GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ELEKTRİK PİYASASI KANUNU İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:16.01.2013

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 393 sıra sayılı Kanun'un 4'üncü maddesiyle ilgili şahsım adına söz aldım hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bu madde, bir teşvik maddesi ama bu maddedeki teşvikin uzatılması bize bir şeyi gösteriyor. Yani bugüne kadarki uygulanan enerji politikalarının doğru olmadığının bir yansıması. Neden? derseniz, Sayın Bakan ve buraya çıkan iktidar partisi mensubu arkadaşlar hep şunlardan bahsettiler: "İşte, yenilenebilir enerjilere verilen destekler, teşvikler veya işte, yerli kaynaklara verilen teşvikler?" Ama burada akaryakıttan üretilen elektrik için destek veriyoruz. Akaryakıt nedir? İthal kaynaktır.

Şimdi, bize bu neyi gösteriyor? Bir başka şeyi daha gösteriyor. Yine Sayın Bakan ifade etti, arkadaşlar yapılan yatırımlardan bahsettiler. Kaldı ki, 2001'de 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'yla birlikte özel sektörün önünün açılmasıyla devletten büyük bir yük kalktı, devletin enerji alanındaki yatırımları, işte, yüzde 5'lere kadar düştü. Ama buna rağmen enerji politikalarıyla özel sektörün önü yeteri kadar açılmadığı için? Bakın, ortalama rakamları ben size ifade edeyim buradan: 2005 ile 2011 arasındaki bütçe artışı ortalaması yüzde 5,5 ama elektrik talebi artışı yüzde 7,5'larda. Şimdi, bu da gösteriyor ki güç ve yani arz ve talep dengesinde geriye doğru gidişler var. Özellikle, bir de, bu güç artışını ifade ederken nicelikten ziyade, niteliğe de bakmak lazım. Nedir nitelik? Bakın, bu, mesela rüzgâr enerjisi yılda 3 bin saate tekabül ettiği için bir termik santralin ancak üçte 1'ine tekabül eder.

Yani dolayısıyla, buradaki verilen teşvikin amacı şudur değerli milletvekilleri: Bizim puant gücümüz aslında yani? Gerçekte elektrik üretimindeki en önemli güç göstergesi, elektriğin en yüksek saatlerdeki üretildiği o saatteki güçtür. Yani bizim puant gücümüz 37 bin megavat. Dolayısıyla, bu 37 bin megavatın altına düştüğümüz veya gereği kadar yukarı çıkaramadığımız zaman puant saatlerindeki elektrik talebini karşılayamayacağız demektir. Dolayısıyla, puant gücüne destek olsun diye, yoksa? Burada, yine, Elektrik Üretimi AŞ'nin Sayıştay raporlarında açıkça ifade ediliyor. Motorinden elde edilen elektriğin kilovatsaat birim fiyatı 65 kuruş değerli milletvekilleri. Yani 65 kuruşa mal olan bir elektrik kilovatsaatine destek vermenin ne kadar anlamlı olduğunu sizler takdir edin. Dolayısıyla puant gücü kullanımı da önemlidir.

Bakın, size puant gücünün kullanımını da teşvikini de şöyle ifade edeyim: 2002'de minimum yükün puant güce oranı yüzde 43,5'ken, bu 2004'te 37,8'e kadar gerilemiş, hatta 2008'de 34,1'e gerilemiş, 2010'da 40'lar seviyesine çıkabilmiş. Yani biz, puant gücünü bu anlamda, yani minimum güç seviyesindeki kullanılan gücün oranını, puant gücü oranını yükseltemezsek, bu da bizim için bir handikaptır. Yani artık akıllı sayaçlar çıktı veya işte bir sürü yapılacak tedbirlerle bu puant gücüne de desteği sadece yatırımlarla değil, başka alternatif birtakım projelerle de geliştirebiliriz ama birtakım gelişmelerde enerji politikaları öyle günlük ve çok da fazla ayrıntılara girmeden, yüzeysel birtakım politikalarla ve projelerle yürütüldüğü için, Türkiye'deki elektrik üretimi maalesef çok da istikrarlı bir şekilde gitmemektedir.

Yine elektrik projeksiyonlarına baktığımızda, 2016'da mevcut projelerle birlikte hayata geçse bile Türkiye'de elektrik kesintilerinin başlayacağı görünüyor. Rüzgâr enerjisine bel bağlanmış. Bunların puant güçlerinin ancak yüzde 20'si bağlanabilir vesaire. Yani çok söylenecek söz var ama kısacası şunu ifade edeyim: Enerji politikaları doğru gitmiyor arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)