| Konu: | AFRİKA KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASINA KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 17.01.2013 |
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Belen'in yurt dışında yaşanan bir hadiseyle ilgili yorumları oldu. Doğrusu, benim kişisel olarak takip ettiğim bir konu olmadı. Sayın Egemen Bağış'la ilgili ifadelerde bulundu, Sayın Bakanımız mutlaka bu konuda gerekli cevabı, değerlendirmeyi yapacaktır. Detayına vâkıf olmadığım bir konuda daha ileri yorumlar yapmak istemem fakat genel olarak tabii ki bütün ortamlarda ülkemizin, bayrağımızın, en saygın bir şekilde temsil edilmesi için her zaman gerekli tavrı Hükûmetimiz gösterir.
Sayın Genç, Afrika gezisiyle ilgili bazı rakamsal bilgiler sordu. O, şu anda benim elimde yok ama onları çıkarabiliriz, milletvekilleri sayısıyla ilgili, ona bakarız. Fakat şunun altını çizmek isterim, son küresel kriz de bize şunu gösterdi: Sadece Avrupa pazarına dayalı bir ihracat yapısıyla ülkenin kalkınması mümkün değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Biz onu istemiyoruz ki. Ben onu sormadım, milletvekilini sordum.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Pazar çeşitlendirmesi son derece önemli, yıllardır Afrika'da İngiltere, Fransa birçok ülke çok ciddi ekonomik yatırımlar yapıyor. Çin, son dönemlerde Afrika'ya çok ciddi bir şekilde girmiş durumda. Biz de büyükelçiliklerimizle, ticari kanalla, sivil toplumla, çok çeşitli kanallarla Afrika'da daha fazla varlık gösteriyoruz.
Diğer ülkelerin aksine, biz Afrika'ya farklı biz gözle de bakıyoruz. Hem Afrika'nın kazanacağı hem ülkemizin kazanacağı bu çerçevede yaklaşıyoruz. Büyükelçilikler açıyoruz, temasları sıklaştırıyoruz ve bu da bize büyük kazançlar sağlıyor. Son krizden fazla etkilenmemizin bir sebebi de pazarlarımızı çeşitlendirmiş olmamız. Son dönemlerde Afrika'ya ihracatımızda çok ciddi bir artış var.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ya tamam biz onu sormuyoruz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Bu temaslarımızın daha da yoğunlaşması, artması, aslında daha fazla milletvekilimizin de gitmesi lazım oralara. Bu bağlarımız sadece devletler arası bağlar olmamalı, siyasi kişilikler de gitmeli, tüccarlar da gitmeli, sivil toplum kuruluşları da gitmeli ki bu bölgelerle çok daha sağlam bağlar oluşturalım.
Sayın Havutça, Suriye'deki mültecilerle Balıkesir'deki sel felaketini karşılaştırdı. Bence böyle karşılaştırmalar çok uygun değil. Ayrı ayrı sorunları ifade edebiliriz, Balıkesir'de bir sorun varsa onu kendi içinde ifade edip ele alabiliriz. Ama bunlar birbirleriyle mukayese edilebilir sorunlar değil. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet, bir taraftan tarihî bir dönüşüm sürecinde olan Suriye'de tarihî sorumluluklarını yerine getirmek durumunda. Bunlar belki on yıllarca, yüzyıllarca tarihe kayıt düşülecek hadiseler, bunları yapacağız. Bir taraftan da ülkemiz içinde bir sorun varsa o sorunlarla da elbette yakından ilgileneceğiz. Balıkesir'le ilgili, AFAD, eminim ilgileniyordur ama ben bu notu kendim de ayrıca AFAD'a ileteceğim. Bunları birbiriyle mukayese etmememiz daha doğru olur, daha sağlıklı bir yaklaşım olur. Sorunları birbiriyle yarıştırmayalım, her birini kendi içinde analiz edelim ve gerekli cevapları oluşturalım diye düşünüyorum.
Sayın Bulut Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili bir soru yöneltti, Kılık Kıyafet Yönetmeliği'yle ilgili. Biliyorsunuz, millî eğitimde, son dönemde önemli reformlar yapıyoruz. Bir taraftan süreyi artırdık, on iki yıla çıktı zorunlu eğitim. Ki bugün, bakın, Birleşmiş Milletlerin bir insani kalkınma endeksi var, orada bizi aşağıya çeken eğitimle ilgili göstergeler. Bunlar da son on yılın meselesi değil, son elli yılın meselesi.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Daha da aşağıya inecek.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - 25 yaş üstü nüfusumuzun örgün eğitimde geçirdiği süre maalesef altı buçuk yıl ve bu 25 yaş üstü nüfusun, örgün eğitimi yeterince alamamasının hangi hükûmetlerin sorumluluğu olduğunu takdirlerinize bırakıyorum.
Bugün, on iki yıl zorunlu eğitim gelmiş durumda, aynı zamanda daha esnek bir sistem oluşturmuş durumdayız, daha özgürlükçü, daha demokratik bir sistem oluşturmuş durumdayız. Bunun bir boyutu da bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, kılık kıyafet konusunda da üniforma mantığından çıkıp farklılıkların daha küçük yaşlarda tolere edildiği, öğrenildiği bir ortam oluşturmak, yenilikçi bir toplum olacaksak farklılıklara, bireyselleşmeye daha fazla açık olmak durumundayız. Bunları yaparken bir taraftan da sosyal dengeleri elbette gözetmeliyiz, sosyal dengelerin üstünü belli üniformalarla örtmemeliyiz, daha güçlü sosyal politikalarla bu sorunlara cevap vermeliyiz. Nitekim, son on yılda sosyal politika alanında nereden nereye geldiğimiz ortada, yoksulluk sayıları da ortada, gelir dağılımı da ortada. Ciddi bir düzelme, iyileşme görüyoruz fakat bundan sonra da tabii ki sosyal politikalarımızı daha güçlü bir şekilde sürdürmeliyiz, sorunu kaynağında çözmeliyiz, görüntülerinden ziyade kaynağında çözmeliyiz. Ben artık Türkiye'nin bu aşamaya geldiğine inanıyorum.
Sayın Doğru 5084'le ilgili bir soru yöneltti. Bu, biliyorsunuz bir yatırım teşvikiydi ve süresi bitmişti. Küresel krizin etkilerini de azaltmak için biz bunu uzattık. Yani normal süresinden daha fazla, yatırımcılarımız yaptıkları yatırım karşılığında bu mevzuattan, teşvikten istifade ettiler.
Bugün geldiğimiz noktada bu kaldırılmadı. Normal uzatılmış süresi de bittiği için artık yürürlükten çıkmış oldu. Bunun yerine yeni bir teşvik sistemi, biliyorsunuz, sektörel, bölgesel boyutları olan yeni bir sistem ilan ettik. Şu anda birçok yatırımcılarımız -biz de gittiğimiz yörelerde bu talepleri duyuyoruz- bunun devam etmesini isterken aslında daha çok bir işletme dönemi desteği talep ediyorlar yani yeni bir yatırım karşılığı bir teşvik değil de işletme maliyetlerini düşürücü bir destek talep ediyorlar. İşin özü bu.
Bu konularda, işletmelerimiz üzerinde istihdamın yükünü azaltma konusunda sürekli bir şekilde aslında bir çalışma yürütüyoruz. Bir alanımız oluştuğu zaman da mutlaka bu yönde değerlendirme gayretimiz olacaktır. İşletmelerimiz üzerinde, istihdam üzerinde yükleri genel anlamda ne kadar azaltırsak şüphesiz ki hem rekabet gücü açısından hem istihdam açısından olumlu olacaktır. Özellikle Ekonomi Koordinasyon Kurulu platformunda bunları hep değerlendiriyoruz. Olgunlaştığı zaman kamuoyuyla da paylaşma imkânımız olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Bakan.