| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 16.01.2013 |
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; heyetinizi tekrar saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle, 500 kilovat sınırında bulunan, lisansa tabi olmayan üretim sistemlerinin 1 megavata çıkarılmasıyla alakalı şu anda Enerji ve Sanayi Komisyonunda görüşe sunulan kanun tasarısı üzerinde bir düzenlememiz var. Bu doğru bir düzenleme. Gene, kamuoyundan da bu manada çok ciddi bir destek alıyoruz. Ben şu anda görüyorum ki bunun daha da artırılmasına dönük bir talep var, 2-2,5 megavatlar civarında, Bakanlar Kuruluna 2,5 megavata kadar da çıkarma yetkisi veriyoruz çünkü lisansa tabi olmayan işletmelerde de belli bir düzen ve kontrol altında bunların yapılması lazım ve burada da hassasiyetimiz son derece fazla.
Tabii, şimdi arkadaşlarım tarafından "Mekanik elektrik sayaçlarının sökülmesiyle beraber nasıl bir gelir elde ediliyor" veya "ne kadarlık bir bedel oluşuyor?" diye soru soruldu. Öncelikle, bir yanlış anlamayı gidermemiz lazım. Bu oluşan bedel, özelleşen dağıtım şirketlerinin gelirleri arasına kaydolmuyor. Kamu adına -ki varlık satışı yapılmadığı için- tahsil edilen ve kamuya devredilen bir para olarak bu geçiyor. O yüzden, işte, özel şirket bunların sayısını artırarak kendisine gelir elde ediyor mantığı yanlış bir mantık çünkü o gelirlerin hiçbir tanesi kendi hanelerine yazılmıyor.
Diğer bir konu: "Kayıp kaçakların arttığı yerler var mı?" Evet, kayıp kaçak oranlarının arttığı yerler var ve bunların bir kısmının da ne yazık ki yapılan duyurularla ve terör örgütü tarafından da "Siz bu paraları ödemeyin." denilen ve bizim tespit ettiğimiz bazı yerler var. Bunları üzülerek izledik ama bunun bir gerçek olduğunu tabii ki söylemem lazım. EDAŞ ve özel dağıtım şirketlerinin kayıp kaçak oranlarını karşılaştırmalı olarak bir tablo hâlinde vermemiz belki soru-cevap kısmını daha iyi kullanmak açısından uygun olabilir çünkü 21 tane bölgeyi açıklamam gerekiyor. Onu arkadaşlarımız şimdi hazırlıyorlar. Ben Alim Bey'e veya isteyen arkadaşlara da takdim etmiş olacağım.
TTK'nın Zonguldak'taki kömür havzasında, hepimizi üzen ve derinden yaralayan bir kaza oldu ve Sayın Vekilimiz de bununla alakalı, icralık işçilerin bir müddet sonra işten çıkartılacağıyla alakalı düzenlemeden sual ettiler. Aslında, arkadaşlar, bu, Sayıştayın -çok fazla gözden kaçtı ama- denetlemesinde konu edilen maddelerden bir tanesi. Teftiş Kurulu da bunu konu etti. Ben, şimdi, Sayıştayın her raporuna imtisalen bunun aynısının yapılıp yapılmayacağıyla alakalı -tabii ki idarenin, yönetimin belli bir inisiyatifi var- arkadaşlara gerekli talimatı verdim, düzenlemelerini de yapacaklar. O işçi kardeşlerimiz, bizim mesai arkadaşlarımız, onlar bizimle beraberler ve onların mağdur olmasını tabii ki bu manada istemeyiz ama bilin ki 2 tane ayrı raporda zikredilen husustur bunlar. Ben arkadaşlarıma gerekli talimatları verdim.
Konya-Karapınar'da yine Afşin-Elbistan havzasına benzeyen 1,8 milyar tonluk -Sayın Akgün'ün sorusuna cevaben- önemli bir rezervimiz var. Bu rezerv son zamanlarda tespit edilen bir rezervdir. Bunu yakın zamanda -çünkü hangi coğrafyaya hangi oranlarda dağıldığını daha fazla sondajla görmemiz gerekiyor- ama çok fazla beklemeden, biraz ihtiyat payı koyarak ve yine kamunun kendisini garanti altına alacağı bir modelle beraber, yine bir havza modeliyle beraber çıkmak istiyoruz çünkü buraya 3-4 tane santral yapılıyor olsa bile kömürde bir topuk bırakmamak açısından buna dikkat edeceğiz. Şu anda Konya ve Karaman bölgesindeki sanayicilerimiz bir araya gelerek bir teşebbüs, bir müteşebbis heyeti oluşturarak? Müracaatlardan bir tanesinin böyle olduğunu gördük; tabii ki herhangi bir bu manada bağlantımız, herhangi bir bağımız yok ama onu da önemli bir teklif olarak, yerli yatırımcının bir teklifi olarak da dikkate alacağız.
DSİ'nin sayaçlarıyla alakalı arkadaşlar, 2011 yılında bir düzenleme yapılmış; bu, Enerji Bakanlığıyla alakalı olmamasına rağmen bunu söylemek isterim. DSİ, yapılan eleştiriler sonucunda -biraz önce Sayın Vekilimiz de söylediler, çok hoyratça kullanılan sular var- "Niçin o su kullanılıyor bedelsiz olarak da, benim tarlam cazibeyle değil pompajla sulanıyor?" diyen çiftçilerimizin isteği üzerine düzenlenmiştir o. Yani biz nasıl elektrikte kaçak kullananların bedelini diğerinden almamak için gayret gösteriyoruz ve konuşmalarımız o yönde ise, devletin parasız, bedelsiz verdiği suyun da -tabiri mazur görün- böyle layüsel bir şekilde kullanılmasını doğru bulmadığı için o sayacı taktığını söylediler. Yine, Sayın Orman Bakanımızla bunu konuşacağız.
"Çiftçilerimizin dönem borçlarıyla, dönem sonu borçlarıyla alakalı ne zaman tahakkuk yapılmalı, ne zaman tahsilat yapılmalıdır?" diye söylendi. Arkadaşlar, ben yaklaşık on dört, on beş yıl kadar önce bir dağıtım şirketinde genel müdürken 3 defa bunun dönemi değiştirildi. 1994 yılında bir düzenleme yapıldı, TEDAŞ Yönetim Kurulu bir karar aldı, dediler ki: "Bize, mahsulümüzün sonunda, patates ekenler patatesin sonunda, pamuk ekenler pamuğun sonunda, yılda bir defada ödesinler." Ama görüldü ki, o biriken toplam bedel, bir yılın sonunda ödenemiyor. Hatırlarsanız 2,6 milyar TL'lik, bütün çiftçilerimizin borçlarını yapılandıran ve ödemeleri hâlinde, paranın aslını ödemeleri hâlinde faizlerinin de affolduğu, şu ana kadar hiç yapılmayacak tarzda bir düzenleme yapıldı ama çiftçi kardeşlerimizden buna imtisal edenler, buna teveccüh edenler oldu, buna katılmayanlar oldu. Sonra dendi ki: "Her ay yapılsın." ,"Biz her ay nereden bulalım parayı." dendi. Dörder aylık dönemler hâlinde yapıldı. Yani 3 defa bunların dönemleri değiştirildi. Arkadaşlar, şimdi, biz bu paraları tahsil etmek zorundayız ki bunun üzerinden toplam havuza aktardığımız eksi miktarlar artmasın. O yüzden bununla alakalı, bizim, sulama birlikleriyle, tarım kredi kooperatifleriyle yaptığımız ve 46 tane kooperatifle yaptığımız toplantıdan sonra belirlediğimiz bir dönemdi bu. O yüzden, tekrar, çok istenmesi hâlinde düzenleme yaparız ama bunların önceden denendiğini ben bu vesileyle bir kez daha belirtmek isterim.
Sayın Başkanım, süremi aştım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan.