GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI HAKKINDA KANUN (S.S:417)
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:21.02.2013

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada, ileri demokrasiden sonra yine bir AKP icadı olan ileri özelleştirmeyi konuşuyoruz. Ne zaman sıkışırsa şapkadan bir tavşan çıkıyor ama bence bugüne kadar ortaya konmuş en çılgın projelerden bir tanesi bu.

Sayın Bakan, devlette devamlılık esastır. Sağlık Bakanı ağzıyla defalarca söz verildi. Bizler "Sağlıkta dönüşümün bundan sonraki adımı özerkleştirme ve özelleştirme." derken, Sağlık Bakanı özelleştirme gibi bir niyetlerinin olmadığını, hele hele devlet hastaneleri ve üniversitelerin özelleştirilmesinin hiçbir zaman söz konusu olmayacağını ifade etti. Ama bakınız, İngilizler bu modelle ilgili ne diyor? Bu modeli sağlıkta en çok kullanan ülke İngiltere ve Kraliyet murakıpları yani İngiltere'nin Sayıştayı diyor ki: "Biz bu yöntemi kullanmakla İngiltere olarak çok büyük kayıplara uğradık ve çok ciddi kamu zararlarına uğradık." Tam yirmi senedir bu yöntemi sağlık alanında kullanıyorlar. İngiliz akademisyenlere göre, "özelleştirme" ya da "imtiyaz" kelimelerinin olumsuz etkisinin yarattığı politik ve psikolojik karşı duruşu engellemek için bulunmuş bir kelime oyunudur kamu-özel iş birliği.

Kanada'nın da ağzı yanmış bundan. Kanada kamu çalışanları "Kamu-özel ortaklığı sağlığı özelleştirmenin Truva atıdır." diyor. Avrupa Yatırım Bankası verilerine göre, klasik ihale yöntemlerine göre en az yüzde 24 ama ortalamada yüzde 83'lük ilave bir maliyet demektir kamu-özel ortaklığı. Bu sistem Türkiye'de mevcut hastanelere ilave hastane yapan bir sistem değil. Yatak kapasitesini artırmayacağını geçmiş sağlık bakanı defalarca ifade etti. Bu sistem mevcut hastaneleri yıkıp onların yerine, hatta oraya değil, şehrin dışına, değersiz bir yere yeni hastane yaptıran ama mevcut hastanelerin bulunduğu değerli arsaları yeni rant arsaları hâline dönüştürme gibi, görülmeyen bir hedefi olan da bir projedir.

Basitçe anlatacak olursak bu uygulama şöyle gidiyor: Arsası bizden, bir şirket gelecek, bizim arsaya bir inşat yapacak. Sonra biz ona yirmi beş yıl kira ödeyeceğiz. Yanlış duymadınız. Arsa bizden, inşaat yapacaklar, kirayı yine biz ödeyeceğiz. Ayrıca, morg, gasilhane, park, bahçe, laboratuvar, güvenlik, yemekhane, otopark, hatta içindeki otel gibi tam on dokuz kalem gelir artırıcı unsurdan da bu müteahhit yararlanacak. Peki, kaça mal olacak?

Bakın, en son Erzurum Devlet Hastanesi klasik yöntemle yapıldı, 1.200 yatak kapasiteli, 193 milyon TL'ye mal olmuştu. Hemen hemen aynı kapasite; 1.500 yatak, Kayseri, 138 milyon TL. Daha az gibi geldi değil mi? Yanlış duymadınız. 138 milyon TL, yirmi beş yıl boyunca her yıl ödeyeceğimiz kira bedeli. Bu kadar da olmaz!

Bakın, on üç tane örneği var, kendi ilim Manisa'dan örnek vereyim.

Sağlık Bakanlığının kendi fizibilite çalışmasına göre Manisa şehir hastanesinin maliyeti 122 milyon TL. Biz yirmi beş yıl boyunca Manisa şehir hastanesinin inşaatını alan o talihliye tam 65 milyon TL ödeyeceğiz her sene. 25'le 65'i bir çarpın, bir elinizi vicdanınıza koyun lütfen.

          Ve şunu açıkça söylemek lazım: Toplam yirmi beş yıllık bunun yükü hesaplandığında fazladan ödenecek kira bedelleri 26 milyar TL ama tüm hesaplar işin içine katılırsa kamu tam 50 milyar TL zarar edecek bundan. Hangi yürek buna "Evet." diyecek birazdan, göreceğiz bakalım. Ama, işte, Sayın Başbakanın "Benim en büyük hayalim." dediği, "En büyük düşüm." dediği proje Ankara Etlik, Bilkent ve Elâzığ'ın yürütmesi durdurulunca birden sinirlendiği, yargıya çattığı, kuvvetler ayrılığından şikâyet ettiği ve bugün bu Meclis eliyle, bu yüce Meclis eliyle yargıyı baypas etmek için kanun çıkarmaya çalıştığı bu, en büyük hayali bu. Bir Başbakanın en büyük hayalinin bu olması sizce de manidar değil mi?

13 tane proje var ama bunlardan Yozgat, Bursa ve Elâzığ'ı aynı şirket aldı. Bir dönün bakın bakalım hangi şirket aldı. O çok meşhur bir hastane zinciri aldı. Kendi yöneticilerinin dahi "Ben de olsam bu kadar hızlı büyümeden şüphelenir, iktidarla ilişkilendirirdim." diye kendilerini övmek için gazetelere beyanat verdiği o büyük zincir. O büyük zincirle bir first lady'yi ilişkilendiriyorlar kamuoyunda. Ben öyle olunca baktım, aklıma Michelle Obama geldi veya İngilizlerin First Lady'si Cameron geldi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ?veya Fransızların Valerie'si geldi. Sizin aklınıza başka birisi geldiyse eminim bu sizin hasetliğinizdir.

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)