz etmektedir. İşte bu çerçevede, görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı hazırlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, kamu-özel iş birliği modeli, kamu ve özel sektörün altyapı ve hizmet sunumunda ortak yatırım yapmasını sağlayan, yatırım ve hizmetlerin maliyet, risk ve kazanımlarının kamu ve özel sektör arasında paylaşılmasını hedefleyen bir modeldir. Tasarıda esas alınan kamu-özel iş birliği modeli idarenin ihtiyaç duyduğu tesisin özel sektör tarafından finanse edilerek tasarlanması, yapılması, belli bir süre için idarenin kullanımına bırakılması ve tesis üzerindeki bazı hizmetlerin yüklenici tarafından verilebilmesi, sözleşme süresi sonunda tüm tesislerin idareye devri esasına dayanmaktadır. Bu model ile yaptırılan tesislerdeki sağlık hizmetleri kamu tarafından sunulmaya devam edilecektir. Kamu-özel iş birliği modeli başta İngiltere olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde sağlık, eğitim ve ulaştırma alanında uygulanmaktadır. 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'ndaki kamu-özel ortaklığı ile ilgili düzenlemelerin yetersiz kalmasından dolayı kamu-özel iş birliği modeli müstakil bir kanun hâlinde daha kapsamlı ve ihtiyaca cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla getirilen düzenlemelerden kısaca bahsetmek istiyorum. Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca yapılmasına ihtiyaç duyulan tesislerin özel sektör kaynakları ile yaptırılması, mevcut tesislerin yenilenmesi ve ileri teknoloji veya yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetler özel sektöre gördürülecektir. Bedel, sözleşme süresi ve bedel artış oranının tespitine ilişkin hususların sözleşmelerde dikkate alınması düzenlenmiştir. Yatırım için gerekli olan her türlü finansman yüklenici tarafından karşılanacaktır. Sözleşme süresi sonunda sözleşme kapsamında yapılan yatırım ve hizmetler tüm borç ve taahhütlerden ari olarak bakımlı ve çalışır durumda bedelsiz olarak idareye devredilecek, aksi hâlde yapılacak masraflar yükleniciden tazmin edilecektir. Tasarıda yüklenicinin sözleşme konusu işlerle ilgili gerekli tüm finansmanı sağlamakla yükümlü olduğu ve yüklenicinin tahsis edeceği öz kaynak tutarının sözleşmede belirtilen dönemsel yatırım tutarının yüzde 20'sinden az olamayacağı düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, hiç kuşku yok ki tasarının sağlayacağı faydalar göz ardı edilemez. Bu nedenle, sağlık sistemine kazandıracağı katkıları kısaca şöyle izah etmek gerekir: Sağlık Bakanlığı bu modelle sağlık hizmet bölgesi planlamasına göre belirlediği bölge merkezi illerde öncelikli olmak üzere, büyük ölçekli entegre hizmet imkânları sağlayan ve insan odaklı hizmet anlayışına uygun modern şehir hastaneleri kuracaktır.

Devlet, ihtiyaç duyduğu yatırımları kendi imkânlarıyla yirmi-yirmi beş yılda tamamlamak yerine, özel sektör eliyle üç-beş yılda bitirmeyi, fakat ödemeyi uzun vadede yapma imkânını bu tasarıyla elde etmektedir.

Kamu-özel iş birliği modelinde risklerin önemli kısmı özel sektör tarafından üstlenilse de tıbbi hizmetlerin sorumluluğu şimdiki gibi kamu üzerindedir.

Bu modelde, Bakanlık bünyesinde çalışan personelin istihdam rejimi değişmemektedir. Şehir hastanelerinin kurulmasıyla çalışanların çalışma ortamı iyileşecek ve çalışan güvenliği güçlenecektir.

Kampüs hâlinde şehir hastanelerinin kurulmasıyla, hastaneler arasında bugün ödenmekte olan hasta nakil masrafları büyük oranda ortadan kalkacaktır.

Klasik modelle yapılan sağlık yatırımları ile kamu-özel iş birliği modeliyle yapılacak yatırımları kıyaslamakta da fayda vardır.

Klasik modelle yapılan ihalelerde kamu tarafından sağlanan yatırım bedeli Hazinenin borç stokunu artırırken, kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan işlerde özel sektörce karşılanan yatırım bedeli devletin borç stokunu artırmaz.

Klasik modelde tesislerde kullanılabilirlik sorumluluğu kamudadır, bu modelde ise sorumluluk özel sektördedir.

Klasik modelde risklerin büyük bölümü kamu üzerindeyken, yeni modelde risklerin büyük bölümü yüklenici üzerindedir.

Klasik modelde hizmetlerin yerine getirilmesinde teknoloji kullanımı ve yenilemesi idareye aittir, kamu-özel ortaklığında ise teknoloji yenilemesi yükleniciye ait olduğu için gelişmiş teknoloji kullanımı ön plandadır.

Değerli milletvekilleri, deniliyor ki "Bu kanun tasarısında neden bu kadar acele ediliyor, derdiniz nedir?" Aslında derdimizin ne olduğunu Adana'dan kısa bir örnekle açıklamak isterim.

Sağlık Bakanlığımız Adana'mızın Ceyhan ilçesine yaklaşık iki yıldan fazla bir süredir 250 yataklı modern bir hastane kurmak için çalışma başlatmıştır. Ancak, hâlâ bu hastanenin temeli atılamamıştır. Diyeceksiniz ki "Neden atılmadı?" Bu hastanenin yapımı için imar uygulaması hususunda Ceyhan Belediyesine yapılan başvuru Belediye tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından imar uygulaması yapılmış ancak bu imar uygulaması aleyhine Ceyhan Belediyesi dava açmıştır ve bu dava da daha birkaç gün önce Danıştay tarafından reddedilmiştir. İhalesi ve yer teslimi dahi yapılmış hastane için şimdi de Ceyhan Belediyesi inşaat ruhsatı vermemektedir. Ceyhan Belediyesinin bu engellemelerinden dolayı hastane yapımını ve dolayısıyla vatandaşa sağlık hizmetlerinin ulaşması tam on bir aydır gecikmektedir.

Sağlık önemli ve acil bir hizmettir. Sağlık hizmetinin yoluna taş koyup vatandaşına ulaşmasına engel olanlara karşı bizim bu hizmetin gecikmesine bir gün dahi tahammülümüz yoktur.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar AK PARTİ'nin yaptığı birçok icraata ciddi eleştiriler yapıldı ancak bu hizmetler hayata geçirildiğinde burada dile getirilen eleştirilerin haksız olduğu vatandaşlarımız tarafından her seçimde tasdik edildi. Şimdi de görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı ile ilgili burada çok şiddetli eleştiriler yapılıyor. Burada "Hastaneleri özelleştiriyorsunuz.", "Kamu borç stokunu arttırıyorsunuz.", "Milletin sırtına borç yüklüyorsunuz.", "Rant dağıtıyorsunuz." gibi eleştiriler yapılıyor. AK PARTİ, bugüne kadar milletimizin aleyhine olabilecek hiçbir icraata imza atmamıştır, bundan sonra da atmayacaktır.

2001'de bankacılık kriziyle milletin sırtına yüklenen mali yükü ödeyen AK PARTİ hükûmetleridir. 2002'den Türkiye'nin IMF'ye olan 23,5 milyar dolar borcunu ödeyip bitiren yine AK PARTİ Hükûmetidir. 2002'de Merkez Bankasının kasasındaki 27,5 milyar doları 125 milyar doların üzerine çıkaran da AK PARTİ'dir. Ekonomi alanında yapılan bu icraatların yanında; eğitim, ulaştırma, sağlık ve diğer alanlarda yapılan hizmetler cumhuriyet tarihinden daha fazladır.

Değerli milletvekilleri, sağlıkta devrim olacak bu tasarı ile dünya standartlarının üstünde hizmetler vatandaşımıza ulaşacaktır.

Ben, tasarının milletimize ve ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)