| Konu: | 2000 TARİHLİ TEHLİKELİ VE ZARARLI MADDELERLE KİRLENME OLAYLARINA KARŞI HAZIRLIKLI OLMA, MÜDAHALE VE İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNE KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 17.01.2013 |
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Kirlenme Olaylarına Karşı Hazırlıklı Olma, Müdahale ve İşbirliği Protokolü'ne katılmamız uygun görülmüş, hayırlı uğurlu olsun, çok güzel bir anlaşma. Biz de buna imza koyduk, komisyonda herhangi bir muhalefetimiz olmadı.
Bu anlaşmayı fırsat bilerek, sizlere, Mersin'i tehlikeli ve zararlı maddelerle nasıl kirlettiğinizi ve Mersin halkının size nasıl intizar ettiğini anlatmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, sanki AKP Hükûmetinin Mersin'e bir garezi varmış gibi, sanki Mersin'i tamamen gözden çıkarmış gibi bir tutum içerisinde olduğunu buradan ifade ediyorum. Neden olduğunu da şöyle kısaca açıklayayım: Mersin'in batısında Akkuyu denilen yerleşkede, yerleşim alanında bir nükleer santral yapılma öyküsü var. Bu nükleer santral yapılma öyküsü tam otuz beş yıl önceye dayanıyor. Otuz beş yıldır gelen geçen bütün hükûmetler, sağ hükûmetler, sol hükûmetler, burada yaşayan halkın bu nükleer santrali istemediğini anlayarak geri adım attılar. Ancak AKP Hükûmeti, Mersin'i cezalandırmak adına, âdeta cennetten bir parça olan bu Akkuyu'ya nükleer santral yapmaya son derece kararlı görünüyor. Anlaşmalarını yaptı, zemin çalışmalarını yapmış gibi görünüyor. Zeminin uygun olmadığını orada yaşayan bütün insanlar da biliyor ve buraya harcanacak olan paranın katbekat daha fazla olacağını söylüyorlar.
Şimdi, batıda nükleer santral; geliyorum doğuya, Mersin'in doğusunda, Kazanlı diye yine bir sahil kentimiz var, Kazanlı'da, çok yakın bir zamanda AKP Hükûmeti sülfürik asit fabrikası yapmaya karar verdi.
Bakın arkadaşlar, Kazanlı bölgesi bir sahil kentidir, insanları balıkçılıkla ve tarımla yaşarlar, geçinirler. Siz buraya bir sülfürik asit fabrikası kurmaya kalkarsanız, yarın buradaki asit yağmurlarıyla, burada yaşayan çocukların ciğerleri yanarsa siz bu anlaşmaya nasıl imza attığınızı kime, nasıl anlatacaksınız?
Bakın, bitmedi daha Mersin'i nasıl kirlettiğiniz. Bir yandan Mersin'i kirletiyorsunuz -birçok yeri kirletiyorsunuz ama ben bugün sadece Mersin'i dile getireceğim- bir yandan da kalkıyorsunuz, uluslararası, tehlikeli, zararlı maddelerle kirlenme olaylarına karşı hazırlıklı olmayla ilgili bir kanun tasarısını imzalıyorsunuz. Bakın, bitmedi Mersin. Mersin Kazanlı bölgesinde bir krom fabrikası kurulmuştu, bu krom fabrikasının atıkları olan krom (+6), son derece kanserojen ve zararlı bir madde olan krom (+6) atıklarını da yine burada depolamaya devam ediyorsunuz ve buradaki halkı ciddi şekilde tehlikeye atıyorsunuz.
Keşke bitse? Bakın, Mersin'de Kazanlı'ya çok yakın bir yerde Karaduvar diye bir mahallemiz var. Karaduvar da, Mersinliler bilirler, bir balıkçı mahallesidir ve insanlar yine balıkçılık ve tarımla geçinirler ve buraya da siz denizin birkaç mil ötesinden petrol tanklarını yanaştırıp buradan silolara borularla petrolü pompalıyorsunuz. Bir gün, Karaduvar'da yaşayan bir ailenin tarlasından petrol fışkırmaya başladı. Vatandaş da sevindi biz de sevindik "Allah Allah, ne oluyor?" diye. Bir de baktık ki meğersem oradan geçen bir boru patlamış, vatandaşın bütün bahçesi gitti.
Yani şunu söylemek istiyorum: Mersin doğudan batıya kadar çok ciddi şekilde AKP Hükûmeti tarafından kirletilmektedir. Bunu defalarca söyledik, bunu onlarca kere söyledik ve basın toplantılarıyla bunu dile getirdik. Bizi dinlemediniz, vatandaşlar ciddi şekilde tepki gösterdiler ve ayaklandılar. Çok yakın zamanda Kazanlı beldesinde bu sülfürik asit nedeniyle örtü altı seracılık yapan vatandaşlarımız, bundan çok ciddi zarar göreceklerini ifade ederek kalktılar, bir yürüyüş yaptılar, çiftçiler. Bütün resimleri, bütün görüntüleri medyada var. Bunların hiçbirisinin elinde silah yoktu, hiçbirisi terörist değildi, hiçbirisinin elinde sopa yoktu, hiçbirisi taş bile tutmuyordu. Bu insanlar basın açıklaması yaptılar ve dertlerini duyurmak için yürümek istediler. AKP Hükûmetinin emriyle bu çiftçilerin üzerine gaz sıkıldı, tazyikli su sıkıldı. Ben de oradaydım ve ben de bundan nasibimi aldım. Şimdi, AKP Hükûmetinin, Mersin'i nasıl kirlettiğini net bir şekilde sizlere izah ettim.
Değerli arkadaşlarım, bu anlaşmaya imza koyan insanlar onurlu davranırlar ise Mersin'deki nükleer santral hayalini, serüvenini derhâl ama derhâl noktalamak mecburiyetindedirler. Çünkü, bu anlaşmayla "Ben hiçbir şekilde tehlikeli ve zararlı maddelerle bir yerin kirlenmesini istemiyorum." diyorsunuz. Güzel, hadi istemediniz, ola ki bir şey oldu "Bu sefer hazırlıklı olup müdahale edeceğiz." diyorsunuz.
Ben, şimdi, AKP Hükûmetine soruyorum: Doğuda Ermenistan sınırı içerisinde "Metsamor" diye bir nükleer santral var. Bu nükleer santral ömrünü çoktan tamamladı. Yapılan istişareler neticesinde pek çok bölümü kapatıldı, bir veya iki bölümü hâlâ çalışıyor. Herkesin, bütün dünyanın gözü bu Ermenistan'daki nükleer santralde; saatli bomba, saatin kaça kurulduğu belli değil, patladı patlayacak. Orada hangi iller var? Ağrı ilimiz var, Kars ilimiz var, Iğdır ilimiz var. Şimdi, siz, bu kadar bilgi elinizde varken bu kanun gereği herhangi bir hazırlık yaptınız mı, yapmadınız mı? Bu çevrede, Ağrı Dağı çevresinde yaşayan 2 milyon insanımızı bir nükleer santral faciası olduğunda boşaltma planınız var mı, yok mu? Ben Sayın Bakandan bunları açıkça ifade etmesini rica ediyorum. Veya buradaki insanlara kanser için herhangi bir iyot tableti veriliyor mu, verilmiyor mu? Benzer şekilde inatla savunduğunuz Akkuyu Nükleer Santrali'nde herhangi bir patlama olursa, oradan Ecemiş fay hattı hafif bir gıdıklayıp da oradaki nükleer santrali yerle bir ederse, buradaki insanlar için bir boşaltma planınız var mı, yok mu? Şimdi siz bana söyleyin. Batıda nükleer santraller kuruyorsunuz, doğuda sülfürik asit, krom (+6) fabrikalarını çalıştırıyorsunuz, ondan sonra kalkıyorsunuz bu anlaşmaya taraf oluyorsunuz. E ben de size sorarım: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bir yandan vallahi billahi kirletmeyeceğim diyorsunuz, bir yandan nükleer santral yapıyorsunuz.
Yani yapılan nükleer santrali biz, hem Dışişleri Komisyonunda hem basında veya bu kürsüde defalarca sizlere anlattık. "Nükleer santralden bir zarar gelmesi için illaki bir nükleer kaza olması gerekmez." dedik. Almanya'da yapılan bir çalışmada, bakın, Almanya'da yapılan bir çalışmada, herhangi bir reaktör kazası yok, herhangi bir patlama yok, sadece ve de sadece, nükleer santralin etrafındaki 5 kilometrelik alanda yaşayan çocuklarda lösemi olasılığı 2,2 kat daha fazla. Ben bu Mecliste birçok bilim insanı olduğunu görüyorum, biliyorum. Hani bizim yolumuzu bilim aydınlatacaktı? İşte size bilim, işte size bir çalışma. Bunu girin,İnternet'te, PubMed'de bulabilirsiniz. Bilim insanları bu bölgede löseminin 2,2 kat daha fazla arttığını göstermişler.
Bakın ben, Three Island'daki, Fukuşima'daki, Çernobil'deki patlamalardan bahsetmiyorum. Bunların hiçbirisi, istenen, arzu edilen durumlar değil, kaza. Kaza olabilir, anlarım ama bunlardan ders almak lazım. Akıllı olalım, başkalarının başına gelen musibetlerden ders alalım, illaki bizim başımıza musibet gelmesi gerekmiyor. Bakın Japonya, çıktı, bütün nükleer santralleri kapatacağını ifade etti, sonra geri adım attı, şimdi tekrar kapatmaya hazırlanıyor. Bakın, Almanya, bütün nükleer santrallerini kapattı çünkü bu gibi anlaşmalara imza koydu, imzasına onurlu bir şekilde sahip çıktı.
Şimdi ben, AKP Hükûmetinden, bu anlaşmaya attıkları imzaya onurlu bir şekilde sahip çıkmalarını ve Mersin'deki nükleer santrali ve sülfürik asit fabrikası macerasını sonlandırmasını rica ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Atıcı.