| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI HAKKINDA KANUN (S.S:417) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 21.02.2013 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; 417 sıra sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Kamu-özel iş birliği modeli, kamu hizmetlerinin özel sektöre devredilmesinin veya başka bir deyişle kamu kaynaklarının özel sektöre aktarılmasının yeni adı, yeni ismidir.
Özetle, özelleştirme bugünkü birikmişi satan bir mekanizmadır. Kamu-özel ortaklığı, kamu-özel iş birliği geleceği de satan bir mekanizmadır. Kamu-özel iş birliği İngilizceden çevrilmiş adı dâhil, özel sektöre sermaye aktaran ithal bir modeldir. Bu ithal model, doğduğu ülkede bile bizde uygulanmaya çalışıldığı gibi hazine garantisine dayalı uygulanmamıştır. Hem hazine garantili hem uluslararası tahkim mahkemelerine emanet edilmiş hem de kırk dokuz yıllık dış borç sözleşmeleri Osmanlının kapitülasyonlarından farksızdır.
Sağlık Bakanlığının hazırladığı tasarının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, AKP hükûmetlerinin uyguladığı sağlık politikaları Sağlık Bakanlığını yatırım yapamaz hâle getirmiş ve yeni yatırımlar için dışarıdan borçlanma zorunlu hâle gelmiştir. Bu zorunluluk sağlık politikasının iflasının itirafıdır ve ikrarıdır. "Sağlık hizmetlerinin kaliteli sunumunun sürdürülebilmesi için borçlanmak zorundayız." diyor genel gerekçede. Sunulan bu kanun tasarısının gerekçesindeki bu itiraf on yıllık sağlık politikaları sonucunda gelinen yeri açık ve net bir şekilde göstermektedir.
Sağlık hizmetlerinden başka, devletin varlık sebebi olarak sunmak zorunda olduğu eğitim gibi temel hizmet alanlarının da genişletileceği anlaşılmaktadır. Tasarıda geçen hazine garantileri okul yapılırken de devreye girecek, enerji yatırımlarında, kara yollarının yapımında da bu model uygulanmaya başlanacaktır. Sonuçta, sağlığımız ve eğitimimiz uluslararası sermaye kuruluşlarının insafına terk edilmiş olacaktır.
Bakanlık bu tasarıyla her hizmeti gördürebilme yetkisi almaktadır, bu da "çekirdek hizmet" olarak da tanımlanan sağlık hizmetlerinin her aşamasını özel sektöre devretmek anlamındadır. Bu durum açık ve net bir şekilde Anayasa'ya aykırıdır.
Ayrıca, bu yasayla tekel oluşturmanın yolu da açılmaktadır. Bu tasarının yasalaşması hâlinde, yapılacak ihaleler Kamu İhale Kanunu ve Devlet İhale Kanunu'ndan muaf tutulmuştur, bunların dışında tutulmuştur. Bu kanun kapsamındaki yapım ve yenileme işleminin açık ihale, belli istekliler arasında ihale ve pazarlık usullerinden biriyle yapılacağı belirtilmekle beraber, dikkatli bir incelemeyle, bütün bu işlerin pazarlık usulüyle yapılmasının mümkün olduğu ve idarenin istediği ihaleyi istediğine verme yetkisi olduğu kolayca görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu kanunla birlikte, istenilen ihale istenilen şirketlere verilecektir. Bu doğru bir yöntem değildir. Bu, Kamu İhale Kanunu'nu da baypas etmektir, devre dışı bırakmaktır. Sağlık hakkı anayasal bir haktır ve sağlık hizmetinin devlet tarafından sağlanması anayasal bir ödevdir. Bu durumda, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi mümkün değildir. "Kamu-özel ortaklığı", "kamu-özel iş birliği" sistemi özelleştirmenin yeni ve kibar adıdır ve halkımızın sağlığı üzerinde özel şirketlere büyük miktarda kaynak transferidir. Kaynak transferi, kaynak aktarımı Hükûmetin elinde bulunan parayla değil, halkımız kırk dokuz yıllığına borçlandırılarak yapılmaktadır. Üstelik, şirketlerin yatırım döneminde alacakları iç ve dış borçlara da hazine garantisi verilmektedir bu düzenlemeyle. Sağlık Bakanlığının bugüne kadar yapmış olduğu sözleşmeler incelendiğinde şirketlere üç-dört yılda ödenecek para miktarının sabit yatırım tutarını karşıladığı görülmektedir. Bu durumda, yirmi beş yıllık sözleşme imzalandığı varsayılsa yaklaşık yirmi yıllık bir süre boşuna ödeme yapılacağı açık ve net bir şeklide anlaşılmaktadır ve görülmektedir. Sözleşme, kanunun tanıdığı yetkiyle kırk dokuz yıllığına yapılsa yaklaşık kırk beş yıl yüksek miktarda ödeme yapılacağı aşikârdır. Ayrıca, bu tesislerin yapımı için belirlenen ihale yöntemleri idareyi istediği şirkete verme yetkisi vermektedir. Daha önce İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde denenmiş ve zararları yirmi yıl sonra anlaşılarak vazgeçilmiş, terk edilmiş bu sistemin ülkemizde yeniden inşa edilmesi anlaşılır değildir. Aynı işi yapıp farklı sonuç beklemek zekice ve akıllıca bir yaklaşım hiç değildir.
AKP Hükûmetinin on yıldır en çok övündüğü sağlık alanının battığı açık ve net bir şekilde bu kanun tasarısıyla görülüyor. Şimdi, sisteme yeniden kan vermek, can vermek için bu düzenleme yapılmaktadır. Bu düzenleme tamamen sağlığın özelleştirilmesi ve sağlığın paralı hâle getirilmesidir ve kamu hastanelerinin tasfiyesidir. Bu nedenle bu kanun aykırıdır.
Bu Mecliste bulunan bizler dört yıl sonra, sekiz yıl sonra, on yıl sonra olmayacağız ama gelecek kuşakların geleceğini ipotek altına alıyorsunuz. Buna "hayır" demenizi istiyoruz ve önergemizin bu şekilde değerlendirilmesini istiyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)