| Konu: | 2000 TARİHLİ TEHLİKELİ VE ZARARLI MADDELERLE KİRLENME OLAYLARINA KARŞI HAZIRLIKLI OLMA, MÜDAHALE VE İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNE KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 17.01.2013 |
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'yle ilgili tabii ki 900 kilometreden fazla -bildiğiniz gibi- bir sınırımız var. Bu sınırımızda elimizden geldiğince bugünkü şartlar altında -tabii bu mevcut şartların çok da normal şartlar olmadığı malum- elbette ki sınırımızı, sınır güvenliğimizi korumak için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz ama uzun vadede sınır güvenliğine dönük daha modern sistemler konusunda da gerek Millî Savunma Bakanlığımız gerek İçişleri Bakanlığımızda uzun zamandır yürütülen çalışmalar var. "Entegre Sınır Yönetimi" dediğimiz birtakım çalışmalar var. Daha farklı teknolojilerin kullanımı söz konusu; inşallah orta, uzun vadede daha farklı teknolojiler de kullanılır. Ama şu anda da tabii elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz elbette ama ne yaparsanız yapın bu kadar uzun bir sınırda ve böyle olağanüstü bir hâl içinde istenmeyen birtakım hadiselerin de gerçekleşmesi mümkün elbette. Bize düşen bunu minimize etmek, en aza indirmek, o yönde de tabii ki tavsiyenize katılıyorum.
Diğer taraftan Balıkesir Gönen Çayı ile ilgili, tabii her çevresel problemi kendi içinde analiz etmek, kaynaklarını analiz etmek gerekiyor. Normalde bu çevresel problemlerin birçoğu aslında yerel yönetimlerimizin yatırımını gerektiren, müdahalesini gerektiren meseleler. Az önce belirttiğim gibi SUKAP dediğimiz program kapsamında çok önemli bir çalışma yaptık. Aslında bu program yeterince tanınmıyor belki, KÖYDES'in bir anlamda belediye, yerel yönetim versiyonu. Son üç yıldır bütçemizden 500 milyon civarında? Yaklaşık son üç yılda 1,5 milyar Türk lirası kaynağı İller Bankasına transfer ettik. Kendi kaynağıyla da İller Bankası bunu paçal hâle getiriyor ve imkânı kısıtlı belediyelerimize hibe şeklinde destek veriyor. Kanuni sınırlara takılan belediyelere de borçlanma limiti açısından, yine bu limitlere bağlı kalmaksızın çevre yatırımları yapmak için destek oluyoruz. Buralarda, özellikle yerel yönetimlerin tabii, geliştireceği projelerle çözümler oluşturmak gerekiyor. Biz merkezî idare olarak, görevimiz olmadığı hâlde bu destekleri sağlıyoruz.
Özel idare yatırımlarıyla ilgili, Sayın Işık'ın sorusu vardı. Özel idarelere ayrılan payları, biliyorsunuz, bu yerel yönetimlerle ilgili yaptığımız reformlardan sonra nüfus ve gelişmişlik düzeyi şartına bağladık. Dolayısıyla, nispi olarak daha geri kalmış yörelerimize, daha fazla kaynak öngören, objektif kriterlere dayalı, nüfusa ve gelişmişlik düzeyine dayalı bir şekilde kaynak tahsis ediyoruz. Orada, herhangi bir özel idare için özel bir uygulama söz konusu değil, vergi gelirlerimiz içinden bu kriterlere göre payı ne ise özel idarelerimizin, o kapsamda paylarını alıyorlar.
Yanlış hatırlamıyorsam, alanı da bir kriter özel idarelerde. Nüfus, gelişmişlik düzeyi ve alanı içeren bir kriterler setiyle bu tahsilatı yapıyoruz.
Tabii, ekonomik olarak daha gelişmiş bölgelerin ilave birtakım kaynakları oluyor, belki oradan bir farklılık oluşuyor. Ama ilk defa bu dönemde, "gelişmişlik"i biz bir unsur olarak getirdik. Daha önce bu yoktu, sadece nüfusa bağlı olarak yapılıyordu. Biz "gelişmişlik" kriterini de getirmekle ve payın bir kısmını bu kritere bağlamakla, aslında nispeten az gelişmiş bölgelere bir anlamda bir pozitif, artı bir değer katmış olduk.
Sayın Gök, yine EGO'yla ilgili, yerel yönetimle ilgili sorular sordu. Tabii, bizim bu konularda yerel meclisleri ve yerel başkanları yönlendirmemiz, talimat vermemiz mümkün değil. Yerel yönetimlerin bu tür hizmetlerde bir özerkliği var. Siz de herhâlde bu özerkliğe saygı duyarsınız.
Doğru veya yanlış, onu tartışmıyorum. Kendi kararlarını, kanunlarla verilmiş kendi görev ve yetkileri çerçevesinde kararlarını alırlar ve uygularlar. Yanlış yapıyorlarsa vatandaş bunu görür, gerekli cevabı verir, doğru yapıyorlarsa takdir eder.
Ben şimdi, detayını -dediğim gibi- bilmediğim kararlarla ilgili yorum yapamam ama bu sorunları bana ilettiğiniz gibi ilgili yerel yöneticilere, meclislere de iletirseniz herhâlde onlar en iyi, kendi teknik kadrolarıyla ilgili ayrıntılı değerlendirmeleri yaparlar diye düşünüyorum.
Burada, tabii, bir bakanın bu anlamda başkanlara veya Meclise talimat gibi bir görevi olmamalı, takdir edersiniz. Yerel yönetimlerin bu anlamdaki özerkliğine, hizmet anlamındaki özerkliğine saygı göstermek durumundayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakanım.