| Konu: | MERA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S: 242) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 27.02.2013 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uygulanan yanlış politikalar sonucunda bir yandan taş ocaklarıyla bir yandan HES'lerle bir yandan da mera peşkeşleriyle boğuşan Malatya tamamıyla talan edilmiştir. Milletvekili olduğum Malatya ilinin ziyaret ettiğim her bölgesinden feryatlar yükselmekte. En son taş ocakları meselesiyle ilgili Malatya Merkez'e bağlı Karagöz köyünde köylüler isyan ediyor. Diğer taş ocakları ruhsatlarında olduğu gibi burada da muhtarın, köylünün, hiç kimsenin haberi olmadan, orada yaşayan hiçbir insanın haberi olmadan maalesef taş ocağı ruhsatı veriliyor. Dedeyazı, Kelhalil, Haçova gibi köylerde de taş ocakları doğayı, çevreyi, su kaynaklarını, hayvancılığı, kısaca yaşamı yok etmekte.
Bir kez daha yetkilileri buradan uyarıyorum ve buradan bir çağrı yapmak istiyorum; Sayın Bakanım, bu çağrım ayrıca sizedir: Taş ocağı ruhsatı verilirken, lütfen, çevre halkının duyarlılıklarına, oradaki su kaynaklarına, yaşam kaynaklarına mutlaka dikkat edilmelidir. Bu konuda, taş ocakları ruhsatı verilirken taş ocağı ruhsatı alan insan değil, orada yaşayan yurttaşlar mutlaka düşünülmelidir. Kendi bölgeleri hakkında, kendi yaşam alanları hakkında hiç kimsenin maalesef karar alma noktasında bilgileri olmuyor. Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl yönetiyorsa köyleri de aynı şekilde yönetmeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlarım, "Ben yaptım, oldu." anlayışı maalesef hem Mecliste hem de yerelde yani benim kentimde, Malatya'da da hâkim. Örnek mi istersiniz: Malatya'da verilen taş ocakları ruhsatlarının tamamı buna örnektir. Örnek mi istersiniz? Malatya'nın o güzel ırmakları üzerinde, çayları üzerinde kurulan HES'ler örnektir ki HES'ler? Değerli arkadaşlar, Tohma -bizim Malatya'ya hayat veren- üzerine 30'a yakın HES kuruluyor, bu konudan hiç kimsenin haberi yok. Ne orada yaşayan insanların ne orada ekmek yiyen çiftçilerin, hiçbirinin haberi yok ve "Ben verdim, oldu." mantığıyla çevre yok edilmeye başlandı.
Ben bu yıl Sivas sınırındaki Kuluncak ilçesine bağlı Sofular beldesinden Darende'nin bütün o bölgelerini gezdim her yerde HES'lerle ilgili çığlıklar duyuluyor. Daha dün Darende'de yaptığımız toplantıda Güdül'ün muhtarı, Yeşilırmak'ın muhtarı, Sofular beldesindeki insanlar HES konusunda çevrenin yok edildiğini haykırıyorlar.
Değerli arkadaşlar, köylünün bir taraftan dünyanın en pahalı mazotunu kullanması, yüzde 100 artan yem ve gübre fiyatları, arpa ve buğdaydan daha pahalıya saman almaları yetmiyormuş gibi atalarından, dedelerinden kalan otlaklar, geçimlerini sağladıkları meralar, sular ellerinden alınıyor; Çorak topraklarla, aç hayvanlarla baş başa bırakılıyor. Malatya çiftçisine "Hayvancılık yapamazsınız." deniyor. Zaten Akçadağ'da, Doğanşehir'de, Yazıhan'da, Yeşilyurt'ta, Dedeyazı'da, Ören'de, Reşadiye'de, Gölpınar'da, Polat'ta, Malatya'nın dört bir yanında meralar kiraya verildi. AKP iktidarı yerli hayvancılığı bitirmek için son hamlelerini yapmakta. Köylülerin doğal ve yasal hakkı olan meralar özel şirketlere peşkeş çekilmekte. Malatya'nın köylerinde ve ilçelerindeki meralar satılmaya başlanmış, meralara hayvanları sokan köylüler gözaltına alınarak kendi topraklarından kovulmaya başlanmıştır. Meraların kiralanmasında öncelik hakkı kanun gereği köylüye verilmelidir. Ancak, yapılan ihalelerin tamamı köylüden kaçırılarak, haber verilmeden, gizli kapaklı yapılmış ve köylünün girmesi engellenmiştir. Bu ihalelere köylüler sokulmadığı gibi, basın mensupları da alınmamıştır. Bu ihalelere karşı duran, meraların satılmasını istemeyen, kendi topraklarının, atalarından, dedelerinden, babalarından kalan toprakların satılmasına karşı çıkan, demokratik haklarını kullanmak isteyen köylüleri bazen vali, bazen kaymakam, bazen de jandarma komutanı tehdit etmiş, köylüleri sindirmeye çalışmıştır.
Değerli arkadaşlar, "Kiraya verilen alanlar köy içinde kalmamaktadır." dediler, yalan çıktı; "Vasfı bozulmuş alanları kiraya veriyoruz." dediler, yalan çıktı; "Köylünün kaybı yok." dediler, yalan çıktı. Birçok köylümüz? mera alanları satıldığı için maalesef köylerine ulaşım imkânı kalmamıştır. Özellikle köylerin önündeki binlerce yıldan beri kullanılan alanlara, maalesef, meralar yoluyla köylülerin girmesi engellenmektedir. Yani değerli arkadaşlar, meraların satışı yüzünden köylüler köylerine hapsolmuş durumdadır. Bunun elbette hesabını vereceksiniz. Bu talanın elbette?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bu mera kanununa "Evet." diyenler elbette hesabını verecektir.
Bir kez daha bu kanunun gözden geçirilmesini istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)