GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:10.01.2013

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, tabii, çoğunluk olunca, komisyon çoğunluğu da olunca Sayın Bakan komisyonu atlıyor, komisyonda uzmanları görüşmeden, komisyon üyeleri tartışmadan getiriyor Genel Kurula. Şimdi, 10'uncu maddede "son dakika golleri" derler ya -bu, Mecliste gece yarısı olmuyor, daha gündüz- 83 ve 84'üncü maddeyi kaldırıyorsunuz. Ya, Allah'tan korkun, maden göçüğünde daha yeni insanlar öldü. Adam -maden şirketi ruhsatı bile değil- inşaat bilmem, maden bilmem, metal bilmem ne diye bir şirket kuruyor, getiriyor işçisini madene, 1 kilometre aşağıya indiriyor. Şimdi, bunun tehlike sınıfı ve primi ile dışarıda çalışan aynı şirketin elemanı bir olabilir mi? Olamaz, çünkü bu yoğunluğa göre, tehlikeye göre bir prim alınıyor. Bu prime göre emekliliği artıyor, bu prime göre emeklilik süresi belirleniyor. Bunun bir ölçümlemesi vardır. Sosyal güvenlikte, geçmişten bu yana, siz tutup zehirli metal araştırması yapan bir iş kolunda çalışan bir işçinin tehlike sınıfı ile turistik otelde çalışan bir işçinin tehlike sınıfını aynı noktaya koyarsanız kime hizmet etmiş olursunuz? Kim bundan kazanır? İşveren kazanır? Niye? Primi işveren ödüyor. Niye? İşçi de ödüyor bir kısmını ama çoğunluğunu işveren ödüyor. Arkadaşlar, bu Meclis işverenlere mi çalışacak? Yani işçi ve emekçiye çalışmayacak mı biraz? Biz, zaten, yüzde 5 işveren priminin devlet tarafından karşılanması için bütçede hüküm koyduk. Yüzde 5 oradan. Şimdi de bu tehlike sınıflarını bir araya getirdiğiniz zaman, ne olacak 83 ve 84'üncü maddeyi kaldırdığınız zaman? Hasbelkader otuz gün, altmış gün çalışmış bir işçi o sınıfta, tehlikeli bir maden göçüğünde öldü veya zehirlendi, ne yapacaksınız? Bunun cevabı var mı? 83'ü, 84'ü kaldırınca yasada boşluk doğuyor. Bunun bir izahı yok arkadaşlar. Bunun bir tek izahı var, aynı, tek tip iş kolu yaparsınız, işverenlerin cennetine çevirirsiniz Türkiye'yi, işçiler de böyle ezilir gider. Yapılacak olan bu.

Şimdi, bunun tartışmasını bırakın, Türkiye'de öyle iş kolları var ki bu iş kollarında emeklilik süreleri kısadır tehlikeli olduğu için. Bu iş kolları tehlikeli olduğu için ister istemez ücretleri biraz daha yüksektir. Tehlikeli iş kollarında ister istemez primler de biraz daha yüksektir, emeklilik maaşları da biraz daha yüksektir. Yani siz bu standardı kaldırıp tek düze indirdiğiniz zaman, burada işçi aleyhine, emekçi aleyhine bir düzenleme yapıyorsunuz.

Bizim buradaki kaygımız şu: Bakın, bu son dakika madde ihdası önergeleri bundan sonraki maddede var; spor kulüplerinin borçlarının yapılandırılması. Şimdi, biz bir önerge vermişiz, konuşmayacağız o maddede ama bunu açıklamak gerekiyor. Spor ile ilgili bir madde, spor kulüplerinin borçlarıyla sosyal güvenlik destek primlerinin yapılandırılması? Biz ne demişiz? "Eğer spor şirketleri, kulüpleri batmışsa, paraları yoksa feragat edin." Önerge vermişiz, feragat edilmesini istemişiz ama karşımıza Hükûmet yeni bir teklif, yeni bir madde ihdasıyla geliyor, maddeyi değiştiriyor. E, Komisyonda bunu tartıştık mı? Yok. Ne yapıyor? Yeni bir yapılandırma getiriyor.

Şimdi, yeni bir yapılandırma getirdiğiniz zaman Hükûmetin önergesi konuşulacak, o kabul edildiği zaman bizimki düşecek yani bizim feragat önergemiz düşecek. Onun için, Hükûmetin önüne geçmek için ne yapmamız lazım? Bu sefer bizim feragat önergemizden vazgeçip?

Yani zaten spor kulüplerinin çoğu çok büyük zorluklarla ayakta duruyor. Sponsorları yok, belediye imkânları az, vatandaşın destekleri az. Bunların primleri, çalışanlarının ve personelinin, sporcuların primleri söz konusu olduğunda, bir de eğer o kulüpler kapanmışsa, batmışsa, o kulüpler iflas etmişse ne olacak? Oradaki insanların hayatları mağdur olacak, sosyal güvenlikten mahrum olacaklar, primleri ödenmemiş olacak, iş mahkemelerinin kapısında sürünecekler, yok, tespit davaları açacaklar. Madem devletsiniz, al, sosyal devletin bir güzelliği işte, bir defa da feragat edersiniz. Yaptınız işveren borçlarında bu feragati çok, 12 tane de mali af çıkardınız. Spor kulüplerine de bir feragat çıkarın.

Spor kulüpleri zor ayakta duruyor, her gün dolaşıyorlar; çarşıdan, esnaftan, sporseverlerden, belediyelerden, bir yerlerden bir destek almaya çalışıyorlar. Herkes marka değil; Fenerbahçe gibi, Galatasaray gibi, Beşiktaş gibi, Trabzonspor gibi marka değil. Öyle şirketleri, anonim şirketleri, paraları yok. Anadolu'daki spor kulüplerini bir gezin, kasabalardaki, kazalardaki, köylerdeki spor kulüplerine bir bakın. Genel olarak Türkiye'de spora bu kadar değer veriyoruz ki olimpiyatlarda aldığımız neticeler ortada, sporda aldığımız neticeler ortada. Sadece büyük spor kulüpleri gündeme geliyor.

Şimdi, burada bunu da Hükûmet bir önergeyle baypas edecek, biz de görüşmeyeceğiz. E, ne yapacağız? Görüşebilmek için, bizim konuşabilmemiz için maddeyle ilgili, maddenin çıkarılması olması gibi bir önerge gerekiyor, bu önergeyi verdik. Arkadaşlar, bunun gayet basit bir yöntemi var. (Hatip önerge metnini yırttı) Çok basit, bak, önergemizi geri çektik. Sayın Bakanın önergesi yalnız kalacak. Hem biz konuşmamış olacağız, Sayın Bakan konuşsun. Siz çalın, siz söyleyin, siz oynayın, siz yapın. Komisyona da gerek yok, muhalefete de gerek yok, siz zaten çoğunluksunuz, bizim teklifimizin de kıymetiharbiyesi yok. O zaman biz ne yapıyoruz burada? Arkadaşım, biz yasa yapmıyoruz, yasa yapmıyoruz. Kaliteli yasa yapma gibi bir sorunumuz yok. Biz, burada, şeklî olarak çoğunluğun teşkil ettiği bir yasama sürecini, kalitesiz yasa yapma sürecini yapıyoruz. Bu, çok tehlikelidir. Parlamenter demokraside de bu yoktur, başkanlık sisteminde de bu yoktur. Yani sizin siyasal tasarımcılarınızın getirdiği ne yarı başkanlık sisteminde ne tam başkanlık sisteminde böyle bir yasama rezaleti yoktur. Onun için, biz, bu tür, hayati ve çok sayıda insanı, milyonları ilgilendiren yasalarda biraz daha özen istiyoruz. Biz, parti grubu olarak bu konuda iyi niyetle atılan her adıma destek olmuşuz. Olumlu gördüğümüze "Evet." demişiz ama görmediğimize de "Evet." deme hakkını kendimizde bulmuyoruz. Bizim de bir siyasi programımız var; emekten yanayız, çalışandan yanayız. O zaman bu konudaki fikirlerimizi öne süreceğiz. Bunun da önünü kapatıyorsunuz. Bu nedenle Allah kolaylık versin, selamet versin. Üç ay sonra yeni bir yasayla bu yanlışınızı da düzeltmek için tekrar buraya gelirsiniz. Ha buraya yazıyorum, sen, Sayın Elitaş, üç ay önce çıkan yasayı değiştirdik, tekrar üç ay sonra gelmezsek buraya görürsünüz.

Kolay gelsin diyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.